IMF'siz 'yola devam' sinyali

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 17 Eylül 2009 07:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Ekonomi yönetiminin uzun süredir üzerinde çalıştığı Orta Vadeli Program (OVP), Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından dün kamuoyuna açıklandı. 2012'ye kadar ekonominin yol haritasını belirleyen program, köklü reformlar yapılmasını öngörüyor.

Ekonominin kurmaylarının duyurduğu programa göre, Türkiye ekonomisi bu yıl sonunda yüzde 6 daralırken, gelecek yıl büyümeye geçecek. 2010'da 300 bin kişiye iş sağlanması, 2012'ye kadar ise toplam 1 milyon 250 bin kişilik yeni istihdam oluşturulması hedefleniyor. OVP'nin, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülen görüşmeler sonuçlandırılmadan açıklanması dikkat çekerken, Bakan Babacan'ın, "Programa baktığınızda göreceksiniz ki IMF finansmanı olmazsa olmaz değildir." ifadesini kullanması dikkat çekti. Babacan, program sayesinde Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir döneme girmesini amaçladıklarını söyledi. Ekonomideki daralmada yılın son çeyreğinde toparlanma beklediklerini, ancak bunun garanti olmadığını anlatan Babacan, "Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren de büyümenin ivme kazanmasını öngörüyoruz." dedi. Babacan, programın öncelikli konularından birinin küresel krizin etkisiyle bozulan kamu dengelerini tedbirli şekilde düzeltmek olduğunu vurguladı.

Ekonomi çevreleri, programın hedefleri- ni gerçekçi bulurken, malî tarafın IMF beklentilerinden uzak kaldığını ve Fon ile bir anlaşma ihtimalinin zayıfladığını belirtiyor.

Büyümenin özel sektör eliyle destekleneceğini ifade eden Bakan Ali Babacan, özel sektörün kullanabileceği kaynaklar üzerindeki baskının azaltılacağını söyledi. Babacan tarafından açıklanan verilere göre bu yıl sonunda 14,8 oranında işsizlik bekleniyor. Program ile birlikte kişi başı gelir gelecek yıl 8 bin 821 dolar olurken, GSYH de 1 trilyon 29 milyar lirayı bulacak. Yıl sonu ihracatı 98,5 milyar dolara düşerken, 2010'da 107,5 milyar dolara çıkacak. Bu yıl sonu için yüzde 5,9 olarak öngörülen enflasyon ise gelecek sene yüzde 5,3'e inecek. 2009 yılı başı için yaklaşık 10 milyar lira olarak öngörülen bütçe açığı da yıl sonunda 63 milyar liraya yükselecek. Geçen yıl 41,5 milyar dolara kadar çıkan cari açık bu sene sonunda 11 milyar dolara gerileyecek.

Toplantıda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplandıran Bakan Babacan, IMF ile görüşmelerin hatırlatılması üzerine, fon ile temas halinde olduklarını söyledi. Orta Vadeli Program'a ilişkin olarak fon ile bir tur görüşme daha yapacaklarını aktaran Bakan Babacan, "Bu görüşmelerin sonucunda bir stand-by konusunda mutabakata ulaşırsak böyle bir düzenleme yapmayı tercih ederiz." dedi. Türkiye'nin bugün itibarıyla IMF'ye 7-8 milyar dolarlık borcu bulunduğuna işaret eden Bakan Babacan, bu borca yıllık yüzde 2,1 oranında faiz ödendiğine dikkat çekti. Türkiye'ye uygun dış şartlarda kaynağın ülke ekonomisine katkıda bulunacağını anlatan Babacan, "Ancak programa baktığınızda göreceksiniz ki IMF finansmanı olmazsa olmaz değildir. Hazırlıklarımızı yaparken şöyle bir varsayımda bulunduk; eğer fon ile bir anlaşma yaparsak kullandırılacak kaynaklar direkt olarak piyasaya kullanıma sunulacak kaynak olacaktır. Gelecek her bir dolar özel sektöre kaynak olarak aktarılacak." diye konuştu. Görüşmeleri bizzat kendisinin yürüttüğüne dikkat çekerek, "Benden duymadıkça ve Hazine'den açıklama yapılmadıkça hiçbirine inanmayın." uyarısında bulundu.

Ali Babacan, Türkiye ekonomisinin önünü açmak için yargı sisteminde reform yapılması gerektiğine dikkat çekerek, kalkınmanın önünün açılmasındaki en önemli olaylardan birinin yargı reformu olduğunu söyledi. Babacan, şöyle konuştu: "Türkiye ekonomisinin önünü açmak istiyorsak, yargı sistemimizi reforme etmemiz gerekiyor. Aksi halde ne yaparsak yapalım, hangi programı uygularsak uygulayalım, iş dünyası hukuki sorun yaşadığı sürece Türkiye'nin iyi bir yatırım yeri olduğuna verilecek cevap önemli olacaktır."

AKARYAKIT VE SİGARAYA ZAM HAZIRLIĞI

Bakan Ali Babacan, otomotiv ve mobilya başta olmak üzere bazı sektörlere getirilen Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indirimlerinin devam edip etmeyeceğinin sorulması üzerine, 30 Eylül'den sonra ne yapılacağının o günlerde belli olacağını kaydetti. Babacan, program çerçevesinde herhangi bir şekilde Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi ve KDV'ye ilişkin artış düşünmediklerini belirtirken, akaryakıt ve sigaraya da zam sinyali verdi. Babacan, bazı maktu vergilerde enflasyon ayarlamasına gidilebileceğini dile getirdi. Mali kurala da değinen Babacan, bu konuda borç yükü ve bütçe açığında sürdürülebilir yapının amaçlandığını kaydetti.

SAĞLIKTA KISITLAMA YOK

Orta Vadeli Program'ın tanıtım toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandıran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ise program çerçevesinde herhangi bir şekilde sağlıkta kısıtlama yapılmayacağını vurguladı. Hizmetlerin sunumunun iyileştirilmesine yönelik çalışma yapılacağını aktaran Bakan Dinçer, katkı paylarının artırılmasından daha çok talebin dengelenmesi üzerinde durduklarını ifade etti. Özel hastanelere ödenen fark ücretinin yüzde 30'dan yüzde 70'e çıkarılacağını aktaran Dinçer, özel sağlık kuruluşlarınca sınıflandırma yapılacağını ifade etti. Dinçer, ilaca ödenen parayı azaltmak için firmalara ödenen miktarın orijinallerde yüzde 100'den yüzde 60'a, eşdeğerde ise yüzde 80'den yüzde 60'a düşürüleceğini; bu kapsamda yıllık 1,5 milyar lira civarında tasarruf sağlanacağını açıkladı.

Bürokratlar

'sahur' mesaisi yaptı

Küresel krizin etkisiyle dört aylık gecikmeye uğrayan ve Türkiye ekonomisinin 2012'ye kadarki yol haritasını çizen Orta Vadeli Program'ın açıklanması ekonomi bürokratlarını da rahatlattı. Özellikle son bir ay içerisinde Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Çalışma Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) müsteşar ve genel müdürleri yoğun mesai yapıyordu. İftar sonrasında başlayan toplantılar sahura kadar devam ederken, son günlerde programın yetiştirilmesi için çalışmalar sabaha kadar uzadı. Üst düzey bir bürokrat program için sahuru yapıp çalışmaya devam ettiklerini belirtirken, Devlet Bakanı Ali Babacan, programın tamamlanmasının ardından bürokratlara teşekkür etti. Babacan, "Ramazan boyunca sahura kadar bu ekip çok çalıştı, hepsine teşekkür ediyorum." dedi. Bürokratların yanı sıra Türkiye'nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de Babacan'ın daveti üzerine üç hafta önce iftardan sonra çalışmalara katıldı.

Ziraat Bankası da

Borsa yolunda

Devlet Bakanı Ali Babacan, Ziraat Bankası'nın hisselerinin bir bölümünün halka arzına yönelik hazırlık çalışmalarının başlatılmasını düşündüklerini, elde edilecek sonuçlara ve piyasa şartlarına göre uygulamaya ilişkin karar vereceklerini söyledi. Konuya ilişkin herhangi bir takvim olmadığını vurgulayan Babacan, "Şu an fikir aşamasındayız. Halkbank ve Vakıfbank arzında gördük ki kurumlar halka arz sonrasında daha rasyonelleşiyor ve hesap verilebilirlikleri artıyor." dedi. Babacan gazetecilerin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin'in görevinden alınacağına yönelik haberleri hatırlatması üzerine ise, "Bunlar tamamen dedikodudan ibaret, ben de gazetelerden okuyorum. Tevfik Bey benim Halk Bankası genel müdürü olarak atadığım biri, yine benim de bulunduğum Bakanlar Kurulu tarafından BDDK başkanı olarak atanan bir kişi. Görevinde çok başarılı." cevabını verdi.

KİM, NE DEDİ?

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral: Programı, büyük bir ihtiyaç olarak bekliyorduk. Açıklanması Türkiye'ye olan güveni artıracak. Ülke risk primini düşürecek. Dolayısıyla Türkiye'nin borçlanma maliyeti düşecek ve vadeler uzayacak. Program, yatırımcı ve sanayiciye olumlu yansıyacağı gibi, yabancı yatırımcılara da güven verecek. En büyük sıkıntı olan işsizliğin çözümüne de büyük katkı sunacağına inanıyoruz. Tamamlayıcı olarak mali kuralın bir an önce netleşmesini bekliyoruz.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş:

Önümüzdeki üç yılın yol haritası niteliğinde olan program gerçekçi, ancak bununla birlikte zorlu bir süreci öngörüyor. Özel sektör öncülüğünde büyümeye önem vermek ve sürdürülebilir büyüme sağlamak şeklinde açıklanan tedbirlerin yerinde olduğu kanaatindeyiz. Büyüme, enflasyon, bütçe açığı, cari açık ve işsizlik hedefleri açısından ayakları yere basan bir program... Hükümet, dünya ekonomisi paralelinde Türkiye ekonomisi için de yavaş ve meşakkatli bir toparlanma süreci öngörüyor.

Ekspres Yatırım Başekonomisti Güldem Atabay:

Makro göstergelerdeki revizyonlar gerçekçi. Mayısta çıkan çalışmadan oldukça farklı, detaylar daha iyi düşünülmüş. Ancak genel tonundan, bütçe açığı seyri ile ilgili beklentilerden ve özellikle mali kuralın sadece bütçe açığına getirilmiş olmasından anlaşılan, bunun arkasından IMF ile bir stand-by düzenlemesinin gelmeyecek olması. Programdan anladığım, AK Parti'nin yola IMF'siz devam etme niyetinde olduğu.

ING Başekonomisti Sengül Dağdeviren:

IMF'nin onayını alabilecek bir mali program olmadığını düşünüyorum. İlk izlenim olarak makro taraftaki varsayımlar gerçekçi gözüküyor. Ancak Maliye tarafında öngörülen tasarruf eğilimi çok zayıf. Bütçe açığını düzeltme yolunda riskli bir program. Büyüme hedefleri bakımından biz biraz daha iyimseriz.

Fortis Başekonomisti Haluk Bürümcekçi:

Büyüme hedefleri gerçekçi. Ancak makro rakamların uyumlu olması tek başına yetmiyor. Mali kurala ilişkin yasal altyapının bu yıl olacağı söyleniyor, ancak nasıl bir altyapı olacağı söylenmiyor. Bu eksik. Mali kuralın kamu açığı üzerinden olacağı anlaşılıyor. Harcamalar üzerinden olabilirdi.

Finansbank Başekonomisti İnan Demir:

Büyüme tahminlerinin gerçekçiliği konusunda bir endişemiz yok. En çok dikkatimi çeken hususlardan biri bütçe açığı ve faiz dışı denge için öngörülen patika. Burada 2009'dan 2010'a ve daha sonraki yıllara geçerken bir düzelme öngörülüyor ama bir yandan da bunun çok büyük boyutta bir mali ayarlama sonucu olup olmayacağı konusunda kuşkum var.

Garanti Bankası Başekonomisti Pelin Yenigün Dilek:

Sorun 2011'de kilitleniyor. 2011'de kendi hesaplarına göre kamu borcunu düşüren, stabilize eden bir dengeyi bulmuşlar. 2011'de bu işin stabilize olması için diğer makro hedef ve tahminlerinin birebir tutması gerek. Çok hassas bir denge tutturmuşlar. Büyüme örneğin 2011'de yüzde 4 değil 3 olursa özelleştirme gelirlerinde herhangi bir sapma olursa ki, özelleştirme gelirlerini buna koymuşlar, bu iş tutmaz. Programın en yumuşak karnı şu aşamada bu gibi görünüyor.

Yeni vergi yok, reform var

Programda, KİT'lerde yeni bir yönetim modelinin hayata geçirilmesi öngörülüyor.

Vergi kayıp ve kaçağının azaltılarak verginin tabana yayılması gündemde.

Gelir İdaresi Başkanlığı'nın denetim ve uygulama kapasitesi güçlendirilecek.

Verginin zamanında ödenmesi için etkin tahsilat sistemi kurulması planlanıyor.

Yerel yönetimlerin kendi gelirlerini artırıcı düzenlemelere ağırlık verilecek.

Aile hekimliği uygulaması yaygınlaştırılacak.

Sosyal yardım harcamalarının denetimi bir diğer önemli konu.

Kamu yatırımları öncelikli hale getirilecek.

Sağlık harcamalarının etkinleştirilmesi gündemde.

Ziraat Bankası hisselerinin bir bölümü halka arz edilecek. Konuyla ilgili henüz bir takvim belirlenmedi.

Kamu, elektrik dağıtımı ve şeker üretimi alanlarından tamamen çekilecek.

Telekomünikasyon ve liman işletmeciliklerindeki pay azaltılacak.

İş dünyasının talep ettiği nitelikte insan gücü yetiştirilmesi öncelikli konu.

Esnek istihdamın yaygınlaştırılması planlanıyor.

Aktif işgücü programları geliştirilecek.

İstanbul Finans Merkezi Projesi uygulamaya konulacak.

Yatırımların finansmanında kamu-özel işbirliği modeli yaygınlaştırılacak.

GAP, Doğu Anadolu Projesi (DAP) ve Konya Ovası Projesi (KOP) uygulamalarına ivme kazandırılması gündemde.

Tarımsal destekler yeniden düzenlenecek.

Kredi Garanti Fonu'na Hazine'nin teminat desteği verilecek.

Yeni Teşvik Yasası'ndan özel sektörün azami ölçüde yararlandırılması hedefleniyor.

Programın hedefleri

Özel sektörün kullanacağı kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltmak.

Rekabet gücünü artıracak yapısal reformları hayata geçirmek.

Sürdürülebilir ekonomik büyüme dönemine tekrar dönmek.

İstihdamı artırmak.

Enflasyondaki düşüş eğilimini devam ettirmek.

Bozulan kamu dengelerini düzeltmek.

Refah düzeyini artırmak.

ERCAN BAYSAL ANKARA

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber