ÜDS sınavının haksızlıkları ve öneriler

Haber Giriş : 15 Nisan 2003 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Değerli İlgili;

İlk önce sizin yeni yılınızı kutlar işlerinizde başarılar dilerim. Lütfen bizi yabancı dil zulmü ve profesörlerin çilesinden kurtarınız. Bu konuyu bir-iki kez gündeme taşsanız hemen herkes bu konuda yapılan haksızlıkları kavrar ve belki Meclis bize yardım eder. Sizinde biz üniversite hocalarına büyük bir yardımız olmuş olur ve ülkemizde bu işten faydalanır.

Talebimiz;
ÜDS (Üniversiteler Arası Kurul Dil Sınavı) sınavı yılbaşı arifesinde açıklandı, inanın evde, okulda bugün sanki yas vardı. Bir yıl boyunca devamlı çalış, gel bir sınavdan kal ve bu sınavdan kaldığın için tüm çalışmaların boşa çıksın böyle bir haksızlık olabilir mi? Hem de bilesin ki, Üniversiteler arası kurul üyelerini, mevcut profesörleri-doçentleri, bu sınava saçma sapan sorular ile dolu sınava soksan hiç biri bu sınavdan 50 alamaz, o zaman acın iki kat daha artıyor.

Bir de yabancı dil sınavı öyle bir sınav ki; gün güne zorlaştırmak adına her türlü hokkabazlıklar yapılan bir sınav. Bilim adamına gerekli olan Türkçe'den İngilizce'ye veya İngilizce'den Türkçe'ye çeviri soruları bilim adamları sırf doğrusunu yapabiliyor diye, hemen yarı yarıya azaltılmış. Her dönem kasıtlı olarak soru tipi ve şekli değiştiriliyor. Safi kimse sınavı geçemesin diye. Böyle zülüm olur mu?

Çözüm;
1-) Dil sınavı için;
Bir öğrenciyi Amerika'da-İngiltere'de, okutacaksın diğerini Erzurum'da-Kars'ta okutacaksın sonra diyeceksin ki her ikinizde İngilizce'den aynı notu alacaksın. Eşit eğitim vermedin ki eşit sonuç bekliyorsun. Niçin bu kadar haksızlık yapıyorsunuz, Anadolu'nun insanları üniversite hocası olmasın mı? Bir ülkede başka bir ülkenin dili ile sınav olmaktan daha aşağılayıcı bir durum olabilir mi? Bir insan çok iyi yabancı dil bilebilir ama çok iyi ders anlatamaz veya bilimsel yönü sıfır olamaz mı?

Afrika'da ya da sömürü ülkelerinde dahi benzerini göremeyeceğin dil sınavını kaldırılması en mantıklı çözüm olacaktır. Veya illa da sınav olacak derlerse, Bunun için doçentlikte yabancı dil sınavının baraj notunu 50( Elli)'ye inmesi yeterli olacaktır. Bu zamana kadar ÜDS veya KPDS den 50 almış bir kişi bunu belgelendirirse doçentlik sınavına başvurabilmelidir. Zaten doktora yeterlilik için hali hazırda 50 baraj notu zorunludur. Bu not barajı doçentlik için de geçerli olsa, bir çok Anadolu çocuğu için umut
doğar, hiç değilse 50 almaya çalışırlar. Bu sınavı, hile ile, kopya ile binlerce geçen varken hakkı ile 50 almış bilim adamına niçin ödül vermiyorsun, adeta onu cezalandırıyorsun. Barajı 50 yap onu da kurtar, üniversiteleri de.

2-)Sözlü Sınav için;
a-) Lütfen yardımcı Doçenlik'te en az 5 yılını doldurmuş,
b-) En az yabancı dilde 3 adet makalesi olan,
c-) En az herhangi bir yabancı ülkede 5 bildiri sunmuş veya bildirisi yayınlanmış,
d-) En az 5 yüksek lisans öğrencisi mezun etmiş,
e-) En az 2 yabancı bilim adamı yayınlarından herhangisine atıf yapmış,
olan bilim adamı varsa niçin bu adamı sözlü sınava alıyorsun. Ölçüt yukarıdaki 5 madde olsun, bu şartları taşıyan hocayı hemen doçent hatta profesör yap.

Yukarıdaki ölçüler hiçbir doğruluk-yanlışlık ölçüsü konulamayan sözlü sınavından daha elle tutulur, gözle görülür ölçütler değil midir? Yukarıdaki 5 madde hocalardan istenirse herkes gece-gündüz çalışır yukarıdaki 5 hedefi oluşturur. Hiç ama hiç kimsenin de hakkı yenmez. Yukarıdaki 5 şartı hali hazırda sağlayan hocaları da müsaadenizle; bırakın doçent yapmayı direk profesör atayın ki tam hakkını verebilesiniz?Bu hocalar Avrupa'da olsa her yıl ödül alırlar.

Ayrıca hedef yukarıdaki 5 madde olsun bakalım hak etmeyenler doçent olabiliyor mu? Veya hak edenlerin önü kesilebiliyor mu? Tabii ki yukarda ki maddeler yerine getirilirse hak eden hakkını alır.

Sanal sorular ve cevapları:
-Yukarıdaki 5 maddeyi Türkiye'deki kaç Profesör yerine getirebilir?
Mevcutların %10.
-Peki nasıl Profesör oldular?
Hasbel kader.
-Peki kendilerinden iyi olan insanların profesör olmasını isterler mi?
ASLA
-Peki doçentlik verme kimin yetkisinde?
YÖK ve profesörlerin sözlü sınavının.
-Sözlü sınavda en büyük ölçü ne?
Hiç, nereli olman, hangi üniversiteden başvurman, aslında kara kaşın kara gözün, veya doçent ve profesör sayısının artmaması ki kendi değerleri düşmesin. Yönetimlerde tek söz sahibi kendileri olsunlar. Yani çıkar meselesi.
-Peki bir yardımcı doçent kaç yılda yetişiyor?
4 yıl lisans eğitimi + en az 2-3 yıl yüksek lisans + normalde 4-5 yıl doktora yani yaklaşık 12 yıl üniversite hayatı gerekiyor.
-Peki 4 yıl üniversite okuyan, 1. dereceye düşüyor da, 12 yıl okuyan 3. dereceden aşağı inemiyor mu?
Hayır efendim 12 eylül döneminden kalan yasalar ile 1. dereceye inemediği gibi, 12 yıl sonunda tüm hakları geri alınıp öğretim görevliliğine düşüyorlar.
-Peki yurt dışında böyle bir unvan var mı?
Yok canım oralarda bizlere profesör diyorlar. Oralarda üniversitelerde ders veren, verebilen herkes profesör.
-Peki ülkemizde maaş ne kadar?
Geçen hükümet tarafından, Düşük maaş alana zam yapılacağına yüksek maaşlı profesörlere zam yapıldı. Yardımcı doçentlere, öğretim görevlilerine, araştırma görevlilerine zam yok?
-Peki nasıl doçent olunuyor?
Onlarca yayını olan doçent olamaz iken sözlü imtihanda hiç yayını olmayan fakat torpili olan doçent oluyor bu nasıl çözülecek. Sözlü imtihanın güvencesi ve doğruluğu nerde?
-Peki Öğrencisi profesör olan yardımcı doçentin safi yabancı dil bilmiyor diye bekletilmesi hakmıdır?
Neremiz doğru ki o doğru olsun. Herkese eşit yabancı dil eğitimi imkanımı veriyorsun ki, Herkesten aynı şeyi istiyorsun.
-Peki bu zülüm niye?
Bu güzelim ülkemizde mutlu olmak öyle kolay mı..
-Peki dil sınavı niçin gerekli?
Üniversite hocası yayın takip etsin veya yabancı dil de yayın yapsın diye.
-Peki bu sınav bunu ölçüyor mu?
Asla zaten Türkçe'den İngilizce'ye, İngilizce'den Türkçe'ye çeviri sorusu sadece toplam 6 adet. Bu sayıyı kasıtlı olarak düşürüyorlar.
-Peki niçin?
Çünkü bu sınav birileri için rant kapısı olmuş; yüzlerce kurs veren, yüzlerce bu konuda kitap yazan, yüzlerce otel, şehirler arası otobüs firmaları bu işten para kazanıyor.
-Peki devletin zararı ne?
Herkes bilimi falan bırakmış İngilizce film yapıyor. Çok değerli vaktini çok saçma ve hiç kullanmayacağı kelimeleri ezberlemek ile geçiriyor. Eğitim aksıyor, hoca verimli olamıyor, herkes Anadolu'dan Ankara'ya taşınıyor. Kafası rahat olmayan hocanın öğrenciye ne kadar faydası olabilir. Veya kafasında dersinden başka bir problemi olmayan, sürekli araştırma yapan, her şeyi kendi ana diliyle daha iyi ifade eden hocalarımız bu vatana daha faydalı olmaz mı?

Bizim sizinle karşılıklı tartışmamız mümkün değil, sizin sorabileceğiniz soruları, sanal alemde bizler kendi kendimize sorduk ve cevap verdik.

Biz yardımcı doçentlerin çektiği işkence için, lütfen herkes vicdanını eline alsın ve düşünsün. Bu kadar zülüm çeken başka devlet memuru kesimi var mı? Geçen meclisteki tüm partiler söz verdikleri halde hiçbir şey yapmadılar, hatta sözde milliyetçiler veya milliyetçilikten geçinenler, yabancı dilsiz eğitim olmaz, Türkçe bilim olmaz gibi sözlerle daima taleplerimizi geri çevirdiler. Tabii ki halkımızda onların bu iki yüzlülüğüne gerekli dersi anında verdi. Biz bilim adamları yabancı dil bilmesin demiyoruz, ama inanın sınavda sorulan soruları Türkiye'mizin Anadolu üniversitelerinde okumuş bir profesöre, doçente götürün yapması mümkün değil hatta Başarı oranları % 10 olsun inanın, inanın bu biz hiçbir şey bilmiyoruz demektir. Peki sınavda kimler başarılı oluyor, yurt dışında doktora yapanlar, ODTÜ, Boğaz içi Üniversitesi ve birkaç daha yabancı dille eğitim yapan üniversite mezunları. Tabii ki bu haksızlığa, haklılık kılıfı uydurarak binlerce kişi çeşitli yollarla kopya çekerek. Bir de, tabii ki bilimi falan bırakıp gece gündüz demeden yabancının sözcüklerini ezberleyenler.(İnanın Redhouse sözlüğünü ezberledim yine de yabancının kültürünü beceremediğim ve bilemediğim için, veya yapılması mümkün olmayacak kadar kısa süre verildiği için; bu sınavdan başarılı olamıyoruz) Peki Anadolu çocukları doçent profesör olmasın mı? Geçmiş yıllarda sorulmuş soruları isterseniz sizlere göndereyim, o zaman bana hak vereceksiniz ve hiç ama hiç abartmadığımı hemen anlayacaksınız. Bilimsel yönden dahi olan, fakat dil sınavını veremediği için yüzlerce, binlerce doçentlik bekleyen hocalarımız olduğunu biliyor musunuz?

Saygılar sunarım...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber