Yayınevi cinayetinde derin iz

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 05 Aralık 2007 10:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Malatya'da Zirve Yayınevi'ne 18 Nisan'da düzenlenen kanlı baskınla ilgisi olduğu gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunulan jandarma üsteğmenin, olayla ilgili soruşturmada da görevli olduğu ortaya çıktı.

Yayınevi çalışanları Necati Aydın, Tilmann Geske ve Uğur Yüksel'i "misyoner faaliyet yürüttükleri" gerekçesiyle öldüren Emre Günaydın, Hamit Çeker, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir ve Salih Gürler hakkında açılan davanın dosyasından çarpıcı bilgiler çıkmaya devam ediyor.

9 gün sonra anlaşıldı

Milliyet gazetesinin haberine göre davanın bir numaralı sanığı olan Günaydın, baskından sonra balkondan kaçmaya çalışırken düşerek ağır yaralandı ve İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Malatya Başsavcılığı da soruşturma kapsamında Günaydın'ın ifadesini alabilmek için tedavi sürecinin sona ermesini beklemek zorunda kaldı. Bu sırada da Günaydın'ın davranışlarını izlemek için hastanenin kamera sisteminden faydalanıldı.

Dosyadaki belgelere göre, kayıt sisteminin ses alma ve kendi hafızası dışında bir kaynağa kopyalanabilme özelliklerinin olmadığı ancak 9 gün sonra fark edilebildi. Malatya Savcılığı'nca, Terörle Mücadele Şubesi'ne gönderilen 27 Nisan 2007 tarihli yazıda şöyle denildi:

"Özel güvenliğe ait kamera kayıt sisteminin ses kayıt yapabilme özelliğinin bulunmadığı, sadece görüntü kaydına olanak sağladığı, kayıt yapılan HDD'lerin yedeklenmesinin sadece kendi kayıt sistemi üzerinden yapıldığı anlaşıldığından, Günaydın'ın odasındaki görüntülerin, ses ve görüntü kaydı yapan bir cihazla alınmasına devam edilmesi, güvenlik sistemine ait kayıt sisteminin devre dışı bırakılması, mevcut kayıtların yedeklerinin alınması, HDD'lerdeki kayıtların silinerek, cihazların araştırma hastanesi görevlilerine teslim edilmesini rica ederim."

Savcılık aynı tarihte, İnönü Üniversitesi Rektörlüğü'ne de bir yazı gönderdi.

Yazıda, Günaydın'ın odasındaki kamera kayıt sistemiyle ilgili polise gerekli talimatların verildiği, talimatların yerine getirilmesi için jandarma üsteğmen H.İ. ve TEM şubesi polislerine gerekli kolaylığın sağlanması istendi.

Daha sonraki yazışmalara göre, 18 Nisan'dan 27 Nisan'a kadar geçen sürenin kopyalanmasında da sorunlar yaşandı.

Eylülde ise Malatya Savcılığı'na dikkat çekici bir ihbar mektubu ulaştı. A.A. adlı kişinin gönderdiği mektupta Günaydın'ı, M.Ü. adlı alay komutanının telkiniyle, öğretim üyesi R.B.'nin azmettirdiği, bu konuda R.B. ile temasa geçen ilk kişinin de kamera sistemleri için görevlendirilen jandarma üsteğmen İ. olduğu vurgulandı.

Telefon kayıtlarının dikkatli izlenmesi halinde bu irtibatın anlaşılabileceğini kaydeden A.A., daha fazla bilgi vermesi halinde öldürüleceğini de vurguladı.

Malatya Savcılığı'nın soruşturmada görevlendirdiği üsteğmen İ.'nin ihbar mektubunda suçlanması ise soru işaretlerine neden oldu. Savcılık, suç duyurusunu askeri savcılığa iletti. İ.'nin olayla bağlantısını da askeri savcılık soruşturuyor.

Savcıya soruşturma

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, sanıklardan Abuzer Yıldırım'la mesajlaştığı tespit edilen telefonun üzerine kayıtlı olduğu Kartal Savcısı R.H.B. hakkında soruşturma başlattı.

R.H.B.'nin sanıklarla görüşülen numaranın kendisine ait olduğunu ancak numarayı yakınlarının kullandığını söylediği öğrenildi. Emre Günaydın'la 18 kez mesajlaştığı saptanan Malatya İl Genel Meclisi üyesi R.P.'nin hattın kendisine ait olduğunu ancak, kızı tarafından kullanıldığını ifade ettiği bildirildi.

Sanıklarla görüştüğü saptanan Özel Harekât Şubesi'nde görevli kadının kullandığı numaranın astsubay olan kocasına ait olduğu anlaşıldı. Hattı eşinin kullandığını bildiren astsubayın, eşinin kardeşiyle Abuzer Yıldırım'ın Malatya'dan sınıf arkadaşı olduğu bilgisini verdiği de ifade edildi.

Bu arada, savcılığın kopyalanmasını istediği Günaydın'ın hastane odasındaki kayıtların bir bölümünün kopyalanamadığı, bu nedenle kullanılamadığı öğrenildi. Emniyet yetkilileri, Günaydın'ın 7 günlük kayıtlarının büyük bölümünü farklı bir formatta kaydedilmiş olmasından dolayı kopyalanamadığını savcılığa bildirdiği ifade edildi. Günaydın'ın hastanede yattığı süre içinde kaydedilen görüntülerinin yer aldığı bazı kasetlerin ise 'teknik sorunlar' nedeniyle savcılığın onayıyla imha edildiği bildirildi.

Sanıktan Emre itirafı

Malatya'daki katliamı gerçekleştiren sanıklardan Salih Gürler'in, "itirafta bulunacağını" bildirerek savcılığa ifade verdiği ortaya çıktı. Gürler'in 15 Mayıs'ta Malatya Başsavcılığı'na verdiği ifade şöyle: "Emre, olaydan 2 ay önce beni telefonla aradı ve 'Neredesin?' dedi, sonra 'Didem' dedi, yanında bir erkek vardı ve telefonu kapattı. 15-20 dakika sonra 'Ben çocuğu bıçakladım, 1 saat sonra buluşuruz' dedi. Cuma, ben ve Emre, Sümer Karakolu'na gittik. Emre karakolun kapısında bir polisle 20 dakika görüştü. Çıkışta bize 'Dosya kapandı, adam beni tanımıyormuş' dedi. Kendisinin polis müdürleri, amirleri ile oturup kalktığını, bunların arkadaşı olduğunu söylüyordu."

Gürler ifadesinde, Emre'nin kendilerine, "İstanbul'daki dayısı Emin Katipoğlu'nun mafya işleriyle uğraştığını, ne yaparsa yapsın dayısının kendisini kurtaracağını" söylediğini de anlattı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber