Arınç: Erken seçim mümkün

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 12 Ağustos 2010 14:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2011 genel seçimlerini geciktirmenin mümkün olmadığını, ancak öne almanın anayasa gereğince mümkün olduğunu belirterek, ''Dolayısıyla 22 Temmuz iyi bir tarih değildi. Seçimlerin ya mart ya da nisan, mayıs veya eylül, ekim, kasım aylarında olması çok daha doğaldır'' dedi.

Arınç, NTV'de son gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

15 Ağustostan sonra şiddet olaylarının artacağı yönünde haberler bulunduğu belirtilerek, ''Referandum öncesi böyle provokasyonlar olmasını bekliyor musunuz? Hükümetin elinde böyle bir bilgi var mı?'' sorusu üzerine Arınç, güvenlik zirvesi toplantısının zaman zaman yapıldığını, bu toplantıya kendisinin de katıldığını anlattı.

Arınç, ''Ama böyle bir rapor ve o rapora dayalı olarak ne yapmamız gerektiği konusunu görüşmedik. Bu istihbarat örgütlerinin, İçişleri Bakanlığının görevidir, onlar analiz ederler'' dedi.

Konuya ilişkin endişesini daha önce ifade ettiğini dile getiren Arınç, terör örgütü PKK'nın eylemsizliği bitirdiği ve eylemler yapacağını önceden de ilan ettiğini belirterek, bunun sonucunda herkesi üzen olayların yaşandığını söyledi.

Bu olayların bir kısmının şehir merkezlerinde, petrol boru hatlarında, bir kısmının da kırsal kesimde yaşandığına dikkati çeken Arınç, ''Çok acı çektik ve çekmeye de devam ediyoruz. Halen de bu olayların devam ettiği ya da edeceği konusunda da bir endişemiz var'' diye konuştu. Arınç, şöyle devam etti:

''Son günlerde yapılan açıklamalarda ramazan dolayısıyla ve kendi demokratik toplum kongrelerinde, vesairelerinde aldıkları kararlarında bir eylemsizliğe girecekleri ve bunun sonucunda da bazı siyasal taleplerde bulunacakları ifade ediliyor. Eğer bu ciddi ve doğru kabul edilirse, eylemlerin giderek azalacağını tahmin edebiliriz.

Ancak Türkiye'yi karıştırmak, halkta korku, panik ve endişe meydana getirmek ve bunun sonucu olarak da bir, sandıklara gitmemek (kendilerinin yaptıkları propaganda sebebiyle), bir diğeri de 'Evet' ve 'Hayır' konusunda 'Ülke elden gidiyor, parçalanıyor bölünüyor', 'O zaman bu anayasa değişikliklerinin ülkeye faydası yok' gibi bir kanaat oluşturmak ve pekiştirmek amacıyla bunların yapılabileceği konusunda bazı istihbaratımız var, düşüncemiz var.

Herşeye rağmen ister eylemsizlik kararı alsınlar ve ister 'Silah bırakıyoruz' desinler, biz her an hazır olacağız. Bütün tedbirlerimizi alacağız. Gözümüzü dört açacağız, şehir merkezlerinde, kırsal kesimde, sandık güvenliğini ve vatandaşların canına malına yönelik bütün eylemleri karşılayabilecek bir güçte ve hazırlıkta olacağız.''

-''İKİ TARAFLI ATEŞKES FEVKALADE YANLIŞ BİR İFADE''

''BDP'nin iki taraflı ateşkes çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine de Arınç, ''İki taraflı ateşkes fevkalade yanlış bir ifade. Yani güvenlik önlemlerini almaya ve güvenlik güçlerinin de saldırılara karşı koymaya hakkı var. Bu her demokratik ülkede olması gereken... Asıl saldırıda bulunan, eylem yapan, insan öldüren, şehitlerimizi, gazilerimizi ve insanımızı perişan eden eylemlerin sorumlusu kimse, onun ateşkese veya onun silah bırakmaya, onun eylemsizlik kararı almaya görevi var. Onun da silah bırakması, sanki iki düzenli ordu birbiriyle savaş yapıyormuş gibi bir ateşkes havasını fikren ve zihnen ortaya koymak bence çok yanlış'' dedi.

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in ''özerklik''le ilgili sözleri anımsatılarak, ''Eğer terör örgütü ya da herhangi bir uzantısı bir aşamada özerklik ilan etmeye kalkarsa yahut onu gündeme getirirse o zaman hükümetin tavrı ne olacak?'' sözleri üzerine Arınç, şöyle konuştu:

''Madem sordunuz, hükümetin tavrı bunu kabul etmemek, bunu tartışmaya bile gerek görmemek, bunun yanlış olduğunu söylemektir. Ama eğer suç teşkil eden bir eylem haline dönüşürse, bu konuşmalar bu kararlar, o zaman da yargının görev sahasına girer. Kaldı ki bu söyledikleri şeylerin gerçekleri yansıtmadığı, bunları kimin ağzıyla konuştukları, bunun sonuçlarının ne olabileceği, böyle bir özerkliğin Türkiye Cumhuriyeti haritası içerisinde mümkün olup olmadığı, etnik kökenin sadece bir bölgede değil, her yerde yaygın bir şekilde bulunduğu dikkate alındığında bu sözlerin propagandaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Gerçekleşmesi de gayet zor olacak şeyler.''

-''SICAK HAVA SEÇİM TARİHİNİ ETKİLER Mİ?''-

Referandumla ilgili kampanyaların korkunç bir sıcak altında yapıldığı ifade edilerek, 2011 genel seçimlerinin öne çekilmesinin gündeme gelip gelemeyeceğine ilişkin soru üzerine Arınç, ''Bu sıcakları gördük, yaşadık. Sanıyorum unutmayacağız. Önümüzdeki seçimleri değerlendirirken buna dikkat etmemiz lazım'' dedi.

22 Temmuz tarihini kendilerinin koymadığını, Meclis'te Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir tıkanma olması nedeniyle seçimin Yüksek Seçim Kurulu'nun kararıyla 22 Temmuz'a alındığını anlatan Arınç, şöyle devam etti:

''Oysa biz Meclisten sevk ederken kanunu 24 Haziran olarak düşünmüştük. Yetişmez dediler, komisyonda 22 Temmuz oldu. Şimdi seçimi geciktirmek mümkün değil ama öne almak mümkün anayasa gereğince. Dolayısıyla 22 Temmuz iyi bir tarih değildi. Seçimlerin ya mart ya da nisan, mayıs veya eylül, ekim, kasım aylarında olması çok daha doğaldır. Dolayısıyla 22 Temmuz'u biz koymadık. Bu 22 Temmuz'da tekrar ısrar olur mu yoksa bir iki ay seçim öne çekilebilir mi? Bunu seçime yaklaştığımızda göreceğiz. Bana sorarsanız olabilir. Gecikmek mümkün değil ama öne almak mümkün.''

-BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ ÖZCAN'IN MHP'YE KATILMASI-

Ankara Bağımsız Milletvekili Mehmet Zekai Özcan'ın MHP'ye katılması konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Arınç, Zekai Özcan Bey çok değerli bir arkadaşımız, iki dönem bizde milletvekilliği yaptı. Sanıyorum Plan Bütçe Komisyonu'ndaki tartışmalar sebebiyle, daha sonra 'Demokratik Açılım'la ilgili itirazları sebebiyle partiyle arasına biraz mesafe koymuştu. Bir üzüntü ve sıkıntı içindeydi şahsen bildiğim kadarıyla. Hatta anayasa oylamaları sırasında onun da 'Hayır' vereceği söyleniyordu, bazı isimler üzerinde spekülasyon yapılırken'' dedi.

Zekai Özcan'ın bütün oylamalara katıldığını ve bildiği kadarıyla 'Evet' oyu kullandığını ve bunu hem kendilerine hem de arkadaşlarına defalarca söylediğini anlatan Arınç, şunları kaydetti:

''Hiç merak etmeyin ben geliyorum ve 'Evet' oyu veriyorum' dedi. Hatta biz böyle hatıra binaen oy verecek olanların gece 12'den sonra kalmayacaklarını düşünüyordum ama bazı arkadaşlar sabahın beş buçuğuna kadar kaldılar ve her turda oy kullandılar.

Yani 'Ben anayasa değişikliklerinde 'Evet' oyu kullandım' diyen bir insanın 'Hayır' oyu kullanmak için MHP'ye gittiğini düşünmüyorum.

MHP'nin de 'Evet' oyu kullanmış bir insanı reddetmesi gerekirken partisine almış olmasına da doğrusu anlam veremiyorum ama bu, referandumla doğrudan ilgili bir parti değiştirme olmayabilir.

Fikirlerini düşüncelerini bundan sonra MHP'de sürdürecek oluyorsa buna saygı duymamız gerekir. Kişilik olarak çok sevdiğimiz beğendiğimiz bir arkadaşımızdır. Bize hiçbir yanlışı yoktur ama kendi fikirlerini partisinin fikirleriyle son zamanlarda üst üste koyamamıştır.''

-''HAYIR OYUNA DİSİPLİN CEZASI VERİR MİSİNİZ?''-

Arınç, ''Referanduma çok az bir süre kala bir belediye başkanınız çıksa 'Hayır' oyu kullanacağım dese, onu disipline vermez misiniz?'' sorusuna ise şu yanıtı verdi:

''Vermeyiz tahmin ediyorum, şu ana kadar böyle bir uygulamamız olmadı. Bizim kararımız, parti olarak 'Evet' oyu kullanılması yönünde tavsiyede bulunmak. İlla 'Hayır oyu vereceksiniz, evet oyu verirseniz mahvolduk' şeklinde muhalefetin yaptığı propagandayı biz yapmıyoruz.

Biz diyoruz ki bu anayasa değişikliklerini 'ey millet senin için, senin iyiliğin, hayrın için yaptık.' Burada bütün toplum kesimleri var. Daha ileri bir demokrasi, daha güçlü bir özgürlük. Bunu sen de kabul ediyorsan 'Evet' oyu kullan ama senin vereceğin karara biz saygı duyuyoruz. Söz de senin karar de senin diyoruz. Şimdi bunu söyleyen bir insan 'Ben (Hayır) oyu vereceğim' diyen birisine karşı herhalde onu partiden atmaz.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber