Türksat 6A Uzayda: Erdoğan'dan Teşekkür Mesajı

Erdoğan, Türksat 6A'nın hizmete alınmasıyla Türkiye'nin haberleşme uydusu sayısının arttığını ve acil durum hizmetlerini genişleteceğini vurguladı.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 21 Nisan 2025 15:21, Son Güncelleme : 21 Nisan 2025 16:05

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT Gölbaşı Yerleşkesi'nde düzenlenen "TÜRKSAT 6A Hizmete Alma" töreninde konuştu.

İlk yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A'nın 9 Temmuz 2023'te uzaya fırlatıldığını ve ilk test yayınının 17 Şubat'ta yapıldığını hatırlatarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamdolsun, tüm süreçler sorunsuz ve sıkıntısız bir şekilde tamamlandı. Şimdi de uydumuzu hizmete almanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Türksat 6A'nın ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, tasarımından üretimine, nakliyesinden uzaya fırlatılmasına, yörüngeye oturtulmasından test aşamasına kadar projenin başarıyla ilerletilmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;

Ulaştırma Bakanlığımız ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızı, Türkiye Uzay Ajansı ile birlikte TÜRKSAT'ımızı, projeyi yöneten kurumumuz TÜBİTAK UZAY'ı, ASELSAN, TUSAŞ ve CTECH bünyesindeki mühendislerimizi, projeye destek olan Savunma Sanayii Başkanlığımızı, velhasıl bu gurur günümüzü yaşamamıza katkı sunmuş, uzay sanayiine gönül vermiş tüm personelimizi ayrı ayrı tebrik ediyorum.

"Türkiye'nin uydu sayısı 10'a yükseldi"

En az 15 yıl hizmet verecek TÜRKSAT 6A uydusu ile birlikte TÜRKSAT'ın işlettiği haberleşme uydularının sayısının 6'ya, Türkiye'nin uzaydaki uydularının toplam mevcudunun 10'a yükseldiğini belirden Erdoğan, Yer sabit özelliği taşıyan yeni haberleşme uydusunun, televizyon yayıncılığı başta olmak üzere acil durum haberleşmesi hizmetlerini de geniş bir kapsama alanında sunacağını söyledi.

Kesintisiz televizyon yayıncılığı açısından kritik önem taşıyan Türksat 6A ile televizyon yayını yapılan uyduların artık yedeklenebileceğini belirten Erdoğan, "Uzay, iletişim ve haberleşme sektörlerimiz için atılmış çok büyük bir adım olan Türksat 6A uydumuzun ülkemiz ve milletimiz için bir kez daha hayırlar getirmesini temenni ediyorum." dedi.

"Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi"

Özellikle haberleşme uyduları gibi teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesi, milli güvenlik açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, Yüzde 80'in üzerinde yerlilik oranıyla, 84 yerli ekipman kullanarak geliştirdiğimiz Türksat 6A ile birlikte Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükseldi. Yeni haberleşme uydumuz, yerli ve milli teknoloji üretme hedefimiz doğrultusunda 20 yıla yayılan titiz, yoğun ve meşakkatli bir çalışmanın ürünüdür." diye konuştu.

TÜRKSAT 6A ile kritik eşiği aştık"

Bu noktaya gelmelerinin kolay olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evvela, hayata geçirdiğimiz teknoloji transfer programıyla 3A, 4A ve 4B uydularımızın üretiminde Türksat mühendislerimizin de yer almasını sağladık. Devamında 5A ve 5B uydularımızın yapımında 12 mühendisimizi tasarım, üretim ve test başlıkları süreçlerine doğrudan dahil ettik. Yıllara sari bu çalışmalar ve tecrübelerle uzay teknolojileri alanında pek çok kritik eşiği aştık. Böylece en yüksek yerlilik oranına sahip Türksat 6A uydumuzu üretme, imkan, yetenek ve tecrübesine sahip olduk." ifadelerini kullandı.

"Hedefleri gerçeklere dönüştürmeye devam edeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

Yapamayız diyenlere inat, biz yaparız. Hatta daha iyisini yaparız dedik. Karamsarlık aşılayanlara, kendi ülkesinden, kendi milletinden umudunu kesenlere asla kulak asmadık. Yani, yılmadan, yorulmadan, inanç, sabır ve azimle çalışarak bugünlere kadar hamdolsun alnımızın akıyla geldik. Bugünkü başarı, lafa her başladıklarında 'Bizden bir şey olmaz' diyerek gençlere umutsuzluk aşılayan eşik zihniyete indirilmiş ağır bir darbedir. Her bir mühendisimize, Türkiye'nin uzaydaki varlığına güç katan her bir kardeşime buradan bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum. 23 yıldır olduğu gibi önce hayalleri hedeflere, sonra da hedefleri gerçeklere dönüştürmeye hep beraber inşallah devam edeceğiz.

Yerli ve milli haberleşme uydumuzla Türksat'ın hizmet verdiği alan Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya'yı da kapsayacak şekilde daha da genişleyecek. Uydularımızın dünya genelinde ulaştığı nüfus 3,5 milyardan 5 milyara yükselecek. Teknoloji transferi ve tecrübe kazanımı sayesinde ülkemiz artık uydu ve bileşenlerinin tasarım ve üretiminde önemli bir pazar payına sahip olacak.

"Uluslararası rekabet kapasitesine ulaştık"

Burada şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Devrim niteliğindeki bu projeyle yerli ve milli bir haberleşme uydusu platformuna sahip olduk. Ana paydaşların yanı sıra alt yüklenicilerle birlikte uydu üretim ekosistemi kurarak birçok kurum ve kuruluşumuzun uzay sanayiine katkı vermesini sağladık. Tüm aşamalarda aktif roller üstlenen, onlarca mühendis ve personelimizle birlikte uydu ve uzay teknolojileri için insan kaynağı yetiştirmiş olduk. Proje paydaşlarının geliştirdiği ekipmanlarla uluslararası ölçekte rekabet edebilme düzeyine eriştik. İhracat kapasitemizi daha da güçlendirdik. SpaceX ile ortak çalışmalar yürütme yanında, fırlatma süreci de Türksat tarafından yönetildi. Dünya nüfusunun yüzde 60'ından fazlasını, yani 5 milyarlık bir nüfusu ihtiva eden kapsama alanıyla uzay çalışmaları ve uydu yayıncılığında parmakla gösterilen ülkeler arasına girdik. Elde edilen bu kazanım ve etkinliklerle milli uydu markamızı oluşturma ve milli uzay şirketi kurulması noktasında önemli bir fırsat yakalamış bulunuyoruz. Gelecekteki Ay ve derin uzay görevleri, haberleşme uyduları ve takım uydu projelerinin hayata geçirilmesinde de yine bu birikimden istifade edeceğiz. İnşallah çıtayı sürekli yukarıya çıkartarak hedeflerimize ulaşacağız.

"Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye'yi o iç düşmanla oyaladılar"

Dünyadaki gelişmelere baktığımızda şu gerçeği hepimiz görmekteyiz: Türkiye'nin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız. Hiç kimsenin şahsi ikbali, özellikle bu uğurda, bu fırsatı heba etmesine izin veremeyiz. Daha önce dünyada benzer değişimler olurken maalesef Türkiye kendi iç çekişmeleriyle meşguldü. Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler yaşanırken biz millet olarak enerjimizi gereksiz, faydasız, boş tartışmalarla harcadık. Türkiye'nin dışarıyla ilgilenmemesi için her şey yapıldı, her şey denendi. Mezhep, köken, görüş farklılıkları üzerinden bizi iç meselelerimizle meşgul ederek Türkiye'yi küresel rekabette minder dışına itmeyi başardılar. Bizimle aynı ligde olan ülkeler teknolojide birbirleriyle kıran kırana bir yarış içindeyken, hatırlayın, bu ülkenin gündemi başörtüsüydü, sakaldı, sarıktı, çarşaftı, irticaydı, yeşil sermayeydi. Kendilerine bir iç düşman ürettiler ve Türkiye'yi o iç düşmanla oyaladılar.

Peki sonuçta ne oldu? Türkiye kaybetti. Millet kaybetti. Eller koşar adım ilerlerken biz yıllarca yerimizde saydık. Rakiplerimizle aramızdaki mesafenin açılmasına engel olamadık. Ekonomide, demokraside, dış politikada, toplumsal barış ve huzurda çok ağır faturalar ödemek zorunda kaldık.

"Dünya yeni bir dönüşümden geçiyor"

Bakın bugün de dünya büyük bir dönüşümün arifesinde. Gümrük tarifeleri, restleşmeleriyle birlikte küresel ticaretin kuralları kökten değişiyor. Mevcut krizler çözülemediği gibi her gün yeni bir gerilime uyanıyoruz. Uluslararası sistem, Gazze'deki soykırımla birlikte itibarını iyice kaybetti. Batı dünyası ve kurumları eski etkinliğini tamamen yitirmiş durumda. Yapay zeka teknolojilerinin nereye varacağını kimse kestiremiyor. Yani eski sistem hızla yıkılırken yerine ne konacağını tam olarak kimse kestiremiyor.

Türkiye'nin ismi bölgesinin bir kutup başı olarak her platformda daha fazla zikrediliyor. Ama böylesi kritik bir dönemde bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi eliyle Türkiye tekrar tartışmaların, eski kavgaların içine çekilmek isteniyor. Ülkemize geçmişte bedel ödetmiş bayat senaryolar yine bu çevrelerin figüranlığında tekrar tedavüle konulmaya çalışılıyor. Sokaklarımızın terörize edilmesinden, Türkiye'nin Batı'ya ve Batılı medya kuruluşlarına pervasızca şikayet edilmesine, üniversite ve lise gençliğinin kışkırtılmasından, boykot çağrılarıyla ülke ekonomisine zarar verilmesine kadar tüm tuşlara aynı anda basılıyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber