Şarkıcı Harun Kolçak Hayatını Kaybetti
Şarkıcı Harun Kolçak hayatını kaybetti
-
Maslak Acıbadem'de tedavi gören 62 yaşındaki sanatçı Kolçak'ın yaşamını yitirdiği öğrenildi.
HARUN KOLÇAK KİMDİR
Harun Kolçak, 15 Temmuz 1955 İstanbul doğumludur. Türk pop şarkıcısı, besteci, söz yazarı ve bas gitaristtir. Sinema sanatçısı Eşref Kolçak'ın oğludur.
-
1955 yılı İstanbul doğumlu sanatçı Saint Benoit'de eğitimini sürdürdüğü sırada müzik çalışmalarına o yıllarda bas gitar çalarak başlamış, içindeki müzik tutkusu artınca sinema sanatçısı olan babası Eşref Kolçak’la konuşarak eğitimini yarım bırakmış ve profesyonel müzik çalışmalarına başlamıştır. İlk çalışmalarına rock müziğin babası olarak tanınan Erkin Koray’la başlamıştır. 1977'de Erkin Koray'ın çıkardığı Tutkusu albümünde bas gitar çalmıştır.
-
1991’de Onno Tunç ile ortak yaptığı “Beni Affet” albümü ile büyük çıkış yakaladı. Albümlerinin çoğunda şarkıların söz ve müziği kendine ait olan Kolçak, başka sanatçılara da pek çok eser vermiştir. 1996’da Litvanya’da 13 ülkenin katıldığı “Müzikos Festivalis 96”da “En İyi İkinci Şarkıcı” seçilmiştir.
-
Kolçak, 2012'de Yeniden Doğuyorum adlı solo albüm çıkarmıştır. Ekim 2013 itibarıyla Harun Kolçak&Rock Off isimli grup kurmuştur. Can Güney,Yusuf Tunceli ve Orkun Gezer`in olduğu grubun verdiği ilk performansı Okan Bayülgen`in Makina Kafa adlı programda vermişlerdir.
-
Harun Kolçak: 'Korksam neye yarar, zaten öleceğim'
Harun Kolçak 2016'nın Haziran ayında hastaneye kaldırılmış ve yoğun bakıma alınmıştı. Tedavi süreci devam ederken, rahatsızlanmadan önce birçok ünlü isimle stüdyoda kaydettiği klasik şarkılarından oluşan ‘Çeyrek Asır’ isimli albümü piyasaya çıkmıştı. İşte Kolçak'ın "Zamanımı ve gücümü arkamda çok daha düzgün şeyler bırakarak bu dünyadan gitmek için harcayacağım” dediği son albümü vesilesiyle verdiği o röportaj...
-
Sanatta bu sene 25’inci yılınız. Çok çektiniz mi bu sektörde?
- Babamdan dolayı hazırlıklıydım aslında yaşanacaklara. O başka bir kulvarda Türkiye’de sanatçı olmanın sıkıntılarını çekti. Devletin sanatçısına sahip çıkmadığını bilerek, duyarak büyüdüğüm için olacakların farkındaydım. Tabii benim de çektiğim şeyler oldu. Ama bana çektirenlerin, aynı dertleri bir süre sonra kendilerinin de çektiklerini gördüm. Bunu izlemek hoş oluyor... Zirve çok tehlikeli. Orada kimseye yer yok. Bir tek sen varsın. Sonrası için iki seçeneğin var... Ya aşağı inecek ya da intihar edeceksin... Ben kendimi yavaş yavaş daha makbul bir noktaya çektim. Şimdi yerimden memnunum, tek derdim sağlığım.
-
2014 yılında prostat kanserine yakalandığınızı ve yendiğinizi biliyoruz...
Sonra haziran ayında yeniden hastaneye kaldırıldığınız haberini aldık... - Kanser hiçbir zaman geçmiyor. Sadece kontrol altına alınıyor. Hepimizde de kanser hücresi var. Yüzde 40 yaşama şansım olarak hastaneye kaldırıldım. Beni görenler öldüm sanmış... Sonrasını da hatırlamıyorum....
Sebebi yine kanser mi? - Hayır, aslında sonradan ortaya çıktı ki benim hastanelik olmamın sebebi aslında kanser değilmiş...
-
Neymiş?
- Kansere bağlı, orada çok iyi gizlenmiş olan başka bir oluşum; halk arasındaki adıyla ‘hastane mikrobu’... Bu genelde hastanelerde yakalanılan bir rahatsızlık. Prostatın altında öyle bir yerde yuvalanmış ve kendine öyle bir dünya yaratmış ki... Görülmesi ve bulunması neredeyse imkânsız. 10 ameliyat geçirdim. Ama kahramanım Profesör Oktar Asoğlu oldu. Şimdi o rahatsızlığı atlattım. Yoksa burada seninle konuşamazdım
-
Şimdi sağlığınız nasıl?
- İyiyim. Üç aydır yürümediğim için bacaklarım zayıfladı. Ayakta durmakta zorlanıyorum. Birkaç gün içinde hastaneden çıkmayı planlıyorum. Ama belli bir süre tedavilerim devam edecek ve sık sık kontrole gelip gideceğim
-
Yaşadıklarımdan korksam neye yarar!
Ölümden korkuyor musunuz?
- Korkmasam neye yarar! Öleceğim zaten! “Ölüm hayatta birçok şeye değer katıyor” demişsiniz... Hâlâ aynı mı düşünüyorsunuz?
- Evet. Hayatın değerini anlıyorsun. Çevrendeki insanların değersizliğini görüyorsun.
Yaşadıklarınızdan hayata bakışınızda neler değişti?
- Ben değiştim. Bazı şeylere farklı bakıyorum. Daha iyi bir adam oldum. Kimseyle uğraşacak halim yok. Senin neşen beni ilgilendiriyor ama derdin beni ilgilendirmiyor artık.
-
Bu süreçte yaşadığınız vefasızlıklar oldu mu?
- Arayan sormayanlar oldu. Eskiden kızardım ama artık takmıyorum. Etrafımdaki kimseye, ne vefasızım diye harcayacağım zamanım ne de gücüm var. Zamanımı ve gücümü arkamda çok daha düzgün şeyler bırakarak bu dünyadan gitmek için harcamayı düşünüyorum.
-
Yeni albümünüz ‘Çeyrek Asır’da birçok ünlü isim sizin şarkılarınızı düet yaparak seslendiriyor. Ama gözler Sezen Aksu’yu arıyor...
- Sezen sözleri ve ruhuyla bu albümde. Onunla telefonda görüştük. O dönemde annesini kaybetti, zor günler geçirdi. Böyle bir süreçte onu zorla şarkı okumaya çağırmak uygun gelmedi.
-
En büyük pişmanlığınız ne?
- Hayatımın belli bir dönemini daha farklı değerlendirebilirdim. Bu kadar. Başka soru sorma bu konuyla ilgili...
Babanızla küs olduğunuz, sizi evlatlıktan reddettiği bile söylendi... İşin aslı neydi?
- Benim için söylenenlere kızmam ama Eşref Kolçak’a bunu yapmak bir ayıptır. Asla böyle bir şey yok. Eminim hâlâ bunlara da inanlar var.
-
Hiç baba olmadığınız için pişman oldunuz mu?
- Bir çocuğum olsun isterdim. Pişman değilim ama üzgünüm. Aslında biliyor musun benim bir çocuğum oldu...
Nasıl yani?
- Kız arkadaşım düşük yaptı. Çok gençtim. O gün Ölüdeniz’deydik. Bir kan gölünün ortasında iki genç insan ağlıyorduk. Benim için büyük bir travma oldu.
-
Harun Kolçak’ın ‘Çeyrek Asır’ isimli albümünde onun ‘Gir Kanıma’, ‘Yanımda Kal’, ‘Elimde Değil’, ‘Müptelayım Sana’ gibi ölümsüz şarkılarını Işın Karaca, Aşkın Nur Yengi, Kubat, Zara, İrem Derici, Bedük, Yaşar, Hakan Kahraman gibi isimler yeniden stüdyoya girerek Kolçak’la yorumladı.
-
TABURCU OLMAK İÇİN GÜN SAYIYOR
** Harun Kolçak ile buluşmayı uzun zamandır bekliyorum. Sonunda çarşamba sabahı beklediğim telefon geldi. Kolçak konuşmak için hazırdı. Tedavi gördüğü Liv Hospital’a giderken bir yandan kulaklıkta hastalanmadan önce kaydedilen yeni albümündeki düetlerini dinliyor, bir yandan onu nasıl göreceğimi merak ediyordum. ** Kolçak’la odasında görüşebileceğim söyleniyor. Tahminimin aksine yüzü gülen, hayat enerjisiyle parlayan bir adam vardı.
-
** 1955 doğumlu... Ama hiç yaşlanmayanlardan. Vücuduna takılan serumları adeta savurup yatağından doğruldu. Soğuk çayın meraklısıymış ama bu sefer ikimize de sıcak birer çay söyledi.
** “Bu kadar sevildiğimi bilmiyordum” diyerek başladı: “Köylerde bile kadınlar benim için dualar okutmuş.” Bu sevgi herhalde onu hayata bağlayan en büyük faktör olmuş diye düşünüyorum. Yeni bir bestesinden söz ediyor arada... “Ölüm daha gelme, yapacak çok şeyim var” diye devam eden sözler... Gerçekten Kolçak’ın daha yapacak çok şeyi var...
-