Tarımın Sorunu ne?
Tarımsal destekler, üretimi ne kadar destekler? Tarımın kronik sorunları neden bir türlü azalmıyor? Tarım sahada, aktörler masa başında! Nasıl olacak bu iş?
Tarımsal destekler yeniden yapılandırıldı
Tarımsal destekler yeniden yapılandırıldı. Hem de tarımda hiç alışık olmadığımız
kadar kısa bir sürede karara bağlandı ve uygulamaya geçildi!
Uygulanabilir kapsamlı bir üretim modeli olmaktan çok ağırlıklı olarak parasal
kısıtlar ön plana çıkarılarak hazırlandığı gözlerden kaçmayan destekleme modelini
çiftçiler anlamaya çalışıyor, anlayanlarda temkinli yaklaşıyor.
Yeni destekleme modelinde kapsamlı bir dayanışma olmadığı, tabanın görüşleri
yeterince dikkate alınmadan hareket edildiği, bir mutabakat ürünü olmadığı,
yeterince olgunlaştırılmadan alel-acele sahaya sürüldüğü ve ilk raunt da istediği
puanları alamadığı gelen değerlendirmelerden anlaşılıyor.
Tarımda gelenek haline gelen ya da kronikleşen önce kararı verip sonra sorunları
tartışırız anlayışı burada da nüksetmiş görünüyor.
Destek ödemelerinin yapılacağı zaman, ödemelerin yapılacağı miktar ve ödemelerin
yapılacağı şartlar düşünüldüğünde ve bu durum yıllık enflasyon oranları ile
kıyaslandığında Tarım Bakanlığının çiftçileri memnun etmesi zor görünüyor. Ayrıca
yeni destekleme modelinin tarımsal üretime katkısının da beklenenin gerisinde
kalacağı tartışılıyor.
Milli ve yerli tohum üretimi neden gereken desteği görmüyor?
Yeni destekleme modelinde tarımsal sivil toplum kuruluşları, çiftçi temsilciliği
adına kendilerini yok saydırmayı başarırken firma sahipleri açısından çeşitli
kalemlerde varlıklarını göstermiş görünüyorlar!
Yeni modele göre patateste sertifikalı tohum kullanım desteği diğer sertifikalı
tohum kullanım desteklerinden 5-6 kat daha fazla! Sertifikalı tohum desteği
önemli ama patateste sertifikalı tohumların büyük çoğunluğu yabancı menşeli,
yerli patates çeşitleri ise henüz tescil edildi ve üretimde oldukça yetersiz.
Buna rağmen böyle bir uygulama düşündürücü! Ayrıca yeni destek modelinde asıl
olması gereken, hatta ana başlık olarak yer alması gereken yerli tohum çeşidi
kullanım desteğini bu destek modelinde göremedik!
Üniversitelerin, yerel ağırlıkla çalışan tarım şirketlerinin ve her şeyden önceliklisi
bakanlık enstitülerinin elinde, ıslah yöntemi ile geliştirilmiş yüzlerce milli
ve yerli tohum çeşitleri varken neden sertifikalı tohum desteği içerisinde ayrı
bir "yerli ıslah edilmiş tohum çeşidi" kullanma desteği yer almamaktadır!
Halbuki ülkemiz uzmanlarının eliyle ıslah edilmiş tohum çeşitlerine ayrı bir
destek verilseydi kendi kaynaklarımızı kullanmış olmanın yanında bu alanda çalışan
onlarca kurum, binlerce uzmanın çalışmalarında daha çok süreklilik sağlanır,
kendi kendimize yeterliliğimiz güçlenirdi. Ayrıca şöyle bir slogan herkes iyi
gelirdi; "desteklemede yerli ve mili kaynaklar öncelikli olacak!"
Tarımın kronik sorunları bir türlü azalmıyor! Bu kronik sorunlara yenileri
eklenmemeli!
Son zamanlarda tarımın adeta bilgi notu ile yönetiliyor olması, bilgi notlarını
hazırlayanlar konunun uzmanları olsalar da onu anlayıp işleme koyanların konuyu
kapsamlı bir şekilde bilmemelerinin belirleyici olması ve bunun sahaya yansıması
yeni sorunları doğuruyor. Ayrıca hazır bilgi notları, her zaman talep edeni
değil bilgi notunu hazırlayanları geliştiriyor.
Tabandan ve alandan gelmeyen üst düzey bürokratlar tarımsal sorunları konuşmaktan
sıkılıyor, alanları farklı olduğu için doğal olarak çözüm bulmaya da kapasiteleri
yetmiyor, kendi emrindeki personelden de sürekli görüş almaya izzeti nefisleri
mani oluyor ve böylece ilerleme yavaşlıyor.
Belli bir düzen ve disiplin; hem iş hem mesleki disiplin sağlanamayınca, bürokratik
kadro kendi yetersizliğini eşdeğer görevdeki yetkililerin yetersizliğini ileri
sürerek kapatmaya çalışıyor. Yetersizlik tepeden bakmayı beraberinde geriyor.
Yıllar boyu belli oranda var olan tarım hafızası son yıllardaki kurum dışı ve
alan dışı aşırı sirkülasyondan dolayı büyük ölçüde silinmiş durumda ve bu durum
işleyişte kopuklukları ve tutarsızlıkları beraberinde getiriyor.
Tohum üretiminde kaliteli ve verimli yerli çeşitler mevcutken hala yabancı çeşitler
ön planda, yerli ve milli firmalarımız! Yabancı menşeili tohumdan bir türlü
vazgeçmiyor.
Tarım bakanlığının en zayıf olduğu alan olan Hayvancılıkta sorunlar konuşulmakla
kalıyor. Çiftçi ve üretici derdini anlatınca hepsi tek kefeye konuluyor ve ilk
algıyla muhatap alınıyor. Sorunları çözmeye ve üretimi artırmaya yönelik kılavuzluk
yapılamıyor.
Tarımsal mevzuatların güncellenmesinde yetersiz kalınıyor. Mevzuatların güncellenmesinde
paydaşların yer alması kapsamlı bir şekilde sağlanmıyor. Bu durum uygulamada,
kabullenme ve sahiplenme sorununu beraberinde getiriyor.
Tarımın ana unsurları, yapılanma ve işleyişlerini yenileyemediği için ve yenilenmeyi
sadece idareci değişikliği mesabesinde ele aldığı için, tarımın değerli ve üretken
kuruluşları da yapılanmalarını yenileyemiyorlar, alışılmışın dışına çıkamıyorlar.
Tarımsal kurum ve kuruluşlarda yaygınlaşan yeni bir huyda; asli görevlerini
ve öncelikli işlerini görsele kurban etmeleri oluyor. Tarımsal eğitim ve yayın
amaçlı çalışmaların odağında artık neredeyse çiftçi yok! Bu kuruluşlar ve çalışmaları
yürütenler eğitim, tanıtım ve kılavuzluk özelliğinden sıyrılarak gittikçe şov
amaçlı görsele yönelmiş durumda.
Tarımda sahada çalışan personel gittikçe azalıyor. Sahada çalışma, teknik personel
tarafından cazibesini kaybediyor. Bunu cazip hale getirecek bir yöntem ve gereklilik
geliştirilmiyor. Maalesef bakanlık koridorlarında makam kovalamak daha cazip
hale gelmiş durumda! Bakanlıkta yükselme, belli bir hiyerarşi, emek, tecrübe
ve disiplinle olmayınca bu manzara kaçınılmaz oluyor!
Tarım ve Orman kendi yolunu belirlemeli
Tarım ve Orman, net ve kesin olarak artık bir arada yürümüyor. Tarımsal üretimin
en yoğun olduğu dönemler yaz dönemleri, bu dönemlerde maalesef orman yangınları
da yoğunlaşıyor ve tarımın lokomotif kademesi ormana yoğunlaşınca tarımsal üretim
ve faaliyetleri kontrol dışı kalıyor. Bugün bile işleyişte tarım ve orman ayrı
iki bakanlık gibi hareket ediyor.
Tarımla ilgili konuşan çok ama nitelikli konuşan yok! Muhalefetinde tarımla
ilgisi yok! Tarımla ilgili bir planı ve projesi yok! Son yıllarda belediye kaynaklarıyla
tohum alıp çiftçiye dağıtmayı, tohumların niteliğini bile bilmeden, hangi yörede
nasıl verim vereceğini bilmeden tohum dağıtmayı tarımsal hizmet ve tarıma katkı
sanacak hizada bir tarımsal zihniyetleri var! Ama bir gerçek var ki, bir taraf
kaybetmeye başlayınca kazanma ihtimali olan diğer tarafta nitelik aranmıyor
artık! Maalesef!
Çiftçi ülkenin en sabırlı kesimlerinden birini oluşturmaktadır. Ancak şu da
bir gerçektir ki, her zaman sabrın niteliğini işlevselliği sağlayanların aldıkları
kararlar ve tutumları belirlemektedir.
Biz yine de iyimser olalım, tarımın bu kronik sorunlarının yanına ayrıca
birde destekleme sorununun eklenmeyeceğini, işlerin iyi gideceğini umalım!
Ali Bayram SARIGÜL