SGK Denetmen Yardımcılığını kazanan polise muvafakat verilmemesi hukuka uygun bulundu

Danıştay 2. Dairesi, polis memuru olarak görev yapan davacının, 2012 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucuna göre yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığı yazılı ve sözlü sınavında başarılı olduğundan bahisle, anılan göreve atanmak üzere muvafakat verilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğuna hükmetti.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 25 Haziran 2024 00:10, Son Güncelleme : 24 Haziran 2024 13:09
SGK Denetmen Yardımcılığını kazanan polise muvafakat verilmemesi hukuka uygun bulundu

İlk derece mahkemesi işlemi iptal etmişti

İdarelere, kamu görevlilerinin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklen geçişleri için muvafakat verme konusunda takdir yetkisi tanınmış ise de, mutlak ve sınırsız olmayan bu yetkinin kullanılması suretiyle gerçekleştirilen işlemlerin kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından yargı denetimine tabi olduğu; kamu hizmetinin bütünlüğü ve devamlılığı ilkesi gereğince kamu görevlilerinin özel koşullarına göre verimliliklerinin en yüksek olduğu ve hizmetlerinden en yüksek oranda yararlanılacak bir birimde çalıştırılmalarının kamu yararına uygun düşeceği, bu itibarla davacının yaptığı görev ile KPSS sonucunda aldığı puana dayalı olarak yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığına yerleştirilmesi üzerine atanacağı görevin nitelikleri dikkate alındığında, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Danıştay 2. Dairesi bu hükmü bozdu

3201 sayılı Kanun'un Ek 24. maddesinden kaynaklı uyuşmazlıklarda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararları da, "polis meslek eğitim merkezindeki eğitimlerini tamamlayarak aday polis memuru olarak göreve başlayan davacıların, yukarıda anılan yasal düzenlemede yer verilen altı yıllık zorunlu süresini tamamlamadıklarından bahisle, yarışma sınavlarına bağlı olarak yerleştirildikleri kurumlara atanmalarına muvafakat verilmemesine ilişkin işlemlerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır." şeklindeki Danıştay İkinci Dairesi kararları doğrultusunda oluşmuştur. (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/02/2020 günlü, E:2020/13, K:2020/56 sayılı kararı)

Bu durumda, Polis Meslek Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayarak 17/07/2007 tarihinde aday polis memuru olarak göreve başlayan davacının, yukarıda anılan yasal düzenlemede yer verilen altı yıllık zorunlu hizmet süresini tamamlamaması karşısında, Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığına atanmasına muvafakat verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.


T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2021/2432
Karar No: 2023/4433

İSTEMİN KONUSU:

. İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı kararın, dilekçelerde yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem:

Dava; . İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, 2012 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucuna göre yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığı yazılı ve sözlü sınavında

başarılı olduğundan bahisle, anılan göreve atanmak üzere muvafakat verilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin . günlü, . sayılı İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

. İdare Mahkemesinin . günlü, E:., K:. sayılı kararıyla davanın reddine hükmedilmiş; anılan karar Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesinin 07/10/2015 günlü, E:2015/7026, K:2015/5966 sayılı kararıyla bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Bozma kararına uyulmak suretiyle . İdare Mahkemesince verilen temyize konu kararla; idarelere, kamu görevlilerinin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklen geçişleri için muvafakat verme konusunda takdir yetkisi tanınmış ise de, mutlak ve sınırsız olmayan bu yetkinin kullanılması suretiyle gerçekleştirilen işlemlerin kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından yargı denetimine tabi olduğu; kamu hizmetinin bütünlüğü ve devamlılığı ilkesi gereğince kamu görevlilerinin özel koşullarına göre verimliliklerinin en yüksek olduğu ve hizmetlerinden en yüksek oranda yararlanılacak bir birimde çalıştırılmalarının kamu yararına uygun düşeceği, bu itibarla davacının yaptığı görev ile KPSS sonucunda aldığı puana dayalı olarak yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığına yerleştirilmesi üzerine atanacağı görevin nitelikleri dikkate alındığında, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:

1- Davacı tarafından; bozulan ilk mahkeme kararında, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle 2013 yılında ödediği tutarın ve diğer peşin ödediği yargılama giderlerinin yasal faiziyle birlikte (amme alacaklarına uygulanacak en yüksek faiz oranında) tarafına verilmesine yönelik hüküm kurulmaması yönünden kararın bozulması istenilmektedir.

2- Davalı idare tarafından; 3201 sayılı Kanun'un Ek 24. maddesinin açık olduğu, anılan maddenin iptali istemiyle açılan davanın da Anayasa Mahkemesince reddedildiği, yasal düzenlemeye istinaden tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN CEVAPLARI:

1- Davacının Cevabı: Davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

2- Davalı İdarenin Cevabı: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: .

DÜŞÜNCESİ: Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararının bozulmasına; davacı yönünden ise, gerekli harç ve giderler yatırılmadığından temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

I- Davalı idarenin temyiz istemi yönünden:

II- MADDİ OLAY:

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, . Polis Eğitim Merkezi Müdürlüğünde eğitimini tamamladıktan sonra aday polis memuru olarak atanarak 17/07/2007 tarihinde göreve başladığı, . İl Emniyet Müdürlüğünde görev yapmakta iken 2012 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucuna göre yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığı yazılı ve sözlü sınavında başarılı olduğundan bahisle, anılan göreve atanmak üzere muvafakat verilmesi için yaptığı başvurunun davalı idarenin . günlü, ... sayılı işlemiyle, 3201 sayılı Kanun'un Ek 24. maddesi gerekçe gösterilerek reddi üzerine temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

06/05/2005 günlü, 25807 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5336 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'na eklenen Ek 24. maddenin -dava konusu işlem tarihi itibarıyla- 5997 sayılı Kanun'la değişik 2. fıkrasında, "En az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olup, sınav tarihi itibarıyla 28 yaşından gün almayan erkek ve bayanlar ile askerliğini yapmış 30 yaşından gün almamış erkek adaylar arasında yapılacak seçme sınavında başarılı olanlar, altı aydan az olmamak üzere polis meslek eğitimine alınırlar."; aynı maddenin 5. fıkrasında ise, "Polis meslek eğitim merkezlerinde eğitimlerini başarı ile tamamlayanlar, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına aday polis memuru olarak atanırlar. Bu şekilde atananlar, atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar. Bu süre zarfında memuriyetten çekilen, çekilmiş sayılan, meslekten veya memuriyetten çıkarma cezası alan ve asli memurluğa atanamayarak ilişiği kesilenler, kendilerine yapılmış olan öğretim masraflarını kanuni faizi ile birlikte, bu sürenin eksik kalan kısmı ile orantılı miktarı tazminat olarak ödemek zorundadırlar." kurallarına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinin bir arada incelenmesinden, lisans mezunu olarak kamu personeli seçme sınavında Bakanlıkça belirlenecek taban puanı almış olanlardan yönetmelikle belirlenecek şartları taşıyan ve sınavda başarılı olanların, 3201 sayılı Kanun'un Ek 24. maddesi gereğince polis memuru olarak atandıktan sonra, altı yıl süreyle emniyet teşkilatında görev yapması gerekmekte olup, bu süre boyunca lisans mezunu oldukları alan dahil olmak üzere başka bir kamu kurumuna naklen atanmalarına olanak bulunmadığı, anılan maddede, yarışma sınavı sonucuna bağlı olarak belli kadrolara ve yine sınava bağlı kariyer görevlere yapılan atamalar konusunda da herhangi bir istisnaya yer verilmediği anlaşılmaktadır.

3201 sayılı Kanun'un Ek 24. maddesinin 5. fıkrasının "Bu şekilde atananlar, atanma tarihinden itibaren altı yıl süreyle başka kurumlara nakil yoluyla atanamazlar." biçimindeki ikinci cümlesinin, Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla, itiraz yolu ile yapılan iptal başvurusunun da; 29/12/2010 günlü, 28157 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 12/10/2011 günlü, E: 2010/25, K: 2011/136 sayılı kararıyla, "Bilindiği üzere, kamu görevlileri ile kamu yönetimleri arasındaki hizmet ilişkileri kural tasarruflarla düzenlenmektedir. Kamu personeli, belirli bir statüde, nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün sağladığı aylık, ücret, atanma, yükselme, nakil gibi kimi öznel haklara sahip olmaktadır. Kamu hizmetine girişin ve hizmet içinde yükselmenin koşulları, statü hukukunun gereği olarak kanunlarla belirlenmektedir. Bu durum Anayasa'nın kamu hizmetine girme hakkının düzenlendiği 70. maddesi ile kamu hizmeti görevlileriyle ilgili genel ilkelerin düzenlendiği 128. maddesinden kaynaklanan bir zorunluluktur. Yasakoyucu, statü hukuku çerçevesinde yürütülen memuriyet hizmetine girmeye, yükselmeye, memuriyetin sona ermesine vb. hususlara ilişkin koşulları anayasal ilkelere uygun olarak belirleme yetkisine sahiptir. Kişilerin ise yasalarla öngörülen bu statüye girip girmemek konusunda tercihte bulunma hakları vardır. Öte yandan itiraz konusu kuralın kapsamına giren polis memurları için 6 yıl mecburi hizmet getirilmesi, bu kişiler için öngörülen statünün bir gereği olup, başka bir kamu hizmetine girme konusunda Anayasanın 70. maddesi kapsamında bir engel olarak değerlendirilemez." gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir.

Somut uyuşmazlıkta, . İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen ilk karar; Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesince, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun Ek 24. maddesinin 5. fıkra hükmünde yer alan "nakil" kavramı değerlendirilerek, çalışanların belli bir yarışma sınavı sonucuna göre kurumların muvafakatlarıyla başka kurumlara naklen atanmalarına olanak bulunduğu sonucuna varılıp, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş ve Mahkemece bozma kararına uyularak işlemin iptaline karar verilmiştir. Bu kapsamda, bozma kararına uyularak verilen kararın temyizinde usuli kazanılmış hak ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağının irdelenmesi ve açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Usuli kazanılmış hak ilkesi, mahkemece bozma kararına uyulmasıyla birlikte taraflardan biri lehine ortaya çıkan hukuki sonucun temyiz merciince değiştirilememesini ifade etmektedir. Bu ilke, bozma kararının aksi yönünde kararlar verilmesine engel teşkil etmekle birlikte; Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde bu kararın temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılması, söz konusu tarafın, bu sonucun devam etmesi yönündeki beklentisinin korunmamasını haklı ve zorunlu kılacak bir sebep bulunmadığı durumlar için geçerlidir. Aksi durumda yargılama devam ederken; diğer tarafın ileri sürdüğü ya da resen tespit edilen delillerin, hukuk kurallarının ya da iddia ve savunmaların temyiz mercii tarafından değerlendirilmesine ve hükme esas alınmasına engel teşkil edebilecektir. Dolayısıyla, bir aşamadan sonra yargılamanın taraflarından birinin diğerine göre zayıf duruma düşmesine yol açılmaması ve adil yargılama ilkesine aykırı bir durum yaratılmaması gerekir.

İçtihat değişikliği tek başına adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmaz ise de, bu değişiklik ile benimsenen yeni yaklaşımın benzer uyuşmazlıklarda tutarlı olarak uygulanması gereklidir. Aksi halde, aynı somut olay ve hukuksal durumdaki farklı kişilerce açılan davalarda birbiriyle çelişen sonuçlara ulaşılması, başka bir anlatımla, aynı uyuşmazlıklar için, aynı temyiz yerince farklı kararlar verilmesi, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine de ters düşecektir.

3201 sayılı Kanun'un Ek 24. maddesinden kaynaklı uyuşmazlıklarda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararları da, "polis meslek eğitim merkezindeki eğitimlerini tamamlayarak aday polis memuru olarak göreve başlayan davacıların, yukarıda anılan yasal düzenlemede yer verilen altı yıllık zorunlu süresini tamamlamadıklarından bahisle, yarışma sınavlarına bağlı olarak yerleştirildikleri kurumlara atanmalarına muvafakat verilmemesine ilişkin işlemlerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır." şeklindeki Danıştay İkinci Dairesi kararları doğrultusunda oluşmuştur. (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/02/2020 günlü, E:2020/13, K:2020/56 sayılı kararı)

Bu durumda, Polis Meslek Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayarak 17/07/2007 tarihinde aday polis memuru olarak göreve başlayan davacının, yukarıda anılan yasal düzenlemede yer verilen altı yıllık zorunlu hizmet süresini tamamlamaması karşısında, Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığına atanmasına muvafakat verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

II- Davacının temyiz istemi yönünden:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun, İdare Mahkemesince ilk kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan ve 3622 sayılı Kanun ile değişik 48. maddesinin 6. fıkrasında, "Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; mahkeme veya Danıştay daire başkanı tarafından verilecek onbeş günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı taktirde, mahkeme, ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay Dairesi, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. ..." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, . İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı kararın (hüküm fıkrasındaki eksikliklerinin giderilmesi talebiyle) temyizen incelenerek bozulmasının istenildiği, dosyanın işleme konulabilmesi ve tekemmül ettirilebilmesi için verilmesi zorunlu bulunan 251,40-TL harç ücretinin ve 80,00-TL posta giderinin, 2577 sayılı Kanun'un 48. maddesinin 6 ve 7. fıkraları uyarınca tamamlanması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağı hususunun Dairemizin 03/02/2021 günlü Başkanlık yazısı ile 09/02/2021 tarihinde davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın, söz konusu noksanlığın giderilmediği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 48. maddesinin 6. fıkrası uyarınca harç ve posta giderinin tamamlanmaması nedeniyle davacının temyiz isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,

2. . İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize tabi ilk kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA oyçokluğuyla,

3. Davacının temyiz istemi yönünden ise; anılan kararın TEMYİZ EDİLMEMİŞ SAYILMASINA oybirliğiyle,

4. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine,

5. 2577 sayılı Yasa'nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2023 tarihinde karar verildi.


(X) KARŞI OY:

Dava; . İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, 2012 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucuna göre yapılan Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmen Yardımcılığı yazılı ve sözlü sınavında başarılı olduğundan bahisle, anılan göreve atanmak üzere muvafakat verilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Yukarıda "Yargılama Süreci" bölümünde özetlenen yargılamanın seyri dikkate alındığında görüleceği üzere, . İdare Mahkemesinin davanın reddine ilişkin ilk kararı, o tarihte temyiz incelemesi ile görevli Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesince esastan incelenmiş ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun Ek 24. maddesinin 5. fıkra hükmünde yer alan "nakil" kavramı değerlendirilerek, çalışanların belli bir yarışma sınavı sonucuna göre kurumların muvafakatlarıyla başka kurumlara naklen atanmalarına olanak bulunduğu sonucuna varılmış, davacının yaptığı görev ile KPSS sonucunda aldığı puana dayalı olarak yerleştirilmesi üzerine atanacağı görevin nitelikleri dikkate alınarak dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilerek, davacının temyiz istemi kabul edilerek bozulmuştur.

Temyiz incelemesi sonucunda bir mahkeme kararının işin esasına ilişkin olarak bozulması halinde mahkemenin, bozma kararına uymak veya ilk kararda ısrar etmek olanağı bulunmaktadır. Mahkemenin ilk kararda ısrar etmeyerek, bozma kararına uymak suretiyle verdiği kararın temyizi halinde, temyiz mercii, bu kez bozma kararına uygun karar verilip verilmediğini incelemek durumundadır.

Temyiz incelemesi sırasında, temyiz merciinin, aynı yasal düzenlemeyle farklı bir sonuca ulaşması, ilk bozma ve buna uyularak verilmiş olan yargı kararının aynı mevzuat karşısında yeniden değerlendirilmesi, taraflar ve uygulama açısından istikrar ve kazanılmış haklar yönünden, aykırı sonuçlar yaratabilir.

İdare Mahkemesince, Danıştayın ilgili Dairesinin temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararın, Dairesince yeniden temyizen incelenmesi aşamasında yapılacak inceleme, Mahkeme kararının bozma kararına uygun olup olmadığı, bir başka anlatımla, bozma kararının gereklerinin yerine getirilip getirilmediği, kararın bozma kararı doğrultusunda olup olmadığı konusuyla sınırlı olmak durumundadır. Nitekim, 2577 sayılı Kanun'un, 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle değiştirilen 50. maddesinin (4) numaralı fıkrasında; "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmüne yer verilerek, bu husus Kanun hükmü haline getirilmiştir.

Bu itibarla; bakılan uyuşmazlığın yargılama sürecinde maddi ve hukuki koşullarda herhangi bir değişiklik olmaması karşısında, Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesinin bozma kararına uyulmak suretiyle verilen mahkeme kararının, usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek onanması gerektiği (nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/12/2022 günlü, E:2022/2165, K:2022/3999 sayılı kararı da bu yöndedir) oyuyla, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.



Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber