Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Disiplin Hukukuyla İlişkisi
657 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi Kararları, Danıştay İDDK Kararı birlikte değerlendirildiğinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının disiplin hukukuna etkisi olmaz, ceza hukuku ile disiplin hukuku ayrı ayrı hükümler ifade eder.
Ceza Hukuku açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin
Disiplin Hukukuyla ilişkisi bu yazımızda değerlendirme konusu edilecektir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 131'inci maddesine göre; aynı olaydan
dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin
kovuşturmasını geciktiremez, memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması
halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.
Bu madde bağlamında memurun yargılanması sonucunda ceza alıp almamasının disiplin
hukuku açısından genel olarak herhangi bir önemi yoktur.
657 sayılı Kanunun disiplin hukukuna ilişkin düzenlemeleri ile hükmün açıklanmasının
geri bırakılması düzenlemesi birlikte analiz edildiğinde; disiplin soruşturması
ile ceza soruşturması birbirinden bağımsız yürütülmekte olduğu görülecektir.
Memurun işlemiş olduğu bir fiil ceza hukuku açısından suç teşkil etmezse dahi
disiplin hukukuna göre suç teşkil edebilir.
Ceza mahkemesi kararının disiplin soruşturması açısından delil niteliğinde olduğunu ifade edebiliriz. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarında suç konusu fiilin memurca işlendiği kesinleşmiş olsa dahi disiplin cezaları verilirken doğrudan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarının esas alınması Anayasa Mahkemesi tarafından masumiyet ilkesinin ihlal edildiği yönünde kararlar verilmesini gerektirmektedir (Tarih: 13.06.2013, Başvuru No: 2012/665)
Anayasa Mahkemesi bir kararında; ceza muhakemesi sonucunda kişinin isnat edilen eylemi işlemediğine dair hükümler dışında, ceza mahkemesi hükmü disiplin makamları açısından doğrudan bağlayıcı olmadığına hükmetmiştir (Tarih: 13.06.2013, Başvuru No: 2012/665)
Disiplin cezaları ve ceza verilmesine neden olan eylemler memurların çalıştıkları kurumun düzenine aykırı fiilleri nedeniyle kendilerine uygulanan zorlayıcı önlemler niteliğindedir. Disiplin cezasını gerektiren fiilin niteliğine göre ceza yargılamasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olması disiplin hukuku yönünden ortada bir ceza mahkümiyeti bulunmadığından bahisle disiplin cezası uygulanmaması sonucunu doğurmayacaktır (Danıştay Onikinci Daire, T: 25.05.2012, S: 2012/3553).
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kararında (T: 20.06.2003, E: 2003/67, K: 2003/436); 657 sayılı Kanunun 131'inci maddesine göre memurun ceza yasasına göre mahkum olması ya da olmamasının disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, disiplin hükümleri bakımından memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelikte ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğu anlaşılan davacıya, adli yargıda suç sayılan fiili nedeniyle delil yetersizliğinden beraat etmiş olduğuna bakılmaksızın, devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak; bir eylemi nedeniyle memur hakkında ceza mahkemesinde
kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin soruşturmasını geciktirmez, memurun
ceza kanununa göre mahkum olması ya da olmaması hallerinin disiplin cezasının
uygulanmasına engel olmaz. Aynı olaydan ötürü memur hakkında ceza mahkemesinde
kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin soruşturmasını geciktirmediği gibi memurun
Ceza Kanunu'na göre beraat etmesi veya mahküm olması, ayrıca disiplin cezasının
uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.