Öğretmen tahsildar olmak istemiyor!..

Haber Giriş : 14 Eylül 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Okula kayıt parası verilmekle yetinilmiyor. Su, elektrik, temizlik, tamir ve bakım masrafları da öğrencilerden toplanıyor. Devletin gönderdiği parayı yakıt parasına ayıran okul müdürleri, okulun diğer masraflarını velilerin düzenli aralıklarla gönderdiği paralarla karşılıyor. Bu çarkta öğretmene de "tahsildar" rolü biçilmiş. Sınıfta katkı payı, dergi ücreti, elektrik faturası dahil 20 çeşit para toplayan öğretmenler "Onurumuz kırılıyor" diyor.


Okullar açılırken bir önemli sıkıntı kaynağı da okul yöneticilerinin "gönüllü bağış" olarak adlandırdıkları kayıt parasıydı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik çözümü, okullara bir genelge göndererek "Bağış yapmak isteyenden para alın" demekte buldu. Artık resmiyet kazanan kayıt parası "bütçesi uygun" her vatandaştan alınıyor. Anayasaya göre "ilköğretim parasız" ama, velilerin parasal yükümlülüğü çocuğunu okula kayıt ettirmekle bitmiyor. Okulun suyu, elektriği, temizliği, tamir ve bakım masrafları öğrencilerden toplanan paralar üzerinden dönüyor. Devletin gönderdiği parayı yakıt parasına ayıran okul müdürleri, okulun diğer masraflarını velilerin düzenli aralıklarla gönderdiği paralarla karşılıyor. Bu çarkta öğretmene de "tahsildar" rolü biçilmiş. Öğretmenler sınıfta katkı payı, dergi ücreti, elektrik faturası dahil 20 çeşit para topluyor. Sohbetimizde söz "para toplama" meselesine gelince, bütün öğretmenler "Lütfen ismimi vermeden yazın" diyor. Çünkü okul idaresini eleştirmenin de bir maliyeti var.

"Onurumuz kırılıyor"

"Türkiye'de artık ilköğretim paralı" diye başlıyor söze Yenimahalle Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nda çalışan 28 yıllık bir sınıf öğretmeni. Ankara'nın merkezindeki bu okulda temizlik işleri bir hizmetlinin sırtına yüklenmiş. Dolayısıyla okul idaresinin öğrenciden topladığı paralar arasında "temizlik gideri" de var. Gerisini sınıf öğretmeninden dinleyelim: "Okul idarecisi açısından bakarsak velilerden kayıt parası almak zorunda kalıyor. Temizlik gideri, telefon, su, elektrik faturalarının hepsini okul idaresi ödemek zorunda. Okulumuzda kartlı su sistemi var. Eğer okulda yangın çıkarsa söndürecek suyumuz yok. Camilere su, elektrik bedava. Okullar neden para ödüyor?"

İmam Hatip Lisesi'nde çalışan 17 yıllık Felsefe öğretmeni, öğrencilerinin yazılı sınavın parasını bile cebinden verdiğini söylüyor. 17 yıllık öğretmen, "Öğrenci sınava giriyor. Fotokopi parasını ödemek zorunda kalıyor. Öğrenciden para toplamak öğretmenin onurunu kırıyor" diye anlatıyor bu traji-komik durumu.

'Para toplamayana soruşturma açılıyor'

Okul idaresinin biçtiği "tahsildar" rolünün gereğini yerine getirmeyen öğretmenlerin başına gelmeyen kalmıyor. 13 yıllık Türkçe öğretmeni "Para toplamadığı için soruşturma geçiren arkadaşlarımız var. Öğrencilerden para toplamak hoşumuza gitmiyor. Bakıyorsunuz öğrenci fakir, zorlanıyor" diye yakınıyor. Bazı okul müdürlerinin okulu 'babasının çiftliği' mantığıyla yönettiğini belirten 28 yıllık bir sınıf öğretmeni ise şöyle konuşuyor: "İdareci 'öğretmene emrederim, yapar' diyor. Kendi dediğini yapanları seviyor. Para toplamayacağını söyleyen öğretmenler hakkında sudan sebeplerle soruşturma açıyor. 'Derse 3 dakika geç kaldın' gibi. Bence okuldaki idarecileri öğretmenler seçmeli."

Çankaya'daki bir ilköğretim okulunda çalışan bu öğretmen, öğrenciden para toplamanın psikolojik-pedagojik sakıncalarına da dikkat çekiyor: "Sınıflarda öğretmenle öğrenciyi parasal konuda karşı karşıya getiriyorlar. Sınıfta para ilişkisine girince öğrencinin öğretmene olan güveni sarsılıyor."

16 yıllık Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Mehmet Alıcı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı yeni düzenlemeyle okul müdürlerinin sicil amiri olduğunu hatırlatarak uyarıyor: "Müdürlerin hangi kriterlere göre sicil notu vereceği belirlenmeli, keyfilikten uzak olmalı. Okul küdürlerinin insiyatifi azaltılmalı."

Yeri gelmişken öğretmenler, "Ayakkabın boyalı değil, traş olmadın" gibi gerekçelerle açılan soruşturmalara yabancı değil. Para toplamamakta direnenler, izin isterken bile sorun ile karşılaşıyor.

'Kalorifer kazanının tamiri müdürden sorulur'

Bu anlatılanlar elbette bütün okul müdürleri için geçerli değil. Ellerindeki kıt kaynaklarla okulu idare etmek için canla başla çalışan müdürler var. "Bazen tamir işlerini okulun müdürü yapmak zorunda kalıyor. Bir bakıyoruz müdür eli yüzü kir içinde, kalorifer kazanını tamir etmeye çalışıyor" diye anlatıyor okul müdürünün fedakârlığını öğretmen Birsen Coşkun. Felsefe Öğretmeni Coşkun, çalıştığı okulda hizmetli olmadığı için öğretmenler odasını nöbetleşe temizlediklerini söylüyor: "Erken gelen toz alıyor. Çayımızı kendimiz demliyoruz. Aramızda para toplayıp çay, şeker alıyoruz. Öğretmenler odasında tek kalorifer peteği olduğu için ısınmıyor. Müdür bey ücretsiz bir kalorifer peteği buldu. Şimdi peteği takacak kişi aranıyor."

Dinçer: Para toplanacak endişesi velileri kaçırıyor

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, 'eğitime katkı payı' parası yüzünden soruşturma geçiren öğretmenlerden. Eğitime katkı payı ilk toplanmaya başladığında İstanbul'da protesto eylemi yaptıklarını anlatan Dinçer, bu yüzden hapis cezası bile almış. Dinçer, "1995'te İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir eylem yaptık. Polis müdahale etti, gözaltına alındık ve hakkımızda dava açıldı. Bu nedenle 18 ay hapis cezası aldım. Öğretmenler idareciler tarafından kazanç kapısı olarak görülüyor. Hafta sonları etüd dersleri, dergi satışı, eğitime katkı payı toplatılması gibi işlerde bir tür tahsildar gibi kullanıyor. Veliler de artık öğretmenlerle görüşmekten, veli toplantısına gitmekten çekiniyor" diyor.

yenişafak

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber