TİM Başkanı: En büyük problem Türkiye'nin pahalı olması

TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe, 2024 yılında rekabetçiliğin zarar gördüğünü ve bazı sektörlerin güç kaybettiğini dile getirerek, "2025 yılı aynı şekilde devam etmez umarım. En büyük problem Türkiye'nin pahalı olması. Çok çok pahalı. Rakip ülkelerimizden dolar bazında yüzde 50'nin üzerinde pahalıyız. Doğu Avrupa ülkelerinden neredeyse dolar bazında yüzde 20-25 pahalıyız." ifadesini kullandı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 16 Ocak 2025 16:44, Son Güncelleme : 16 Ocak 2025 16:48
TİM Başkanı: En büyük problem Türkiye'nin pahalı olması

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Bölgesel Toplantıları'nın ilki Ege İhracatçılar Birliği'nde gerçekleştirildi.

İhracatçılar, ihracatı ve sanayiyi etkileyen temel sorunlar ile çözüm önerileri hakkında güncel bilgiler paylaşmak ve birlikte atılabilecek adımları değerlendirmek üzere bir araya geldi.

Toplantıda ihracatçılara seslenen TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye'yi ihracatta dünyanın ilk 10 ülkesi arasına çıkarmak istediklerini söyleyerek, " Tabi küresel ticaret dikensiz gül bahçesi değil. 2024'te ise rekabetçilikle ilgili ciddi sorunlar yaşadık. Yine de her iki yılı artıda tamamlamayı başardık. 2024'te yüzde 2,5 artıdayız. Geçen yıl, 262 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek yıllık ihracat değerine ulaştık. Küresel ihracattaki payımızı yüzde 1,08'e çıkardık. Yüzde 2,5'lik artışta özellikle otomotiv, çelik ve savunma sanayi gibi sektörlerimizin katkısının altını çizmem gerekiyor. Mal ihracatı yapan 26 sektörümüzden 13'ü artı, 13'ü eksi yazdı. Hizmet ihracatımız son yıllarda hızlı bir artış trendi izliyor. Bu yılı da inşallah hedefin üzerinde bir rakamla tamamlayacağız" dedi.

"Daha fazla ihracat yapabiliriz"

2025 yılına 280 milyar dolarlık ihracat hedefiyle başlandığını ve yaklaşık yüzde 7 arttırılmasının hedeflendiğini ifade eden Gültepe, "Başarabilir miyiz? Türkiye'nin potansiyeline, ihracatçımızın gücüne baktığımızda daha fazlasını da yapabiliriz. Ama yakın coğrafyamızda jeopolitik riskler devam ediyor. Kuzeyimizde, Ukrayna'da üç yıldır savaş var. Güneyde İsrail'in saldırıları devam ediyor. Suriye'de iç savaş sona erdi ama istikrarlı bir döneme geçiş zaman alacak. Bu ülkedeki gelişmeleri yakından takip edeceğiz. En büyük ihracat pazarlarımızdan ABD'de Donald Trump, 20 Ocak'ta ikinci kez başkanlık koltuğuna oturacak. Tüm bu gelişmelerin 2025'teki ihracatımıza olumlu ya da olumsuz yansımaları olacak. Küresel konjonktürün yanında içerideki gelişmeleri de yakından takip edeceğiz" dedi.

"En büyük problem Türkiye'nin pahalı olması"

2024 yılında rekabetçiliğin zarar gördüğünü ve bazı sektörlerin güç kaybettiğini dile getiren Gültepe, "2025 yılı aynı şekilde devam etmez umarım. En büyük problem Türkiye'nin pahalı olması. Çok çok pahalı. Rakip ülkelerimizden dolar bazında yüzde 50'nin üzerinde pahalıyız. Doğu Avrupa ülkelerinden neredeyse dolar bazında yüzde 20-25 pahalıyız. Türkiye'nin kur ve enflasyon arasındaki bağlantısı sürdürülebilir değil. 27 sektör, hizmet sektörü dahil herkes pahalı olduğumuzu ve iş devam etsin diye sipariş alındığını söylüyor. Halk arasında şöyle bir algı var. İhracatçı yüksek kur istiyor. Asla ve asla öyle bir şey yok. Türkiye'nin istikrarlı bir ekonomiye kavuşması için kur yükselmemeli dengede gitmeleri gerek. İnşallah 2025 yılında kur ve enflasyon paralel bir şekilde gider. Hatta yıllık enflasyonun beş puan altına bile razıyız. Hiçbir şekilde bizim başka bir talebimiz olmadı. İhracatçı bu anlamda nasıl rekabet edecek? 2024'ü bir şekilde tamamladık. Ama aynı anlayış devam ederse bu sene çok zorlanırız. Yapılacak şey aslında belli. Enerjiyi yeniden toparlamamız gerekiyor. Her platformda bunu söylemeye devam edeceğiz. 2025 yılı ihracat hedefimizi yakalayabilmek için politikaları biraz daha değiştirmek gerektiğini, sanayinin biraz daha ön plana çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Enflasyonla mücadele ederken bir taraftan ihracat ve üretim parka alınmamalı, sürdürülebilir şekilde yukarıya doğru devam etmeliyiz" dedi.

Özellikle Türk ihracatçısının elini rahatlatacak STA'lara daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini söyleyen Gültepe, " Avrupa şu anda sıkıntılı. Amerika tarafında, ister Güney Amerika ister Kuzey Amerika ve bir de Uzak Doğu'da çok daha fazla pay almamız gerekiyor. İhracatımızı önümüzdeki dönemlerde, 2025'te 280 milyar dolar daha sonra 300 milyar dolara çıkarmamız için Avrupa pazarında mevcudu korumalıyız ve diğer pazarlardan pay alarak ilerlememiz gerekiyor. Avrupa'nın ayağa kalması zaman alacak" dedi.

"Üretim enflasyonu değil tüketim enflasyonu var"

Türkiye'de şu anda üretim enflasyonu değil tüketim enflasyonu olduğunu savunan Gültepe, " Pandemi sonrasında zayıf kaldık, her yıl ülkemizi yüzde 10 büyüterek devam etme imkanımız olabilirdi. Bakanlıklarımıza her platformda anlatıyoruz. Yeni yönetim, geçmiş dönemde kısıtlanmış olan finansla ilgili sıkıntıların çoğunu aştı. Şu anda finansmana ulaşmada bence bir problem yok. İhracatçı için uygun koşullarda finansmanın önemini biliyoruz. Bu konu her zaman önceliklerimizden biri oldu. İki yıl önce Türk Ticaret Bankası'nı ihracat ailemize kazandırmıştık. Henüz resmi tanıtımını yapmasak da bankamız faaliyetlerine başladı. Bu yıl ihracatçılarımıza toplamda 150 milyar lira kredi limiti tahsis etmeyi; 60 milyar liralık da kredi kullandırmayı planlıyor. Tabi bu henüz ilk yıl. Önümüzdeki dönemde bu hacim giderek büyüyecek. Yüzde 82'si ihracatçılara ait olan İGE A.Ş. aracılığıyla 2024'te firmalarımıza 83,1 milyar liralık kefalet desteği sunduk. Bu yıl bu desteği 160 milyar liraya çıkarmayı planlıyoruz. Yine bizim yoğun taleplerimiz sonucu Türk Eximbank da ihracatçıya desteklerini artırdı. 2024'te 48,7 milyar dolarlık ihracat desteği sağlayan Türk Eximbank'ta bu hacmin 2025'te 50 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz. Ama en büyük problemimiz faizlerin yüksek olması. Faiz indirimleri başladı. Reeskont kredilerinin firmalara maliyeti yüzde 30 oldu. Finansman maliyeti kur da yerinde sayınca çok büyük bir eksi yazıyordu ve maliyet yüzde 37'den aşağı olmadı. 2024 yılında inşallah bunları geride bıraktık" dedi.

"Bölgesel asgari ücretin tartışılması gerekiyor"

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ise rakip ülkelerle kıyaslandığında son dönemde artan maliyetler nedeniyle rakiplere göre yüzde 40-50 daha pahalı kalındığını söyleyerek, bölgesel asgari ücretin tartışılması gerektiğini vurguladı.

Yeniden değerlendirme oranının devletin kendi alacakları için yüzde 44 olarak belirlendiğini, ihracatçıların da buna paralel bir döviz artışı talep ettiğini ifade eden Eskinazi, " Son dönemde uygulanmakta olan ekonomik programın temel bir eksikliği olarak, reel sektör ve sanayiye yeterli desteğin verilmediği, ekonomi yönetiminin büyük oranda finansal bir perspektifle yürütüldüğü görülmektedir. Bu durum, reel sektörün çok ciddi bir çıkmaza girmesine neden olmaktadır. Her ne kadar ihracat istatistiklerinde bir artış görülse de, bu artışın sebeplerini derinlemesine değerlendirdiğimizde şunlar ortaya çıkıyor: Kazanılan pazarları kaybetme korkusu, sermayesini yitiren sanayi sektörlerinin daha ucuz kredi olan ihracat kredileri için ihracat taahhüdünü kapatma ihtiyacı, işyerini kapatmak isteyen imalatçıların kıdem tazminatını ödeyecek sermayeleri olmamasıdır. Bu yapısal sorunlar, ihracatçıların çok daha etkin bir destek mekanizmasına ihtiyacı olduğunu göstermektedir" dedi.

"Reel sektör ve sanayi zaman geçtikçe çıkmaza girdi"

Yürütülmekte olan ekonomik programın ekonomi yönetiminden uzak, sadece finansa yönelik yönetildiğini kaydeden Eskinazi, bu sebeple; reel sektör ve sanayinin zaman geçtikçe bir çıkmaza girdiğini söyleyerek şu taleplerde bulundu, "İhracatçılara acilen Merkez Bankası'nın döviz bozdurma mecburiyeti ve döviz alma zorunluluklarının kaldırılarak daha rahat hareket etmesinin sağlanması gerekiyor. Aşırı değerli olan TL'ye karşı ihracatçıların döviz bozdurmaları esnasında mahsup edilmek kaydıyla yüzde 10'a kadar bir teşvik verilmelidir. Döviz Kredisi geri ödemelerinin istisna kapsamına alınması gerektiğini düşünüyoruz. Şua an yürürlükte olan mevzuata göre ihracat bedellerinin yüzde 30'unu TCMB'ye satma zorunluluğu var. Dolayısıyla ihlal kapsamına girmemek için tahsil edilecek ihracat bedelinin yüzde 70'inin kredi vadesine kadar serbest kullanıma alınıp kredi geri ödemesinin de bu tutardan yapılması dışında bir çare bırakılmamış. Bizlerin İhracat bedelinin yüzde 70'ini vadesiz hesapta tutma lüksümüz hiç yok hele ki TL'nin günden güne değerlendiği bir durumda.

TCMB reeskont kredilerinin istisna kapsamı Döviz Dönüşüm Desteği istisnalarından daha geniş tutulduğuna da dikkat çeken Eskinazi, TCMB Reeskont kredilerinde verilen istisnaların Döviz Dönüşüm Desteği'nde de geçerli olmasını talep ettiklerini sözlerine ekledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber