Danıştay İDDK'dan Disiplin Affı Kararı
5525 sayılı Disiplin affına ilişkin kanun 2006 yılında yürürlüğe girdi. 18 Temmuz 2006 tarihinde yayımladığımız bir değerlendirmede disiplin affının, memuriyetten çıkarılanlar için direkt olarak geri dönüş hakkı vermeyeceğini belirtmiştik. İşte bu konuda Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu önemli bir karar verdi. Bu karar bir önceki disiplin affı kanunu olan 4455 ile ilgili olsa da, 5525 sayılı Kanun metni 4455 sayılı Kanun ile aynı olduğundan, değerlendirmenin 5525 sayılı Kanun için de geçerli olduğu ifade edilebilir.
İdareleri rahatlatan önemli bir yargı kararı
Disiplin affına ilişkin kanunların yürürlüğe girmesinden sonra disiplin cezası nedeniyle görevleri sona erdirilen personel tekrar görev almak istemekte, kurumlar ise bu talebi uygun görmekteydi. Yargı kararlarının farklı farklı olmaları ise idareleri daha da sıkıntıya sokmaktaydı.
Bazı idare mahkemeleri, bu şekilde göreve tekrar dönmek isteyen personelden kamu kurumlarınca göreve başlatılmayanların taleplerini haklı bularak idareleri zorlayan kararlar vermekteydi. Ancak, bu konuda son noktayı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 17.10.2007 tarihli ve E.No: 2005/1656, K.No:2008/1771 sayılı Kararı ile idareleri rahatlatacak şekilde koymuştur.
Bilindiği üzere, 4455 sayılı Memurlar İle Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun'un 1'inci maddesinde; "23 Nisan 1999 tarihinden önce işlenmiş, devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit veya nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçlar veya istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma suçları sebebiyle kurumla sürekli olarak ilişik kesilmesi sonucunu doğuran disiplin cezaları ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 68'inci maddesinin (e) ve (f) bentlerine ve 69'uncu maddesinin bir ila dördüncü fıkralarına göre verilmiş yer değiştirme veya meslekten çıkarma, mülga 2556 sayılı Hakimler Kanunu'nun 92'nci maddesinin bir, iki, dört ve altıncı fıkralarına göre verilmiş meslekten çıkarma cezaları hariç olmak üzere; kanun, tüzük ve yönetmelikler gereğince memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile affedilmiştir" hükmüne yer verilmiştir.
Kanunun bu maddesi gereğince ilgililer idarelere başvurarak tekrar göreve başlatılmayı talep etmekte ve idarelerin de bu talepleri reddetmesi üzerine konu yargıya intikal etmeydi. Önce İdare Mahkemeleri davayı kabul etti, sonra Danıştay 12. Dairesi, İdare Mahkemesi kararlarını bozdu ancak İdare Mahkemelerinden bazıları kararlarında ısrar edince konu farklı bir boyut kazandı.
Bu çerçevede Ankara 2. İdare Mahkemesi bozma kararında ısrar etmiş ve dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na intikal etmişti. İşte Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu konuda son noktayı koyarak idareleri rahatlatmıştır. 17.10.2007 tarihli ve E.No: 2005/1656, K.No:2008/1771 sayılı Kararında şu gerekçe yer almıştır:
"Danıştay 12. Daire kararında da belirtildiği üzere; 4455 sayılı Memurlar
İle Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun'un ile
meslekten çıkarılmasına neden olan fiili nedeniyle almış olduğu disiplin cezası,
4455 sayılı Yasa kapsamında bulunan kişilerin memuriyetle doğrudan irtibatları
kurulduğundan ve idarenin de bu durumdaki kişileri göreve başlatma konusunda
mutlak bir zorunluluk içinde bulunduğundan sözedilemeyeceğinden davacıyı doğrudan
göreve başlatma konusunda bağlı yetki içinde bulunmayan idarenin davacının göreve
iade istemini açıktan atama koşulları içinde değerlendirileceği ve personel
ihtiyacı, kadro durumu, hizmet gereklerini göz önünde tutarak bir karar vereceği
açıktır.
Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Ankara 2. İdare
Mahkemesi'nin 11.11.2004 günlü E:2004/3009, K:2004/1619 sayılı ısrar kararının
Danıştay 12. kararı doğrultusunda bozulmasına oy çokluğu ile karar vermiştir."
Bu durumda İdare Mahkemelerinin bu karara uyma zorunluluğu bulunduğundan bu kararın aksine davayı kazananların durumları sıkıntıya girmiştir. Yani dava sonucunda iptal kararı alarak göreve dönenlerin görevleri sona erdirilecektir. Çünkü, bu karar kesin olup, başkaca bir itiraz veya temyiz mercii bulunmamaktadır.