Bakan Tekin: Çocuğunuzun öğretmenini seçmeyin o zaman
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin mülakat konusundaki tartışmalara ilişkin: Bunu konuşmaktan gına geldi. 20 milyon çocuk bize emanet. Çocuklarını bize emanet eden veliye bir şekilde onları mutlu edecek, çocuklarının iyi eğitimi verecek öğretmenleri seçmek benim görevim. Beni eleştiren insanlardan şunu rica ediyorum. O zaman çocuğunuzu okula yazdırırken öğretmen seçmeyin lütfen." dedi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin katıldığı özel bir televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Özellikle öğretmen atamaları konusunda yapılacak olan mülakat uygulamaları hakkında "Mülakat kalsa bile bunu nasıl tartışır olmaktan çıkarmayı düşünüyorsunuz?" sorusuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bakan Tekin mülakat soruna ilişkin;
Mülakat kalsa bile bunu nasıl tartışır olmaktan çıkarmayı düşünüyorsunuz?
"Ben kendi şahsen mülakattan mülakatla ilgili düşüncem ve mülakattan beklentimi
her yerde söylüyorum. Ben yirmi milyon çocuk bize emanet. Ben bu yirmi milyon
bana çocuğun emanet eden veliye bir şekilde onları mutlu edecek çocukların iyi
eğitim almalarını sağlayacak en iyi öğretmenleri seçmek benim görevim. Şimdi
beni eleştiren insanlardan şunu rica ediyorum.
Özellikle o zaman çocuğunuzu okula yazdırırken gidip öğretmen seçmeyin lütfen.
Öğretmen seçiyorsunuz, öğretmenleri zor durumda bırakıyorsunuz. Siz o zaman
atanan bütün öğretmenleri gidin çocuklarınızı yazdırın. Bana öğretmenlerimizden
şikayet etmeyeceksiniz o zaman arkadaşlar. Ya kusura bakmayın.
Ben dolayısıyla şunu yapmak istiyorum. Ya bekleyen arkadaşlarımız var doğrudur.
Hepsine saygım var Ama ben de bakan olarak burada benim programımı hayata geçirebilecek
hem teknik anlamda hem pedagojik anlamda donanımı olan en iyi öğretmenleri seçmek
benim görevim. Bu doğal olarak yapılması gereken bir şey. Ben Milli Eğitim Bakanlığı
olarak bunu nasıl ölçebilir bunu ölçmemin yolu arkadaşlarımızın ders anlatma
ve bizim programlarımıza vakıf olma durumlarının ölçmek. Bunun için de kişisel
olarak eğer toplumda bir meslekte mülakatla personelin alınacaksa bunun sadece
mesela öğretmenlik olduğunu olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü insanlar asla
başka kimseye emanet edemeyecekleri kadar önemsedikleri, çocuklarınızca emanet
ediyorlar.
Ben dolayısıyla bir meslek eğer mülakat gerektiriyorsa bu onun için en doğru
mesleğim ve birinci sıradaki mesleğin öğretmen olduğuna inanıyorum.
Şimdi burada bir uzlaşmamız lazım yani öğretmenlikte mülakat gerekir mi gerekmez
mi?
Şimdi kategorik bir biçimde ben öğretmenlikle mülakata karşıyım istemiyorum
diyenlere söyleyecek cevabım yok. Yani ben diyorum ki ben insanların göz bebekleri
pozisyonundaki çocuklarını bana emanet ediyorlarsa ben de onlara en iyi öğretmenlerle
eğitim öğretim süreci sunmak durumundayım. Bunu da mevcut sistem içerisinde
en iyilerini seçmek için bir mekanizma üretmek istiyorum. Mülakat var ve ben
bu mülakatı onların içerisinden en iyilerini seçebilecek kullanmak istiyorum,
faydalanmak istiyorum. Şimdi buna ben karşıyım diyenlere söyleyecek sözüm yok.
Yani onlara itiraz etmiyorum. kendi duruşlarıdır, saygı duyuyorum. Ha benim
yaklaşımım bu. Zaten bakan olarak benim uygulamak durumumda olduğum mevzuatta
bu. Yani kanunda mülakat var ve bunu uygulamak durumundayım.
İki bir kısım yani şunu diyenlere evet mülakat öğretmenlikte gerekli olabilir.
Ama ben sizin adaletinize güvenmiyorum diyen kişiye cevabımı da ben veriyorum.
Diyorum ki gelin masanın etrafına oturalım. Sizin zihninizde adalet, hukuksuzluk,
kayırmacılık ya da benzeri şeylere sebebiyet verir her ne işe onları çözebilecek
tedbirleri beraber masanın koyalım. Benim ürettiğim pratik.
Yöntemler şunlar. Diyorum bir mülakata alacağımız öğretmen adayı arkadaşımıza
diyeceğiz ki biz sizi işte ortaöğretim matematiğe Öğretmen alacaksak eğer dokuzuncu
sınıf matematik Milli Eğitim Bakanı'nın Talim Terbiye Kurulu Başkanı'nın web
sayfasındaki programdan dokuzuncu sınıftan sizi biz o gün bir deneme dersine
davet ediyoruz diye KPSS sınavındaki sıralamaya göre Zaten üç katına kadar adayı davet ediyoruz. Size diyor ki İsmail Bey sen atıyorum
dokuz Haziran günü Başkenti öğretmenevinde mülakata davet ediyoruz. Mülakata
ya deneme dersi diye tanımlıyorum ben aslında. Deneme dersine davet ediyoruz.
Sana o gün dokuzuncu sınıf, matematik kazanımlarından bir tanesini anlatmanı
isteyeceğiz senden. Sizi davet ettik. Saati verdik. Sizin isminizi biz kapatıyoruz.
Sizin isminiz önünde mülakata gireceğiniz jüri tarafından bilinmiyor. Sizin
bir kod numaranız var. Sen kod numarasıyla geldiniz. Biz yürüyüş. Bizim de isimlerimiz
gizli. Bizim de kod numaralarımız. Biz bakanlıkta böyle bir sistem oluşturduk.
Üç jüri üyesi var. Üç jüri üyesin ismi belli değil. Üçüncü tedibimiz de bu. Yani jüri üyeleri, önüne gelen adayın memleketi, anası,
babası, adı hiçbir bilgileri yok. Beş bin sekiz yüz yetmiş sekiz sayılı aday
geldi. Onu sınava alıyorlar. Dolayısıyla bizden torpil isteyecek kişi ya da
size gelecek torpil için Gelecek kişi kendisini mülakata alacak kişilerle ilgili
bir bilgi sahibi değil.
"Biz jüri üyesi olarak adayla ilgili bilgi sahibi değiliz. Bunu da temin ettik."
"Biz jüri üyesi olarak adayla ilgili bilgi sahibi değiliz. Bunu da temin ettik.
Tek eksik kalan şey atama rakamına göre oluşturacağımız komisyon sayıları. Kaç
ilde yapacağız? Çünkü bir de bunun zaman çok uzun sürer çünkü.
Evet. Şimdi üç tedbir bu. Dördüncü tedbir. Ben diyorum ki Bakın bir tedbirimiz
daha var. Aday ben beni üyeleri gördü, sevmediler. İşte kılığıma kıyafetime
takıldı, memleketime takıldı. Bana zor soru sordu. Öyle bir şey de yok. Aday
salona girdiği an, bilgisayar tuşuna basacağız. Basacak değerlendirme sınav
hizmetleri genel müdürlüğümüzün hazırladığı dokuzuncu sınıf matematik sorularından
bir tanesi adayın önüne çıktı olarak gelecek. Bu soruların bu sorunun cevabı
da var. Yani jüri üyeleri adaydan bu soruda hangi cevapları alması gerektiğine
dair bilgi de adaya yani jüri üyelerine bunu vermiş olacağız. Yani Erzurum'daki
aday jüri üyesi de Sivas'taki jüri üyesi de adaydan bu soruya ne cevap vermesi
gerektiğini biz zaten ona da veriyoruz cevabı. Şimdi bunu da yaptık.
Dördüncü tedbir. Beşinci tedbirimiz Şunu diyebilir aday. Diyebilir ki arkadaşlar
ben aslında şunları söyledim. Ama jüri üyesi bana eksik not verdim. Onun önüne
geçmek için de sınavı son on dakikasını adaya bir A4 kağıdında bana bu soru
soruldu. Ben de şu cevapları verdim. Altı İmza atıp tutanak altına atacağı bir
mekanizmadır. Altıncısı bakın diyoruz ki bütün bu süreci de kamera kaydına alacağız.
Son bir tedbirimiz daha var. Şunu diyebilir aday. Şunu diyebilir diyebilir ki
ben sınava girdim aslında çok iyi yaptım ama sonra işte siyasi referanslar,
başka referanslarla benim notumu değiştirdiler. Bunun da önüne geçiyoruz.
Bunların hepsini lok kayıtlarını tutacağız. Jürü üyeleri, aday sınavını tamamladığı
an çıkar çıkmaz elektronik ortamda notlarını giriyorlar. Sistem üç jüri üyesinin
birbirinden bağımsız verdiği notlardan biri ortalama not üretiyor ve il işte
o beş bin sekiz yüz yetmiş sekiz sayılı adayın sayfası tamamen kapanıyor. Ondan
sonra ancak itiraz üzerine bir komisyon tarafından tekrar açılıp değerlendirme
yapılabilir. Yani aday itiraz ederiz itiraz etmezse zaten kapandı konu. Şimdi ben diyorum ki bu kadar güvenlik tedbiri aldım. Yani mülakatı evet olabilir
ama adaletten dolayı endişem var diyen kişileri de bu tedbirleri sunuyorum.
Yetmiyor bir şey daha söylüyorum. Diyor ki bu kadar anlatıyorum. İlave başka
şu da olsun diyeceğiniz bir şey varsa gelin onu da çalışalım, onu da koyalım
benim mevzumuz bu"
açıklamalarında bulundu.