Gelir idaresi yasa tasarısına ilişkin Devlet Gelir Uzmanları Derneğinin açıklaması

Haber Giriş : 15 Şubat 2005 21:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

DEVLET GELİR UZMANLARI DERNEĞİ'NİN GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN TASARI TASLAĞI HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI
(15/02/2005)

Devlet Gelir Uzmanları Derneği, bu güne kadar, Gelir İdaresinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak hazırlanan kanun tasarıları hakkında kamuoyunu yanlış bilgilendirmeme adına her hangi bir açıklamada bulunmamıştır.

Bilindiği gibi, tasarıya dair yapılan tartışmaların odak noktasında tasarının amacı olan etkin ve verimli bir gelir idaresinden çok menfaat ilişkileri olmuştur. Yapılandırmanın asıl amacının etkin ve verimli gelir idaresi oluşturma hedefi olması gerektiği halde bu hedeften açık bir şekilde sapılmış ve bürokraside egemenlik mücadelesi verilmiştir.

Gelir İdaresinin görevlerinden birisi olarak, Anayasanın 73 üncü maddesinde tanımlanan vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımını gerçekleştirme amacı, gelir idaresinin çağın gerisinde kalması ve değişime ayak uyduramaması nedeniyle yerine getirilememiştir.

Bu durum, Türk Vergi Sisteminde vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payının dolaysız vergilere göre artmasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca, kayıt dışı ekonominin önlenememesi ve vergi tabanının genişletilememesi nedeniyle de vergide adalet ve eşitlik ilkesinden uzaklaşılmasına ve gelir dağılımının giderek bozulmasına neden olmuştur.

Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı'nın genel gerekçesinde, vergi sisteminin temel görevinin, kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için gerekli finansmanı vergileme prensipleri çerçevesinde en az maliyetle sağlamak ve ekonomik ve sosyal amaçları da dikkate alarak üst düzeyde kalitesi olan bir hizmet sunmak olduğu ve bunu sağlamak için de gelir idaresinin otonom veya yarı otonom, güçlü ve uzmanlaşmaya dayalı fonksiyonel bir örgüt yapısına kavuşturulmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu amaçla hazırlanan Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı'na ilişkin olarak Devlet Gelir Uzmanları tarafından yapılan tespit ve değerlendirmeler aşağıda yer almaktadır.

Tasarıda Gelir İdaresinde dinamik ve işlevsel bir Kurmay (Uzmanlık) Yapısı öngörülmemektedir.

Karar alma süreçlerinde yönetim kadrolarının işini hafifletecek dinamik ve işlevsel bir kurmay (uzmanlık) yapısının oluşturulması yönetim bilimi ilkelerinin gereğidir. Yapılandırma taslağında; başkanlık üst idari birimlerdeki kadrolara, büyük ölçüde Bakanlık denetim elemanlarının atanması öngörülmektedir. Ancak gelir idaresinde varolan kurmay kadrosunun (devlet gelir uzmanlığı) kendini yetiştirmesini sağlamada motive edici unsurlara tasarıda yer verilmediği görülmektedir. Bu unsurlardan en önemlisi olan idarenin bütün kadrolarına atanabilme imkanı açıkça kısıtlanmamış olmasına rağmen fiilen imkansızlaştırılmıştır.

Etkin ve dinamik bir Devlet Gelir Uzmanlığı Kurumunun Gelir İdaresi Başkanlığının üst düzey yönetiminin daha verimli çalışmasına imkan sağlayacağı açıktır. Ancak tasarı bu kadronun kendisini geliştirmesini sağlayacak bir yapı öngörmemektedir. Tasarı bu haliyle, Gelir İdaresinin binmiş olduğu dalın kesilmesine ve gelecekte tekrar işlevi azalmış bir Başkanlığa dönmesine neden olacaktır.

Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı'nın genel gerekçesinde de belirtildiği üzere, vergi kanunları ne kadar mükemmel yapılırsa yapılsın, kanunları uygulayacak olan idareye ve çalışanına gereken önem verilmezse vergilendirmeden ve vergi tahsilatından beklenen sonucun alınması mümkün değildir. Çağdaş, fonksiyonel, etkin bir gelir idaresi ancak uzman personel istihdamı ile mümkün olacaktır. Bu noktada ciddi bir açığı kapatan Devlet Gelir Uzmanlarının %45'i ücret politikası ve yetersiz özlük hakları nedeniyle kurumdan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu durum ise Gelir idaresinin sürekli olarak kan kaybeden bir kurum haline gelmesine neden olmuştur. Gelir idaresinin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak hazırlanan tasarı taslağının da Devlet Gelir Uzmanlarının hak ettikleri özlük hakları ve ücreti karşılamaktan oldukça uzak olduğu aşikardır.

Diğer kurumlarda aynı statüde görev yapan uzmanlar (DPT Uzmanı, Hazine Uzmanı ve Dış Ticaret Uzmanı v.b.) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (g) bendinde yer almakta iken ve tasarı taslağı ile gelir idaresinde görev yapan diğer kadroların ek göstergelerinde ciddi artışlar öngörülürken Devlet Gelir Uzmanlarının ek göstergelerine ilişkin herhangi bir düzenlemenin yapılmamış olması üzücü bir durumdur.

Vergi mevzuatında yapılması gereken değişikliklerde, vergi mevzuatının mükelleflere adil, tarafsız ve objektif olarak uygulanmasında ve uygulamada ortaya çıkan aksaklıkları süratle gidermede aktif rol üstlenmiş olan Devlet Gelir Uzmanlarının tasarı taslağında hak ettikleri yere getirilmemiş olmaları etkin bir gelir idaresinin ne ölçüde hayata geçirilebileceği yönünde ciddi soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir.

Mükellef odaklı, etkin, kayıt dışı ekonomi ile mücadele edebilecek, vergi adaletinin sağlanmasına yardımcı olacak bir gelir idaresinde Devlet Gelir Uzmanlarının önemi yadsınamaz.

Bu nedenle, Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı'nın 34 üncü maddesinin, (g) bendinin, "Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticaret Uzmanları ve Dış Ticaret Kontrolörleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gelirler Kontrolörleri ve Devlet Gelir Uzmanları" şeklinde değiştirilmesi gerekmektedir.

Gelir idaresinin temel Kurmay kadrosunu oluşturan Devlet Gelir Uzmanlarına yeterli kariyer imkanı sağlanmamıştır.

Gelir idaresi, devlet gelirlerine ilişkin mevzuatın hazırlanması, bu mevzuatın uygulanması ve bu uygulamaya ilişkin denetimin yapılması şeklinde özetlenebilecek 3 temel fonksiyonu yerine getirmeye çalışmaktadır. Ancak, gelir idaresi mevcut yapısı içerisinde en zayıf fonksiyonun, denetim olduğu vergi inceleme oranının %2 seviyesinde olmasından anlaşılmaktadır. Bu durumun en önemli nedeni vergi inceleme elamanı sayısının yeterli olmaması ve mevcut inceleme elemanlarının inceleme birimleri bünyesinde tutulamamasıdır. Bakanlığımızın merkez ve taşra denetim elemanlarının sayısı başka kurumlara geçiş, özel sektöre geçmek üzere istifa, idari görevlere atanmak gibi nedenlerden dolayı artacağı yerde azalmaktadır.

Vergi inceleme oranının AB standartları seviyesine ulaşabilmesi için denetim elemanı sayısındaki bu erozyonun önlenmesi şarttır. Bu bağlamda merkezi ve taşra denetim elemanlarının mali durumlarını daha da iyileştirerek ve denetim birimleri içerisinde kariyer imkanı sağlayarak bu personelin denetim birimleri içerisinde tutulması zorunluluktur. Gelir idaresinin aksayan bu yönünün hazırlanan tasarıda da çözüme kavuşturulmadığı ortadadır. Sağlıklı bir idarede varolması gereken komuta-kurmay (idareci-uzman) ilişkisi bu tasarıda bulunmamaktadır. Karar alma süreçlerinde idarecilere teknik destek sağlayacak ve günün birinde de o kadroları kendisinin dolduracağının bilinciyle kendini o kadrolara hazırlayacak uzmanlık kadrolarına ihtiyaç bulunmaktadır. Tasarının mevcut halinde atama bölümünde gelir idaresinin ana uzmanlık birimine hiçbir şekilde atıfta bulunulmamaktadır.

Vergi inceleme elamanı sayısındaki erozyonun bir nedeni de yukarıda belirtildiği üzere idari kadrolara atamadır. Bu durum aynı zamanda orta düzey kadroların önünün tıkanmasına da yol açmaktadır. Halen Gelirler Genel Müdürlüğünün yükünü taşıyan şube müdürleri bu durumdan muzdariptirler. 20-25 yıldır aynı şubede aynı konularla çok kısıtlı kariyer imkanına rağmen görevlerini fedakarane yürüten bir kadronun çalışma motivasyonlarını maksimum düzeyde tutamayacağı açıktır. Böyle bir durumun ise dinamik bir gelir idaresi bağlamında savunulması mümkün değildir.

Bu nedenle, gelir idaresinin ana uzmanlık birimi olan Devlet Gelir Uzmanlarının belli şartlarla Tasarının 27 nci maddesindeki üst kadrolara atanabilmesinin yolu açılmalıdır. Aksi bir durum, orta düzey idareci kadroların sıkışmasına yol açarak gelir idaresindeki dinamizmi yok edecektir.

Yapılandırma ile amaçlanan özerkliğe fiili engeller bulunmaktadır.

Maliye Bakanlığının idareci kadrosu büyük ölçüde denetim kurulları mensuplarınca oluşturulmaktadır. Ayrıca, Gelir İdaresi Başkanlığının yönetici kadrolarının da aynı kurullarca oluşturulması düşünülmektedir. Bu durumun Gelir İdaresi Başkanlığının özerkliğine zarar vereceği açıktır. En azından gelir idaresinin yönetici kadrosunun önemli bir kısmının idari kadrolardan gelmesi sağlanarak Başkanlığın fiili özerkliği korunabilir.

Devlet Gelir Uzmanları Derneği, gelecek 50-100 yıllık dönemde devlet gelirlerini tahsil etmekle görevli olacak gelir idaresinin oluşturulduğu bu tasarıyla Devletimizin kendi öz gelirleriyle giderlerini karşılayacak etkin ve dinamik bir Gelir İdaresine sahip olabilmesi için önerilerde bulunmaktadır. Bu önerilerin dikkate alınması halinde bu amacın gerçekleştirilebileceği; dikkate alınmaması halinde ise amaçlanan sonucun elde edilemeyeceği düşünülmektedir.

Kamuoyuna duyurulur.

Saygılarımızla.

Zekayi ÇENGE
Devlet Gelir Uzmanları Derneği Başkanı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber