Milli Eğitim Bakanı Çelik, YÖK Kanunu değişikliği, öğretmenlik kademelendirme sistemi, doğuda yapılacak hizmetin özendirilmesi gibi konularda Tercüman gazetesine önemli açıklamalarda bulundu.
Milli Eğitim Bakanı Çelik, YÖK Kanunu değişikliği, öğretmenlik kademelendirme sistemi, doğuda yapılacak hizmetin özendirilmesi gibi konularda Tercüman gazetesine önemli açıklamalarda bulundu.
YÖK'ün değişmesi için Anayasa değişecek. Meslek liselerine tüm hakları iade edilecek. ÖSS kalkacak. Üniversiteye, 4 kademeli sınavla girilecek
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, projelerini, çeşitli tartışmalarla ilgili
görüşlerini Tercüman'a tüm içtenliğiyle anlattı. Özellikle YÖK konusunda Anayasa
değişikliği için kolları sıvayan Çelik, bu konuda çok kararlı olduğunu, iz bırakmadan
5 yıl bakanlık yapmaktansa iz bırakarak 1 yıl bakanlık yapmaya razı olduğunu
söyledi
Çelik, Bakanlık'taki makamında Tercüman ailesini ağırladı. Son tartışmalarla
söze başlayan Çelik, özellikle 19 Mayıs törenlerinin stadyumlardan kurtarılmasını
isteyen öğrencilerle ilgili yorumlardan rahatsızlık duyduğunu belirterek şunları
söyledi: "Çocuklar entellüktüel ailelerin çocukları. İrticayla bir alakaları
yok. Toplantıya kısa bir süre uğradım. Benim önüme iki bildiri koydular, birisi
'YÖK Bu kabusun sonu ne olacak?' diğeri, '19 Mayıs'ı stadyumlara hapsolmaktan
kurtaralım'. Ben de 19 Mayıs'la ilgili bildiriye katıldığımı söyledim. Bu benim
öne sürdüğüm bir fikir değildi. Üstelik aynı bildiri 2000 yılında Van'da yapılan
toplantıda bu gençler tarafından sunulmuştu. 19 Mayıs'ların seremonial taraflarının
yanlış olduğunu vurguladım. Kıyameti kopardılar"
İşte Bakan Hüseyin Çelik'in ağzından ses getirecek projeler:
YÖK DEĞİŞECEK
YÖK merkeziyetçi yapıdan kurtarılmalıdır. Yüksek Öğretim Kanunu 23 yıldır yürürlüktedir.
26 sefer değişikliğe uğramış, 86 maddesi değiştirilmiş. Kendi içinde tutarlılığını
yitirmiş, adeta bir yamalı bohçaya dönüşmüştür.Ulusal Program'da da bu taahhüt
edilmiş.
Ben, etliye sütlüye karışmadan, suya sabuna dokunmadan, 'böyle gelmiş böyle
gider' diyerek burada Metin Bostancıoğlu gibi beş yıl bakanlık yapmaktansa,
kalıcı izi olan, bir yıllık bakan olmayı tercih ederim. Ben burada uzun boylu
bakanlık yapayım diye, 'Aman şuna dokunma yağlı boya, şuna dokunma ses çıkıyor'
diye düşünmem. Ben burada her şeye dokunuyorum. Dokunmadığım bir taraf kalmadı.
YÖK rektörlerle defalarca görüştüm, konuştum. İstanbul'da, Ankara'da 5-6 saat
süren toplantılar yaptım. Genelkurmay Başkanı ile 1,5 saati aşkın süre görüştüm.
Cumhurbaşkanı ile konuyu konuştum. Cumhurbaşkanı 'YÖK değişmesin' demiyor. Bu
konularda 'Toplumla ve ilgililerle uzlaşın' diyor. Siyasi partilerin genel başkanları
ile konuştum. CHP kesinlikle buna yanaşmıyor. Dokunulmazlığı bahane ederek,
Anayasa değişikliğine karşı çıkıyor, 'Değişikliğe gerek yok' diyor. DYP Genel
Başkanı Mehmet Ağar'la konuyu görüştük. Onlar sıcak bakıyorlar, 'önce düzenlemeyi
görelim' diyorlar. Yapılacak olan Anayasa'nın 130-131.maddelerini değiştirmek.
Anayasa değişikliği geçmezse, ben referandumu göze alırım. O zaman görsünler
toplumun ne düşündüğünü. Halka gidilsin bakalım. Ben bu konuda kararlıyım. Sonuna
kadar arkasında kararlılıkla duracağım.
VALİ ATAYACAK
Taşra Teşkilatı'nı valiliklere bağlayacağız. Tüm sistemi değiştireceğiz.
Bakanlık binamızın beş katı Personel Genel Müdürlüğü'ne ait. Burada 2700 kişi
tayin ve atamalarla ilgili çalışıyor. Akşamları imza atmaktan kolum kopuyor,
yine de bitmiyor. Bakan, 81 ilin Milli Eğitim Müdürü'nü atasın, kılcal atamalar,
mahallinden yapılsın. Zaten 1950 yılına kadar böyleydi. Personel Genel Müdürlüğü'ndeki
memurları, öğretmenler bürokratik işlemlerden kurtulsun, öğretmenliğine dönebilsin.
CEZBEDEN HİZMET
Doğu ve Güneydoğu'ya, "cebrederek" hizmet verdiremezsiniz. Bunun
yerine "cezbederek öğretmen göndeririz" diyoruz.Tıp doktorunu aynı
paraya Antalya yerine Hakkari'ye gönderemezsiniz. Onu cezbedecek düzenlemeler
yapılacak. Mesela, Van'daki Yardımcı Doçent, Ankara'daki Profesörle aynı maaşı
almakta. Bu düzenlemeyi Milli Eğitim'e getirirsek, Doğu ve Güneydoğu'yu stajyer
öğretmen uygulamasından kurtarırız.
STAJYER ÖĞRETMEN
Öğretmenliği kademelendiriyoruz. Öğretmenliğe başlayan 1-2 yıl "stajyer
öğretmen" olarak görev yapacak. Daha sonra stajyer öğretmenler, merkezi
sınava tabi tutulacak, başarılı olurlarsa "öğretmen" sıfatını kazanacaklar.
Burada 8 yılını dolduran öğretmenler, yine sınavla "uzman öğretmen"
statüsüne geçecekler. 4-5 yıl sonra da merkezi sınavla "başöğretmenlik"
kademesine terfi edecekler. Her aşamada özlük haklarında iyileştirme ve düzenleme
olacak. Böylece öğretmenler meslek hayatları boyunca kendilerini geliştirip
yetiştirmek zorunda kalacaklar. Stajyer öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen ve
başöğretmen olmak üzere 4 kademedeki öğretmenlik uygulamasını 2004 bütçesine
koyacağız.
YOKSULLARA KOLEJ
İngiltere'de Margaret Thatcher çocuklarını özel okullara gönderenlerin özel
okul ücretlerinin önce yüzde 50'sini ödedi. Talebe karşılık, arz patlaması oldu.
Yeni okullar yapıldı. Daha sonra, devlet desteğini önce yüzde 40'a sonra yüzde
15'e indirdi. Biz de bu teşviki vereceğiz. Ama bunun şartı, devlet parasız yatılı
sınavına girmek olacak. Önce, fakir çocuklarla işe başlayacağız. Devlet eğitime
yatırım yerine. hizmet satın alacak. Amacımız devletin yükünü hafifletmek. Benzeri
uygulama sağlıkta oluyor, Milli Eğitim'de neden olmasın?
10 bin öğrenci için en az 250 derslik yapmak gerekir. Bunun maliyeti de 40 trilyon
liradır. Üstelik bu maliyete arsa bedeli, imar keşfi ve öğretmen masrafları
dahil değil. Bunun yanında, ikili öğretimin kaldırılıp, 30'ar kişilik sınıflarda
eğitim yapılabilmesi için, 100 bin ilave dersliğe ihtiyaç vardır. Bunun da maliyeti
çok yüksek.Yeni geldiğim Arnavutluk'ta, Enver Hoca'nın Arnavutluğu'nda özel
okul oranı yüzde 3, Komünizm'den yeni çıkmış Rusya'da yüzde 10 bizde ise sadece
yüzde 1.
KİTAP İÇİN YARIŞMA
Talim Terbiye Kurulu bugüne kadar tüm şaibelerin odak noktası olmuş. Ders kitapları
ve yardımcı kitaplar bu kuruldan geçtiği için, birçok iddia ortaya atılmış.
Biz bu kurumun çalışmalarını sadece ders kitaplarıyla sınırlandıracağız, yardımcı
ders kitaplarını buradan geçirtmeyeceğiz. Biz sistemi değiştirmek isteyince,
'Tarikat kitapları için yapıyorsunuz' diyorlar. Oysa öyle bir niyet olsa, bana
bağlı Talim Terbiye Kurulu'nun üyelerini değiştiririm, o anlamda adam getiririm,
öyle kitap çıkartırım, kimse de buna engel olamaz. Ama biz, ders kitaplarını
yarışma ile belirleyeceğiz. 50 çeşit kitabı 3'e indireceğiz. 2004-2005 yılı
öğretim döneminde uygulama için düzenlenecek yarışmalara isim belli olmadan,
'kodlama' sistemi uygulanacak. Böylelikle Talim Terbiye Kurulu'ndakiler numaraları
görecek, kitapların adlarını değil. Daha önce Talim Terbiye Kurulu inceliyordu
ve bu çok aleniydi. 50 çeşit ilkokul matematik kitabı varken, okullar yayınevleri
ile anlaşıyorlardı, pazarlıklar yapılıyordu. Şimdi 3 kitaba indirerek bunların
önüne geçeceğiz.
KİTABA ZİMMET
Zorunlu temel eğitimin sürdüğü 8 yıl boyunca, öğrencilere kitapları bedava vereceğiz.
Ancak bu kitaplar öğrenciye zimmetlenecek. Öğrenciler bir üst sınıfa geçtiklerinde
bu kitabı arkadan gelene bırakacaklar. Kitaplar tahrip olursa, bunu öğrenciler
ödeyecek. Ama bu kitaplar saman kağıdına basılmayacak, kaliteli basılacak. Bu
konuda Yayıncılar Birliği ile görüşüyoruz.Basımı ve dağıtımı ihale yoluyla ve
onlar eliyle yapılacak. Çıkardığımız ön maliyet 138-139 trilyon.
ÖSS DÜZENLEMELERİ
Türkiye'de lise ve dengi okullarda düz liselerin oranı yüzde 66 iken, mesleki
ve teknik liseler yüzde 34'lük bir oran tutmakta. Halbu ki dünyada tam tersinedir.
Meslek liselerinin oranı yüzde 65 olmalı. Türkiye'de üniversite kapılarında
yığılmaların sebebi de budur. Biz bunu önlemek için meslek liselerini teşvik
etmeliyiz. Meslek liselerini teşvik etmek için de bugün onların aleyhinde olan
bu puanlama sistemini değiştirmemiz lazım. Meslek lisesine giden öğrenci şöyle
düşünmeli, 'Ben Endüstri Meslek Lisesi Bilgisayar bölümüne gidiyorum, bilgisayar
teknisyeni olmak üzere eğitim alıyorum. Üniversiteyi kazanırsam çok iyi, kazanamazsam,
ben bir meslek öğrenmiş olurum, kısa yoldan hayata atılırım'. Öğrenci kendini
iki türlü garantide hissedecek. Sevinerek gidecek ve bu onu cezbedecek. Ama
şu anda bu mümkün değil. Çünkü bilgisayar bölümünde okumuş teknik lise mezunu
bir öğrenci İTÜ Bilgisayar bölümünü tercih ettiği zaman, düz lise öğrencisine
göre 45 puan geriden başlıyor.
Türkiye'de 822 bin Meslek lisesi içinde 65 bini İmam Hatipli. Yani yüzde 10
bile değil. Yapmamız gereken düzenleme, eskiden olduğu gibi, meslek lisesi mezunları
ile lise mezunlarının aynı şartlarda üniversite sınavına girmesini sağlamak.
Meslek lisesindekiler kendi alanlarındaki bölümleri tercih ettikleri zaman,
onlara artı puanlar da vermek. Bu, meslek liselerini, liselerden daha cazip
hale getirir. Burada şimdi İmam Hatip meselesini ortaya çıkaracaklar. Ancak
İmam Hatipler'in oranı sadece yüzde 8. İmam Hatipler'i bahane ederek yüzde 92'yi
feda edemezsiniz.
DÖRTLÜ SINAV YOLDA
ÖSS ortadan kalkmayacak. Ancak biz yumuşak kademeli bir geçiş yapacağız. Biz
bir öğrencinin 11 yıllık eğitiminin hesabını 3 saatte vermesini doğru bulmuyoruz.
Her yıl olmasa bile 8.sınıfın sonunda bir sınav yaparsınız. Bu seviye belirleme
sınavı olur. Aynı merkezi sınavı lise 1'de yaparsınız, 2'de yaparsınız. Lise
3'ü bitirdikten sonra da öğrenci lise 3 müfredatını da kapsayan ÖSS sınavına
girer. Bu son sınavın ağırlığı diğerlerinden fazla olur. Sonra da diğer sınavlarla
birlikte bu 4 sınavın ortalamasını alırsınız, öğrencinin üniversiteye girebilme
puanı ortaya çıkar, böylelikle orta öğretim başarı puanı da ortadan kalkar.
REHBER ÖĞRETMEN
Öğrencilerimizi sayısal ve sözel zekalarına göre tasnif ediyoruz. Halbuki tomografi
teknolojisinin gelişmesiyle, insan beyni üzerinde analizler yapılıyor. Şu anda
tespit edilen 8 ayrı kategoride zeka türü var. Diyelim ki birinde fiziki yapısıyla,
el becerisiyle ilgili zeka var, sayısal zekası yok. Ona göre eğitim verilmeli.
Çağdaş eğitim lafla olmaz. Bal bal demekle ağız tatlanmaz. Bu bir yöntem meselesidir.
Çocuğu kim test edecek? Rehberlik sistemiyle. Okullarda rehberlik sistemi nereyse
yok.
Bu sene alınacak 20 bin öğretmenin bini rehber öğretmeni olacak. Bir öğrencinin
baskın zekası ne ise onu rehber öğretmenler tespit edecek, bu yönde eğitim verilecek.
Her ilkokulda en az bir tane rehber öğretmeni olacak. 6.sınıfta ders farklılaştırması
yapılacak. Öğrencinin eğilimine göre ders planlaması yapılacak.
TARİKAT OKULLARI LAFI RAHATSIZ EDİYOR
Milli Eğitim Bakanı Çelik, Tercüman ailesini ağırlarken, kamuoyundaki tartışmaların
odağında olmaktan duyduğu rahatsızlığı da anlattı. Özel okulların kontenjanlarının
devlet tarafından doldurulacağının açıklanmasından sonra, Fethullah Gülen'in
okullarının gündeme gelmesini eleştiren Çelik, şunları söyledi:"Sürekli
söylenen 'tarikat okulları" lafı beni rahatsız ediyor. Bir okulun sahibi,
dindar da olabilir, dinsiz de. Ben okulun kalitesine bakarım. Kontenjanlar konuşulunca,
Fethullah Hoca'nın okulları gündeme geldi. Halbuki özel okullar arasında en
az kontenjanı olan yerler bu okullardır. Yeni geldiğim Arnavutluk'ta çok güzel
bir okulları var. Görseniz hayran kalırsınız. Bir de Tiran'da büyükelçilik desteğiyle
açılan 3 tane Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu var. Bana 'Gitme, para
isterler' dediler. Gittik, okul tam bir çöplük, mezbelelik. Milli liderin adını
okula vermişsin, 3 yıldır uğramamışsın. Böyle şey olur mu?"
Tercüman (Ilıcaklar)