Personeline araç tahsis eden şirketler büyük risk altında!
Üst düzey yöneticilere ve personele tahsis edilen araçların iş dışı kullanım giderlerinin "net ücret" kabul edilip vergilendirilmesi, vergi incelemelerinde önemli bir risk oluşturuyor. Abdullah Tolu'nun köşe yazısında bu konu detaylıca ele alındı.
Ekonomimden Abdullah Tolu'nun yazısına göre; Son dönemlerde vergi kamuoyunu yakından ilgilendiren yeni bir tartışma konusu gündeme geldi: Şirketlerin yöneticilere ve personele tahsis ettiği araçların vergisel durumu. Vergi incelemelerinde bu araçların iş dışı kullanımına ilişkin giderlerin, çalışanlara sağlanan bir menfaat olarak değerlendirilip, ücret kabul edilmesi gerektiği iddia ediliyor. Bu yaklaşım, şirketler için ciddi bir vergi riski yaratıyor.
Mevzuatta Bir Değişiklik Yok Ama Yaklaşım Değişti
Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. Maddesi, çalışanlara sağlanan ayni ve nakdi menfaatlerin ücret kapsamında değerlendirileceğini öngörüyor. Ancak, bu düzenleme uzun süredir var olmasına rağmen, yakın zamanda herhangi bir değişiklik yapılmadı. Buna karşın Maliye, bu konuda yeni bir yorum getirerek, iş dışı kullanım giderlerini ücret olarak kabul etmeye başladı.
Maliye'nin bu yaklaşımı, 2012 tarihli bir özelgeye dayanıyor. Özelgede, yöneticilere tahsis edilen araçların iş dışı kullanımının "net ücret" kabul edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Aynı görüş, vergi incelemelerine de yansımış durumda. Bu kapsamda, araçların işe geliş-gidiş veya tatil gibi iş dışı kullanımına ilişkin giderler brütleştirilip gelir vergisi stopajı kesintisi yapılıyor.
Danıştay'ın Görüşü
Danıştay 9. Dairesi'nin yakın tarihli bir kararında, Maliye'nin bu yorumunu doğrulayan ancak varsayımlara dayalı cezalı tarhiyatlara karşı dikkat çeken bir yaklaşım benimsendi. Kararda, iş dışı kullanımın somut verilerle ispatlanması gerektiği vurgulandı. Aksi takdirde yapılan cezalı tarhiyatların hukuka uygun olmayacağı ifade edildi.
Maliye'nin Görüşü Eleştiriliyor
Maliye'nin araçların iş dışı kullanımını ücret olarak değerlendirme yaklaşımı oldukça zorlama bir yorum. Araçların tahsis edilmesinin tamamen iş amaçlı olduğu, çalışanların cebine giren bir nakdi fayda sağlamadığı belirtiliyor. Tolu, şirketlere ait cep telefonu ve bilgisayarların eve götürülmesinin ücret sayılmadığını hatırlatarak, araç tahsisinin de aynı kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.
Gider Kısıtlaması Zaten Sorunu Çözüyor
Tolu, 7194 sayılı Kanun'la getirilen binek otomobil giderlerine ilişkin yüzde 70 - 30 gider kısıtlamasının bu sorunu çözdüğünü ifade ediyor. Araç giderlerinin yüzde 30'unun otomatik olarak KKEG (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider) olarak matraha eklenmesi nedeniyle, bu giderlerin bir daha ücret olarak vergilendirilmesinin gerekmediği belirtiliyor.
"Ağaçlarla Uğraşırken Ormanı Görmemek"
Tolu, Maliye'nin kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmek yerine, kayıtlı şirketlerin üzerinde vergi yükünü artırmaya yönelik çabalarını eleştiriyor. Bu tür tartışmaların enerji kaybına yol açtığını ve daha önemli alanlara odaklanılması gerektiğini vurguluyor.
Sonuç
Şirketlerin, yöneticilere ve personele tahsis edilen araçların iş dışı kullanımına yönelik vergi incelemelerinde dikkatli olması gerekiyor. Maliye'nin ise bu konuda daha kapsayıcı ve adil bir değerlendirme yapması gerektiği ifade ediliyor. Abdullah Tolu'nun ifadesiyle, kayıt dışı ekonomiye yönelerek gerçek vergi kayıplarına odaklanılması önem taşıyor.