'Uçak parçası üretenle güvenlik aynı asgari ücreti almamalı'
Asgari ücretin her ilde aynı etkiyi yaratmadığını söyleyen OSTİM Başkanı Orhan Aydın, ücretin serbest piyasaya bırakılmasının tartışılabileceğini söyledi. Aydın, uçak parçası üreten ile AVM'deki güvenlik görevlisinin aynı asgari ücreti almaması gerektiğini bildirdi.
OSTİM Başkanı Orhan Aydın, asgari ücretten finansmana, eğitimden üretime birçok konuda EKONOMİ'nin sorularını yanıtladı. Günümüzde yüzde 60-65 faizle finansman kullanıp üretim yapmak yerine, işyeri veya işletmeyi satıp parayı faize yatırmanın daha karlı olduğunu belirten Aydın, OSTİM'de de bunu tercih eden iş insanları olduğuna dile getirdi.
OSTİM'de şu anda gündemi en çok meşgul eden konu nedir?
Şu anda en çok Çin konuşuluyor. Eskiden başka ülkelere giden iş insanlarımız çok umutlu dönerlerdi. Artık Çin'de fuara giden iş insanlarımız gerçekten tedirgin dönüyorlar. Ülkedeki dönüşümden çok etkilenmişler. Çin'deki üretim maliyetinden ve teknolojinin geldiği noktadan çok endişeliler. Bu durum, rekabet seçeneklerinin tartışılmasına yol açıyor. Ancak ağırlığını KOBİ'lerin oluşturduğu OSTİM üretim esnekliğinin avantajını yaşıyor. Örneğin Türkiye genelinde sanayi üretimi düşerken, OSTİM'de düşmüyor. Bunu elektrik tüketiminden görebiliyoruz. Bir sebebi de giderek gelişen savunma sanayiine üretim yapmamız.
Üretim sadece Türk firmalarına yapılmıyor değil mi?
Örneğin havacılıkta; Boeing'e, Airbus'a üretim yapan firmalar var. Bindiğiniz her uçakta OSTİM'den bir parçaya rastlayabiliyorsunuz. Savunma sanayiinde karada yürüyen her araçta OSTİM ürünleri var. Vatandaşın dişinde, kolunda, dizinde bile OSTİM'de üretilen implantlar var. Savunma sanayiine üretim yapabilen firmalar, tüm sanayiye üretim yapma yetkinliğine erişiyorlar.
2025'te Türkiye ekonomisi ve OSTİM açısından ne bekliyorsunuz?
Bunu tahmin etmek çok kolay değil, iyileşme yönünde gelişme bekliyoruz, ama şu karmaşanın içerisinde yorum yapmak çok mümkün değil. Ortam Ankara'nın sisi gibi ve bu yüzden gelecek tasarımı yapmak çok zor. Basiretli tüccar kavramını işletemiyoruz. Döviz, enflasyon ne olur, bu kadar belirsizliğin içinde iş yapmak gerçekten çok zor.
Asgari ücret ile ilgili farklı görüşleriniz olduğunu biliyoruz.
Çalışanlar mutlaka emeklerinin karşılığını almalı. Ancak ben sanayide asgari ücretin farklı olması gerektiğini düşünüyorum. Sanayi üretimi çok kıymetli. AVM'deki bekçinin katma değeriyle, uçağa üretim yapan işçinin katma değeri aynı değil. Ancak katma değerli üretim yapana da aynı ücreti verirseniz, insanlar sanayide üretim sürecine katılmıyor. Daha kolay olanı tercih ediyorlar. "OSTİM'de asgari ücret alacağıma, AVM'de asgari ücret alırım" diye düşünüyorlar. Yeni girenler dışında kimse asgari ücretle çalışmıyor burada ama insanların sanayide çalışmayı tercih etmesi için başka şeyler yapmak gerekiyor. Mesleki eğitim alanlar da gelip burada çalışmayı tercih etmiyor. Hatta firmalarımız "iş alma, sipariş gibi sorunlarımız yok ama çalıştıracak eleman bulamıyoruz" şeklinde konuştu. Ayrıca İstanbul ile diğer illerin geçim şartları aynı değil. Türkiye'de insanların yüzde 50'si asgari ücretli görünüyor ama gerçek öyle değil. Daha yüksek ücret alanlar da asgari ücretli gösteriliyor, üstelik bunu devlet de biliyor. Şimdi bir tarafta blok işsizlik var öbür tarafta çalışanlara ödenecek ücrete alt sınır koyuyorsunuz. Bu sınır kalkarsa arz talep buluşup, piyasa regüle olmaz mı? Asgari ücreti tek olarak belirlediğinizde, yaşamın daha pahalı olduğu İstanbul gibi illere az geliyor bu seviye. Eğer Türkiye sanayi ile kalkınmak istiyorsa, üretim ülkesi olacaksa sanayideki asgari ücretin daha yukarıda bir yerlerde olması lazım. Kurumsal yapılar büyüdükçe, kapitalizmin öğretileri işin içine girince maliyetleri düşürmek için ilk yapılacak şeyi işçi ücretlerine dokunmak olarak görüyorlar. Ancak bunun örneklerini Anadolu sermayesinde çok görmüyoruz.
KOBİ'lerin finansmana erişim sorunu OSTİM'de nasıl hissediliyor?
Aynı şikayetler burada da var. Maalesef şu anda içinde bulunduğumuz ortam parayı çok kıymetli hale getirdi. İnsanlar para lazım olunca doğal olarak bankaya gidecek. Ancak burada engelle karşılaşıyorlar. Yani yüzde 60-65 ticari faizle finansman kullanıp para kazanabilecek sektör yok, varsa da ben bilmiyorum. Bu durumda malını mülkünü satıp faize yatıranlar var. Ters işleyen bir mekanizmanın içindeyiz. Bu kısır döngüden çıkmamız için öncelikle enflasyon belasından kurtulmamız lazım. Alınan önlemler inşallah karşılığını bulur ve enflasyon öngörülen seviyeye gelir. Aksi takdirde bu sistem bütün ayarları bozuyor. Maalesef insanların ahlakını da bozuyor bu durum.
"20 ÜLKEYE OSB DANIŞMANLIĞI YAPIYORUZ"
OSTİM'in Özbekistan'da kurduğu OSB önemli bir noktaya geldi. Başka ülkelerden
de talep var mı?
Şu ana kadar 20 ülke ile temas kurduk, bazılarına OSB kurulumu için teknik danışmanlık
yaptık. Örneğin Sudan Hartum'da kurulan bölgeye, oradaki üniversite ile birlikte
OSTİM de katkı verdi. Yemen, Tunus, Kazakistan ve Mısır'da çalışmalarımız var.
Birçok ülke istiyor ama yatırımın parasal kısmını kendileri çözmesi gerekiyor.
Sonuç olarak biz elimize çantayı alıp da 'size OSB kuralım' diye ülkelerin kapısına
gitmiyoruz.
"ÜNİVERSİTEDE 5 YIL SONRASININ HEDEFİNE ŞİMDİDEN ULAŞTIK"
OSTİM Teknik Üniversitesi için yola çıkarken kurduğunuz hayaller gerçekleşti
mi?
Öğrenci sayısında 4-5 yıl sonrası için öngördüğümüz hedefe şimdiden ulaştık.
Sanayinin, toplumun beklentilerine cevap verecek insan yetiştirmek istiyoruz
ve çalışmalarımızın sonuçlarını pratikte görmeye başladık. Mezunlarımız, sanayinin
içinde eğitim aldıkları için daha fazla tercih ediliyorlar. Öğrencilerimiz girişimcilik,
üretime yakın olma duygusuyla buraya geliyor. Üniversitemize 87 ülkeden öğrenci
gelmiş. Çocuklar geldikleri ülkelere ihracat yapmak isteyen firmalarda çalışıyorlar,
mezun olup döndüklerinde de Türkiye ile ilişkileri sürüyor. Sadece bu öğrencileri
çalıştırarak ihracat yapan firmalar var. Bir firmamız 80 ülke masası kurmuş,
o ülkenin öğrencisini masaya oturtuyor ve yem katkı maddesi ihracatı yapıyor.
Ankara Kalkınma Ajansı işbirliği ile Ankara'da okuyan tüm yabancı öğrencilere
dış ticareti öğretmeye çalışıyoruz.
MARUF BUZCUGİL-HÜSEYİN GÖKÇE