Tarımın Sorunu ne?

Tarımsal destekler, üretimi ne kadar destekler? Tarımın kronik sorunları neden bir türlü azalmıyor? Tarım sahada, aktörler masa başında! Nasıl olacak bu iş?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 04 Eylül 2024 19:28, Son Güncelleme : 04 Eylül 2024 20:22

Tarımsal destekler yeniden yapılandırıldı

Tarımsal destekler yeniden yapılandırıldı. Hem de tarımda hiç alışık olmadığımız kadar kısa bir sürede karara bağlandı ve uygulamaya geçildi!
Uygulanabilir kapsamlı bir üretim modeli olmaktan çok ağırlıklı olarak parasal kısıtlar ön plana çıkarılarak hazırlandığı gözlerden kaçmayan destekleme modelini çiftçiler anlamaya çalışıyor, anlayanlarda temkinli yaklaşıyor.
Yeni destekleme modelinde kapsamlı bir dayanışma olmadığı, tabanın görüşleri yeterince dikkate alınmadan hareket edildiği, bir mutabakat ürünü olmadığı, yeterince olgunlaştırılmadan alel-acele sahaya sürüldüğü ve ilk raunt da istediği puanları alamadığı gelen değerlendirmelerden anlaşılıyor.
Tarımda gelenek haline gelen ya da kronikleşen önce kararı verip sonra sorunları tartışırız anlayışı burada da nüksetmiş görünüyor.
Destek ödemelerinin yapılacağı zaman, ödemelerin yapılacağı miktar ve ödemelerin yapılacağı şartlar düşünüldüğünde ve bu durum yıllık enflasyon oranları ile kıyaslandığında Tarım Bakanlığının çiftçileri memnun etmesi zor görünüyor. Ayrıca yeni destekleme modelinin tarımsal üretime katkısının da beklenenin gerisinde kalacağı tartışılıyor.

Milli ve yerli tohum üretimi neden gereken desteği görmüyor?

Yeni destekleme modelinde tarımsal sivil toplum kuruluşları, çiftçi temsilciliği adına kendilerini yok saydırmayı başarırken firma sahipleri açısından çeşitli kalemlerde varlıklarını göstermiş görünüyorlar!
Yeni modele göre patateste sertifikalı tohum kullanım desteği diğer sertifikalı tohum kullanım desteklerinden 5-6 kat daha fazla! Sertifikalı tohum desteği önemli ama patateste sertifikalı tohumların büyük çoğunluğu yabancı menşeli, yerli patates çeşitleri ise henüz tescil edildi ve üretimde oldukça yetersiz. Buna rağmen böyle bir uygulama düşündürücü! Ayrıca yeni destek modelinde asıl olması gereken, hatta ana başlık olarak yer alması gereken yerli tohum çeşidi kullanım desteğini bu destek modelinde göremedik!
Üniversitelerin, yerel ağırlıkla çalışan tarım şirketlerinin ve her şeyden önceliklisi bakanlık enstitülerinin elinde, ıslah yöntemi ile geliştirilmiş yüzlerce milli ve yerli tohum çeşitleri varken neden sertifikalı tohum desteği içerisinde ayrı bir "yerli ıslah edilmiş tohum çeşidi" kullanma desteği yer almamaktadır! Halbuki ülkemiz uzmanlarının eliyle ıslah edilmiş tohum çeşitlerine ayrı bir destek verilseydi kendi kaynaklarımızı kullanmış olmanın yanında bu alanda çalışan onlarca kurum, binlerce uzmanın çalışmalarında daha çok süreklilik sağlanır, kendi kendimize yeterliliğimiz güçlenirdi. Ayrıca şöyle bir slogan herkes iyi gelirdi; "desteklemede yerli ve mili kaynaklar öncelikli olacak!"

Tarımın kronik sorunları bir türlü azalmıyor! Bu kronik sorunlara yenileri eklenmemeli!

Son zamanlarda tarımın adeta bilgi notu ile yönetiliyor olması, bilgi notlarını hazırlayanlar konunun uzmanları olsalar da onu anlayıp işleme koyanların konuyu kapsamlı bir şekilde bilmemelerinin belirleyici olması ve bunun sahaya yansıması yeni sorunları doğuruyor. Ayrıca hazır bilgi notları, her zaman talep edeni değil bilgi notunu hazırlayanları geliştiriyor.
Tabandan ve alandan gelmeyen üst düzey bürokratlar tarımsal sorunları konuşmaktan sıkılıyor, alanları farklı olduğu için doğal olarak çözüm bulmaya da kapasiteleri yetmiyor, kendi emrindeki personelden de sürekli görüş almaya izzeti nefisleri mani oluyor ve böylece ilerleme yavaşlıyor.
Belli bir düzen ve disiplin; hem iş hem mesleki disiplin sağlanamayınca, bürokratik kadro kendi yetersizliğini eşdeğer görevdeki yetkililerin yetersizliğini ileri sürerek kapatmaya çalışıyor. Yetersizlik tepeden bakmayı beraberinde geriyor.
Yıllar boyu belli oranda var olan tarım hafızası son yıllardaki kurum dışı ve alan dışı aşırı sirkülasyondan dolayı büyük ölçüde silinmiş durumda ve bu durum işleyişte kopuklukları ve tutarsızlıkları beraberinde getiriyor.
Tohum üretiminde kaliteli ve verimli yerli çeşitler mevcutken hala yabancı çeşitler ön planda, yerli ve milli firmalarımız! Yabancı menşeili tohumdan bir türlü vazgeçmiyor.
Tarım bakanlığının en zayıf olduğu alan olan Hayvancılıkta sorunlar konuşulmakla kalıyor. Çiftçi ve üretici derdini anlatınca hepsi tek kefeye konuluyor ve ilk algıyla muhatap alınıyor. Sorunları çözmeye ve üretimi artırmaya yönelik kılavuzluk yapılamıyor.
Tarımsal mevzuatların güncellenmesinde yetersiz kalınıyor. Mevzuatların güncellenmesinde paydaşların yer alması kapsamlı bir şekilde sağlanmıyor. Bu durum uygulamada, kabullenme ve sahiplenme sorununu beraberinde getiriyor.
Tarımın ana unsurları, yapılanma ve işleyişlerini yenileyemediği için ve yenilenmeyi sadece idareci değişikliği mesabesinde ele aldığı için, tarımın değerli ve üretken kuruluşları da yapılanmalarını yenileyemiyorlar, alışılmışın dışına çıkamıyorlar.
Tarımsal kurum ve kuruluşlarda yaygınlaşan yeni bir huyda; asli görevlerini ve öncelikli işlerini görsele kurban etmeleri oluyor. Tarımsal eğitim ve yayın amaçlı çalışmaların odağında artık neredeyse çiftçi yok! Bu kuruluşlar ve çalışmaları yürütenler eğitim, tanıtım ve kılavuzluk özelliğinden sıyrılarak gittikçe şov amaçlı görsele yönelmiş durumda.
Tarımda sahada çalışan personel gittikçe azalıyor. Sahada çalışma, teknik personel tarafından cazibesini kaybediyor. Bunu cazip hale getirecek bir yöntem ve gereklilik geliştirilmiyor. Maalesef bakanlık koridorlarında makam kovalamak daha cazip hale gelmiş durumda! Bakanlıkta yükselme, belli bir hiyerarşi, emek, tecrübe ve disiplinle olmayınca bu manzara kaçınılmaz oluyor!

Tarım ve Orman kendi yolunu belirlemeli

Tarım ve Orman, net ve kesin olarak artık bir arada yürümüyor. Tarımsal üretimin en yoğun olduğu dönemler yaz dönemleri, bu dönemlerde maalesef orman yangınları da yoğunlaşıyor ve tarımın lokomotif kademesi ormana yoğunlaşınca tarımsal üretim ve faaliyetleri kontrol dışı kalıyor. Bugün bile işleyişte tarım ve orman ayrı iki bakanlık gibi hareket ediyor.
Tarımla ilgili konuşan çok ama nitelikli konuşan yok! Muhalefetinde tarımla ilgisi yok! Tarımla ilgili bir planı ve projesi yok! Son yıllarda belediye kaynaklarıyla tohum alıp çiftçiye dağıtmayı, tohumların niteliğini bile bilmeden, hangi yörede nasıl verim vereceğini bilmeden tohum dağıtmayı tarımsal hizmet ve tarıma katkı sanacak hizada bir tarımsal zihniyetleri var! Ama bir gerçek var ki, bir taraf kaybetmeye başlayınca kazanma ihtimali olan diğer tarafta nitelik aranmıyor artık! Maalesef!
Çiftçi ülkenin en sabırlı kesimlerinden birini oluşturmaktadır. Ancak şu da bir gerçektir ki, her zaman sabrın niteliğini işlevselliği sağlayanların aldıkları kararlar ve tutumları belirlemektedir.
Biz yine de iyimser olalım, tarımın bu kronik sorunlarının yanına ayrıca birde destekleme sorununun eklenmeyeceğini, işlerin iyi gideceğini umalım!

Ali Bayram SARIGÜL

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber