Cilt sağlığını korumak isteyenlere altın öneriler

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 29 Aralık 2008 19:00, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57

KIŞ AYLARINDA CİLT SAĞLIĞINI KORUMAK İSTEYENLERE ALTIN ÖNERİLER

- UZ. DR. AYFER AYDIN:

- "KIŞIN SOĞUK VE KURU HAVA, DÜŞÜK NEM, RÜZGAR, KİRLİ HAVA, ASİT YAĞMURLARI VE KAPALI ORTAMLARDA GEÇİRİLEN ZAMANIN ARTMASI CİLT SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLER"

- "SOĞUK HAVANIN SEBEP OLDUĞU CİLT KURULUĞU CİLDİN YAŞLANMA SÜRECİNİ DE HIZLANDIRIR"

- "BU AYLARDA KIŞ MEYVELERİ VE SEBZELERİNİ BOL BOL TÜKETİN"

- "TARAMA İŞLEMİ SIRASINDA TUTAM TUTAM SAÇ DÖKÜLMESİ GÖRÜLÜYORSA MUTLAKA BİR DERMATOLOJİ UZMANINA BAŞVURULMALIDIR"

Uzman Doktor Ayfer Aydın, özellikle kış mevsiminde cilt sağlığını tehdit eden faktörlerin çoğaldığını belirterek, rüzgâr, düşük nem oranı, kirli hava ve kapalı ortamlarda daha uzun süre vakit geçirme zorunluluğu gibi etkenlerin sivilce ve sedef, egzama gibi bazı cilt hastalıklarının artmasına sebep olduğunu söyledi. Uz. Dr. Ayfer Aydın, kış aylarında yetişen meyve ve sebzelerin bolca tüketilmesi gerektiğini belirterek, "Çiğ sebze ve meyvelerin ağırlıklı olduğu bir beslenme düzeni; cildi

korur, yeniler, esnekliğini sağlar ve sağlıklı bir ışıltı verir" dedi.

Memorial Hastanesi Dermatoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Ayfer Aydın, kış aylarında sağlıklı bir cilt için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi. Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte cilt rahatsızlıklarının görülme sıklığının da arttığını anlatan Uz. Dr. Ayfer Aydın, "Rüzgâr, düşük nem oranı, kirli hava ve kapalı ortamlarda daha uzun süre vakit geçirme zorunluluğu gibi etkenler sivilcelerin, sedef, egzama gibi bazı cilt hastalıklarının artmasına sebep oluyor. Cildimiz her an dış dünyayla irtibat halinde

olduğundan fiziksel etkenlerden ciddi oranda etkileniyor. Özellikle kış mevsiminde cilt sağlığını tehdit eden faktörler çoğalır. Kışın soğuk ve kuru hava, düşük nem, rüzgâr, kirli hava ve asit yağmurlarına özellikle dikkat edilmesi gerekir. Bu doğal etkenlerin yanı sıra kışın gelmesiyle birlikte kapalı ortamlarda geçirilen zamanın artması da cilt sağlığını olumsuz etkiler. Melatoin hormonunun güneşsiz ortamlarda daha fazla salgılanması insanların kış aylarını daha stresli ve depresyona eğilimli

geçirmelerine yol açar. Bu faktörlerin birleşmesi; akne (sivilce) ve egzama gibi cilt hastalıklarının görülmesinin yanı sıra stresle tetiklenen sedef, vitiligo gibi önemli deri hastalıklarının da artmasına sebep olur" dedi.

Yaşlılar, çocuklar ve derisi kuru olanların kış mevsiminden en çok etkilenen grubu oluşturduğunu vurgulayan Uz. Dr. Ayfer Aydın, "Bu aylarda havadaki nem azalırken kalorifer, soba ve klima gibi cihazlar nem oranını daha da aşağıya çekiyor. Bu aşamada deri kuruluğuna bağlı gelişen veya şiddetlenen deri hastalıklarının önlenmesinde nemlendiricilerin kullanılması büyük önem taşıyor. Cilt temizliğinde de ;cildin PH değerine uygun nemlendiricili tıbbî temizlik ürünleri kullanılmalıdır. El temizliği için

kullanılan sabunların, yüz temizliği için kullanılması son derece yanlıştır. Çünkü el derisi, yüze oranla daha kalındır, bu yüzden cilt tipinize uygun temizleyicilerin kullanılması uygun olacaktır. Günde birkaç kez duş almak, sık sabun kullanmak cilt kuruluğunu artıran faktörlerdir. Özellikle çok sık duş alan kişiler, cilt bakımlarını ihmal etmeyerek, banyodan sonra mutlaka nemlendirici kullanmalıdırlar. Ayrıca cildin yağlı olması, nemle karıştırılmamalıdır; yağlı cilde sahip kişiler de kış aylarında

nemlendirici kullanmalıdırlar" açıklamasında bulundu.

Uz. Dr. Ayfer Aydın, yaz mevsiminde yağsız ve su bazlı nemlendiriciler kullanılmasının daha uygunken, kış aylarında daha yoğun ve yağlı nemlendiricilerin kuruyan cildi korumada daha faydalı olacağını dile getirdi. Kış mevsiminde havanın nem oranı azaldığı için nemlendiriciler kullanmak ve cilde uygulanan diğer sağaltıcı uygulamaların yanında bol su içmenin cildin nem oranını artırmada çok önemli olduğunu hatırlatan Aydın, "Kahve, çay ve meyve suyu gibi farklı sıvı gıdalar tüketmek cildin su ihtiyacını

karşılamaz. Alkol almayın, kahve ve soda içmeyin çünkü bunlar idrar söktürücüdür ve su kaybına neden olurlar.Vücudumuz yabancı maddelerle, zararlı atıklarla dolduğunda diğer boşaltım kanalları zorlanır ve vücudumuz bu atıkları cildimiz yoluyla, ter ile dışarı atmaya çalışır. Bu durum da ciltte çeşitli hastalıkların baş göstermesine neden olabilir. Yaşla birlikte deri giderek nem oranını ve esnekliğini de kaybeder. Bunu çok ucuz ve çok sağlıklı bir şekilde çözecek tek şey bol su içmektir. Bol su içmekle

derinin hem nem oranı artar hem de su yolu ile çok sayıda toksin atılarak cildimiz parlak, diri ve genç kalır. Günde an az iki litre su içerek hücreleri temizlemek, dolgunlaştırmak mümkündür" ifadelerini kullandı.

KIŞ MEYVELERİ VE SEBZELERİNİ BOL BOL TÜKETİN

Kış aylarında yetişen meyve ve sebzelerin bolca tüketilmesi gerektiğini söyleyen Uz. Dr. Ayfer Aydın, "Portakal, mandalina, greyfurt, kivi gibi meyveler bol bol C vitamini içeriği sayesinde cildin daha genç ve diri kalmasını sağlarken tüm vücudumuz için de doğal bir antioksidan işlevi görür. Bu besinlerin içerdiği yüksek miktarda sıvı da vücuda alınması gereken sıvı miktarını destekler. Çiğ sebze ve meyvelerin ağırlıklı olduğu bir beslenme düzeni; cildi korur, yeniler, esnekliğini sağlar ve sağlıklı

bir ışıltı verir. Kabuklu çiğ yemişler ve tohumları tüketmek de son derece faydalıdır. Unutmamak gerekir ki; bunlar ısıya duyarlıdır ve pişirildiklerinde hücrelere fayda sağlayacak pek çok özelliklerini kaybederler" diye konuştu.

Uz. Dr. Aydın, kuru ve soğuk kış aylarının saçlar için zararlı olabildiğini de belirterek, "Yılın bu zamanında sıcak iç mekanlar ve soğuk dış mekanlardan dolayı saçlar kolaylıkla kuruyup yıpranabilir. Saçlarınızın zarar görmemesi için bu aylarda koruyucu önlemler alınmalı ve buna uygun saç bakım kürleri uygulanmalıdır. Saçlar ıslakken dışarı çıkılmamalı. Sokağa çıkarken bere ya da şapka kullanmak saçların kuru ve kirli havadan korunmasına yardımcı olur. Saçları nemlendirmede ve daha volümlü görünmesinde

sıcak değil, ılık suyla yıkamanın faydası vardır. Ilık su nemi saçlara hapseder ve saçlara fazladan parlaklık katar. Fön makinesi ve saç düzleştirici gibi saç şekillendirici aletlerin de kullanımıncdaha kalındır, bu yüzden cilt tipinize uygun temizleyicilın azaltılmasmuygun temizleyicilerin kullanılmı gerekir" dedi.

Kış aylarının saç dökülmelerinin de yoğun olarak görüldüğü bir dönem olduğunu anlatan Uz. Dr. Ayfer Aydın, yaz mevsiminden kışa geçişte melatonin ve seratonin hormonlarının azalmasıyla çok sayıda insanda ruhsal olarak hafif de olsa depresif duyguların oluşabildiğini söyledi. Saç sağlığının ruh sağlığından birebir etkilendiği için saç dökülmelerinin de bu mevsimde arttığını ifade eden Aydın, "Tarama işlemi sırasında tutam tutam saç dökülmesi görülüyorsa mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır.

Dudaklarımız da soğuk havanın etkisi ile kurup çatlayabilir. O nedenle dudakların gün içerisinde sık sık nemlendirilmesi gerekir. Bu nemlendirme basit bir vazelin veya yanınızda taşıyabileceğiniz dudak koruyucuları ile olabilir" şeklinde konuştu.

Uz. Dr. Ayfer Aydın, kış mevsiminin yoğun güneşin olmaması nedeniyle ciltte kimyasal peeling, lazer ile cilt gençleştirme gibi işlemlerin rahatlıkla yapılabileceği bir dönem olduğunu da belirterek, "Kimyasal peeling uygulamaları; deriyi canlandırmak, gençleştirmek, görünüşünü iyileştirmek için bazı kimyasal solüsyonların uygulamasıdır. Bu tedavide deriye, yüzeysel tabakaların ayrılmasına ve soyulmasına neden olan kimyasal bir asit uygulanır. Bu uygulanan meyve asitleri başta olmak üzere çok sayıda

peeling solüsyonu, derinin altında yalancı bir yanık alarmı olarak algılanarak deri altında yeniden bir yapılanma ve onarım başlatır. Bu yeniden onarım sayesinde cilt daha canlı, diri, genç ve sıkı bir hal alır ve sonuçlar kalıcıdır. Uygulanan solüsyon, derinin üst yüzeyinde de var olan sivilce, siyah noktalar, sivilcelerin oluşturduğu izler, küçük çukurcuklar, güneş, yanık ve yaşa bağlı oluşan kırışıklıklar, güneş yaş ve gebelik nedeniyle ortaya çıkan lekeler, çiller, kanser potansiyeli taşıyan kabuklu

deriden kabarık lezyonların düzelmesinde ve iyileşmesinde etkindir" diye konuştu.

Uz. Dr. Ayfer Aydın açıklamasını şöyle tamamladı; "Lazerle cilt gençleştirme ise; cildin genç kalması ve yaşlanma izlerinin giderilmesi için uygulanan en son teknolojik yöntemdir. Cilt gençleştirme ya da "rejuvanation" olarak da adlandırılan bu yöntemle cilde verilen lazer ışığı ile cerrahi hiçbir işelm uygulanmadan cilt altı hücrelerinin, yeni kollejen ve elastin lifleri üretmesi hızlandırılır. Böylece verilen lazer enerjisiyle kırışıklıklar azalıp yok, olurken ciltte belirgin gerginleşme ve dirileşme

hissedilir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber