Devlet Memurunun İşlediği Yüz Kızartıcı Suçun, Başka Bir Suça Dönüşmesi Halinde Disiplin Cezası Ne Şekilde Uygulanmalıdır?

Ceza yargılaması sonucunda işlenen fiilinin niteliğinin değişmesi halinde, ilk haline göre uygun görülen disiplin cezasının da bu değişen hale göre yeniden değerlendirilmesi ve dikkate alınması gerekir.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 01 Şubat 2025 14:00, Son Güncelleme : 27 Ocak 2025 09:31
Devlet Memurunun İşlediği Yüz Kızartıcı Suçun, Başka Bir Suça Dönüşmesi Halinde Disiplin Cezası Ne Şekilde Uygulanmalıdır?

657 sayılı Kanun'un "Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller" başlıklı 125. maddesinin "Devlet memurluğundan çıkarma" başlıklı (E) fıkrasının (g) alt bendinde; "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" düzenlemesine,

"Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi" başlıklı 131. maddesinde; "Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz." düzenlemesine yer verilmiştir.

Dava, polis memuru olarak görev yapan davacı tarafından; Cumhuriyet Başsavcılığınca "rüşvet almak" suçunu işlediğinden bahisle başlatılan ceza soruşturması nedeniyle hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucunda "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" disiplin suçunu işlediğinden bahisle 657 sayılı Kanun'un 125/1-E-(g) maddesi uyarınca ''Devlet memurluğundan çıkarma'' cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... günlü, ... sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

"... İdare Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla; davacının üzerine atılı "rüşvet almak" suçunu işlediğinin ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararı ile tespit edildiği ve Türk Ceza Kanunu'nun 252/2 maddesi uyarınca "3 yıl 4 ay hapis cezası" ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacının rüşvet suçu nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği dikkate alındığında, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak derecede yüz kızartıcı ve utanç verici fiilde bulunduğunun sübuta erdiğinden bahisle devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir."

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti:

"... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen temyize konu kararla; dava konusu işlemin sebebini oluşturan eylemi nedeniyle davacının, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararı ile "rüşvet almak" suçundan "3 yıl 4 ay hapis cezası" ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan kararın ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla bozulduğu, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararı ile davacının "görevi kötüye kullanma" suçunu işlediği gerekçesiyle "3 ay hapis cezası" ile cezalandırıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği; kamu görevlilerince işlenen fiillerin, disiplin suçunun yanında ceza hukuku bakımından da suç teşkil etmesi durumunda, ceza yargılaması ile disiplin soruşturması birbirinden bağımsız yürütüldüğü ve kamu görevlisinin "üzerine atılı fiili işlediğine veya işlemediğine" dair hükümler dışında, ceza mahkemesi kararlarının disiplin yargılaması bakımından doğrudan bağlayıcı olmadığı; dava konusu işlemdeki suç tipi ile ceza davasındaki suç tiplerinin birbirinden farklı olması nedeniyle davacı tarafından işlendiği ileri sürülen fiilin ceza yargılamasından bağımsız olarak davacı tarafından işlenip işlenmediği, işlendi ise 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin 1. fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde yer alan disiplin suçu kapsamında olup olmadığının değerlendirildiği, polis memuru olan davacının, M. A. Z.'nin trafik belgelerindeki eksikliği tespit edip, ceza miktarını belirleyerek bu konuda işlem yapmakla yükümlü ve yetkili olduğu halde herhangi bir işlem yapmadığının ve anılan şahsı evine kadar takip ettiğinin davacının tevilli ikrarı ile de sabit olduğu; her ne kadar davacı tarafından, anılan şahsın kendisinden kaçarcasına hızlı gitmesi hasebiyle şüphelendiğinden şahsı takip ettiği beyan edilmiş ise de, şahsa cezai işlem yapmadığı halde şüphelenmesi üzerine evine kadar takip etmesi durumunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve bunun görev amaçlı olarak yapıldığını açıklayamayacağı, davacının sübuta eren fiilleriyle memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak eylemini işlediği anlaşılmakla eylemine uyan 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin 1. fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık ve davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir."

Danıştay İkinci Dairesinin Esas No : 2022/4541, Karar No : 2024/3775 ile,

"Ceza muhakemesi hukuku ve disiplin hukuku farklı kural ve ilkelere tabi disiplinlerdir. Disiplin hukuku, kurumun iç düzenini korumayı amaçlayan ve bunun için kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine yönelik olarak uygulanacak yaptırımları ve bu yaptırımların uygulanmasındaki usul ve esasları düzenleyen bir hukuk alanıdır. Bazı hallerde kamu görevlisinin fiili, ceza hukuku kapsamında suç tanımına uymasının yanı sıra disiplin hukuku yönünden de sorumluluk gerektiren bir mahiyet taşıyabilir.

Disiplin hukuku ile ceza hukuku soruşturma ve yargılama usulü, verilen cezanın niteliği ve bu cezanın doğurduğu sonuçlar ve etkileri ile ceza ve suçların tanımı ve konuluş amaçları birbirinden farklı özellikler taşısa da; disiplin hukuku yönünden suç tanımlanması, aynı zamanda ceza hukuku yönünden de aynı olan suçların sübuta erip ermediği konusunda ceza mahkemelerinin vermiş olduğu kararların disiplin hukuku açısından bağlayıcılığı bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının disiplin cezasıyla cezalandırılmasına neden olan "rüşvet almak" suçu isnadıyla açılan davada; davacının, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla üzerine atılı rüşvet almak suçunu işlediği sabit olduğu gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun 252/2 maddesi uyarınca "3 yıl 4 ay hapis cezası" ile cezalandırıldığı, anılan kararın ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla bozulduğu, bozma kararına uyulmak suretiyle yapılan yargılamada davacıya isnat edilen suçun niteliğinin değiştiği, davacının fiilinin "rüşvet almak" suçu yerine "görevi kötüye kullanma" suçunu oluşturduğunun tespit edildiği ve bu suça göre cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer alan yasal düzenlemeler ve maddi olay birlikte incelendiğinde; davacıya isnat edilen "rüşvet almak" fiilinin, aynı zamanda ceza hukuku kapsamında bir suç olması ve Türk Ceza Kanunu'nda açıkça tanımlanmış bulunması nedeniyle yapılacak ceza yargılaması sonucunda suçun işlendiğinin sabit görülüp, kişinin cezalandırılması halinde "rüşvet almak" suçunun işlendiğinden bahsetmek mümkün olacaktır. Ancak kesinleşen ceza yargılaması sonucunda davacının fiilinin "rüşvet almak" suçu kapsamında olmadığı tespit edilmiştir.

Bu durumda, "rüşvet almak" fiili nedeniyle başlatılan disiplin soruşturması sonucunda davacının 657 sayılı Kanun'un 125/E-g maddesi uyarınca cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Bununla birlikte disiplin hukukunun kurumun iç düzenini korumayı amaçlayan ve bunun için kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine yönelik olarak uygulanacak yaptırımları belirleyen bir hukuk alanı olması nedeniyle davalı idarece davacının fiiline uygun başka bir disiplin cezası verilebileceği de tabiidir.

Açıklanan nedenlerle;

- DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,

-Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen ... günlü; E:..., K:... sayılı temyize konu kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca BOZULMASINA, karar verilmiştir."

Dolayısı ile dava konusu olay hakkında, memurun işlediği ve Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olarak belirlenen fiilin niteliğinin, ceza yargılaması sonucunda değişmesi halinde, değişen yeni hale göre takdir edilecek disiplin cezasının da değerlendirilmesi ve davacının fiiline uygun bir disiplin cezası ile tecziye edilmesi gerekmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber