Cumhurbaşkanlığı, TMMOB'un yönetmeliğini Resmi Gazetede yayımlamadı

Cumhurbaşkanlığı Resmi Gazetede yayımlanmak için gönderilen TMMOB'un yönetmeliğini, mevzuata aykırı buldu. TMMOB, işlemin iptali için dava açtı. Danıştay Cumhurbaşkanlığı işlemini uygun buldu

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 13 Mayıs 2022 00:01, Son Güncelleme : 13 Mayıs 2022 00:03
Cumhurbaşkanlığı, TMMOB'un yönetmeliğini Resmi Gazetede yayımlamadı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair taslak, Resmi Gazetede yayımlanması için Cumhurbaşkanlığına gönderildi.

Cumhurbaşkanlığı, Anayasaya ve yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle taslağı yayınlamayı uygun bulmadı.

Mevzuat Geliştirme Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşüne atıfta bulunarak, talebi reddetti.

TMMOB'un açtığı davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Mevzuat Geliştirme Genel Müdürlüğünün yetkisinin hukuka uygun olduğuna karar verdi.

İşte Danıştay kararı

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2021/3618

Karar No: 2022/328

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...

VEKİLİ : ...

KARŞI TARAF (DAVACI) : ...Odaları Birliği (...)

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU:

... İdare Mahkemesi... tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayımlanması talebiyle yapılan başvurunun reddine yönelik Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünün... tarih ve ... sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;

Davalı Birliğe bağlı Odanın Genel Kurulunda tartışılan ve kabul edilen ve taslak niteliği ortadan kalkan değişiklik Yönetmeliğinin mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle yayımlanmamasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, diğer yandan Yönetmeliğin esasına yönelik hukuka aykırılık sebeplerinin olduğu kanısına varılması halinde anılan yönetmeliğin iptali istemiyle dava konusu Yönetmelik değişikliğine karşı Danıştayda dava açılabileceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Onuncu Dairesinin karar düzeltme aşamasında verilen 24/05/2021 tarih ve E:2021/1340, K:2021/2455 sayılı kararıyla;

19/12/2005 tarih ve 2005/9986 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde taslakların üst hukuk normlarına aykırı olamayacağı, 25. maddesinde ise Anayasa'ya, kanunlara veya diğer ilgili mevzuata aykırılığı tespit edilen veya bu Yönetmeliğe uygun olmayan taslakların, noksanlıkların giderilmesi veya uygunluğun sağlanması amacıyla yeniden değerlendirilmek üzere teklif sahibi bakanlık, kurum veya kuruluşa iade edileceğinin düzenlendiği;

Anılan düzenlemenin değerlendirilmesinden; Cumhurbaşkanlığının (mülga Başbakanlık) Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere kendisine sunulan taslakların Anayasa'ya ve kanunlara uygunluğunu denetleme, bu taslaklar üzerinde resen düzeltme yapma ve gerektiğinde ilgili bakanlık, kurum veya kuruluşa iade etme yetkisine sahip olduğu, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları tarafından sunulan taslaklar bakımından ise herhangi bir istisnaya yer verilmediği;

Nitekim, 19/12/2005 tarih ve 2005/9986 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 25. maddesinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/02/2020 tarih ve E:2018/1906, K:2020/741 sayılı kararıyla, idarenin bütünlüğü ilkesi çerçevesinde, devlet teşkilatının düzenli bir şekilde işlemesini sağlamak amacıyla Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere gönderilen bütün yönetmeliklerin davalı idarece Anayasa'ya ve diğer mevzuata uygunluğunun inceleneceği ve bu inceleme yetkisinin kullanılmasında bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları açısından herhangi bir istisna tanınmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği;

Bu durumda, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce görev ve yetkisi kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşüne atıfta bulunarak tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:

... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davalı idare tarafından; Başbakanlığın mevzuat inceleme yetkisinin idarenin bütünlüğü ilkesinin doğal bir sonucu olduğu ve bu yetkinin Anayasa, Kanun ve Yönetmelik ile belirlendiği, Başbakanlığın şekli denetimin yanı sıra hukukilik denetimi de yaptığı, dava konusu Yönetmelik ile ilgili olarak da yerindelik denetimi değil hukukilik denetimi yapıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davacı tarafından, ... İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin kabulü ile ... İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasınca Genel Kurulda tartışılarak kabul edilen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin... tarih ve ... sayılı yazısı ile Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğüne gönderilmiş, anılan Genel Müdürlük tarafından da... tarih... sayılı yazı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşünün alınması için anılan Bakanlığa gönderilmiştir. Bahse konu başvuru, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşüne atıfta bulunularak Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünün ... tarih ve ... sayılı işlemi ile reddedilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

İşlem tarihinde yürürlükte olan mülga 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; "Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak, Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek, Anayasa ve kanunlarla verilen hizmetleri yerine getirmek maksadıyla gerekli tedbirleri almak", (c) bendinde "Kanun, kanun hükmünde kararname tüzük, yönetmelik ve karar tekliflerinin Anayasaya ve diğer mevzuata uygunluğunu incelemek ve Yasama Organı ile olan münasebetleri yürütmek", (d) bendinde de, "Mevzuat hazırlama usul ve esasları ile ilgili ilkeleri tespit etmek ve geliştirmek, yürürlükte bulunan mevzuatın sicillerini tutmak, kodlamak, tek metin haline getirmek, bilgi işlem sistemi içinde takip etmek ve yayınlamak" Başbakanlığın görevleri arasında sayılmış, aynı Kanun'un 10. maddesinde de, "Resmi Gazete'nin yayımlanmasını sağlamak, düsturları ve fihristleri hazırlamak" görevinin Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğüne ait olduğu hükme bağlanmıştır.

19/12/2005 tarih ve 2005/9986 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1. maddesinde, Yönetmeliğin amacının; Başbakanlık, bakanlıklar, bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanacak kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, Bakanlar Kurulu kararı eki kararlar ve diğer düzenleyici işlemlerin taslak metinlerinin hazırlanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu;

"Taslak hazırlamada uyulacak ilkeler" başlıklı 4. maddesinde, taslakların üst hukuk normlarına aykırı olamayacağı,

"Taslakları Hazırlayacak Birimler" başlıklı 5. maddesinde, taslakların, konuyla ilgili kurum ve kuruluşların görevli birimleri tarafından hazırlanacağı, hukuk müşavirlikleri dışındaki birimlerce hazırlanan taslaklar hakkında hukuk müşavirliklerinin görüşünün alınacağı; "Görüş Alma" başlıklı 6. maddesinde, Başbakanlığa sunulmadan önce, taslaklar hakkında ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerinin alınacağı;

"Görüşlerin Bildirilmesi" başlıklı 7. maddesinde, ilgili kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının, taslaklara ilişkin görüşlerini en geç otuz gün içinde bildireceği, bu sürenin ivedi durumlarda Başbakanlık tarafından kısaltılabileceği, Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görüş vermek için ek süre isteyebileceği, Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görüş bildirmekten kaçınamayacağı, süresinde görüş verilmezse olumlu görüş verilmiş sayılacağı, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının da taslaklara ilişkin görüşünü otuz gün içinde bildireceği, süresinde görüş verilmezse olumlu görüş verilmiş sayılacağı, Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının taslakları öncelikle kendi görevleri açısından inceleyecekleri ve düzenleyici etki analizinde belirtilen hususların yerinde olup olmadığını değerlendirecekleri;

"Taslakların Başbakanlığa Gönderilmesi" başlıklı 9. maddesinde, ilgili kurum ve kuruluşlardan alınması gereken görüşler tamamlandıktan sonra; a) Görüşe gönderilen taslak, b) Taslağa ilişkin görüşler, c) Görüşler dikkate alınarak düzenlenen nihai taslak ve genel gerekçe, ç) Görüşlerin değerlendirildiği ek-3'te yer alan form, d) Taslağın mevcut düzenlemeyle karşılaştırılmasına ilişkin karşılaştırma cetveli, e) Kanun ve kanun hükmünde kararname taslaklarında madde gerekçeleri ve düzenleyici etki analizinin mühürlü ve paraflı olarak yazılı ortamda veya elektronik imza mevzuatı çerçevesinde elektronik ortamda Başbakanlığa gönderileceği, taslağı paraflayanın adı ve soyadı ile unvanının yazılacağı, yazılı ortamda gönderilen belgelerin bir örneğinin Başbakanlığa elektronik ortamda ayrıca iletileceği, bu maddede belirtilen hususlara ve 8. madde hükmüne uyulmadan Başbakanlığa gönderilen taslakların işleme konulmayarak bakanlığına veya kurumuna iade edileceği;

"Re'sen Düzeltme ve İade" başlıklı 25. maddesinde, Başbakanlığın, taslaklarda şekil yönünden resen düzeltme yapabileceği, Anayasa'ya, kanunlara ve diğer ilgili mevzuata aykırılığı tespit edilen veya bu Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmayan taslakların, noksanlıkların giderilmesi veya uygunluğun sağlanması amacıyla yeniden değerlendirilmek üzere Başbakanlık tarafından teklif sahibi bakanlık, kurum veya kuruluşa iade edileceği hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Aktarılan düzenlemelerin değerlendirilmesinden; Cumhurbaşkanlığının (mülga Başbakanlığın) Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere sunulan taslakların Anayasa'ya ve kanunlara uygunluğunu denetleme, bu taslaklar üzerinde resen düzeltme yapma ve gerektiğinde ilgili bakanlık, kurum veya kuruluşa iade etme yetkisine sahip olduğu, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları tarafından sunulan taslaklar bakımından ise herhangi bir istisnaya yer verilmediği görülmektedir.

Öte yandan, 19/12/2005 tarih ve 2005/9986 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 25. maddesinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onuncu Dairesinin 20/02/2020 tarih ve E:2018/1906, K:2020/741 sayılı kararıyla, idarenin bütünlüğü ilkesi çerçevesinde, devlet teşkilatının düzenli bir şekilde işlemesini sağlamak amacıyla Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere gönderilen bütün yönetmeliklerin davalı idarece Anayasa'ya ve diğer mevzuata uygunluğunun inceleneceği ve bu inceleme yetkisinin kullanılmasında bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları açısından herhangi bir istisna tanınmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; bahse konu karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2020/2486, K:2021/1589 sayılı kararı ile onanmıştır.

Bu durumda, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşüne atıfta bulunularak mevzuatla tanınan görev ve yetki kuralları dahilinde tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin... İdare Mahkemesi ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine,

4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayımlanması istemiyle yapılan başvurunun reddine yönelik Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Onuncu Dairesince verilen bozma kararına uyulmayarak ... İdare Mahkemesince verilen dava konusu işlemin iptali yolundaki ısrar kararına karşı, davalı idarece temyiz isteminde bulunularak kararın bozulması istenilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasınca Genel Kurulda tartışılan ve kabul gören "Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik"in, ... tarih ... sayılı yazı ile Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğüne gönderildiği, Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce ise ... tarih ... sayılı yazı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşünün alınması için anılan Bakanlığa gönderildiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşüne göndermede bulunularak da dava konusu işlem ile Yönetmeliğin yayımlanmaması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa'nın 124. maddesinin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan halinde, "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler..." hükmüne yer verilerek, Başbakanlık ve bakanlıkların yanı sıra kamu tüzelkişilerinin de kendi görev alanlarını ilgilendiren konularda yönetmelikler çıkarabilecekleri öngörülmüştür.

Bu bağlamda, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının hukuki statüsünün belirlenmesi gerekmektedir.

Anayasa'nın 135. maddesinin birinci fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile yasayla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından yasada gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu, beşinci fıkrasında ise bu meslek kuruluşları üzerinde devletin idari ve mali denetimine ilişkin kuralların yasayla düzenleneceği belirtilmiştir.

Anayasa'nın 123. maddesinde, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve yasayla düzenleneceği belirtildikten sonra, idarenin kuruluş ve görevlerinin, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı hükme bağlanmış, kamu tüzelkişiliğinin, ancak yasayla veya yasanın açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı ifade edilmiştir.

İdarenin bütünlüğü, tekil devlet modelinin yönetim alanındaki temel ilkesidir. İdarenin bütünlüğü ilkesiyle, idari görevleri yerine getiren kurumlar arasında birliğin sağlanması ve idari yapı içinde yer alan kurumların bir bütünlük içerisinde çalışması öngörülmüştür. Bu ilke, merkezin denetimi ve gözetimi ile hayata geçirilmekte ve yönetimde bütünlüğü sağlamak için başlıca iki hukuksal araç, "hiyerarşi" ve "idari vesayet" kullanılmaktadır. Bunlardan hiyerarşi, merkezi yönetim içinde yer alan örgütler ve bunlara bağlı birimler arasındaki, idari vesayet ise merkezi yönetim ile yerinden yönetim kuruluşları arasındaki bütünleşmeyi sağlamaktadır.

Meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, üstlendikleri hizmetler itibarıyla Anayasamızda kamu kurumu niteliğinde birer kamu tüzelkişisi olarak yer almışlardır. Bu nitelikleri itibarıyla, idari teşkilat bütünü içerisinde kamu idareleri, kamu kurumları yanında meslek kuruluşları olarak ayrı bir kategoriyi oluşturmaktadırlar. Meslek kuruluşları da idari teşkilat bütünü içerisinde yer alan kurum ve kuruluşlar gibi Devletin gözetim ve denetimine tabidirler.

Genel olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki devlet denetiminin bir vesayet yetkisi olduğu kabul edilmektedir. Ancak, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında uygulanması gereken vesayet, Anayasa'nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen vesayet yetkisinden farklıdır. Bu maddede vesayet yetkisinin hangi koşullarda kullanılabileceği açıklanmakta olup, bu koşullar, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması olarak sayılmaktadır. Buna karşın, Anayasa'nın 135. maddesinin beşinci fıkrasında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde devletin "idari ve mali denetiminden" söz edilmektedir. Dolayısıyla, merkezi idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki denetimi idari ve mali denetimin ötesine geçmemelidir.

Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda yasayla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından yasada gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu belirtilmiştir. Maddede meslek kuruluşlarının karar ve yönetim organlarının seçimle göreve gelmesinin öngörülmesi, Devletin idari ve mali denetimine tabi olduklarının belirtilmesi ve sorumlu organlarının görevlerine yargı kararıyla son verilebileceğinin kurala bağlanması, bu kuruluşların özerkliğine işaret etmektedir.

Özerklik, kişi ve kuruluşların kendi faaliyetlerine ilişkin kararları alma ve uygulama konusunda gerekli yetkiyle donatılmış olması anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda kurumların dış etkilere karşı korunmasını da ifade eder. Kamu kuruluşlarına özerklik tanınmasının nedeni, faaliyetlerini hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygun bir şekilde sürdürmelerini güvence altına almak amacıyladır. Bu bağlamda, meslek kuruluşları, idari özerkliklerinin sonucu olarak, kendi seçilmiş organlarıyla merkezi yönetimin müdahalesi olmaksızın serbestçe karar alıp uygulayabilirler. Ayrıca, özerklik, kesin ve yürütülebilir karar alabilme yetkisine sahip olabilmeyi de içerir.

6235 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde, TMMOB ile Odaların, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu oldukları ifade edilmiş, 2. maddesinde, mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak ve meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak, TMMOB'nin görevleri arasında sayılmıştır.

Dava konusu işlemde ise, TMMOB veya Odaların, yönetmeliklerin Resmi Gazete'de yayımlanması Çevre ve Şehircilik Bakanlığının olumlu görüşüne tabi kılınmıştır. TMMOB ile Odaların, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğu ve Anayasa'nın 135. maddesi gereğince, merkezi idarenin bu birlikler üzerindeki denetiminin idari ve mali denetimle sınırlandırıldığı göz önünde bulundurulduğunda, yönetmeliklerinin yayımlanmasının Bakanlığın iznine tabi kılınması, bu kuruluşların mesleki faaliyetlerine idari ve mali denetimin ötesinde bir müdahale niteliği taşıdığından hukuka aykırı bulunmaktadır.

Kaldı ki, dava konusu işlem Anayasa'nın yukarıda değinilen 124. maddesine de açıkça aykırıdır. Bu maddeye göre başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren yasaların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak kaydıyla yönetmelik çıkarabilirler.

Dava konusu işlemle, Anayasa'nın 124. maddesiyle kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına verilen yönetmelik çıkarma yetkisine sınırlama getirilmektedir. Oysa 124. madde hükmüne bakıldığında her bir kamu tüzel kişiliğinin kendi görev alanını ilgilendiren yasaların uygulanmasını sağlamak üzere tek başına yönetmelik çıkarabileceği anlaşılmaktadır. Bundan sonraki aşama ise bu yönetmeliğin yayımlanması süreci ile ilgili olup, bu süreçte merkezi idarenin yönetmeliğin içeriğine yönelik bir müdahalesi söz konusu olamaz.

Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesinin ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber