Memurun Siyasi Faaliyeti, Disiplin Cezası Uygulaması ve Hak İhlali
AYM kararına göre, kamu görevlilerinin özel hayatlarındaki davranışlarının ve sosyal medya faaliyetlerinin memuriyetlerini etkilemesi halinde fiilleriyle orantılı bir disiplin yaptırımına maruz bırakılabilecekleri ve şartlar dahilinde bunun ifade özgürlüğü kapsamında mütalaa edilemeyebileceğinin kabulü gerekir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller" başlıklı 125. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
.
B - Kınama : Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.
Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
...
d) Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,
D - Kademe ilerlemesinin durdurulması: Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 - 3 yıl durdurulmasıdır.
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
.
o) Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak.".
Öğretmen olan başvurucu 7/6/2015 tarihli Milletvekili Genel Seçiminin arifesinde sosyal medya sitesinde bir siyasi partiyi destekleyici nitelikte paylaşımda bulunarak o partiye oy verilmesini açıkça talep ettiği ve partinin propagandasını yaptığı gerekçesiyle disiplin cezası ile cezalandırılmış, akabinde söz konusu disiplin cezasının iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemenin davayı reddetmesi üzerine başvurucu, istinaf kanun yoluna başvurmuş; istinaf talebi de bölge idare mahkemesince reddedilmiştir.
Bu defa kamu görevlisinin sosyal medya paylaşımı nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesine 10/4/2017 tarihinde başvuru yapılmıştır.
AYM nin Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5/9/2024 tarihinde, (B. No: 2017/20729) başvuruda Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.
AYM nin karara ilişkin 20/1/2025 tarihli basın duyurusuna göre yaptığı değerlendirmeye göre,
" Başvurucu, ifade açıklamasını aleniyet kazandırma niyetiyle yapmadığını veya aleniyet kazanması ihtimaline karşı gereken özen yükümlülüğünü gösterdiğini ortaya koyamamıştır. Bu itibarla bahse konu paylaşımın kendiliğinden bireyin siyasi görüş sahibi olabilmesi hakkı kapsamında olduğunu ve anayasal korumadan yararlanması gerektiğini söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla anılan paylaşımın niteliği gereği siyasi partiler lehine veya aleyhine başkalarını ikna etme çabası olarak kabul edilecek açıklamalardan olduğu ve propaganda düzeyine ulaştığı değerlendirilmiştir.
Öte yandan kamu görevlilerinin özel hayatlarındaki davranışlarının memuriyetlerini etkilemesi halinde fiilleriyle orantılı bir disiplin yaptırımına maruz bırakılabileceklerinin kabulü gerekir. Ancak bunun için kamu görevlisinin fiilinin memuriyetini etkilediğinin idari ve yargısal makamlarca ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulması gerekir. Öğretmenlik mesleğinin etki alanı ve sembolize ettiği değerler göz önünde bulundurulduğunda öğretmenler tarafından toplumsal meselelere ilişkin olarak yapılan ifade açıklamalarının herhangi bir vatandaş veya kamu görevlisine kıyasla toplumda daha fazla karşılık bulabileceği unutulmamalıdır.
Başvurucu, sosyal paylaşım sitesi üzerinden yaptığı siyasi temelli ifade açıklamasıyla sahip olduğu siyasi görüşünü kamuoyu tarafından bilinir hale getirmiş ve yürüttüğü kamu görevinin siyasi görüşü ile ilişkilendirilebilmesine neden olmuştur. Bu durum ise idarenin kamusal hizmetlerin üretimi ve sunumunun tarafsızlığı misyonuna aykırı bir durum ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple başvurucuya verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının zorunlu olduğu ve bu yönden bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca başvurucunun siyasi temelli ifade açıklamasının haricinde çok sayıda farklı eylemi de disiplin soruşturmasına konu edilmiş ve bu eylemlere mahkeme kararında da yer verilmiştir. İdare başvurucunun sözü edilen eylemlerini ayrı ayrı cezalandırmak yerine başvurucunun lehine olacak şekilde tevhiden cezalandırma yöntemini işleterek başvurucuyu bu eylemler arasında en ağır cezayı gerektiren siyasi temelli ifade açıklaması nedeniyle cezalandırmıştır.
Sonuç ceza olarak uygulanan siyasi temelli ifade açıklaması gibi eylemler için uygulanacak disiplin cezalarına bakıldığında fiilin niteliğine göre kademe ilerlemesinin durdurulması veya devlet memurluğundan çıkarma cezalarının öngörüldüğü anlaşılmıştır. Buna göre başvurucuya seçimlerde belirli bir siyasi partinin lehine oy verilmesi çağrısında bulunma nedeniyle devlet memurluğundan çıkarmaya kıyasla daha alt kategoride yer alan ve kişinin gelir anlamında hayatını idame ettirmesine engel teşkil etmeyecek nitelikteki kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmesi nedeniyle müdahalenin orantılı olduğu kanaatine varılmıştır."
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.
Sonuç itibari ile kamu görevlilerinin özel hayatlarındaki davranışlarının ve
sosyal medya faaliyetlerinin memuriyetlerini etkilemesi halinde fiilleriyle
orantılı bir disiplin yaptırımına maruz bırakılabilecekleri ve şartlar dahilinde
bunun ifade özgürlüğü kapsamında mütalaa edilemeyebileceği dikkate alınmalıdır.