Memur disiplin soruşturmalarında zamanaşımı neden önemlidir?

657 sayılı Kanun, Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği, Danıştay Kararları, İçişleri Bakanlığı ve Mülga DPB Görüşleri birlikte değerlendirildiğinde; disiplin soruşturmalarında zamanaşımı sürelerine uyulmaması, verilen disiplin cezası işlemini sakatlamakta ve iptalini doğurmaktadır.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 27 Eylül 2024 00:10, Son Güncelleme : 23 Eylül 2024 11:30
Memur disiplin soruşturmalarında zamanaşımı neden önemlidir?

Zamanaşımı, disiplin hukukunda soruşturma ve ceza yönünden olmak üzere belirlenmiştir. Birincisi; soruşturma açılmasına yönelik olup, disiplin suçu teşkil eden eylemlerin gerçekleşmesi veya öğrenilmesinden itibaren; uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında 1 ay, devlet memurluğundan çıkarma cezasında ise 6 ay içinde disiplin soruşturmasına başlanılması gerekir. Aksi takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Suçun öğrenilmesinden kasıt ise yetkili amirin (disiplin cezası vermeye yetkili amirin) bizzat öğrenmesidir. İkincisi ise, eylem tarihini esas alır ve disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet 2 yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

657 sayılı Kanunun "zamanaşımı" başlıklı 127'nci maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.

" Bu Kanunun 125'inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;

a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,

b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,

Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar."

Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin "disiplin amirlerinin görev ve yetkileri" başlıklı 7'nci maddesinin (4) numaralı fıkrası hükmüne göre; disiplin amirleri, memurların 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinde yer alan disipline aykırı davranışlarını öğrendikleri tarihten itibaren 657 sayılı Kanunda ve ilgili mevzuatında belirtilen süreler içinde disiplin soruşturmasını başlatmak ve gerekli cezayı uygulayarak disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğramasını önlemek zorundadır.

Yönetmeliğin "karar süreleri" başlıklı 31'inci maddesine göre;

" (1) Disiplin amirleri; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren on beş gün içinde vermek zorundadır.

(2) Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna on beş gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren otuz gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir.

(3) Devlet memurluğundan çıkarma cezası için disiplin amirleri tarafından yaptırılan soruşturmaya ait dosya, memurun bağlı bulunduğu kamu idaresinin yüksek disiplin kuruluna tevdiinden itibaren azami altı ay içinde bu kurulca karara bağlanır.

(4) Disiplin cezası tekliflerinin disiplin kurulları veya yüksek disiplin kurullarınca reddedilmesi halinde, ceza vermeye yetkili amirlerce, ret kararlarının alındığı tarihi izleyen on beş gün içinde 657 sayılı Kanun ile bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uyulmak kaydıyla başka bir disiplin cezası verilebilir.

(5) İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ile karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren otuz gün içinde kararlarını vermek zorundadır."

Yönetmeliğin "zamanaşımı" başlıklı 32'nci maddesine göre;

" (1) Disiplin cezası gerektiren fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;

a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,

b) Devlet memurluğundan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,

başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

(2) Disiplin cezasını gerektiren fiil veya hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar."

Danıştay 10. Daire kararında (T:20.03.1991, E:1988/2495, K:1991/1002); Dava ve temyiz dosyanın incelenmesinden bir yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırıldığı belirtilen hakaret suçunun 17.05.1987 tarihinde işlendiği ve hakarete uğrayan tarafından 18.05.1987 tarihli dilekçe ile ilçe milli eğitim müdürlüğüne başvurulduğu, dolayısıyla disiplin amiri durumunda olan milli eğitim müdürünün, disiplin suçu işlendiğini bu tarihte öğrendiği, bir aylık soruşturma zamanaşımı süresi geçirilerek ... Kaymakamlığının 26.6.1987 gün ve ... sayılı görevlendirme yazısıyla muhakkik tayin edildiği anlaşılmaktadır ... 657 sayılı Yasanın 2670 sayılı Yasa ile değişik 127'nci maddesinde yer alan zamanaşımı hükmü uyarınca soruşturma zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan dava konusu işlem bu yönüyle yasaya aykırı olup, işin esası incelenip davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir. ..." denilmiştir.

Mülga Devlet Personel Başkanlığı görüşünde (T:24.05.2012, S:8727);

" Danıştay 10. Dairesinin 20.03.1991 tarih ve E.1988/2495, K.1991/1002 sayılı kararında; '...hakaret suçunun 17.05.I987 tarihinde işlendiği ve hakarete uğrayan tarafından 18.05.1987 tarihli dilekçe ile ilçe milli eğitim müdürlüğüne başvurulduğu, dolayısıyla disiplin amiri durumunda olan milli eğitim müdürünün disiplin suçu işlendiğini bu tarihte öğrendiği yer almaktadır.

Memur hakkında 657 sayılı Kanun gereği yapılacak olan disiplin soruşturması veya kovuşturmasında disiplin cezası verme yetkisi zaman aşımının hesaplanmasında öğrenme tarihi olarak;

- kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden gelen başvuru, şikayet veya ihbar niteliği taşıyan evrakın memurun görev yaptığı kurumun evrak kaydına girdiği tarihin,

- memurun görev yaptığı kurumun yetkili disiplin amirine veya disiplin kuruluna başvuru, şikayet veya ihbar gibi yollarla bilgi verildiğinde durumu tespit eden tutanağın düzenlendiği tarihin,

Esas alınması gerektiği mütalaa edilmektedir." Denilmiştir.

Danıştay 5. Daire kararında (E:1982/4277, K:1983/4011); 13 yıl önceki bir olay gerekçe gösterilerek disiplin cezası ile cezalandırma, disiplin cezalarından beklenen amaçla bağdaşmamaktadır.

Danıştay 12. Daire kararında (E:2004/4330, K:2007/772); 2 yıllık disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğradıktan sonra memuriyetten çıkarma cezası ile cezalandırmada hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Danıştay 12. Daire kararında (E:2010/5239, K:2013/9337); 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 127'nci maddesinin son fıkrasında; disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet 2 yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda; davacının fiilinin 03.10.2006 tarihi olduğu dikkate alındığında Merkez Disiplin Kurulu tarafından davaya konu disiplin cezasının verildiği 25.09.2008 tarihi itibariyle ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, Genel Müdür'ün dava konusu Merkez Disiplin Kurulu kararına onay verdiği tarih ceza verme tarihi olarak kabul edilip, ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Danıştay 5. Daire kararında (E:2016/26628, K:2017/11769); .ilgililer bakımından güvence niteliği taşıyan zamanaşımı süreleri, kamu düzenine ilişkin olmaları nedeniyle uyulması zorunlu süreler olduğundan, disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin tespit edilerek ve bu tespit sonrası fiilin işlenip işlenmediği ortaya konularak, fiilin işlendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra disiplin cezası verilemeyeceği açıktır. Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle sübjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi, kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için öncelikle kusurlu halin tespiti gerekmektedir. Kusurlu halin tespitinden kasıt ise, disiplin cezasına konu edilen fiil veya halin zamanı, yeri, şekli gibi tüm unsurların ortaya konulması, böylelikle fiilin kim tarafından, ne zaman, nerede ve ne şekilde işlendiğinin net ve açık bir şekilde belirlenmesidir. Soruşturma dosyasının, isnat edilen fiilin hiç işlenmediği gerekçesiyle işlemden kaldırılması ile zamanaşımı sebebiyle işlemden kaldırılmasının ilgili kamu görevlisi yönünden hukuki etki ve sonuçları birbirinden farklı olacağı kuşkusuzdur. Zira, hukuk aleminde var olmayan ve hiç gerçekleşmemiş bir fiil hakkında ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğradığından bahsetmek mümkün değildir. Olayda, zamanaşımı nedeniyle işlemden kaldırılmış dosya içeriği fiillerin davacı tarafından işlenip işlenmediği, fiil gerçekleşmiş ise hangi tarihte işlendiğinin ve bu fiillerin meslekten çıkarma cezasını gerektirip gerektirmediğinin, başka bir ifadeyle öncelikle, fiilin sübuta erip ermediğinin incelenmesi ve bu sonuca göre isnad edilen fiillerin işlendiğinin tespitinden sonra, fiilin işlendiği tarihin esas alınarak Disiplin Kurullarının ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı tespit edilerek, ilgili emniyet personeli hakkında tesis edilen işlemin hukuka uygun olup olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalara göre; disiplin soruşturmasında mevzuatın öngördüğü 1 aylık zaman aşımı süresinin hesaplanmasında, disiplin cezasını gerektiren ?il ve hallerin öğrenildiği tarih olarak; kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden gelen başvuru, şikayet veya ihbar niteliği taşıyan belgenin işlem yapmaya yetkili kurum veya kuruluşun evrak kaydına girdiği tarihin, başvuru, şikayet veya ihbar gibi yollarla yetkili disiplin amirine veya disiplin kuruluna şifahi bilgi verildiğinde ise durumu tespit eden tutanağın düzenlendiği tarihin öğrenme tarihi olarak kabul edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Konu hakkında aynı minvalde İçişleri Bakanlığı'nın 08.06.2012 tarihli 8514 sayılı görüş yazısı da bulunmaktadır.


Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber