Vekil dekanlarla ilgili Temyiz kurulundan önemli karar!

Sayıştay Temyiz Kurulu, üniversitelerde vekaleten yürütülen Dekanlık görevlerine yapılan ödemelerin kamu zararı olmadığına hükmederek daire kararını bozdu!

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Temmuz 2023 00:10, Son Güncelleme : 19 Temmuz 2023 09:54
Vekil dekanlarla ilgili Temyiz kurulundan önemli karar!

Hatırlanacağı üzere, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 16 ncı maddesi uyarınca boş olan Dekanlık görevine Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının onayıyla görevlendirilen vekil Dekanlara yapılan ödemelere kamu zararı kararı verildiğine dair Sayıştay Daire kararlarını sizlerle paylaşmıştık.

Konuya dair habere ulaşmak için TIKLAYINIZ.

Söz konusu daire kararlarını değerlendiren Sayıştay Temyiz Kurulu konuyla ilgili önemli bir karar verdi.

Temyiz Kurulu verdiği kararda özetle; Dekanlık görevini vekaleten yürüten öğretim üyesine vekalet görevi süresince asaleten atanacak dekana yapılması mümkün olan mali hakların ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı, ayrıca Dekanlık görevini vekaleten yürüten akademik personele asil dekan gibi yapılan ödemelerin, ilgili personelin asaleten atanması da mümkün iken idari tercih olarak vekaleten atanması nedeniyle harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri açısından kasıt, kusur ve ihmal kriterleri ile değerlendirilmesi ve kamu zararı olarak kabul edilmesinin de mümkün olmadığı ifade edilmiştir.

İŞTE SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU KARARI!

Dekana vekalette vekalet edene dekanlık için belirlenen ödemelerin yapılması;

92 sayılı İlamın 23. maddesiyle; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı görevini vekaleten yürüten .'a vekalet ettiği dönemde, dekanlık için belirlenen ödemelerin yapıldığı gerekçesiyle . TL'nin tazminine ilişkin hüküm tesis edilmiştir. {***Sorguda . TL kamu zararı hesap edilmesine karşın, İlamda; bu tutarın (Bölüm Başkanı olarak % 20 ödenmesi gereken idari görev ödeneğinden kaynaklanan) mevzuata uygun olduğu anlaşılan . TL'si ile ilgili olarak ilişilecek bir husus bulunmadığına; hesaplama hatasından kaynaklanan ve kamu zararı oluşturmayan . TL'si hakkında ilişilecek bir husus bulunmadığına; (bu tutarlar düşülerek) geri kalan tutar olan . TL için ise işbu tazmin hükmü verilmiştir.***}

Sorumlu [(Ödeme Emri Belgesi Üzerinde İmzası Bulunan) Harcama Yetkilisi sıfatıyla temyiz talep eden Dekan Vekili .], temyiz dilekçesinde özetle; Üniversitelerde dekan atamalarının 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında esas olarak, 1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda ve 1982 tarihli Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinde hem esasta ve hem de usul olarak açık maddelerle tanımlandığı halde, dekan vekili görevlendirme işleminde, "vekalet" geçici bir görev olduğu için özel bir usul düzenlemesi getirilmediğinin anlaşılmakta olduğunu, izleyen bölümlerde ayrıntılı olarak belirtileceği gibi dekan vekili olarak atanma sürecinin bütünüyle Anayasaya, ilgili Yasaya (K. No: 2547) ve bu Yasaya bağlı olarak yürürlüğe konan Yönetmeliğe uygun olduğunu, İlama ilişkin Azınlık Görüşü metninde de belirtildiği gibi, uyuşmazlık konusu edilen işlemin yasal düzenlemelere uygun olduğu konusunda kuşku bulunmadığını, yargılama sürecinde Daire Başkanı . ve Üye . tarafından ortaya konan Azınlık Görüşündeki; "... Rektörün YÖK'e üç aday önermesi gerekirken, sadece adı geçen kişiyi [.'ı] önermesi, usule aykırı olmakla birlikte, iptal edilmediği ya da geri alınmadığı sürece idari işlemler sonuçlarını doğuracağından ve asaleten atamaya yetkili makamın kural olarak vekaleten görevlendirme için de yetkili olması, İdare Hukuku'nun temel ilkelerinden olduğundan, uyuşmazlık konusu edilen işlemin yasal düzenlemelere uygun olduğu konusunda kuşku yoktur." görüşlerini kısmen buraya aktarmakta yarar bulunduğunu, burada genel hüküm olarak kendi lehime bir hukuksal desteğin söz konusu olduğunu, bununla birlikte, her durumda, Azınlık Görüşünde belirtildiği şekliyle "usule aykırı olma" işleminin sorumlusunun, bir dekandan beklenen bütün görevleri yerine getiren bir Dekan Vekili olarak kendisinin değil, o günkü Rektör olduğunu, buna karşın Yargılama Heyetinin diğer üç üyesinin 2547 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin; "Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder." hükmüne bağlı kaldıklarını, oysa aynı Yasaya dayalı olarak yürürlüğe konan Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliğinin 8 inci maddesinin bu konudaki uygulamayı daha da açarak şu iki hükmü peş peşe koyduğunu;

"... Dekanın görevi sona erdiğinde yardımcılarının görevi de sona erer." (Md. 8a, Par. 3)

"Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder." (Md. 8a, Par. 4)

Kendisinin Dekan Vekili olarak göreve atanırken önceki Dekan Vekilinin görevinin 04.02.2019 tarihinde sona erdiğini, bu nedenle Dekanlık makamının boş olduğunu ve Dekan Yardımcılarının görevlerinin de ilgili Yönetmeliğin Md. 8, Par. 4 gereği doğal olarak sona erdiğini, bu koşulda Üniversite Rektörünün yürürlükteki mevzuata uygun olarak ve öncelikle boş olan Dekanlık makamını doldurmak amacıyla kendi ismimi Dekan Vekili olarak 21.01.2019 tarihinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına önerdiğini, (Dilekçe Eki: 1), nihayet, Rektörlük teklifinin 12.02.2019 tarihinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylandığını ve aynı tarihte Dekanlığa vekaleten atandığını (Dilekçe Eki: 2), kısaca, görevi herhangi bir nedenle sona eren bir dekanın yardımcılarının, profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi hangi unvanda olursa olsunlar, görevlerinin de otomatik (doğal) olarak sona erdiğini, kaldı ki dekan yardımcılarının dekan tarafından atandığını ve rektör tarafından onaylandığını, dekan yardımcılarından hangisinin dekana vekalet edeceğinin yine dekanın kendisi tarafından kararlaştırılırken dekan vekili olarak atanmak (görevlendirilmek) için rektörün teklifi ve YÖK'ün onayının zorunlu olduğunu, özet olarak, burada dikkat edilmesi gereken hukuksal durumun; "dekana görevi başında olmadığı zaman vekalet etmekle" boş olan dekanlık görevine "dekan vekili olarak atanmanın" farklı olarak yorumlanması gerektiği olduğunu, ayrıca dekan vekili olarak atanmak için profesör unvanına sahip olmak zorunlu olduğu halde dekan yardımcısı olmak için doçent veya doktor öğretim üyesi olmanın bile yeterli olduğunu, dekan vekili olarak atandığı tarihte görevleri sona eren dekan yardımcılarının ikisinin de doktor öğretim üyesi unvanına sahip öğretim üyeleri olduğunu, izleyen bölümlerde üniversitelerde dekan, dekan vekili atamalarını ve görevlendirmelerini düzenleyen hukuksal çerçevenin dayanakları açıklandığını,

B. ÜNİVERSİTELERDE DEKAN VE DEKAN VEKİLİ GÖREVLENDİRMELERİNİ DÜZENLEYEN YASAL ÇERÇEVE

Bunları yedi noktada toplamak mümkün olduğunu;

1. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI (K. No: 2709)

Madde 18:

i. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

ii. Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.

2. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI (K. No: 2709)

Madde 130:

i. Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur

ii. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumlan kurulabilir.

iii. Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir.

iv. Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez.

v. Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.

vi. Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.

vii. Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları; Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar.

viii. Üniversitelerin hazırladığı bütçeler; Yükseköğretim Kurulunca tetkik ve onaylandıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığına sunulan ve merkezi yönetim bütçesinin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tabi tutularak yürürlüğe konulur ve denetlenir.

ix. Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir.

x. Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlan, mali ve idari konulardaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.

3. Yükseköğretim Kanunu (K. No: 2547)

Fakülte Organları

Dekan:?

Madde 16-

a. (Değişik: 14/4/1982 - 2653/2 md.) Atanması: Fakültenin ve birimleri temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal us Süresi biten dekan yeniden atanabilir.

Dekan kendisine çalışmalarında yardımcı olmak üzere fakültenin aylıklı öğretim üyeleri arasından en çok iki kişiyi dekan yardımcısı olarak seçer. (Ek: 2/1/1990 - KHK - 398/2 md.; Değiştirilerek Kabul: 7/3/1990 - 3614/2 md.) Ancak merkezi açıköğretim yapmakla görevli üniversitelerde, gerekli hallerde açıköğretim yapmakla görevli fakültenin dekanı tarafından dört dekan yardımcısı seçilebilir.

Dekan yardımcıları, dekanca en çok üç yıl için atanır.

Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder.

Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir dekan atanır.

b. Görev, yetki ve sorumlulukları:

(1) Fakülte kurullarına başkanlık etmek, fakülte kurullarının kararlarını uygulamak ve fakülte birimleri arasında düzenli çalışmayı sağlamak,

(2) Her öğretim yılı sonunda ve istendiğinde fakültenin genel durumu ve işleyişi hakkında rektöre rapor vermek,

(3) Fakültenin ödenek ve kadro ihtiyaçlarını gerekçesi ile birlikte rektörlüğe bildirmek, fakülte bütçesi ile ilgili öneriyi fakülte yönetim kurulunun da görüşünü aldıktan sonra rektörlüğe sunmak,

(4) Fakültenin birimleri ve her düzeydeki personeli üzerinde genel gözetim ve denetim görevini yapmak,

(5) Bu kanun ile kendisine verilen diğer görevleri yapmaktır.

Fakültenin ve bağlı birimlerinin öğretim kapasitesinin rasyonel bir şekilde kullanılmasında ve geliştirilmesinde gerektiği zaman güvenlik önlemlerinin alınmasında, öğrencilere gerekli sosyal hizmetlerin sağlanmasında, eğitim - öğretim, bilimsel araştırma ve yayını faaliyetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesinde, bütün faaliyetlerin gözetim ve denetiminin yapılmasında, takip ve kontrol edilmesinde ve sonuçlarının alınmasında rektöre karşı birinci derecede sorumludur.

4. Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliği

Dekan

MADDE 8. a) Atanması: (Değişik: RG-4/1/1994-21808) Fakültenin ve birimlerinin temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal usul ile atanır. Süresi biten dekan yeniden atanabilir.

Dekan kendisine çalışmalarında yardımcı olmak üzere fakültenin aylıklı öğretim üyeleri arasından en çok iki kişiyi dekan yardımcısı olarak seçer.

Dekan yardımcıları dekan tarafından en çok üç yıl için atanır. Dekan gerekli gördüğü hallerde yardımcılarını değiştirebilir. Dekanın görevi sona erdiğinde yardımcılarının görevi de sona erer.?

Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri ve Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse, yeni bir dekan atanır.

b) Görev, yetki ve sorumlulukları:

1. Fakülte kurullarına başkanlık etmek, fakülte kurullarının kararlarını uygulamak ve fakülte birimleri arasında düzenli çalışmayı sağlamak,

2. Her öğretim yılı sonunda ve istendiğinde fakültenin genel durumu ve işleyişi hakkında rektöre rapor vermek,

3. Fakültenin ödenek ve kadro ihtiyaçlarım gerekçesi ile birlikte rektörlüğe bildirmek, fakülte bütçesi ile ilgili öneriyi fakülte yönetim kurulunun da görüşünü aldıktan sonra rektörlüğe sunmak,

4. Fakültenin birimleri ve her düzeydeki personeli üzerinde genel gözetim ve denetim görevini sürdürmek,

5. Kanun ve yönetmeliklerle kendisine verilen diğer görevleri yapmaktır. Dekan; fakültenin ve bağlı birimlerinin öğretim kapasitesinin rasyonel bir şekilde kullanılmasında ve geliştirilmesinde, gerektiği zaman güvenlik önlemlerinin alınmasıyla, öğrencilere gerekli sosyal hizmetlerin sağlanmasında, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın faaliyetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesinde, bütün faaliyetlerin gözetim ve denetiminin yapılmasında, takip ve kontrol edilmesinde ve sonuçlarının alınmasında rektöre karşı birinci derecede sorumludur.

5. Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliği

Yöneticilerle İlgili Ortak Hükümler

MADDE 18. (Değişik üçüncü fıkra: RG-17/11/1988-19992) Başkanlık görevinde bir doçentin bulunması halinde bir profesörün, bir yardımcı doçentin [Dr. öğretim üyesinin]bulunması halinde profesör veya doçentin, bir öğretim görevlisinin bulunması halinde ise bir öğretim üyesinin aynı birimde görevlendirilmesi ile başkanlık görevi sona erer. Boşalan başkanlık görevine usulüne göre yeni başkan atanır. Bir birimde başkanlık yapan yardımcı doçentin [Dr. öğretim üyesinin] veya öğretim görevlisinin görev sürelerinin bitiminde başkanlık görevleri de sona erer.

Son olarak, dekanlık makamına bağlı vekalet aylıklarının ve ek ödemelerin vekil tarafından hak edilebilmesi ve alınabilmesi için gerekli koşulları belirleyen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 174 ve 175 inci maddelerinin aşağıda, Madde 6 ve Madde 7 sıra numaralarıyla, verildiğini;

6. Devlet Memurları Kanunu (K. No: 657)

Vekalet görevinin fiilen yapılması şartı:

Madde 174- Vekalet aylıklarının ödenebilmesi için görevin fiilen yapılması şarttır.

7. Devlet Memurları Kanunu (K. No: 657)

C.

1.

3.

4.

Vekalet, ikinci görev aylık ve ücretleri ile diğer ödemeler:

Madde 175 - (Değişik: 50/5/1974 - KHK-12: Değiştirilerek kabul: 15/5/1975 -1897/1 md.) ..

(Ek: 4/7/2001 - KHK-631/5 md.) Ancak, kurum içinden veya diğer kurumlardan vekalet edenlere vekalet aylığı ödenebilmesi için, vekilin asilde aranan şartları taşıması zorunludur.

C. DEKAN VEKİLİ OLARAK ATANMA AŞAMASINDA İZLENEN SÜREÇ

1. . Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 26 Nisan 2018 tarihinde ilan edilen İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Anabilim dalında açık bulunan profesörlük kadrosuna başvurduğunu, değerlendirme sürecinin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve . Üniversitesi Rektörlüğü Akademik Yükseltilme ve Atanma Kriterleri hükümleri çerçevesinde gerçekleştiğini, bu süreç sonunda 18.09.2018 tarihinde Maliye Bölümünde belirtilen kadroya Profesör olarak atandığını, daha sonra bölümde görevli tek profesör öğretim üyesi olduğu için Maliye Bölüm Başkanı olarak atandığını,

2. Bu sırada Fakülte Dekanlığını vekalet yürüten .'nın 12 Şubat 2019 tarihinde bir yılı aşan vekalet süresinin sona erdiğini, aynı tarihte Dekan Yardımcıları olan .'in, .'un görev sürelerinin de doğal olarak sona ermiş bulunduğunu (Hukuksal dayanak: Akademik Teşkilat Yönetmeliği Md 8/a par. 3: Dekanın görevi sona erdiğinde yardımcılarının görevi de sona erer.),

3. Dekana görevi başında olmadığı zaman dekan yardımcısı olarak vekalet etmek durumu ile "dekan vekili" olarak atanmak veya görevlendirilmek durumlarının farklı olduklarını, nihayet bu koşulların, genel hukuksal çerçeve ve uygulamalarda belirli olduğu için boşalan Dekanlık görevine Fakültenin . dışında mevcut iki profesöründen biri olduğu için, 21.01.2019 tarihinde . Üniversitesi Rektörü . tarafından Dekan Vekili olarak Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığına önerildiğini (Dilekçe Eki: 1), Rektörün bu aşamada kendisiyle yaptığı görüşmede kendisinin vekalet görevinin iki ay içinde asalete dönüşmesi için YÖK'e yeni bir öneri gönderileceğini belirttiğini, bu öneri için kendi dışında iki profesör daha belirlemesini istediğini, dekan adayları dosyasını belirtilen süre içinde Rektörlüğe teslim ettiğini,

5. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı onayının 06.02.2019 tarihinde alınması üzerine 12 Şubat 2019 tarihinde fiilen Dekan Vekili olarak göreve başladığını (Dilekçe Eki: 2), Dekan Vekilliği görevinin 28.11.2019 tarihine kadar sekiz ay 16 gün sürdüğünü, bu tarihten birkaç gün önce Rektörün kendisini makamına davet ederek . Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanlığına Kurum dışından .Üniversitesi (.) öğretim üyesi .'in YÖK tarafından asaleten atandığı bilgisini verdiğini, adı geçen öğretim üyesinin Fakültedeki Dekanlık görevine 28 Kasım 2019 tarihinde başladığını ve 16 Aralık 2020 tarihinde ayrılarak kendi Kurumu olan . Üniversitesine döndüğünü,

7. Aynı tarihte (16 Aralık 2020) Üniversitenin yeni Rektörü .'ın Fakültenin Dekanlık görevini vekaleten üstlendiğini,

8. Bu aşamada, yeni Rektörün kendi ismini yeniden Fakülte Dekan Vekili olarak YÖK Başkanlığına önermek istediğinin kendisine iletildiğini, bu teklifi ve görevlendirmeyi bir "iade-i itibar" olacağı düşüncesiyle kabul ettiğini, YÖK Başkanlığının 08.03.2021 tarihli onayı üzerine 11.03.2021 tarihinde ikinci defa İİBF Dekan Vekili olarak göreve başladığını (Dilekçe Eki: 3, 4)

9. İkinci defa yürüttüğü Dekanlık vekaleti için sürenin dolması sonucu bu görevinden azli tarihinde . Üniversite'sinden gönüllü olarak emekli olduğunu,

D. EK BİLGİLER VE GENEL DEĞERLENDİRME

1. İlamda belirtilen çoğunluk görüşüne bağlı olarak Dekanlık Vekaletinin ek ödemelerle ilgili mali sonuçları nedeniyle cezalandırılacak olursa Dekan Vekili olduğu sürede üstlendiği idari hizmetlerin karşılığını almamış olacağını,

2. Sayıştay'a sunduğu 17.06.2020 tarihli savunma raporunda iki Temyiz Kurulu kararına atıf yapıldığını, birincisinin; 2. Daire hükmüne karşı alınan 25.10.2016 tarihli ve 42334 tutanak sayılı Karar ve ikincisinin yine 2. Daire hükmüne karşı alınan 01.10.2013 tarihli ve 37692 tutanak sayılı Karar olduğunu; toplam dokuz sayfadan oluşan birinci kararın yaklaşık bir sayfalık son beş paragrafının özet olarak şöyle olduğunu;

"Sonuç olarak, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda; sorumlunun temyiz savunmasındaki iddialarının reddedilerek 277 sayılı İlamın 11. maddesiyle verilen ... TL'nin tazminine ilişkin hükmün TASDİKİNE; (Temyiz Kurulu ve ... Daire Başkanı ... ile Üyeler . ., ..., .... ... ve ... 'ın; "2547 sayılı Kanunla dekanlık idari görevine kimlerin, hangi usulle ve hangi makam tarafından atanacağı açıkça belirtilmiş, ...

... Bu itibarla, sorumlunun temyiz savunmasındaki iddialarının kabul edilerek tazmin hükmünün kaldırılması gerekmektedir. " şeklindeki ayrışık görüşlerine karşı) oy çokluğuyla,

Burada ilgili yargılamada dekanlık görevini vekaleten yürüten profesör öğretim üyesinin kendisiyle ilgili davaya benzer bir savunmasının, Temyiz Kurulu ve aynı Dairenin Başkanı olan üye ile birlikte altı azınlık (ayrışık) oylarına karşı ile reddedildiğinin karine olarak anlaşılmakta olduğunu, ancak metnin özellikle son cümlesinin yeteri kadar açık olmaması nedeniyle Temyiz Kurulu Başkanı dahil altı üyenin azınlık görüşünün kendisi tarafından kendi lehine bir sonuç olarak değerlendirildiğini, Sayıştay Web sitesinde mevcut olan bu karar örneğine benim tarafından atıfta bulunulmasının Denetçi tarafından "Sayıştay yargısını yanıltmak" şeklinde ağır bir suçlama olarak nitelendirildiğini,

Temyiz Kurulunun dokuz sayfalık ikinci kararında;

1- 572 sayılı İlamın 6. maddesi ile;

A) Teknik Eğitim Fakültesinde 16.02.2009 tarihinden itibaren Dekan Vekili olarak görev yapan .'e aylığının 5300 yerine 6400 ek gösterge esas alınarak ödendiği gerekçesiyle .. TL 'nin,

B) Teknik Eğitim Fakültesinde 16.02.2009 tarihinden itibaren Dekan Vekili olarak görev yapan .'e üniversite ödeneğinin % 215 yerine % 245 oran üzerinden hesaplandığı, ayrıca ödenmemesi gereken idari görev ödeneğinin de ödendiği gerekçesiyle . TL 'nin,

tazminine ilişkin hüküm tesis edilmiştir.

Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 572 sayılı İlamın 6. maddesinin A) bendi ile verilen . TL 'nin tazminine ilişkin hükmün TASDİKİNE,

Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 572 sayılı İlamın 6. maddesinin B) bendi ile verilen . TL 'nin tazminine ilişkin hükmün TASDİKİNE,

Bu itibarla, söz konusu derslerin fiilen yapılmış olduğu da dikkate alınarak dilekçi iddialarının kabulü ile 572 sayılı İlamın 11. maddesi ile verilen . TL 'nin tazminine ilişkin hükmün KALDIRILMASINA,

Karar verildiği 01.10.2013 tarih ve 37692 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Sayıştayın bu ikinci kararında adı geçen profesör için 572 sayılı İlamla verilen tazmin toplamının . (.+.) TL'lik kısmı onanmakla birlikte, daha yüksek bir tutar olan . TL'lik bir tazmin hükmünün kaldırılmasına karar verildiğini,

3. Hakkında verilen İlamda, Sayıştay Başkanlığı tarafından 17.06.2020 tarihinde tarafına gönderilen 2019.3873.466 sayılı sorgu yazısında . TL'lik kamu zararının, . TL sinin mevzuata uygun olduğunun, . TL'sinin ise hesaplama hatasından kaynaklandığının belirtildiğini, Yargılama Kurulu kararına esas teşkil eden ilk sorgu raporu toplamının . TL (. + .)'lik kısmının haksız bir tazmin hükmü içerdiğini, esasta hatalı olduğu Denetçiler tarafından kabul edilen hesaplama sonucu ilk sorgudaki tutarla İlamda belirtilen son tutar arasında yaklaşık yüzde 20 lik (% 19,7) bir fark bulunduğunu, bu derece yüksek oranda bir hesap hatası (maddi hata) içeren bir hazırlık raporuna dayalı karar sürecinin adil ve tarafsız olduğunun söylenemeyeceğini,

4. Aynı şekilde, birinci defa Dekan Vekili olarak atandığı görevde maksimum altı ay kalması gerektiği halde bu sürenin iki ay 16 gün kadar uzun tutulmasının ve bundan doğacak mali kayıplarının sorumluluğunun kendisine değil, bu göreve asaleten atanmak üzere ismini YÖK'e önereceği üç kişilik listenin birinci sırasında yer alacağını ifade eden Rektöre ait olması gerektiğini,

5. İlamda Anayasanın 130 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasının uzunca şekliyle tekrar yazılarak temel dayanak olarak gösterildiğini, bu paragrafta yüksek öğrenim konusunun ve kuramlarının işlevsel yapılarının ve karar süreçlerinin usullerinin yasayla belirleneceğinin vurgulandığını, kendisinin Dekan Vekili olarak atanma sürecinin zaten bu hükmün emrettiği 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasına ve bu yasaya dayalı olarak yürürlüğe konan Akademik Teşkilatlanma Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak gerçekleştiğini, kaldı ki aynı maddenin (Anayasa, Md. 130) altıncı paragrafının usulden önce esası kurduğunu, bu paragrafta; "vi. Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır." denildiğini, tekrar etmek pahasına belirtmesi gerektiğini ki; Dekan Vekili olarak atanmasının her defasında Anayasanın 130 uncu maddesinin altınca fıkrasına uygun olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın onayıyla gerçekleştiğini, kısaca, dekan vekilliği görevinin anayasal olduğunu, yargılama sürecinde Anayasanın 130 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasına atıf yapılmasının, buna karşın esasa ilişkin altınca fıkraya (paragrafa) değinilmemiş olmasının bir eksiklik olduğunu, kaldı ki söz konusu atama işlemlerinin dokuzuncu fıkraya da bütünüyle uygun olduğunu,

6. İlamda Savcı görüşü olarak belirgin bir hukuksal dayanak ileri sürülmediğini,

7. Son olarak, ilk sorguda hükmedilen ve toplam . TL'lik kamu zararı tablosunda kendi yaptığı bir hesaplamaya göre, . TL'lik kısmın 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen geliştirme ödeneği olduğunun görüleceğini, bu kısmın "Dekan Vekili olarak mı" yoksa "öğretim üyesi ve Maliye Bölüm Başkanı olarak mı" fazla ödendiğinin açık olmadığını, bu kısmın yukarıda Madde 3'te belirtildiği gibi yanlış bir hesaplama sonucu bulunan bir tutar mı olduğunu tarafımıza sormak istediğini

E. SONUÇ

Sayıştay Sekizinci Dairesi tarafından İdari Bilimler Fakültesi Dekan Vekilliği görevine bağlı olarak hakkında verilen kamu zararı tazmin kararının, Anayasanın ilgili ilke ve hükümlerine (Madde 18, Madde 130 fıkra altı) ve Yükseköğretim mevzuatının yukarda açıklanan ilgili maddelerinin özüne aykırı olduğunu, ayrıca, söz konusu bu görevlendirmenin Devlet Memurları Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca vekalet aylıklarının ödenebilmesi için görevin fiilen yapılmış olması ve vekilin asilde aranan bütün şartları taşıması koşullarını da sağladığını, yöneticilerin kendi ellerinde ve kontrollerinde olmayan bütçeleme konularındaki eksiklikleri "kamu zararı" şeklinde nitelendiren bir yargılama sürecine bağlı olarak hakkında verilen tazmin hükmünün Temyiz Kurulu tarafından yeniden değerlendirilerek karar verilmesi hususunu Kurulumuza arz etmiştir.

Başsavcılık mütalaasında özetle; temyiz dilekçesinde özetle; Şubat 2019-Ekim 2019 tarihleri arasında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Vekili olarak görevli iken, tarafına yapılan ek ödemelerin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle tazmin hükmü verilmiş ise de; Dekan Vekili olarak atandığı tarihte mevcut Dekan Vekilinin ve Yardımcılarının görevlerinin yasal olarak sona erdiği hususunun ileri sürüldüğü ve bu meyanda İlamda yer alan azınlık görüşünde yer alan gerekçelerle tazmin hükmünün kaldırılması gerektiği ifade edildikten sonra; Anayasanın 130 uncu maddesinde; yükseköğretim kuramlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev-yetki ve sorumlulukları, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi ve diğer bazı hususların kanunla düzenleneceğinin belirtildiği, bu çerçevede, yükseköğretim kuramları ile yükseköğretim personeline ilişkin esasların büyük bölümünün 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunuyla düzenlendiği, 2547 sayılı Kanunun 13 üncü, 16 ncı, 19 uncu, 20 nci ve 21 inci maddelerinde üniversitelerde yer alan idari görevlere asaleten ve vekaleten görevlendirme usulleri düzenlenmiş olup, bu bağlamda Kanunun 16 ncı maddesinde de dekanın; rektörün önereceği üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süreyle seçilip normal usulle atanacağı, dekanın görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından birinin vekalet edeceği, göreve vekaletin altı aydan fazla sürmesi halinde ise yeni bir dekanın atanacağı hükümlerine yer verildiği, 2547 sayılı Kanunda rektörlük, dekanlık, bölüm başkanlığı, yüksek okul müdürlüğü ve enstitü müdürlüğü görevlerine vekaletin esas ve usullerinin düzenlendiği, ancak, Kanunda vekile vekalet görevinden dolayı ödeme yapılacağına veya vekilin vekalet ettiği göreve tanınan mali haklardan yararlanacağına dair hüküm bulunmadığı gibi, gerek Yükseköğretim Kuruluna gerekse de üniversitelere bu yönde düzenleme yapabilmeye ilişkin istisnai bir yetki de verilmediği, her ne kadar 2914 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 ve 657 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı ifade edilse de; öğretim elemanları hakkında 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması için konunun 2914 ve 2547 sayılı kanunlarda hiç düzenlenmemiş olması gerektiği, ancak, Kanun Koyucunun 2547 sayılı Kanunda belirli görevler için vekalet müessesesini düzenlediği, buna rağmen herhangi bir mali hak öngörmediği, bu nedenle 2547 sayılı Kanun kapsamında yapılan vekaleten görevlendirmelerden dolayı vekile herhangi bir ödeme yapılmasına imkan bulunmadığının düşünüldüğü, nitekim Maliye Bakanlığının Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına yazdığı 29.05.1991 tarihli ve 11796 sayılı yazıda da; bir an için 2914 sayılı Kanunda hüküm bulunmadığından bahisle 657 sayılı Kanunun uygulanması gerektiği kabul edilse bile, rektör, dekan, bölüm başkanlığı, yüksekokul müdürlüğü ve enstitü müdürlüğü kadrosunun bulunmadığı ve bunların görev olarak yürütüldüğü, 657 sayılı Kanun çerçevesinde mali haktan yararlanmak için muhakkak suretle dolu ya da boş bir kadronun mevcut olması gerektiği, bu nedenle de akademik personelin 657 sayılı Kanun kapsamında vekalet görevi nedeniyle öngörülen mali haklardan yararlanmasının mümkün olmadığı hususlarının belirtildiği, Sayıştay Temyiz Kurulunun 11.10.2017 tarihli ve 43448 tutanak sayılı Kararının da, ilgili mevzuatında dekanlık görevini vekaleten yürütenlere idari görev ödeneği ödeneceğine dair herhangi bir düzenleme olmadığından, bu göreve vekalet eden öğretim elemanına üniversite ödeneği ile aynı gerekçeyle dekan için öngörülen üniversite ödeneğinin ödenemeyeceği yönünde olduğu; bu nedenlerle talebin reddedilerek, ilam hükmünün tasdikine karar verilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.

Yukarıda adı geçen sorumlu, Başsavcılık mütalaasına yanıt olarak gönderdiği ikinci temyiz dilekçesinde özetle; ilk dilekçesinde belirttiği gerekçelerin geçerliliğini koruduğunu ifade ederek söz konusu dilekçedeki hususları aynen tekrar etmiş, farklı olarak ise; mütalaada sözü edilen 1991 tarihli Maliye Bakanlığı yazısının, 2001 tarihinde 657 sayılı Kanuna Madde 175 paragraf 3 olarak eklenen - KHK-631/5. md den daha eski olduğunu ve genel kamu mali hukuku açısından bakıldığında da 657 sayılı Yasanın üstünde bir statüye sahip olmadığını dile getirmiş ve sonuç olarak, Dekan Vekili olarak tarafına ödenen ek ödemelerin, temyiz dilekçesinde belirttiği ve yukarıda doğrudan ve dolaylı (karine olarak) özetlediği temel hukuksal gerekçelerin yeteri kadar açık olduğunu, buradan açıkça Dekanlığa ilgili Yasada (2547) belirtilen usullerin dışında da (Rektörün önerisi ve YÖK'ün oluru ile) vekaleten görevlendirilmelerin yapılabileceğini ve bu yolla görevini bilfiil yürüten kişiye dekanlık kadrosuna ait ödemelerin yapılmayacağına dair Türk yükseköğretim genel mevzuatında herhangi bir hüküm yer almadığını, tam aksine 657 sayılı Yasanın 174 ve 175 inci maddelerinin her türde vekalet görevi için vekalet aylıkları ödenebileceğini açıkça düzenlediğini, temel hukuk kurallarından biri olarak bir yargıcın önüne gelen bir dava veya hukuksal sorunu çözmek için ilgili mevzuatta yazılı açık bir hüküm bulamıyorsa, kendisi yasa koyucu olsa nasıl bir düzenleme getirmek isterse o yönde karar vermesi gerektiğini, kaldı ki kendisinin taraf olduğu konuda 657 sayılı Yasanın açık hükümler taşıdığını, bu bağlamda Sayıştay yargılama sürecinde kendisinin lehine kaleme alınan ve yüksek nitelikli oy özelliği taşıdığına inandığı azınlık görüşünü buraya yeniden aktardığını, Başsavcılık mütalaasında temyiz dilekçesinde belirtiği kendi tezini savunan hiçbir maddeye yanıt ve atıf vermeden karşı tezlerin öne sürüldüğünü, bu yaklaşımın hukukun genelliği ve tarafsızlığı temel ilkelerine aykırı düştüğünü, uygun yaklaşımın; karşı tarafın tezinin temel unsurlarını irdeleyerek bunları yeterli gerekçelerle çürütmek veya desteklemek şeklinde olması gerektiğini Kurulumuza bildirerek tazmin hükmünün kaldırılması istemini yinelemiştir.

Başsavcılık ikinci mütalaasında özetle; adı geçen tarafından ileri sürülen hususların önceki mütalaada belirtilen görüşlerin değiştirilmesini sağlayacak bir mahiyet taşımadığı anlaşıldığından; yargılamanın söz konusu mütalaaya göre karara bağlanmasının uygun olacağı belirtilmiştir.

İşbu dosyayla duruşma talebinde bulunan sorumlu .'ın kendisi ve adına . ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Dekan" başlıklı 16 ncı maddesinin (a) fıkrasında:

"a. (Değişik: 14/4/1982 - 2653/2 md.) Atanması: Fakültenin ve birimlerinin temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal usul ile atanır. Süresi biten dekan yeniden atanabilir.

Dekan kendisine çalışmalarında yardımcı olmak üzere fakültenin aylıklı öğretim üyeleri arasından en çok iki kişiyi dekan yardımcısı olarak seçer. (Ek: 2/1/1990 - KHK - 398/2 md.; Değiştirilerek Kabul: 7/3/1990 - 3614/2 md.) Ancak merkezi açıköğretim yapmakla görevli üniversitelerde, gerekli hallerde açıköğretim yapmakla görevli fakültenin dekanı tarafından dört dekan yardımcısı seçilebilir.

Dekan yardımcıları, dekanca en çok üç yıl için atanır.

Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder. Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir dekan atanır."

Denilmektedir.

Yukarıya alınan madde hükmüne göre dekanı "atamaya yetkili makam" Yükseköğretim Kurulu olup, atama işlemi maddede sayılan şartları taşıyanlar arasından "normal usul" ile gerçekleştirilmektedir. Maddenin devamında ise dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından birinin vekalet edeceği, vekaletin altı aydan fazla sürmesi durumunda yeni bir dekan atanacağı belirtilmektedir.

Kamu zararı tablosunda adı geçen öğretim üyesi, Rektörün önerisi üzerine YÖK'ün 04.02.2019 tarihli ve 315 sayılı yazısı ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı görevine vekaleten atanmıştır.

Burada, öncelikle "Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder. Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir dekan atanır." hükmünün, dekanlık kadrosunun dolu veya boş ayrımı olmaksızın her iki durumda da vekaleten atama işleminde uygulanması gereken kural olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

Söz konusu hükümde, dekan yardımcılarının dekana vekalet etmesi, dekanın "görevi başında olmadığı zaman" şartına bağlanmaktadır. Burada, bir kadronun boş olması haline (dekanlık/kadro) değil, o kadroda görev yapan bir kişinin (dekan/şahıs) görevinin başında olmadığı bir zaman dilimine işaret edilmiş, bir başka ifadeyle dekan yardımcısının dekana vekalet etmesi ile dekanın görevi başında bulunamadığı zaman dilimi arasında bir illiyet bağı kurulmuştur.

Özetle, dekanlık görevine vekaleten atama, benzetme yoluyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'ndaki boş kadroya vekalet; 2547 sayılı Kanun'da yer alan "Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder." hükmü de dolu kadrodaki geçici ayrılmalar nedeniyle vekalet olarak değerlendirilmelidir. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına hitaben yazdığı 23.03.2009 tarihli ve 3449 sayılı görüş yazısında, benzetmiş olduğumuz dolu kadroya vekalet durumunda ödeme yapılıp yapılmayacağı açıklanmakta, söz konusu yazı boş kadroya vekalet durumunu ise kapsamamaktadır.

Kaldı ki, 2547 sayılı Kanunun amacı, kapsamı ve kanun sistematiği ile TBMM'deki yasalaşma süreci incelendiğinde de; Kanunun 16 ncı maddesindeki düzenlemenin dekanlık kadrosunun geçici süreli boşalması haline ilişkin olduğu ve boş bulunan kadroya vekaleten görevlendirmenin ne şekilde yapılacağı ile ilgili olarak Kanunda özel bir düzenleme bulunmadığı görülmektedir.

Olayın bu yönüyle, İlamdaki gibi boş olan dekanlık görevine dekan yardımcıları dışındaki ilgilinin görevlendirilemeyeceğini ve dolayısıyla dekana yapılan ödemelerin bu kişiye yapılamayacağını söylemek, Kanun Koyucunun iradesini aşan bir değerlendirme olacaktır.

Ayrıca aynı ilgili, var olan bir dekanın geçici olarak ayrılması dolayısıyla vekaleten atanmış olmadığından, mükerrer bir ödeme de söz konusu değildir. Bunun yanı sıra, 2547 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin (a) fıkrası uyarınca, dekanlık görevine sadece profesör olan öğretim üyeleri arasından atama yapılabilmektedir. Adı geçen ilgili de profesör kadrosunda olup, dekanlık görevine asaleten atanması için aranan akademik koşulları da taşımaktadır.

Öte yandan, her ne kadar Rektör tarafından dekanlık için YÖK'e üç aday önerilmesi gerekirken, sadece bir kişi olarak adı geçen kişi önerilmiş ise de; 2547 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesinde yer alan; "Üniversite rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ile bunların yardımcıları ve bölüm başkanları, gerektiğinde bu Kanunda belirtilen süreleri dolmadan tayinlerindeki usule uygun olarak görevlerinden alınabilirler." hükmü uyarınca Kanunda belirtilen süre dolmadan atamadaki usule uygun olarak görevden alma yetkisine sahip olan atamaya yetkili amirin, asaleten atamadaki usule uygun olarak vekaleten dekan atama yetkisine de sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığından; söz konusu işlemdeki usul eksikliği ilgilinin Dekan Vekili olarak atanmasına engel teşkil etmemektedir. Dekanlık görevi kadroya dayalı bir görev değildir, dekanlık kadrosu bulunmamaktadır. Dekan atamasında asil olarak atanma ile vekaleten atama arasında 3 yıllık atamanın getirdiği güvence dışında fark yoktur. Her iki halde de aynı görev aynı sorumluluk ve yetki çerçevesinde yapılmaktadır. Yukarıdaki maddeye göre süre dolmadan da yetkili makamca görevden alınabileceğinden; asil olarak atanma ile vekil olarak atanma arasında bu açıdan da fark yoktur.

Olayın diğer bir yönüyle, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Özlük hakları" başlıklı 62 nci maddesinde; bu Kanun'da belirtilmeyen hususlar için Üniversite Personel Kanunu, Üniversite Personel Kanunu'nda bulunmayan hususlar için ise genel hükümlerinin uygulanacağı, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun "Uygulanacak diğer kanun hükümleri" başlıklı 20 nci maddesinde ise; mezkür Kanun'da hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmektedir.

Vekaleten atanma yöntemi ve vekaleten atanmaya bağlı ödemeler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile zam, tazminat, ek ödeme vb. konularını düzenleyen diğer kanunlarda yerini alınmıştır. 657 sayılı Kanun ve bu Kanun'a dayalı çıkarılan ikincil mevzuata uygun olarak vekaleten atanan personele söz konusu mevzuatta belirtilen ödemelerin yapılması gerekmektedir. Yine 657 sayılı Kanun'da vekaleten atamaların "kadro"ya yapılacağı ifade edilmiştir. Dolayısıyla, vekaleten atamalarda mevzuatında tanımlanmış bir memuriyet kadrosu söz konusu olup, atanan kadronun dolu veya boş olmasına göre yapılacak ödemeler farklı şekillerde düzenlenmiştir.

2914 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun incelendiğinde ise 657 sayılı Kanun'da olduğu gibi vekaleten atama yönteminin/kurumunun düzenlenmediği görülmektedir. İster rektörlük isterse de dekanlık ve enstitü/yüksekokul müdürlükleri olsun yukarıda da değinildiği gibi kadro statülü olarak değil "görev" tanımlı olarak yapılan kamu hizmetleridir. Haliyle, 2914 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun'da, 657 sayılı Kanun'da olduğu gibi bir vekaleten atanma yönteminin/kurumunun düzenlenmediği açıktır. Bu durumda, kamu hizmetlerinin sürekliliği ilkesi gereği yapılan vekaleten dekan atamalarında/görevlendirmelerinde vekalete bağlı ödemelerin yapılıp yapılamayacağı hususunun "ilgili mevzuatında hüküm bulunmayan haller" kapsamında değerlendirilmesi ve 657 sayılı Kanun'a atıf yapılması nedeniyle bu Kanun'daki vekaleten atanma kurumunun kıyasen uygulanabilecek "genel bir hukuk usul ve esası" olarak kabul edilmesi yerinde olacaktır. Yani, usulüne uygun yapılan vekaleten atamalarda, vekaleten görev yapan personele yaptığı görev karşılığı olarak bir ödemenin yapılması adalet ilkesine de uygun olacaktır.

Her ne kadar 2547 saylı Yüksek Öğretim Kanununun 16 ncı maddesinin lafzından dekanlığa vekaletin altı aylık süreyle sınırlı olduğu ve söz konusu vekalet görevinin dekan yardımcısı tarafından ifa edileceği yorumu çıkarılabilirse de; mevzuatında boş olan dekanlık kadrosuna/görevine asaleten veya vekaleten atanma ayrımı ve düzenlenmesi yapılmamış olduğundan, ilama konu edilen atamaları/görevlendirmeleri mezkür 16 ncı madde bağlamında değerlendirmek isabetli olmayacaktır. Zira, vekaleten de olsa "uygun görüş ve onay" usulüne göre atanmış ve ilgili mevzuata göre yetki kullanıp görev ve sorumluluklarını yerine getiren bir kamu görevlisinden söz edilmektedir.

Tüm bu açıklamalar bağlamında, asaleten atanma şartlarını haiz olan ve dekanlık görevini Kanunda belirtilen usuller dahilinde vekaleten yürüten öğretim üyesine vekalet görevi süresince, asaleten atanacak dekana yapılması mümkün olan mali hakların ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gibi Dekanlık görevini vekaleten yürüten akademik personele asil dekan gibi yapılan ödemelerin, ilgili personelin asaleten atanması da mümkün iken idari tercih olarak vekaleten atanması nedeniyle harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri açısından kasıt, kusur ve ihmal kriterleri ile değerlendirilmesi ve kamu zararı olarak kabul edilmesi de mümkün değildir.

Sonuç itibarıyla, ilam maddesinde adı geçen öğretim üyesine yürüttüğü dekan vekilliği nedeniyle dekana yapılan ödemelerin yapılmasında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 inci maddesi kapsamında kamu zararı oluşmadığından; 92 sayılı İlamın 23. maddesiyle verilen . TL'nin tazminine ilişkin hükmün 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55 inci maddesinin 7 nci fıkrası uyarınca BOZULMASINA ve yukarıda belirtilen hususların tekrar değerlendirilmesini teminen yeni hüküm tesisi için dosyanın hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE, (.. Daire Başkanı .'ın usule ilişkin aşağıda yazılı ilave görüşüyle), (.. Daire Başkanı . ile Üye ., Üye Mustafa MİS, Üye . ve Üye .'nin aşağıda yazılı azınlık görüşlerine karşı) oy çokluğuyla,

Karar verildiği 14.12.2022 tarih ve 52616 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

(Usule ilişkin) İlave gerekçe/görüş

.. Daire Başkanı .:

Esasen karar metnimizdeki açıklamalar doğrultusunda tazmin hükmünün kaldırılması gerektiğini düşünmekle birlikte, hesap yargılama usulü bağlamında temyiz mercii olan Temyiz Kurulu çalışma usulüne ilişkin olarak ayrıca;

Sayıştay Yargılamasında ilk derece mahkemesi olarak dairelerce verilen kararlara karşı sorumlular temyiz ve karar düzeltme ile yargılamanın iadesi yoluna müracaat edebilirler. 6085 Sayılı Kanun'un "Temyiz" başlıklı 55 inci maddesindeki düzenlemeye göre Temyiz Kurulu; temyiz olunan hükmü olduğu gibi veya düzelterek tasdik etmeye, bozma kararı vererek daireye göndermeye ya da Kurul üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile daire kararını tümüyle ortadan kaldırmaya karar verebilir. Kaldırma kararı (doğası gereği Sayıştay dairelerince kamu zararının sorumlularına ödettirilmesi ile yönündeki kararlar hakkında verilebilecek bir karar olup) kamu zararının oluşmadığı dolayısıyla da dairece haklarında hüküm tesis edilen sorumlular hakkında hüküm tesis edilmesi gerekmediği sonucuna ulaşan ve sorumluların beraatı anlamına gelen bir hükümdür.

Bu düzenlemede yer verilen "kurul üye sayısının üçte iki çoğunluğu ile kaldırılması" şeklindeki kısmın klasik anlamdaki temyiz uygulamalarının dışına taşan bir düzenleme olduğu ortadadır. Hukuk sisteminde ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılması ve bunun yerine yeni bir karar verilmesi uygulaması istinaf mahkemeleri aşamasında görülebilen bir uygulamadır. İstinaf mahkemelerince verilen kararlar (İlk derece mahkemesinin kararını kaldıran kararlar dahil) hakkında da belli şartlar altında temyiz yoluna gidilebilmektedir. Oysa Sayıştay Temyiz Kurulunca verilen kaldırma kararına karşı karar düzeltme dışında müracaat edilebilecek bir kanun yolu ve mercii bulunmamaktadır. Türk Hukuk Sisteminde Temyiz İncelemesi sürecinde verilebilecek kararlardan farklı ve temyizi kabil olmayan bir yöntem olarak belirlenmiş olması nedeniyle de 6085 Sayılı Kanunda normal karar çoğunluğundan farklı olarak kaldırma kararı için Kurulun üçte ikisinin çoğunluğu aranmıştır.

İlk derecede kamu zararını tazminle yükümlü tutulmuş olan sorumluların haklarında verilmiş olan bu kararın, sorumlular lehine sonuçlanması için en kısa ve kesin olan yol dairece verilmiş olan tazmin kararının kaldırılması olup sorumluların temyiz başvuruları da çoğunlukla "kararın kaldırılması veya bozulması" şeklinde bir taleple sonlandırılmaktadır. Bu sebeple temyiz başvurusunda taraflarca kaldırma talep edilmişse öncelikle bu talebin görüşülmesi ve sonuçlandırılması gereklidir.

Ancak kaldırma kararının alınabilmesi için bozma veya tasdik kararlarından farklı bir çoğunluk (Kurulun üçte ikisinin oyu) aranmakta olduğundan bunun altında kalan oylama sonuçlarında bozma kararı verildiği kabul edilemeyeceğinden sonuca ulaşmak üzere müzakere ve oylamaya devam edilmesi gerekmektedir.

Kaldırma talebine yönelik müzakereler sonrasında yapılan oylamada Kurulun üçte iki çoğunluğu ile kaldırma kararı çıkmadığı halde kaldırma yönünde kullanılan oyların karar çoğunluğuna (5 azınlık oyuna karşı 10 çoğunluk oyu ile) ulaştığı gerekçe gösterilerek müzakerelere devam edilmemiş ve kaldırma gerekçelerine dayalı olarak bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle kaldırma kararının oylandığı ancak bu kararın gerektirdiği üçte iki çoğunluğa ulaşılmadığı halde kurulun çoğunluğunun kaldırma yönünde oy kullandığı gerekçesiyle kaldırma gerekçeli bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılması mümkün olmayıp müzakerelere devam edilerek yapılacak oylama sonucuna göre tasdik veya bozma kararlarından hangisinin verildiğinin belirlenmesi gerekir.

Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü

.. Daire Başkanı . ile Üye . ve Üye ve Üye .:

Öncelikli olarak, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun "Özlük hakları" başlıklı 62 nci maddesinde aynen:

"Üniversite öğretim elemanları ve üst kuruluşlar ile üniversitelerdeki memur ve diğer görevlilerin özlük hakları için bu kanun, bu kanunda belirtilmeyen hususlar için Üniversite Personel Kanunu, Üniversite Personel Kanununda bulunmayan hususlar için ise genel hükümler uygulanır." denilirken,

2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun "Uygulanacak diğer kanun hükümleri" başlıklı 20 nci maddesinde aynen:

"Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır."

Denilmekte olup, İlamdaki konunun esası bakımından mevzuat incelendiğinde ise;

2547 sayılı Kanunun "Dekan" başlıklı 16 ncı maddesinde:

"Fakültenin ve birimlerinin temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal usul ile atanır. Süresi biten dekan yeniden atanabilir.

Dekan kendisine çalışmalarında yardımcı olmak üzere fakültenin aylıklı öğretim üyeleri arasından en çok iki kişiyi dekan yardımcısı olarak seçer. Ancak merkezi açıköğretim yapmakla görevli üniversitelerde, gerekli hallerde açıköğretim yapmakla görevli fakültenin dekanı tarafından dört dekan yardımcısı seçilebilir.

Dekan yardımcıları, dekanca en çok üç yıl için atanır.

Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder. Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir dekan atanır.

.",

Diğer taraftan, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun "Gösterge tablosu ve ek göstergeler" başlıklı 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Aylıkların hesabında ayrıca, bu Kanuna ekli ek gösterge cetvelinde unvan ve derecelere göre belirlenen ek gösterge rakamları dikkate alınır." hükmü ile öğretim elemanlarının unvan ve derecelerine göre ne kadar ek gösterge rakamından yararlanacakları belirlenmiştir. Bahse konu cetvelde; profesörlerden; rektör, rektör yardımcısı, dekan, dekan yardımcısı, yüksekokul müdürü olanlar ile profesörlük kadrosunda dört yılını tamamlamış bulunanlara ödenecek ek gösterge katsayısı 6.400, diğer profesörler için ise 5.300 olarak gösterilmiştir.

Aynı Kanunun "Üniversite ödeneği" başlıklı 12 nci maddesinde; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi en yüksek Devlet memurunun brüt aylık (ek gösterge dahil) tutarının; profesörlerden rektör, rektör yardımcısı, dekan, dekan yardımcısı, yüksekokul müdürü olanlar ile profesörlük kadrosunda üç yılını tamamlamış bulunanlara % 245'inin, diğer profesör kadrosunda bulunanlara ise %215'inin üniversite ödeneği olarak ödeneceği, "İdari görev ödeneği" başlıklı 13'üncü maddesinde; almakta oldukları aylık gösterge ve ek gösterge brüt tutarının; rektörlere % 70'inin, rektör yardımcıları ve dekanlara % 30'unun, dekan yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdürleri, konservatuar müdürleri ile bölüm başkanlarına % 20'sinin, enstitü, yüksekokul ve konservatuar müdür yardımcılarına ise % 15'inin idari görev ödeneği olarak ayrıca ödeneceği belirtilmiş olmakla beraber dekana vekalet edilmesi durumunda idari görev ödeneğinin ve diğer ek ödemelerin ödenip ödenmeyeceği konusuna bir açıklık getirilmemiştir ki; İlamdaki ihtilaf noktasını da bu konu oluşturmaktadır.

Nitekim, oluşan bu ihtilafa ilişkin Maliye Bakanlığı (Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına ithafen yazdığı ve tüm üniversite rektörlüklerine gönderilen 23.03.2009 tarihli ve 3449 (B.07.BMK.0.15.115825-3) sayılı ve "İdari görevlere vekalet" konulu yazıda aynen:

"İlgi yazınız ve ekinin incelenmesinden, idari görevlere vekaleten yapılan atamalarda idari görev ödeneği ödenip ödenmeyeceği hususunda Bakanlığımız görüşü istenildiği anlaşılmaktadır.

T.C. Anayasasının yükseköğretim kurumlarına ilişkin 130 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasında;

"Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları, üniversiteler üzerinde Devletin denetim ve gözetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlıklar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, yükseköğretim Kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir."

hükmü yer almaktadır.

Bu kapsamda, öğretim elemanlarına ilişkin düzenlemeler, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yapılmış bulunmaktadır.

2547 sayılı Kanunun;

- 16 ncı maddesi ile dekanın; rektörün önereceği üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süreyle seçilip normal usulle atanacağı, dekanın görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından birinin vekalet edeceği, göreve vekaletin altı aydan fazla sürmesi halinde yeni bir dekanın atanacağı öngörülmüş; aynı maddede, dekanın; kendisine çalışmalarında yardımcı olmak üzere fakültenin aylıklı öğretim üyeleri arasından en çok iki dekan yardımcısı seçeceği ve bu kişilerin üç yıl için atanacağı,

- 19 uncu maddesinde enstitü müdürünün; ilgili fakülte dekanının önerisi üzerine rektör tarafından, enstitü müdür yardımcısının ise; enstitüde görevli aylıklı öğretim elemanları arasından üç yıl için atanacağı, enstitü müdürüne vekalet etme veya müdürlüğün boşalması hallerinde dekanlarda olduğu gibi işlem yapılacağı,

- 20 nci maddesi ile yüksekokul müdürünün, üç yıl için ilgili fakülte dekanının önerisi üzerine rektör tarafından atanacağı, müdürün okulda görevli aylıklı öğretim elemanları arasından üç yıl için atayacağı en çok iki yardımcısının bulunacağı, müdüre vekalet etme hallerinde yapılacak işlemin dekanlarda olduğu gibi yapılacağı,

- 21 inci maddesinde; bölüm başkanlarının bölümün aylıklı profesörleri, bulunmadığı takdirde doçentleri, doçent de bulunmadığı taktirde yardımcı doçentleri arasından fakültelerde dekanca, fakülteye bağlı yüksekokullarda müdürün önerisi üzerine dekanca, rektörlüğe bağlı yüksekokullarda müdürün önerisi üzerine rektörce üç yıl için atanacağı, bölüm başkanının görevi başında bulunmadığı süreler için öğretim üyelerinden birini yerine vekil bırakacağı ve herhangi bir nedenle altı aydan fazla ayrılmalarda, kalan süreyi tamamlamak üzere aynı yöntemle yeni bölüm başkanı atanacağı,

hükümlerine yer verilmiştir.

Görüleceği üzere, 2547 sayılı Kanunla idari görevlere kimlerin, hangi usulle ve hangi makam tarafından atanacağı açıkça belirtilmiş, söz konusu idari görevlerde bulunanların görevleri başında bulunmadıkları takdirde bu görevlerin kimler tarafından yürütüleceği düzenlenmiştir.

2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 13 üncü maddesinde, almakta oldukları aylık gösterge ve ek gösterge tutarının; dekanlık görevini yürütenlere % 30'unun, dekan yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ile bölüm başkanlarına % 20'sinin, enstitü ve yüksekokul müdür yardımcılarına % 15'inin idari görev ödeneği olarak ayrıca ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 2547 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde, öğretim üyelerinin haftalık ders yükünün en az on saat olduğu, öğretim görevlileri ve okutmanlar için haftalık ders yükünün oniki saatten az olmamak üzere Yükseköğretim Kurulunca tespit edileceği; dekan, enstitü ve yüksekokul müdürleri için haftalık ders yükü zorunluluğunun aranmayacağı, bunların yardımcıları ile bölüm başkanları için ise haftalık ders yükünün belirtilen sürelerin yarısı kadar olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, 2914 sayılı Kanunun 11 inci maddesine dayanılarak Bakanlığımız görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca belirlenen "Ders Yükü Tespiti ve Ek Ders Ücreti Ödemelerinde Uyulacak Esaslar"ın 1 inci maddesinin (c) bendinde de rektör, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürlüğü ile bölüm başkanlığına Yükseköğretim Kanununda belirtilen şekilde usulüne uygun olarak yapılan vekaleten görevlendirmeler haricinde söz konusu görevlerin vekaleten yürütülmesi halinde ders yükü muafiyeti ve indiriminin uygulanmayacağı belirtilmiştir.

Buna göre; idari görevlere atanabilecek olanlar ve atanma usulleri ile bu görevlere vekalet edebilecek olanların 2547 sayılı Kanunla belirlenmiş olması nedeniyle söz konusu idari görevleri anılan kanunda belirtilen usul dışında vekaleten yürüten öğretim elemanlarına yürüttükleri görevlerinden dolayı herhangi bir ödeme yapılması söz konusu olmadığı gibi, 2914 sayılı Kanunla öngörülen ders yükü muafiyeti ve indirimlerinden yararlanmalarına da imkan bulunmamaktadır.

Bu itibarla, uygulamanın yukarıda belirtildiği şekilde yürütülmesi ve uygulamanın birliğinin sağlanmasını teminen Başkanlığınızca yükseköğretim kurumlarına gerekli duyurunun yapılmasını rica ederim."

İfadeleri yer almaktadır.

Bu bağlamda, her ne kadar yükseköğretime ilişkin mevzuatta idari görevlere vekalet halinde vekalet ücreti ödenebileceğine ilişkin bir hüküm yer almasa da; Maliye Bakanlığı'nın görüşünü yansıtan söz konusu bu ifadeler (mefhum-u muhalifinden hareketle), mevzuat hükümleriyle birlikte değerlendirildiğinde; sadece, dekanlık, enstitü/yüksekokul müdürlüğü, bölüm başkanlığı vb. görevleri 2547 sayılı Kanunda belirtilen usulle vekaleten yürüten öğretim elemanlarına, yürüttükleri görevden dolayı 657 sayılı Kanundaki vekalet (ücreti) müessesesi çerçevesinde, bu görevi asaleten yürütenlere yapılacak ödemelerin yapılabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Dolayısıyla, temyize konu olaya bu yönüyle bakıldığında; dekanlık görevinin vekaleten yürütülmesi için 2547 sayılı Kanunda belirtilen usul; "dekanlık görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından birinin vekalet etmesi" şeklinde olup, bunun dışındaki tüm vekaleten görevlendirmelerde vekalete ilişkin herhangi bir ödeme yapılması söz konusu değildir. Daha açık bir deyişle, İlamda adı geçen öğretim üyesinin "yeni dekan ataması yapılıncaya kadar Yükseköğretim Kurulu'nun onayıyla dekanlık görevini vekaleten yürütmesi", 2547 sayılı Kanunda belirtilen usul dışında bir görevlendirme olduğundan ilgili kişiye bu görevinden dolayı dekanlara yapılan ödemelerin yapılması mümkün görünmemektedir.

Ortada atama usulüne uygun olmayan bir atama mevcut olup, bu aşamadan sorumlu ve vekilinin bahsettiği dolu-boş kadro ayrımının, sorumlunun asilde bulunan şartları taşımasının ve mükerrer bir ödeme yapılmamış olmasının herhangi bir ehemmiyeti bulunmamaktadır.

Aksi yönde verilecek bir karar, usulüne uygun olmayan atamayla bozulmuş olan kuralın daha da yaygınlaştırılmasına sebebiyet vereceğinden; bu husus da göz önüne alınarak, sorumlu ve vekilinin iddialarının reddedilerek tazmin hükmünün tasdik edilmesi gerekir.

Üye .:

Yukarıya alınan 2547 ve 2914 sayılı Kanun hükümlerinde dekanın atanması, dekana vekalet edilmesi ve dekan ve yardımcılarına yapılacak ödeme konularına değinilmiş, dekanlık görevini vekaleten yürütenlere yapılacak ödemelere dair herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Esasen vekalet görevi ve bir görevin vekaleten yürütülmesi durumunda vekalet aylığı ile zam, tazminat, ek ödemeler farkı gibi ilave mali hakların ödenip ödenemeyeceği ilgili mevzuatlarda (örneğin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname) ayrıca düzenlenmiştir. Bunların içerisinde dekanlık görevinin vekaleten yürütülmesi durumunda ödeme yapılacağına ilişkin düzenleme bulunmamaktadır.

Kaldı ki, vekaleten görevlendirmeye ilişkin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Kararı da herhangi bir ödeme öngörmemiş, sadece Üniversiteye yeni adayların bildirilmesi isteminde bulunmuştur.

Tüm bu hususların dışında, Anayasanın 128 inci maddesi gereğince kamu görevlilerine bir ödemenin yapılabilmesi için yasal dayanağının olması gerekir.

Dolayısıyla, 657 sayılı Kanunda devlet memurlarına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı mevzuat dili ile akademik personele ilişkin düzenlemelerin yer aldığı yükseköğretim personel mevzuatının dili birbirinden çok farklı olup, bu bağlamda mevzuatında yer almayan bir ödemenin yapılması, Anayasaya aykırı olmakla birlikte 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 inci maddesi kapsamında kamu zararına neden olmaktadır.

Sonuç itibarıyla, bu konuda içtihat haline gelmiş önceki emsal Temyiz Kurul Kararları da dikkate alınarak sorumlu ve vekilinin itirazlarının reddi ile tazmin hükmünün tasdiki gerekir.

Üye .:

Konunun esası yönünden "tazmin hükmünün tasdik edilmesi gerektiğine" yönelik yukarıda ifade edilen ayrışık görüş gerekçelerine katılmakla beraber, hesap yargılama usulü bağlamında temyiz mercii olan Temyiz Kurulu çalışma usulüne ilişkin olarak ise .. Daire Başkanı .'ın yukarıda "(Usule ilişkin) İlave gerekçe/görüş" kısmında belirttiği hususlara aynen katılıyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber