Tutanakta '94 kelime doğru yazdığı belirtilen' adayın sonradan görevine son verilebilir mi?

Danıştay 12. Dairesi, zabıt katibi olarak görev yapan davacının, Adalet Bakanlığı Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği'nde düzenlenen ve zabıt katibi kadrolarına atanabilmek için gerekli niteliklerden olan uygulama sınavında "üç dakikada yanlışsız en az doksan kelime yazma" şartını sağlamadığının sonradan anlaşılması üzerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98. maddesinin (b) bendi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğuna karar verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 15 Mart 2025 14:00, Son Güncelleme : 15 Mart 2025 16:28
Tutanakta '94 kelime doğru yazdığı belirtilen' adayın sonradan görevine son verilebilir mi?

İlk derece mahkemesi: Görevine son verilebilir

Olayda, davacının zabıt katibi olma niteliklerini taşımaması nedeniyle açıktan atamasının hiç yapılmaması gerekirken hatalı düzenlenen sınav sonuç tutanağına bağlı olarak mülakata çağrılıp atamasının yapıldığı, böylece 657 sayılı Kanun'un 98. maddesinde düzenlenen; "memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması" hükmünün kapsamına girdiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, kanun koyucunun anılan hükmün uygulanması bakımından bir zamanaşımı ya da çalışma süresi öngörmediğinin de açık olduğu, bu durumda, yürürlükteki mevzuata uygun olarak elde edilmeyen bir hukuki durumun, kazanılmış hak olarak değerlendirilmesi ve korunması mümkün olmadığı gibi temelinde hukuki hata olan bir işleme dayanılarak davacının mevcut durumunun devamından yana "haklı beklenti" içine girdiğini kabul etmenin de imkansızdır.

İstinaf: Açık hata yoktur, son verilemez

Davacının 94 kelime doğru yazdığı belirtilen 17/06/2006 tarihli uygulamalı sınav tutanağın açık hata kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi, davacının hilesi ya da yanıltması olmadan davalı idare tarafından söz konusu tutanağın düzenlendiği ve davacının başarılı sayıldığı anlaşıldığından aradan uzun bir süre geçtikten sonra davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu' nun 98. maddesinin (b) bendi uyarınca memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması nedeniyle görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2023/6829
Karar No: 2024/4856

İSTEMİN KONUSU:
... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
... Adliyesinde zabıt katibi olarak görev yapan davacının, Adalet Bakanlığı Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği'nde düzenlenen ve zabıt katibi kadrolarına atanabilmek için gerekli niteliklerden olan uygulama sınavında "üç dakikada yanlışsız en az doksan kelime yazma" şartını sağlamadığının sonradan anlaşılması üzerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98. maddesinin (b) bendi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin Adalet Bakanlığının 03/05/2016 tarihli işleminin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının işlem tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; olayda, davacının zabıt katibi olma niteliklerini taşımaması nedeniyle açıktan atamasının hiç yapılmaması gerekirken hatalı düzenlenen sınav sonuç tutanağına bağlı olarak mülakata çağrılıp atamasının yapıldığı, böylece 657 sayılı Kanun'un 98. maddesinde düzenlenen; "memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması" hükmünün kapsamına girdiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, kanun koyucunun anılan hükmün uygulanması bakımından bir zamanaşımı ya da çalışma süresi öngörmediğinin de açık olduğu, bu durumda, yürürlükteki mevzuata uygun olarak elde edilmeyen bir hukuki durumun, kazanılmış hak olarak değerlendirilmesi ve korunması mümkün olmadığı gibi temelinde hukuki hata olan bir işleme dayanılarak davacının mevcut durumunun devamından yana "haklı beklenti" içine girdiğini kabul etmenin de imkansız olduğu; öte yandan, mesleğe uygun nitelikte kamu personeli istihdam edilmesi kamu düzenini ilgilendiren bir durum olup, nitelik yokluğu ne zaman tespit edilirse edilsin idarece işlem tesisi yoluna gidilmesi gerektiğinden, "hukuk güvenliği" kavramının, idareye aradığı nitelikleri sağlamayan bir personeli ilelebet çalıştırmaya devam ettirmesini zorlayacak şekilde yorumlanamayacağı; bu itibarla, zabıt katibi olma şartını taşımadığı halde ataması yapılan davacının, 657 sayılı Kanun'un 98. maddesinin (b) bendi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince, Danıştay Onikinci Dairesinin 16/03/2023 tarih ve E:2018/807, K:2023/1306 sayılı bozma kararına uyularak; davacının 94 kelime doğru yazdığı belirtilen 17/06/2006 tarihli uygulamalı sınav tutanağın açık hata kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi, davacının hilesi ya da yanıltması olmadan davalı idare tarafından söz konusu tutanağın düzenlendiği ve davacının başarılı sayıldığı anlaşıldığından aradan uzun bir süre geçtikten sonra davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu' nun 98. maddesinin (b) bendi uyarınca memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması nedeniyle görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline ve yoksun kaldığı parasal hakların hakediş tarihlerinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Mevzuata göre katiplik uygulama sınavında aranan şartların açık olduğu, bu şartlardan belirli sürede yanlışsız yazılması gereken kelime sayısının davacı tarafından yazılamamış olduğunun tespit edildiği, aranan şartları taşımayan davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Atamaya esas alınan tutanağın davalı idare tarafından düzenlendiği, tutanağın düzenlenmesinde, doğru ve yanlış kelimelerin sayımında herhangi bir müdahalenin bulunmadığı, göreve son işleminin idari istikrar ve kazanılmış hak ilkelerine aykırı olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun, 6545 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle değişik "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştayın kararı düzelterek onayacağı kuralına yer verilmiştir.
Bir idari işlem veya eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davalarda, uygulanacak yasal faizin başlangıç tarihi olarak; idareye başvuru varsa başvuru tarihinin, başvuru yoksa davanın açıldığı tarihin esas alınması gerektiği hususu, Danıştay içtihatlarıyla istikrar kazanmıştır.
Bu durumda, Bölge İdare Mahkemesince, dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarına uygulanacak yasal faizin başlangıç tarihi olarak, davanın açıldığı tarihin esas alınması gerekirken, "...yoksun kaldığı parasal haklarının hakediş tarihlerinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davacıya ödenmesine..." şeklinde hüküm kurulmasında hukuka ve Danıştay içtihatlarına uygunluk bulunmamakta ise de; bu yanlışlık 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan eksiklik ve yanlışlık kapsamında olduğundan; söz konusu kararın "...yoksun kaldığı parasal haklarının dava tarihine kadar olan kısmının, dava açma (08/06/2016) tarihinden itibaren; dava tarihinden sonraki döneme ilişkin kısmının ise hakediş tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine..." şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulü ile İdare Mahkemesinin kararının kaldırılması, dava konusu işlemin iptali ve yoksun kaldığı parasal haklarının hakediş tarihlerinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilerek ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, kesin olarak, 07/11/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber