İddianamede, 'Adnan Oktar suç örgütü ile FETÖ benzerliği' vurgusu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Adnan Oktar suç örgütüne yönelik 226 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütünün örgütsel benzerliği olduğuna ilişkin bilgilerle iki örgüt arasındaki bağlantılara vurgu yapıldı- İddianamede, FETÖ tarafından yürütülen ''Dinler arası diyalog'' adı altında faaliyetlerin olduğu, bu bağlamda başka dinlere mensup din adamlarıyla irtibatlar kurulduğu ve bu hususun örgütte ön planda tutulduğu görülürken, Oktar'ın da birçok sohbetinde ''Museviler bizim kardeşimizdir. Hristiyan dindarlar bizim canımız, ciğerimiz kardeşlerimizdir, benim 'diyalog' dediğim budur" ifadesini sıkça kullandığına dikkat çekildi- FETÖ mensuplarının, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'i "beklenen salih zat" ve "mehdi'' olarak gördüğüne işaret edilen iddianamede, Oktar suç örgütü üyelerinin de Oktar'ı ''mehdi'' olarak gördüğü ve kendisinin de buna benzer imalarda bulunduğu aktarıldı- İddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in İsrail'in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıya

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Temmuz 2019 12:36, Son Güncelleme : 26 Temmuz 2019 16:18
İddianamede, 'Adnan Oktar suç örgütü ile FETÖ benzerliği' vurgusu

Adnan Oktar suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma sonucunda 171'i tutuklu 226 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütünün örgütsel benzerliklerle bu iki örgüt arasındaki bağlantı ve benzerliklere vurgu yapıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca Adnan Oktar suç örgütüne yönelik hazırlanan ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütünün örgütsel benzerliği ve buna ilişkin bilgilere yer verildi.

İddianamede, FETÖ ile Adnan Oktar silahlı suç örgütünün, örgütsel benzerliği olduğu vurgulanarak, buna ilişkin örneklere birçok konu başlığı altında değinildi.

FETÖ tarafından ''Dinler arası diyalog'' adı altında faaliyetlerin olduğu, bu bağlamda başka dinlere mensup din adamlarıyla irtibatlar kurulduğu ve bu hususun örgütte ön planda tutulduğu hatırlatılan iddianamede, Adnan Oktar'ın da birçok sohbetinde ''Museviler bizim kardeşimizdir. Hristiyan dindarlar bizim canımız, ciğerimiz kardeşlerimizdir, benim 'diyalog' dediğim budur" ifadesini sıkça kullandığı anlatıldı.

İddianamede, FETÖ mensuplarının örgütün elebaşı Fetullah Gülen için ''beklenen salih zat'' ifadesini kullanıldığı, ''mehdi'' olarak gördükleri aktarılarak, Adnan Oktar suç örgütü üyelerinin de Oktar'ı ''mehdi'' olarak gördüğü ve kendisinin de buna benzer imalarda bulunduğu ifade edildi.

Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in İsrail'in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıya ilişkin, ''İsrail'in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır'' sözlerini kullanarak, İsrail'e tepkileri azaltmaya çalıştığı anlatılan iddianamede, Oktar'ın da saldırının ardından örgüt üyelerini İsrail'e gönderdiği, İsrail'den din adamları ve siyasetçileri programlarında ağırlayarak sohbetlerinde ''İsrail'in İslam dostu bir ülke'' olduğuna vurgu yaptığı kaydedildi.

İddianamede, FETÖ elebaşı Gülen'in ABD'de de bulunan merkezden FETÖ'yü yönlendirmekte olduğu ve ülkemiz aleyhine çeşitli kuruluşlarla iş birliği yaptığına yer verilerek, Adnan Oktar suç örgütü üyelerinin de FETÖ ile benzer odaklarla iş birliği içinde olduğu, kimi zaman onların konferanslarına katıldıkları, kimi zaman da o kişileri Türkiye'de ağırlayarak faaliyetlerini devam ettirdikleri anlatıldı.

Her iki orgut elebaşısının da 1970'li yıllardan itibaren faaliyetlerine hız verdiği, bu faaliyetleri kapsamında mustear isimlerle kitaplar yazdığı bildirilen iddianamede, FETO elebası Fetullah Gulen'in yazılarında "Abdul Fettah Sahin, Saffet Senih, Semsettin Nuri" gibi isimler kullandıgı, Adnan Oktar'ın ise "Harun Yahya" adı ile kitaplarını yayımladıgı ifade edildi.

İddianamede, özellikle 17-25 Aralık 2013'teki darbe girisimiyle karanlık yuzunu gozler onune seren FETO'nün, gelisen surecte yurt dısı merkezli kurum ve kuruluslarla irtibatının da gozler onune serildiği anlatılarak, bunun yanı sıra yurt icindeki diger orgutsel yapılanmalarla da temas ettiği, bir istihbarat yapılanması seklinde orgutleri kendi hedefleri dogrultusunda yonlendirdikleri aktarıldı.

İddianamede, bu sorusturma kapsamında da yabancı unsurlarla sıkı bir baglantı icinde bulunan Adnan Oktar suc orgutunun de benzer dogmalardan beslendigi FETO ile iltisak ve irtibat halinde olduguna iliskin birtakım verilere ulasıldığına dikkat çekildi.

OKTAR'IN ÖRGÜT ÜYELERİNDE FETÖ İZLERİ

İddianamede, el konulan ve inceleme yapılan dijital materyallere göre, sanık Ulviye Didem Ürer'in cep telefonundan yaptığı sohbet kaydında kendisinin FETÖ iltisaklı olduğu bilinen "ROTA haber" isimli sitede yazar olduğunu belirttiği aktarıldı.

Sanıklar Bora Yıldız ve Mehmet Ender Daban isimli şahıslardan ele geçirilen materyaller arasında ''Herkul.org ipone uygulamaları'' isimli klasöre rastlandığı vurgulanan iddianamede, bu sitenin FETÖ'nün propagandasını yapan, örgüt elebaşı Fethullah Gülen'in söz, yazı ve videolarını paylaşan, halen yurt dışı sunucularından FETÖ örgütü mensuplarına yönelik yayınlar yapan 'Herkül nağme' ,'Özgür herkül' isimleri ile bilinen internet sitesi olduğu anımsatıldı.

İddianamede, söz konusu klasör içerisinde bulunan bir dosyanın içerisinde yer alan notta, ''Iphone uygulamamızı hazırlayan kisi herkul.org sitesinin uygulamasını yapmıs ancak kendisi Apple'a gonderememis. Bizden rica etmisti. Onun kullanıcı adıyla ve ismiyle Apple'a gondermeniz mumkun mu acaba?", "Uygulama, Yasin Yalcınkaya ismiyle gonderilebilir" şeklinde yazdığı kaydedildi.

Yapılan incelemelerde Yasin Yalçınkaya'nın MİT tırlarını durduran astsubaylardan biri olduğu ve MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin açılan davada sanık olarak yargılandığı vurgulanan iddianamede, ''FETO iltisaklı Herkul.org sitesinin mobil uygulamasının kurulum dosyalarının bahse konu bilgisayarda yer aldıgı ve FETÖ üyesi Yasin Yalçınkaya'ya ait yetkilendirme bilgileriyle 'herkul.org' sitesinin mobil uygulamasının Adnan Oktar suc orgutunun yardımıyla AppStore'a yuklenilmesinin istenildigi degerlendirilmektedir.'' denildi.

İddianamede, tutuklu bulunan sanık avukat Ayfer Bayer'in evinde yapılan aramada ise FETÖ elebaşının yazdığı bir kitabın ele geçirildiği anlatıldı.

Adnan Oktar'ın FETÖ elebaşını över mahiyetteki tüm konuşma dokümanlarına da tek tek yer verilen iddianamede, A9 TV yayın görüntülerinden yapılan incelemelerde Oktar'ın FETÖ yapılanması hakkındaki konuşmada, ''Fethullah hocamın her yerde savcıları var, hakimleri var, ben inanmıyorum'' şeklinde Gülen'i destekleyen sözler sarf ettiği, yine Oktar'ın bir internet sitesinde ''Ben başta olmak üzere bütün inananlar Mehmet Baransu'nun yanındalar'' dediği aktarıldı.

FETO'nün firari yoneticisi Serif Ali Tekalan'ın, Adnan Oktar suc örgutunun tutuklu mensubu Kartal Is ve Altug Mustak Berker tarafından Fatih Üniversitesinde ziyaretine iliskin paylasımlar yaptığı belirtilen iddianamede, bu konuyla ilgili İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde FETÖ'den yargılanan bir sanığın ifadesinde, ''Universiteye (Fatih Universitesi) Adnan Oktar bir gun iki kisi gonderdi. '17-25 Aralık doneminde sizlere destek olacagız' diye, Serif Ali Tekalan'a soylemeleri icin gondermis" şeklindeki beyanına da yer verildi.

ÖRGÜTÜN 17-25 ARALIK DARBE TEŞEBBÜSÜ İLE İLGİLİ

İddianamede, müştekilerden C.Ö. ifadesinde, Reza Zarrab'ın ABD'de görülen davasında bilirkişi de olan Jonathan Schanzer'ın, Oktar'ın talebi üzerine 2013-2014 yıllarında Türkiye'ye geldiğini ve kendisiyle görüştüğünü söylediği belirtildi.

Görüşme hususlarının, ''Türkiye ile ilgili yurt dışındaki konularda bağlantıda kalalım ve ortak hareket edelim'' şeklinde olduğu bilgisi iddianamede yer aldı.

İddianamede, sanık Burak Abacı'nın aynı konuya ilişkin verdiği ifadede de Jonathan Schanzer isimli kişiyi otelden almasını kendisinden Tarkan Yavaş'ın istediğini, bu kişiyi Oktar'ın kanalı olan A9'a getirdiğini ama bu şahsın kim olduğu, neden geldiği hakkında bilgisi olmadığını söylediği kaydedildi.

Türkiye'de FETÖ tarafından gerceklestirmek istenen 17/25 Aralık darbe girisimi basarısızlıkla sonuclandıktan sonra aynı tertibin ABD ulkesinde kamuoyunda ''Hakan Atilla Davası" olarak bilinen dava ile gerceklestirilmek istendigi belirtilen iddianamede, bu davanın bilirkisilerinden birinin de Adnan Oktar suc örgutu tarafından 17/25 Aralık darbe girisiminden once Türkiye'de misafir ettirilen ve bu darbe girisimine konu hususlarla ilgili bilgi toplattırılan Jonathan Schanzer isimli sahıs oldugunun görüldüğü anlatılarak, bir şema ile konun detayına yer verildi.

Jonathan Schanzer isimli sahsın bunyesinde yer aldıgı ''Foundation For Defense Of Democracies'' isimli kurulusta FETO suphelisi Aykan Erdemir'in de baglantılı oldugu belirtilen iddianamede, Aykan Erdemir hakkında Istanbul Cumhuriyet Bassavcılıgınca yürütülen sorusturma kapsamında "Devletin guvenligine iliskin belgeleri tahrip etme, amacı dısında kullanma, hile ile alma, çalma" suclarından yakalama kararı bulunduğu hatırlatıldı.

MİNE KIRIKKANAT MÜŞTEKİ

İddianamede, müştekiler arasında yazar Mine G. Kırıkkanat da yer alıyor.

Kırıkkanat ifadesinde örgüt elebaşı Adnan Oktar'la ilgili olarak, "Yıllar geçtikçe FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ve Adnan Oktar suç örgütünün aynı kaynaktan finanse edilen ve Türkiye düşmanı örgütler olduğuna kanaat getirmiştim" şeklindeki beyanlarına yer verildi.

İfadesinde, her iki örgütün birbirini tamamladıgı ve birlikte çalıstıgı yönünde çok sayıda yazısının çıkmaya başladığını anlatan Kırıkkanat, bu yazılarının çok sert dilde olduğunu, 2013 yılından itibaren Adnan Oktar Suç Örgütü tarafından sahsına karsı organize bir sekilde çok sayıda dava açıldığını kaydetti.

Kırıkkanat, adeta yargı kanalıyla tarafına taciz ve yıpratma süreci baslatıldığını dile getirerek, "Adnan Oktar suç örgütünün yargı eliyle sahsıma karsı gerçeklestirmis oldugu saldırıların dısında örgüt lideri Adnan Oktar tarafından örgütün A9 Televizyonunda açık kimligim verilerek tehdit ediliyordum. Adnan Oktar bana 'O Mine Kırıkkanat kendisine dikkat etsin, akıllı olsun.' diyordu." beyanlarına yer verildi.

Örgütü ilk olarak 1980'li yıllarda Istanbul'daki kalburüstü okullardan güzel kızları ve yakısıklı erkekleri kendine mürit yapması ile tanıdığını kaydeden Kırıkkanat, "Bu çete ile ilk temasım da Adnan Oktar'ın müridi oldugunu o zamanlar bilmedigim Oktar Babuna isimli sahıs için düzenlenen kan kampanyasına manevi destek verip bu kampanyayı ilgili medya kurulusunda yazmam amacıyla bana bir talep telefonu gelmesiyle bu çete ile ilk temasım gerçeklesti" dedi.

Örgütün, kendisi hakkında organize bir sekilde ve aynı avukatlar etrafında dönen sikayetlerde bulunmaya basladığını belirten Kırıkkanat, "Ben bu süreçte adliyelerde sürekli ifade veriyor ve baskaca bir is yapamıyordum. Bu sikayetlerin hepsi uydurma ve iftira idi. Avukatlar da hep aynı isimler oluyordu. Bu kisilerin Adnan Oktar Suç Örgütü sorusturması kapsamında tutuklandıgını basından ögrendik.'' diye konuştu.

İddianamede, örgüte yönelik soruşturma kapsamında Üsküdar'daki adreste bir harici disk ele geçirildiği belirtilerek, bu diskte yapılan incelemede, örgüte müzahir siteler ve bu sitelere ait domain, name, password, FTP, WEB, cPanel bilgilerinin yanı sıra bu siteler içerisinde "g-kirikkanat.com" ve "minegkirikkanatacevap.org" sitelerine de rastlanıldığı, sitelerin Kırıkkanat için açıldığının değerlendirildiği ifade edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber