MB işçi zammına değil faize baksın

Haber Giriş : 03 Temmuz 2007 11:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TÜRK-İŞ Başkanı Salih Kılıç, Merkez Bankası'nın, çalışanlara enflasyon hedefinin üzerinde yapılan zamların enflasyonu yükselteceği uyarılarına tepki göstererek, "Merkez Bankası, işçiye verilen zammı değil, faize verilen inanılmaz büyüklükteki paraları dikkate almalıdır" dedi.

İstikrar programı ile makroekonomik birtakım göstergelerde olumlu gelişmeler sağlanmış olmasının programın gerçek yüzünü gizlediğini belirten Kılıç, IMF programının çalışanları yoksullaştırdığını ifade etti.

TOPLU SÖZLEŞMEDE SEÇİM ETKİLİ OLDU

ANKA Ajansı'nın haftalık İngilizce bülteni ANKA Review'a açıklamalarda bulunan Kılıç, toplu iş sözleşme görüşmelerini değerlendirirken, "Geçen yıla ait reel ücretlerdeki kayıplarımızı telafi eden bir sözleşme protokolünü kabul ettik. Özellikle düşük ücretlerle çalışan kamu işçileri için aldığımız yaklaşık yüzde 30 civarındaki zam, bizim için önemli bir başarı oldu. Ortalama ücretlere aldığımız yüzde 10'luk zam da, geçen yılki kayıplarımızı telafi etti" dedi.

Hükümetin bu zam oranını kabul etmesinde yaklaşan genel seçimlerin etkisi olduğunu kabul eden Kılıç, buna karşın, sendikal örgütlülüğü ve bu örgütlü gücü görmezden gelmemek gerektiğini belirtti. Hükümetin seçim öncesinde TÜRK-İŞ'in örgütlü gücünün ortaya çıkmasından çekinmiş olabileceğini kaydeden Kılıç, "Çünkü TÜRK-İŞ ile uzlaşmaya yanaşmayan, öneri ve tekliflerine karşı çıkan tüm siyasiler bunun bedelini ağır bir biçimde ödemişlerdir" diye konuştu.

IMF ile anlaşma çerçevesinde, ülkede yaşanan ekonomik bunalımdan çıkış için getirilen düzenlemelerin, başta çalışanlar olmak üzere dar ve sabit gelirli kesimlerin yaşama ve çalışma koşullarını daha da ağırlaştırdığını anlatan Kılıç, şunları söyledi:

MAKROEKONOMİK İYİLEŞME PROGRAMIN GERÇEK YÜZÜNÜ GİZLİYOR

"Toplumun düşük gelirli kesimleri sosyal içerikten yoksun yaklaşımlar sonucu mağdur edilmekte, anılan istikrar politikası sonuç itibariyle yine çalışanların fedakarlığına dayandırılmak istenmektedir. Uygulama sonuçları bu hedefi gerçekleştirmek bir yana, iktisaden güçsüz kesimlerin daha da yoksullaştığını ortaya koymaktadır. İstikrar sürecinin yoksul kesimlerin üzerine yıkılan yükü, özellikle dengesiz ve adil olmayan, bozuk bir gelir dağılımı ve gerileyen yaşam standartları üzerine eklendiği için yaşama koşulları daha da ağırlaşmaktadır. Uygulanmakta olan istikrar programı ile makroekonomik birtakım göstergelerde olumlu gelişmeler sağlanmış olması programın gerçek yüzünü gizlememektedir." Türkiye, ileriye dönük hiçbir plan ve program yapmadan IMF'ten gelecek kısıtlı ve denetimli yardımlarla günlük yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır."

Kılıç, Merkez Bankası'nın ücret artışlarının enflasyonu artıracağı uyarılarını değerlendirirken, Merkez Bankası'nın açıklamalarının, özgür toplu pazarlık sürecine müdahalenin yanı sıra, programın yoksullaştırma etkisinin görmezden gelmek anlamını taşıdığını bildirdi. Kılıç, bu uyarılarda bulunan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz için, "Sayın Başkan, işçiye verilen zammı değil, faize verilen inanılmaz büyüklükteki paraları dikkate almalıdır" dedi.

İSTİHDAMSIZ BÜYÜME

2001 yılında yaşanan ekonomik kriz ile birlikte işsizliğin Türkiye'nin en önemli sorunu haline geldiğini ifade eden Kılıç, "Kriz sonrası yaygınlaşan işten çıkarmalar ve azalan istihdam, kriz sonrası sağlanan ekonomik büyümeye rağmen artmamış ve istihdamsız bir büyüme ortaya çıkmıştır. Ekonomide sağlanan büyüme, diğer bir ifadeyle milli gelir artışı, daha fazla insana üretken istihdam sağladığı ölçüde anlam kazanmaktadır. Türkiye'nin temel sorunu yeterince istihdam olanakları yaratamamasıdır. Nüfus artış hızının gerisinde kalan yeni yatırım ve iş olanakları, işgücü piyasasını olumsuz etkilemekte, çalışan nüfusun iktisaden faal nüfusa oranını geriletmektedir" diye konuştu.

SEÇİMDEN UMUTLU DEĞİLİZ

Seçim sürecinde partilerin çalışanlar açısından bazı vaatlerde bulunmalarına karşılık, özellikle TBMM'ye girme şansı yüksek olan siyasi partilerin hepsinin, mevcut ekonomik programı devam ettirme yönünde eğilim gösterdiğine işaret eden Kılıç, "Bu da çalışanlar açısından aynı koşulların devam edeceği anlamına geliyor. Bu nedenle çalışan kesimler açısından çok umutlu olduğumuz söylenemez" dedi.

AB ile yürütülen müzakere sürecini de değerlendiren Kılıç, AB yetkililerinin, Türkiye ile müzakerelerde, Türk işçilerinin sorunlarını göz ardı etmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

AB TÜRK İŞÇİSİNE SAHİP ÇIKMALI

"Avrupa Birliği, üyesi olan ülkelerde işçilerin örgütlenmesine, işyerlerinde endüstriyel demokrasinin yaşama geçirilmesine, işçi hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla kullanılmasına gösterdiği özeni Türk işçileri için de göstermelidir. Uyumun sağlanması amacıyla ülkemizden talep edilen reformların en başında sendikal hak ve özgürlükler gelmelidir. Türk işçilerinin kendi ülkelerine göç ederek sosyal haklarını ve ücret düzeylerini tahrip edeceğine inanan AB üye ülke çalışanları da Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkmaktadırlar. TÜRK-İŞ sendikal hakların, endüstriyel demokrasinin ve sosyal hakların ülkemizde tam olarak tesis edilmesini talep etmekte ve bu taleplerin yerine getirilmesi ile birlikte Türk çalışanlarının AB üyesi ülkelerde mevcut standartların altında çalışma arzusu içerisinde olmayacaklarına inanmaktadır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber