Bahçeli'den Gül'e ve Hükümet'e tavsiyeler - Video

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 15 Haziran 2010 11:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin Kırgızistan'da muhtaç olan bütün insanlara yardım elini uzatması ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Güney Kore gezisini yarıda keserek Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan'ın devlet başkanları ile sorunu acilen çözecek görüşmeleri başlatması gerektiğini söyledi. 15.06.2010 11:50

MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmada Kırgızistan'da yaşanan şiddet olaylarına değindi. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetlerinde aradan geçen yıllara rağmen arzu edilen huzur ve refahın sağlanamadığına işaret eden Bahçeli, "Maalesef itiraf etmek durumundayız ki başka devletlerin izin ve müsamahası ile elde edilen gevşek bağımsızlıklar yerini milli ve demokratik devletlere bırakmamış, yüz milyonluk Avrasya ve

Kafkasya Türklüğü, hak ettiği güzel günlere bir türlü kavuşamamıştır" diye konuştu.

Bölgede yaşanan kaosta bir faktörün de Türkiye'nin tutumu olduğunu ifade eden Bahçeli, insanlığa ve küreye bakışını Ankara'dan almayan bir hükümetin, ne kendisine, ne de soydaşlarına ve din kardeşlerine bir hayrının olmayacağını söyledi. Bahçeli, "Türkiye yıllar öncesinden başlayarak bu topraklarda yaşayan soydaşlarıyla elbette ki temas kurmuş, ilgilenmiş, yatırım yapmış, eğitmiştir. Ancak bu girişimlerin ne kadarının Başkent Ankara vizyonu ile yapıldığı, ne kadarının küresel güçleri bu coğrafyaya

taşımak için kullanıldığı ayrıntıları ile tartışılmalıdır" dedi.

Acımasız ve insanlık dışı sömürü düzeni son bulmadıkça, Türk ve İslam dünyasındaki yeraltı zenginlikleri tükenmedikçe ya da Türkiye kendi ayakları üzerinde doğrulamadıkça bu uçsuz bucaksız coğrafyalar ile Türklük ve İslam'ın huzur bulamayacağını kaydeden Bahçeli, dün itibariyle Kırgızistan'ın güneyindeki Oş ve Celalabad eyaletlerinde başlayan iç çatışmalarda yaşanan kardeş kavgasında can verenlerin sayısının 100'ü geçtiğini hatırlattı. Bahçeli şöyle konuştu:

"Kırgızistan'da Özbek ve Kırgız kardeşlerimizin birbirlerini öldürmelerine kadar varan talihsiz çatışmaların, daha da vahim olaylara neden olmadan bir an önce sona ermesi en büyük dileğimizdir. Yardıma muhtaçlar, yalnızca Gazze'deki Müslümanlar değildir. Şehitler yalnızca Filistin'de bulunmamaktadır. Türk dünyasındaki din kardeşlerimiz de imdat demektedir. Hükümet, başta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımız ve Ahıska Türkleri olmak üzere, Kırgızistan'da muhtaç olan bütün soydaşlarımıza ve insanlara Türk

milletinin yardım elini derhal uzatmalıdır. Bu kapsamda olmak üzere, Cumhurbaşkanı Gül, Güney Kore gezisini yarıda keserek Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan'ın devlet başkanları ile sorunu acilen ve kapsamlı olarak Türk dünyası çerçevesinde çözecek görüşmeleri başlatmalıdır."

Bahçeli, eksen kayması tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Son haftalar içinde AK Parti'nin dış politikadaki tutarsızlıklarının, yalnızca Türk milletinin değil uluslararası camianın da aklını karıştırdığını ve 'eksen kayması' olarak nitelenen yeni bir kavramı AK Parti siyasetine soktuğunu söyledi. Eksen kaymasından kasıt, hükümetin İran'a karşı BM Güvenlik Konseyi'nden çıkacak karara verdiği 'hayır' cevabı ise, bunun haksız bir itham olacağını dile getiren Bahçeli, hükümetin İran

kararının kendi içinde tutarlı olduğunu vurguladı. Buna karşın Başbakan Erdoğan'ın, 'hayır' kararının gerekçesini, bir suçluluk duygusu içinde oylamanın yapılacağı gece diğer ülke yöneticilerini arayarak ikna ve izaha çalıştığını anlatan Bahçeli, 'eksen kayması' iddialarının hükümette neden olduğu panik halinin, Başbakan ve hükümetini de aşarak eski Dışişleri Bakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı'na sirayet ettiğini ve bir kaymanın olmadığı konusunda telaşlı bir izah yolunun izlendiğini savundu. Bahçeli,

"Başta AK Parti zihniyetinin temsilcileri olan hükümet ve Başbakan olmak üzere işbirlikçi medya mensupları, tam bir suçluluk telaşına kapılarak 'batılı değerlere bağlı olduklarını' ispatın peşine düşmüşlerdir. Suçlamalar karşısında bağlılıklarını açıklamak için AB'yi nasıl büyük bir şevkle istediklerini, batılı değerlere nasıl sadık olduklarını, batışa karşı ne kadar hayranlık beslediklerini birer birer açıklama gereği duymuşlardır. Hükümetin uluslararası ilişkilerde yıllardır yaşadığı kayma, yalnızca

eksen değil aslında merkez kaymasıdır ve bu merkez, Başkent Ankara'dan yıllar önce uzaklaşmış, Erivan, Erbil, Brüksel ve Washington eksenine çoktan bağlanmıştır. Bizim hükümete soracağımız ve cevap arayacağımız husus şudur. Şayet AK Parti eksen kaymasına uğramamışsa, o halde sadakat gösterme yarışına girdikleri küresel güçten yeni bir görev mi almışlardır, yeni bir rol mü çalmışlardır?" şeklinde konuştu.

- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terör örgütü PKK'nın eylemleri ile İsrail arasında kurulmak istenen rabıtanın zamanlaması ve yönteminin son derece manidar ve kuşkulu olduğunu söyleyerek, "Elbette ki bütün başka ülkeler gibi, siz suskun kalmışsanız, siz boyun eğmişseniz her yabancı devlet gibi İsrail'de ülkemize zarar verecek unsurlardan yararlanmak isteyecek ve belki de yararlanacaktır" dedi.

MHP Genel Başkanı Başkanı Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "PKK açılımındaki" ısrarı sürdürdükçe kanlı terör örgütünün de saldırılarını artırdığını söyledi. 1 Mayıs 2010 tarihinden 15 Haziran 2010 tarihine kadar geçen 45 günlük sürede terörle mücadelede verilen şehit sayısının 25'e, yaralı sayısının ise 45'e ulaştığını bildiren Bahçeli, "hükümetin bölücülüğü siyasallaştırmaya uğraşırken, teröristin boş durmadığını, dilediği zaman, istediği

noktaya saldırı yapabileceği konusunda inisiyatif kazandığını ve eylemlerini ülke sathına yayabildiğini ortaya koyduğunu" kaydetti. Polis ve asker lojmanlarına yönelik saldırılar ve bu eylemlerin sonucundaki şehitler ve gazilerin, artık AK Parti yıkım projesinin acı bedelleri olduğunu kaydeden Bahçeli, Başbakan'ın başka milletlerin birliği ve beraberliği için yabancı başkentlerde kapı kapı dolaşırken, kendi milletinin birliğini sağlamaktan çok uzak bir anlayışla, ayrımcı, yıkıcı ve farklılaştırıcı

söylemlerle tahriklerini alenen sürdürdüğünü öne sürdü. Teröristbaşının, hükümetle PKK arasındaki görüşmelerden çekildiğini açıklamasıyla kabaran eylemler nedeniyle terörü dizginlemesi için bu katilden hükümetin ricacı olmasının istendiğine işaret eden Bahçeli, "Bunun gerçekleşmesiyle birlikte kanlı terörün aktörleri yine aynı karede buluşacak, İmralı canisi, küresel katiller, açılımın Başbakanı ve AK Parti zihniyetinin Mesut ağabeyi ile Celal amcası, aile fotoğrafında yerlerini bir bir alacaklardır.

Geçen haftaki buluşma bunun ilk aşamasıdır" şeklinde konuştu.

Geçmişte Başbakan Erdoğan'ın da dile getirdiği gibi PKK'ya ağır silah verdiği yönünde Washington hakkında kuşkular oluştuğunu, bizzat Barzani'nin, terör örgütü olarak görmediğini açıkladığı PKK'yı canlı tutmak için bütün yardım ve destek kanallarını bugüne kadar açık tuttuğunu anlatan Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümetlerinin ise yıllardır terör örgütünü teslim almak için insafa gelmelerini beklemeyi tercih ettiğini belirtti. Bahçeli şunları kaydetti:

"Bugün, yaşadığımız bütün eylemlerin hesabının sorulacağı öncelikli adres peşmerge reisi Barzani, bu zatın bulunduğu Irak devleti ve Irak'ın işgalcisi Amerika Birleşik Devletleri olmalıdır. Ancak işin ilginç yanı, son günlerde artan terörün kaynağı ve terör örgütünün arkasındaki güçler hakkında hükümet tarafından yapılan yorumlar ve uyandırılmak istenen çağrışımlardır. PKK'nın eylemleri ile İsrail arasında kurulmak istenen rabıtanın zamanlaması ve yöntemi son derece manidar ve kuşkuludur. Elbette ki

bütün başka ülkeler gibi, siz suskun kalmışsanız, siz boyun eğmişseniz her yabancı devlet gibi İsrail'de ülkemize zarar verecek unsurlardan yararlanmak isteyecek ve belki de yararlanacaktır. Bunları bizim belgeleriyle bilmemiz ve açıklamamız mümkün değildir. Ancak, özelikle İskenderun'da meydana gelen saldırıdan sonraki üstü örtülü ve kaçamak açıklamalar sorumluluğu yalnızca İsrail'e atarak, peşmergenin ve küresel gücün suçunu örtme arayışı ve sorumluları saptırma gayreti olarak dikkatimizi çekmiştir.

Başbakan Erdoğan ülkemizin nasıl geliştiğini, kalkındığını anlatırken bunun PKK eylemleri ile baltalandığından bahisle artan terör ve bölücü eylemlere yıllardan beri süren ucuz politikacı bahaneleri ile cevap arayışına girmiştir. Anayasa değişikliği ile terörün artması arasında illiyet kurmak ise ancak Başbakan Erdoğan'ın mantığıyla izah edilecek bir garabettir."

"BÖLÜCÜLÜĞE HADLERİNİ BİLDİRMEK AK PARTİ SİNMİŞ OLSA BİLE BİZİM İKTİDARIMIZIN GÖREVİ OLSUN"

Başbakan Erdoğan'ın, terörün kaynağını ve tırmanışının nedenini başka yerlerde aramasına gerek olmadığını, bizzat Başbakan Erdoğan ve hükümetlerinin bölücülüğe çanak tuttuğunu ileri süren Bahçeli, "Başbakan'ın getirdiği noktada bölücülüğün aldığı cürete bakınız ki, hiçbir tahkikata maruz kalmadan özgürce suç işleyen bölücülük, İmralı canisinin resimlerini taşıyarak 'Meclisi basarız, Erdoğan'ı asarız', 'Kana kan, seninleyiz Öcalan' diyebilmişlerdir. MHP olarak, siyasi fikirlerine ne kadar karşı olursak

olalım, bu ülkenin Başbakan'ına bu sözleri söyleyenlerin hakkından gelmek, muhatapları sussa bile bizim boynumuzun borcu olsun. Erdoğan'ın kendi eliyle azdırdığı bölücülüğe hadlerini bildirmek AK Parti sinmiş olsa bile bizim iktidarımızın görevi olsun. Başbakan Erdoğan ise gelişmelerden uyansın, doğrulsun, açılımdan vazgeçsin, yıkımdan caysın ve yanlış yaptığını itiraf ederek hakkında milletin vereceği hükmü beklesin" değerlendirmesini yaptı.

Bugüne kadar dış politikada teslimiyetçiliği benimseyen Başbakan'ın dik durma adına yaptığı son çıkışın, sakat dış politika anlayışının bundan sonra değişeceği yolunda haklı iyimserlik oluşturduğunu belirten Bahçeli, Başbakan'ın Türk-Arap İşbirliği Forumu'nda söylediği 'Şu anda Irak'ta yüz binlerce dul kadın var. Bunların sorumlusu kim? Bunun yanıtını bulmamız lazım. Yetimler, öksüzler var, bunların sorumlusu kim? Bunların yanıtını bulmamız lazım' sözlerinin, eğer hedef saptırma ve günü kurtarma değilse

tam bir itiraf anlamına geldiğini belirtti. Bahçeli şunları kaydetti:

"Bu soruya karşılık, eğer Başbakan, Irak'taki zulmün sorumlularının kim olduğuna dair cevabı arıyorsa, bizim ona tavsiyemiz küresel güçlerle beraber çektirdiği aile fotoğraflarından birine kanlı albümlerinden çıkartıp bakmasıdır. Bu fotoğraf karelerinde mutlaka kendisini de görecek ve deliğe süpürmeyin diye yalvaran arkadaşlarını da, ilişkilerimiz mükemmel diyen hükümet üyelerini de, hedeflerimiz aynı diyen danışmanlarını da tanıyacaktır. Ancak, Başbakan Erdoğan bu sözleri söylemekte hayli geç kalmıştır.

Zira geride hayatını kaybetmiş, zulüm görmüş bir milyon Müslüman'ın vebali, hesabı ve hakkı vardır. Ama her şeye rağmen yanlışın neresinden dönülürse kar olacaktır. Şimdi Türkiye bu sözleri söyleyerek Amerika'yı sorgulamaya çabalayan Başbakan'dan daha ileri adımlar beklemekte ve geçmişte girdiği bütün yanlış hesaplardan dönmesini arzu etmektedir. Başbakan Erdoğan yalnızca Arap dostlarının karşısında değil, Türk milletinin huzurunda da yaptığı kanlı işbirliklerinden duyduğu pişmanlığı itiraf etmelidir.

Küresel projelerin oyuncağı olduğunu, kandırıldığını, aldatıldığını, bilmeden bu oyunun içine sürüklendiğini, elini verip kolunu kurtaramadığını söylemelidir. Ve eğer bu sorgulamasında samimi ise bir nebze olsun dik durma ve onurlu tavır gösterme sırası, artık Ortadoğu'dan ülkemizin gerçeklerine gelmelidir."

Konuşmasında ekonomik gelişmelere de değinen Bahçeli, ağırlaşan ekonomik ve sosyal sorunların dağıtımından herkesin kendi payına düşeni almak durumunda kaldığını belirtti. Bunlar arasında en başlarda yer alan çiftçilerimizin de sorunlarının katlandığını ve her geçen gün durumlarının daha da kötüye gittiğini söyleyen Bahçeli, 5 milyona yakın insanı istihdam eden tarım kesiminin sorunlarının, Türkiye'nin en öncelikli meseleleri arasında olduğunu vurguladı. Bahçeli, "Bakınız hasat mevsiminin başlamasına

rağmen ve hatta Çukurova başta olmak üzere bazı yörelerimizde tamamlanmak üzereyken AK Parti'nin birkaç söz dışında çiftçilerimizle ilgili tek kelime ettiğini duyanınız var mıdır? Başbakan Erdoğan, ülkemizin tahıl ambarı Konya'ya gidiyor ve ağzına Türk çiftçisini almıyor. Buğdayı, arpayı, yulafı konuşmuyor. Üstelik başka coğrafyalardaki üzücü sorunları, iç siyasete utanmadan malzeme yapmaktan çekinmiyor. Başbakan Erdoğan, Allah selamet versin Gazze'nin kaderini Konya'yla bir görüyor da, Türk çiftçisinin

kaderinin ne olacağını hiç aklına getirmiyor. Bir kez olsun onları rahatlatacak ve refaha kavuşturacak hamleleri hayata geçirmiyor. Yine Konya'dan Hamas'a sahip çıkıyor da, çiftçilerimize bir kez olsun sahip çıkacak erdemi ve sorumlu davranışı gösteremiyor" şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber