O Röportaj 90 Yıl Sonra Ortaya Çıktı!
Atatürk'ün 90 yıl önce Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportaj, gazetenin 165'inci yıl dönümü olma sebebiyle internet sitesinden yeniden yayınlandı. İşte o röportaj...
-
Atatürk'ün 90 yıl önce Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportaj, gazetenin 165'inci yıl dönümü olma sebebiyle internet sitesinden yeniden yayınlandı. İşte o röportaj...
Avusturya gazetesi Die Presse, Mustafa Kemal Atatürk ile 23 Eylül 1923'te yaptığı röportajı 90 yıl sonra tekrar yayımladı...
-
Die Presse'nin o dönemki Türkiye muhabiri Hans Josef Lazar tarafından yapılan röportaj...
-
Gazetenin 165'inci kuruluş yıldönümü vesilesiyle internet sitesinde yayımlandı...
-
İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından yaklaşık bir ay önce yapılan o röportaj:
-
1923: "Yüzyıllardır düşmanlarımız biz Türklere karşı kin duyguları besliyorlar"
-
Ankara'ya gönderdiğimiz özel muhabirimiz Josef Hans Lazar'ın (die Presse) röportajı...
-
Atatürk ile röportaj. Çağdaş Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve o dönemde zor olan Avrupa ilişkileri üzerine...
-
23 Eylül 1923. Yeni Türkiye'nin kurucusunu görmek pek de kolay değil, onunla konuşmak daha da zor...
-
Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra Ankara'ya gidip, Hiçbir şey yapmadan geri dönmemek için şans ve tesadüflere bağlıdır...
-
Yazar, Türk basın bürosunun çabaları sayesinde yeni Türkiye'nin iktidar sahibinin makamında kabul edilmeyi başardı...
-
Röportaj TBMM'nin Başkanlık odasında gerçekleşti...
-
Gücü ve içine dönüklüğüne rağmen Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın kişiliği sade, özgür ve kibirsiz...
-
Çok az zamanı olmasına rağmen, heyecan ve feyiz veren açıklamalarına 45 dakika ayırdı...
-
Kelime iyi seçilmiş, sakin ve iyice düşünülmüş bir fikir zincirinin sonucu...
-
Yüzünde zayıflık, bezginlik, hedefsizlik ve bir şeyleri saklı tuttuğu izi yok...
-
Yüzünde zayıflıkların ve sıradanlığın hakim olduğumu dönemimizde, çok iyi gelen olgunlaşmış, konsantre olmuş bir enerji, gerilmiş bir güç var...
-
Mustafa Kemal tarihi önem taşıyan açıklamalarda bulundu:
-
Milli Türk hareketinin başlangıcından bu yana titizlikle kullanılmayan Cumhuriyet kelimesini kullandı:
-
"Size Türk Anayasası'nın ilk maddesini tekrarlamak istiyorum. 'Egemenlik, sınırsız ve koşulsuz halkındır...
-
Yönetim tarzı, halkın geleceğini bizzat kendisi ve gerçekten belirlemesi ilkesine dayanır'...
-
Bu iki cümlenin yorumu bir kelimenin şüpheye yer bırakmayan tanımlanmasıdır: Cumhuriyet!"
-
Yeni Türkiye'deki gelişme henüz tamamlanmadı...
-
Bu yol sonuna kadar gidilmeli. Değişiklikler, düzeltmeler ve iyileştirmeler gerekli, son en iyi hali için. Ancak çok kısa zamanda Türkiye, tüm şekliyle ruhen zaten olduğu yapıya kavuşacaktır:
-
Cumhuriyet! Avrupa'nın ve Amerika'nın diğer Cumhuriyetleri gibi, temel ilkelerdeki birliği rağmen çok farklı olmaları gibi, bugünkü Türkiye'de sadece bazı dış çizgilerde diğer Cumhuriyetlerden farklı...
-
Ama ilkesel yapı olarak değil...
-
Tüm diğer Cumhuriyetlerde olduğu gibi burada bir bağımsız parlamento var, tüm bakanlar kendi alanlarından sorumlu...
-
Türk ve diğer bilinen temel yönetim biçimlerini akıl dolu şekilde analiz ettikten sonra Atatürk şu sonucu çıkarıyor:
-
"Biz Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve sorumlu Bakanları olan bir Cumhuriyet olacağız...
-
Yeni Türkiye'nin başkenti hakkındaki soruda böylelikle kendiliğinden ortaya çıkıyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'dır!"...
-
Açıklamalarının diğer bölümlerinde Mustafa Kemal Paşa, Avrupa basınında çok kez gündeme gelen, Türkiye'nin Avrupa ve Batı medeniyetine nefretle sırtını dönmesi konusu üzerine de konuştu:
-
"Yüzyıllardan beri düşmanlarımız, tüm ellerinde olan imkanlarla Türklere karşı kin duyguları ve aşağılama hisleri beslemeyi alışkanlık haline getirdiler...
-
Bu beyinlerde kök salan duygu ve düşünceler, bizim yorulmadan mücadele ettiğimiz bir Batı mantalitesini oluşturuyor...
-
Tüm değişikliklere ve olaylara rağmen halen bu duygular tamamen yok olmadı...
-
Halen Türkleri, her türlü ilericiliğe karşı, düşman olan, entelektüel ve ahlaki gelişmeye kapalı, barbar insanlar olarak görmek istiyorlar..
-
Bizi batmaya mahkum ulus olarak gören Batı, bizim çöküşümüzü hızlandırmak için elinden gelen her şeyi yaptı...
-
"Avrupa ile ilişkilere çalışarak geliştirmek"
-
"Doğrudur, Padişahlık döneminde hükümetler Türk halkının Avrupa ile temasını engellemek için çabaladılar...
-
Böylece halkı baskı altında tutup, her türlü özgür düşünce beyanını engellemeleri daha kolay oluyordu;
-
Ama biz Türk milliyetçiler çevremizi, içte ve dışta olanları açık ve net bir şekilde gözlüyoruz...
-
Çok iyi biliyoruz ki, insanlarımızın başka uluslarla temasa geçmesi, bizim öz menfaatimizedir...
-
Biz zaman kaybetmeden, hızlıca Avrupa ile ilişkileri geliştirmek için çalışarak elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz"...
-
Josef Hans Lazar (Doğum: 1895 İstanbul, Ölüm: 1961 Viyana): 1920-1927 yılları arasında Presse'nin Türkiye muhabiriydi...
-
1939'da Nasyonal Sosyalist rejimin Dışişlerine girdi ve Madrid'de basın müşaviri olarak çalıştı...