İDDK'dan dış kaynaktan temin subaylara ilişkin önemli karar

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, subay adayı olarak eğitim almakta iken, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle adaylıklarına son verilenlerin yargı kararı üzerine tekrar eğitime alınmaları ve subay olarak atanmaları üzerine, "sicil numaralarının" atama onaylarının Milli Savunma Bakanı tarafından imzalandığı tarih olan yıl ile mi yoksa, haklarında son verme işlemi bulunmayan, emsallerinin subay olarak atandıkları yıl ile mi başlaması gerektiği hususunda farklı kararlara ilişkin aykırılığı giderdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 16 Nisan 2025 14:00, Son Güncelleme : 15 Nisan 2025 09:52
İDDK'dan dış kaynaktan temin subaylara ilişkin önemli karar

İDDK, nasıp yılı ile neşet yılı kavramlarının birbirinden farklı olması, davacıların nasıp tarihlerinin emsallerinin nasıp tarihi esas alınarak düzeltilmiş olması ve sicillerinin ilk dört rakamının fiilen subay olarak atandıkları yılı ifade etmesi karşısında, hukuken ve fiilen mümkün olmayan sicil yılının değiştirilmesi talebinin reddi işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna vardı.

İDDK şu değerlendirmede bulundu

Sicil numarası mezun olan her subayın, sistematik bir şekilde atama onayının imzalandığı yıl ile başlayıp, kendi dönemindeki (sınav başarısı, disiplin, ödül vb. kriterlere göre belirlenen) sıra numarası ve bağlı olduğu kuvvet dikkate alınarak belirlenmektedir.

Bu sistematiğe göre, örneğin sicil numarası 2021-0014 olan bir subayın emsallerinin sicil numarası -2018'de atandıkları için- 2018 ile başlıyor ise; 2018-0014 sicil numarasının dolu olduğu ve bu kişiye verilmesinin mümkün olmadığı tartışmasızdır.

Davacıların sicillerinin emsalleri gibi belirlenebilmesi için aynı dönemde mezun olan subay adaylarının mezuniyet notlarına, disiplin, ödül vb. durumlara göre yeniden sıralanmasının gerektiği, yani davacının sicilinde değişiklik yapılabilmesi için aynı dönemde mezun olan subay adaylarının sicillerinde de değişiklik yapılmasının gerekeceği, bunun ise hukuken ve fiilen mümkün olmadığı sonucuna varılmaktadır.

926 sayılı Kanun hükümlerine göre, rütbe terfi ve kıdem sıralamalarında, nasıp tarihi ile rütbenin başlama tarihlerinin esas alınmış olması ve sicil yılının ise fiili olarak göreve başlama tarihini gösteren bir gösterge olması karşısında, davacıların sicillerinin ilk dört rakamının atandıkları yıl olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bununla birlikte, aykırılığın giderilmesine konu uyuşmazlıkların davacılarının neşet yılları fiiliyatta göreve başladıkları yılı yansıtmakla birlikte, yargı kararları sonucunda nasıp tarihleri emsalleri ile aynı tarihe götürülmüş olduğundan, bu kişilerin statüye giriş yılını ifade eden neşet yılı ile nasıp yılları birbirinden farklı olacaktır. Bu durumda, olası mağduriyetlerin önlenmesi açısından, hakkaniyet gereği, idarenin davacılar hakkında işlem tesis ederken bu kişilerin neşet yıllarını değil nasıp tarihlerini esas alması gerektiğine kuşku bulunmamaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ
KURULU
Esas No: 2025/5
Karar No: 2025/2

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İncelemeye konu başvuruda giderilmesi istenen aykırılık, subay adayı olarak eğitim almakta iken, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle adaylıklarına son verilenlerin yargı kararı üzerine tekrar eğitime alınmaları ve subay olarak atanmaları üzerine, "sicil numaralarının" atama onaylarının Milli Savunma Bakanı tarafından imzalandığı tarih olan yıl ile mi yoksa, haklarında son verme işlemi bulunmayan, emsallerinin subay olarak atandıkları yıl ile mi başlaması gerektiği hususundan kaynaklamaktadır.

Aykırılığın giderilmesine konu uyuşmazlıklara ilişkin dosyaların incelenmesinden, subay adaylığı eğitimi devam etmekte iken davacıların ilişiklerinin kesildiği, bu işlemlerin iptali istemiyle açtıkları davaların lehlerine sonuçlandığı ve tekrar eğitime alındıkları, ardından subay olarak atandıkları ve nasıp tarihlerinin emsalleri ile aynı tarihe getirildiği, ancak meslek sicil numaralarının emsallerinin subaylığa atandığı yıl ile değil kendi atama onaylarının imzalandığı yıl ile başladığı, uyuşmazlıkların sicil numaralarının düzeltilmesi isteminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Kural olarak, subayların sicil numarasının ilk dört rakamı Milli Savunma Bakanının nasıp kararını imzaladığı yılı ifade etmektedir. Davacıların sicil numaraları da yargı kararı üzerine adaylığa iade edildikten sonra aldıkları eğitim ve ardından girdikleri sınav sonucunda başarılı olmaları üzerine, atamalarının yapıldığı yıl ile başlamaktadır (Örneğin 2022-00..) ve buna "neşet yılı" denmektedir.

Yukarıda yer verilen 926 sayılı Kanun hükümlerine göre, rütbe terfilerinde, subayların ve astsubayların ilk subaylığa veya astsubaylığa başlama ve bekleme sürelerinin esas alınacağı, naspın, ilk subaylığa, astsubaylığa ve bir rütbeden sonraki rütbeye terfide yeni rütbenin normal bekleme süresinin başlama tarihi olduğu; kıdemin, belli bir rütbeye nasıp tarihinden itibaren o rütbede hizmet süreleri veya aynı nasıplılar arasında yeterlik bakımından üstünlük sırası olduğu, kazai, idari veya sıhhi zorunluluklar nedeniyle harp okullarını 30 Ağustos'tan sonra bitirenlerin, bitirdikleri ayın sonundan geçerli olarak teğmenliğe nasbedilecekleri, bunların nasıplarının emsalleri tarihine götürüleceği, aynı günde subaylığa nasbedilenler arasında kıdem sırasının, harp okullarında fakülte veya yüksek okullarda kazanılan not ortalamalarına göre tespit edileceği ve bunların kendi aralarında sıralanacakları, aynı rütbe ve nasıplılar arasında kıdem sırasının, her yıl tespit edilen yeterlik derecesine göre saptanacağı, aynı rütbe ve aynı nasıplı olup değişik kaynaklardan yetiştiğinden yeterlik derecesi kıyaslanamayan subaylar arasındaki kıdem sırasının Kanun'un 37. maddesinde detaylı olarak düzenlendiği, benzeri düzenlemelerin Subay Sicil Yönetmeliğinde de yer aldığı anlaşılmakta olup, rütbe terfi ve kıdem sıralamasında, nasıp tarihi ile rütbenin başlama tarihlerinin esas alındığı görülmektedir.

Sicil numarası ise mezun olan her subayın, sistematik bir şekilde atama onayının imzalandığı yıl ile başlayıp, kendi dönemindeki (sınav başarısı, disiplin, ödül vb. kriterlere göre belirlenen) sıra numarası ve bağlı olduğu kuvvet dikkate alınarak belirlenmektedir.

Bu sistematiğe göre, örneğin sicil numarası 2021-0014 olan bir subayın emsallerinin sicil numarası -2018'de atandıkları için- 2018 ile başlıyor ise; 2018-0014 sicil numarasının dolu olduğu ve bu kişiye verilmesinin mümkün olmadığı tartışmasızdır. Davacıların sicillerinin emsalleri gibi belirlenebilmesi için aynı dönemde mezun olan subay adaylarının mezuniyet notlarına, disiplin, ödül vb. durumlara göre yeniden sıralanmasının gerektiği, yani davacının sicilinde değişiklik yapılabilmesi için aynı dönemde mezun olan subay adaylarının sicillerinde de değişiklik yapılmasının gerekeceği, bunun ise hukuken ve fiilen mümkün olmadığı sonucuna varılmaktadır.

926 sayılı Kanun hükümlerine göre, rütbe terfi ve kıdem sıralamalarında, nasıp tarihi ile rütbenin başlama tarihlerinin esas alınmış olması ve sicil yılının ise fiili olarak göreve başlama tarihini gösteren bir gösterge olması karşısında, davacıların sicillerinin ilk dört rakamının atandıkları yıl olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bununla birlikte, aykırılığın giderilmesine konu uyuşmazlıkların davacılarının neşet yılları fiiliyatta göreve başladıkları yılı yansıtmakla birlikte, yargı kararları sonucunda nasıp tarihleri emsalleri ile aynı tarihe götürülmüş olduğundan, bu kişilerin statüye giriş yılını ifade eden neşet yılı ile nasıp yılları birbirinden farklı olacaktır. Bu durumda, olası mağduriyetlerin önlenmesi açısından, hakkaniyet gereği, idarenin davacılar hakkında işlem tesis ederken bu kişilerin neşet yıllarını değil nasıp tarihlerini esas alması gerektiğine kuşku bulunmamaktadır.

Bu durumda, nasıp yılı ile neşet yılı kavramlarının birbirinden farklı olması, davacıların nasıp tarihlerinin emsallerinin nasıp tarihi esas alınarak düzeltilmiş olması ve sicillerinin ilk dört rakamının fiilen subay olarak atandıkları yılı ifade etmesi karşısında, hukuken ve fiilen mümkün olmayan sicil yılının değiştirilmesi talebinin reddi işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

III-SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın, "davanın reddi" yolundaki kararlar doğrultusunda giderilmesine, kesin olarak, 22/01/2025 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber