Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
- Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Azmi Aksu:
- "Özelleştirmenin, işçisi, çiftçisi ve sanayicisiyle her kesimin zarar görmeden yapılması durumunda, ülkemiz şeker ve pancar üretiminin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacağını düşünüyorum"
- "Özelleştirmenin halkımıza yansıması, kalite, makul fiyattan şeker arzı ve fiyat istikrarı olacak"
- "2008 yılı yurt içi şeker satışlarında Türkşeker'in pazar payı yüzde 55, özel sektörün pazar payı da yüzde 45 olarak gerçekleşti"
- "2008 yılı net satışları yaklaşık 2 milyar lira, dönem karı da 3,2 milyon lira oldu"
Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Azmi Aksu, fabrikaların özelleştirilmesini değerlendirdi. Aksu özelleşmesinin faydası olacağına inandığı fabrikaların bir şartla özelleştirilmesi gerektiğini söyledi.Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Azmi Aksu, şeker üretiminin garanti altına alınması koşuluyla, kamunun şeker üretimi alanından tamamen çekilmesiyle gerçekleştirilecek bir özelleştirmenin; işçisi, çiftçisi ve sanayicisiyle her kesimin zarar görmeden yapılması durumunda, ülkenin şeker ve pancar üretiminin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacağını düşündüğünü söyledi.
Aksu, AA muhabirinin şeker fabrikalarına ilişkin sorularını yanıtlarken, özelleştirmenin halka yansımasının ise kalite, makul fiyattan şeker arzı ve fiyat istikrarı olacağını bildirdi.
Özelleştirmeyle rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki KİT finansman yükünün azaltılması ve atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılmasının hedeflendiğini ifade eden Aksu, Türkşeker'in özelleştirme stratejisinin de dünya şeker sektöründeki gelişmeler ile diğer ülkelerdeki özelleştirme uygulamalarının, Rekabet Kurulu ve Şeker Kurumunun görüşleri de dikkate alınarak hazırlandığını anlattı.
Türkşeker A.Ş'nin özelleştirmesiyle, şeker sektörünün verimli çalışması, rekabet edebilir hale getirilmesi ve bu arada ülke insanının daha düşük fiyatla şeker tüketebilmesine imkan verilmesinin hedeflendiğinin altını çizen Aksu, bu yaklaşımın, Türkiye'nin milli çıkarlarını her yönüyle koruyan bir yaklaşım olduğunu kaydetti.
Azmi Aksu, şöyle devam etti:
''Globalleşmeye paralel olarak Türkiye şeker sektöründe şeker üretiminin garanti alınması koşuluyla kamunun şeker üretimi alanından tamamen çekilmesiyle gerçekleştirilecek bir özelleştirmenin işçisi, çiftçisi ve sanayicisiyle her kesimin zarar görmeden uygun koşullarda sosyo ekonomik kriterler göz önünde bulundurularak yapılması durumunda ülkemiz şeker ve pancar üretiminin sürdürebildiğine katkı sağlayacağını düşünüyorum.''
Aksu, Türkiye'de şeker rejiminin 2001 yılında yürürlüğe giren Şeker Kanunu ile yönetildiğini anımsatarak, kanunla sektörü düzenleme yetkisinin Şeker Kurumuna verildiğini ve özelleştirmeye alt yapının hazırlandığını söyledi.
''Dolayısıyla özelleştirmelerden sonra sektörde bir kaos ortamının oluşması mümkün olmayacaktır'' diyen Aksu, şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle sektörün gelecekteki yapısının, arz talep dengesinin bozulmaması, iç talebin karşılanması, güvenlik stokunun güvence altına alınması, dışa bağımlılık yaratılmaması, üretimde devamlılığın sağlanması, sektörün istikrarlı büyüme hızına kavuşturulması ilkeleri doğrultusunda şekilleneceğinin öngörüldüğünü ifade etti.
Aksu, serbest piyasa ekonomisi kuralları içinde oluşacak rekabet ortamında, orta ve uzun vadede ekonomide, bir yandan daha fazla istihdam, diğer yandan da piyasada yer alacak aktörlerin, verimlilik ve rekabete dayalı iyileştirmeleri sonucunda, özelleştirmenin halka yansımasının kalite, makul fiyattan şeker arzı ve fiyat istikrarı olacağını bildirdi.
PAZAR PAYI VE NET SATIŞLAR
Genel Müdür Aksu, pancar şekeri şirketleri bakımından, 2008 yılı yurt içi şeker satışlarında Türkşeker'in pazar payının yüzde 55, özel sektörün pazar payının da yüzde 45 olarak gerçekleştiğini belirtti.
2008 yılı net satışlarının 1 milyar 956,6 milyon lira, dönem karının 3,2 milyon lira olduğunu bildiren Aksu, 2009/2010 kampanya dönemine ilişkin faaliyetlerin devam etmesi nedeniyle, 2009 yılına ilişkin rakamların verilemediğini de söyledi.
KAPASİTE KULLANIMI
Aksu, Türkiye tatlandırıcı sektöründe, yedi pancar şekeri üreticisinin 33 şeker fabrikası, 5 nişasta bazlı şeker üreticisinin ise 6 fabrika ile faaliyet gösterdiğini ifade ederek, Türkiye'nin toplam tatlandırıcı kapasitesinin 4 milyon 137 bin ton olduğunu, bu kapasitenin 990 bin tonunun nişasta bazlı şeker üreticilerine ait olduğunu kaydetti.
Stok sorununun çözülmesi için gayret gösterildiğini de ifade eden Aksu, stok azaltıcı tedbirler kapsamında uygulanan pazarlama tekniklerinin sonuç verdiğini ve 2007 yılından bu yana stok sorununun çözüldüğünü anlattı.
Aksu, ''Son yıllarda stoklar makul düzeylere çekilmiş olup, bu düzeyin korunmasında üretim ve satışlar belirleyici olacak'' diye konuştu.
Azmi Aksu, ödenek yetersizliği nedeniyle, bugüne kadar sadece büyük kapasiteli fabrikalara yatırım önceliğinin verildiğini de belirterek, bu nedenle yatırım gerçekleştirilemeyen orta ve küçük kapasiteli fabrikaların yatırımlarına devam edilmesi gerektiğini de söyledi.
''İHRAÇ EDİLECEK ŞEKERDE, MISIR İTHALATI YAPILIYOR''
Şeker Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra ithal mısır kullanım oranının düştüğünü ve yerli mısır üretiminin yurt içi nişasta bazlı şeker talebine yetecek miktarın üzerine çıktığını belirten Aksu, yapılan yönetmelik değişikliğiyle de yurt içine arz edilecek nişasta bazlı şeker üretiminde kullanılacak mısırın öncelikle yurt içi üretimle karşılanması zorunluluğunun getirildiğini hatırlattı.
Aksu, nişasta bazlı şeker sektöründe yerli mısır temininde bir yetersizlik söz konusu olmadığı için, yurt içine arz edilmek üzere üretilecek nişasta bazlı şeker için Şeker Kurumu'na sektör tarafından bugüne kadar mısır ithalat talebinde bulunulmadığını söyledi.
Genel Müdür Aksu, ''Ancak yurt dışına ihraç edilmek üzere üretilmekte olan nişasta bazlı şekerler için, ithalattan sorumlu devlet kurumlarının Dahilde İşleme İzin Belgesi düzenlemeleri kapsamında mısır ithalatı söz konusu olmaktadır'' dedi.