Sağlam: Eğitimi düzeltme YÖK'ü düzeltmekten geçer

Haber Giriş : 15 Ağustos 2007 18:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milli Eğitim Bakanı olacağı kulislerde dolaşan Mehmet Sağlam, bakanlık koltuğuna oturduğunda öncelikle yapacaklarını anlattı. Sağlam'a göre, eğitim düzeltmenin tek yolu var.

Adı Milli Eğitim Bakanlığı için geçen AK Parti milletvekili (Eski YÖK Başkanı) Mehmet Sağlam göre eğitim alanında ilk çözülmesi gereken sorun ne? Sağlam Hilal TV Basında Bugün Programına katılarak Feridun ve Arzu Erdoğral'ın sorularını yanıtladı. Sağlam çarpıcı açıklamalar da bulundu.

- YÖK'ün yapısının değiştirilmesi, katsayı adaletsizliği, ÖSS endeksli eğitime son verilmesi gibi konular toplumu yakinen ilgilendiriyor. Bu durumda önümüzde ki dönemde Milli Eğitim Bakanlığı görevinde olursanız düzeltilmesi gereken ilk konunun ne olması gerektiğini düşünüyorsunuz.?

- Yüksek öğretimden başlarsak en önemli konu yüksek öğretim kurulu kurulduğu zaman 1981'de Türkiye'de 19 üniversite vardı buna karşı 21 tam zamanlı yüksek öğretim kurulu üyesi vardı. Halbuki bugün bu rakam aşağı yukarı üniversitelerin sayısı itibariyle 100'ü geçmesine rağmen hala yüksek öğretim kurulu üyelerinin sayısı bugün 24'ten 19'a düşmüştür. Yani bu yapı bu kadar üniversitenin sorununu çekemiyor artık. Örneğin, her yıl üniversitelerin denetlenmesi lazım denetleme kuruluyla. Bu kurulun üye sayısı 19 üniversite varken neyse 100 üniversite varken de odur.

Dolayısıyla Yüksek Öğretim Kurulunun bugüne kadar herhangi bir hamle yapamaması sürekli mevcut iktidarlarla; yalnız bu iktidara mahsus değil ondan öndeki iktidarlarla da1995'ten sonra özellikle ben ayrıldıktan sonra gelen arkadaşlarla beraber bu kavga sürekli çeşitli kademelerde devam etmiştir. Yeni projeler üretilememiştir.

Sürekli kavga eden iki insandan her ikisi de yara alır. Bir testi parçalanırsa diğeri çatlar. Dolayısıyla anayasal kuruluşlara düşen görev, kendi görev alanları içerisinde uzlaşma aramaktır, diyalog kurmaktır. Özellikle siyasal iktidarlarla diyalog kurmadan bir proje üreterek proje için para almanız şu veya bu şekilde mümkün değildir.

Temsil ettiğiniz insanların özlük haklarını bile savunamaz duruma düşersiniz diyalog kurmazsanız. Bu güne kadarki Yüksek Öğretimin yönetim üslubu 1995'ten sonra bu olmuştur. Çeşitli biçimde ülke eğitimine Yüksek Öğretime zarar vermiştir fayda yerine. Bir örnek vermek istiyorum. 1995'te ben politikaya girmek üzere YÖK başkanlığından ayrıldığım zaman üniversitelere giriş sınavına başvuran öğrencilerin yüzde 21'i dört yıllık fakültelere girme şansına sahipti.

TÜRKİYE'NİN 144 ÜNİVERSİTESİ OLMALIYDI

10 yıl sonra 2005-2006 ders yılında başvuran öğrencilerin sadece yüzde 14'ü dört yıllık fakültelere girme şansına sahipti. Düşünebiliyor musunuz? 10 yıllık süre içerisinde bu 20 rakamının 30'lara 40'lara çıkması gerekiyorken geriye doğru gitmiş. Normalde ülke olarak bütün dünya her yarım milyon nüfusa bir üniversiteyi normal görür Türkiye 72 milyonsa şimdiye 144 üniversitemiz olmalıydı.

Bu konuda hükümetlerin çabaları da Yüksek Öğretim Üyeleri sürekli karşı çıkarak karşılamıştır. Yani yeni üniversite kurulmasına karşı çıkmıştır. Kapasiteleri genişletmemiştir. Bu yıl bir milyon altı yüz kırk bin öğrenci sınava girmiştir. Bunun ancak yüzde 14'ü dört yıllık fakültelere girecektir. Bizimle beraber başlayan Kore gibi ülkelerde bu rakam maalesef yüzde yetmişleri buluyor bizdeki rakam ise yüzde yetmişleri bir kenara bırakalım hala 1995'teki seviyenin bile altına inmiş durumda.

Dolayısıyla Yüksek Öğretim Kurulu görevini yapıyor denemez ama Yüksek Öğretim Kurulu iki yılda bir esen rüzgarlara göre politik konjüktüre göre rektörleri toplayıp rektörler bildirisi yayınlayarak, irtica bildirileri yayınlayarak siyaset yapmaktadır ama kendi görevine ilişkin konularda ise maalesef başarılı değildir. Dolayısıyla bu yapının mutlaka düzeltilmesi gerekir.

- ÖSS endeksli eğitim kaldırılabilecek mi? Bu konuyla ilgili çalışmalar var mı?

- Üniversiteler dünyanın her tarafında seçerek öğrenci alırlar. Sınavlarda bir seçme türüdür ama yalnız sınav seçme türü değildir başka şeylerde vardır. Örneğin, öğrencinin bütün notlarının değerlendirilmesi gibi, alanına girdikten sonra kendi alanında merkezi olarak yapılan sınavlarda ortaya konacak başarılar gibi lisedeki notlarının toplamı gibi vesaire?

Yanlış olan şudur; belki ÖSS'yi kaldırıyorum demek popülist bir yaklaşım olarak insanlara tatlı gelebilir ama hayali bir iddia çünkü mutlaka yerine koyacağınız eğitim sistemini ortaya koyarsanız ancak ÖSS'yi kaldırma değil de bunu bir yetenek ölçen sınav yani öğrencinin bilgisini, liste notlarını, lisede yapacakları sınavlarla veya merkezden alanıyla yapacağınız sınavıyla ölçebilirsiniz. Ama ÖSS gibi merkezi bir sınavla da hangi mesleğe yatkın olduğunu ölçmeniz gerekir.

ÖNCE YÖK'Ü DÜZELTMEK GEREK

Yani bir yetenek sınavı halinde olsun uygulamanız gerekir. Aksi taktirde mesleki yetenekleri önceden yönlendirmeyle test edeceksiniz ya da bu tip bir sınavla test edeceksiniz. Kısaca üniversite seçerek öğrenci alır, adil bir seçim sistemini ortaya koyarsanız ondan sonra ÖSS'yi bilgi ölçer bir sınav olmaktan kaldırabilirsiniz ama başka yanlış kararlarda var biliyorsunuz 1998'de aldığı bir kararla mesleki-teknik okulda okuyan öğrenciler aleyhine bir düzenleme yaptı YÖK: Bunların sınavlara girdiği zaman veya bir değerlendirmeye tutuldukları zaman ortaöğretim başarı puanlarını farklı katsayılarla çarptı ve çocukları mağdur etti.

Yani istedikleri üniversitelere başkalarından daha çok puan alsalar bile giremez hale geldiler. İşte bunlar düzeltilmesi gereken yanlışlıklar. Bunların düzeltmeniz için ilk önce YÖK'ü düzelteceksiniz. O kendi verdiği yanlış kararları ortadan kaldıracak. Düzeltmenin yolu budur?

- Abdullah GÜL, Cumhurbaşkanlığı için ikinci kez aday oldu. Siz GÜL'ün adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Ben partimizin yetkili organlarının üyesi değilim. Bildiğiniz gibi birkaç ay evvel katıldım Adalet ve Kalkınma Partisine ama siyasi partilerdeki genel işleyiş tarzı budur. Yani yetkili kurullarda değerlendirilir. Arkasından genel başkan istedikleriyle istişare etmek suretiyle istediği bilgileri elde eder, sonunda da yetkili kurullar bir karar verirler.

Bize düşen bu kararların uygulanmasıyla ilgili artık hayırlı olsun demektir. Sayın Gül, öyle anlaşılıyor ki bu gün muhalefet liderleriyle görüştükten sonra kararını açıklayacak. Vereceği karara bütün Adalet ve Kalkınma Partililer gibi bende saygı duyacağım ve ona göre hareket edeceğim.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber