Bakan Ergin'den 'bir gıdımlı' rest

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 04 Kasım 2010 16:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Yürürlükten kaldırılan anayasanın 159. maddesindeki HSYK ile şu andaki HSYK kıyaslandığında Adalet Bakanlığının, bakanın yetkilerini bir gıdım artıran bir düzenleme varsa, ben şu anda bu görevi bırakmaya hazırım'' dedi.

TBMM Adalet Komisyonu, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Kanunu Tasarısının tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlayarak, tasarıyı alt komisyona sevk etti.

Ergin, tasarının görüşmelerinde milletvekillerinin eleştirilerini yanıtladı.

Halkın referandumda, hakim ve savcıların ise HSYK üyeliği seçimlerinde tehdit edildiğine yönelik eleştiriler üzerine Ergin, bu iddiaları reddettiğini kaydetti. Ergin, bunun hem 50 milyon seçmene hem de yaklaşık 11 bin hakim ve savcıya büyük bir bühtan olduğunu belirtti.

Ergin, Türk halkının, hakim ve savcıların dışarıdan gelen en ufak bir telkine itibar edecek durumda olmadığını, bunun, onlara yapılan bir itham olduğunu ifade etti. Ergin, hakim ve savcıların, kendi iradelerini hiç kimsenin telkin ve baskısına teslim etmeyecek durumda olduğunu kaydetti. Ergin, hakim ve savcıların, baskı, şantaja boyun eğen, kamu adına görev yapan kişiler olamayacağını ifade etti.

-''YAZ KARARNAMESİ GERİ ÇEKİLMEDİ''-

Bakan Ergin, 2010 yılı yaz kararnamesinin neden geri çekildiğine yönelik soru üzerine, bu kararnamenin çekilmediğini, yaklaşık bin 300 hakim ve savcı kararnamesinin yayımlandığını anımsattı. Ergin, bakanlık tarafından incelenmek üzere geriye çekilen kısmının, unvanlılar kararnamesi olduğunu belirtti.

Adalet Bakanlığı sekretaryasında hazırlanan kararnamelerin, kurul üyelerine dağıtıldığını, kurul üyelerinin 3-4 haftalık bir sürede bu taslağı inceleyerek, ''Biz hazırız, görüşmelere başlayabiliriz'' dedikten sonra kararname taslaklarının görüşmelerine geçildiğini anlatan Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu, 2009'da böyle oldu, 2010'da da benzer yöntemler yapıldı. Ama geçmiş dönemde olmayan bir şey oldu 2009 ve 2010'da: Bakanlık sekretaryası hazırladığı taslağı kurul üyelerine takdim ediyor, kurul üyeleri yaklaşık 1 ay inceledikten sonra müzakereler başlıyor. Bu çalışmaların biteceği an, son gün, son dakikaya kadar herhangi bir talep heyete getirilmiyor. Kararnamenin kalan son kısmının yayımlanması düşünülen günde, son anda unvanlılarla beraber yaklaşık normal hakim, savcılar içerisinde 200'e yakın yeni ismin, kararnameye girmesi, bir takım isimlerin de farklı yerlere gönderilmesine dair talepler geldi. Bu talepler, tutanak eşliğinde kayıt altına alındı, yeni HSYK üyelerine de görüşülmekte olan kararnameyle sunuldu, bunlar gizli, saklı şeyle değildir, isimleri bellidir. 200 civarında, taslakta olmayan hakim, savcı atamalarına ilişkin sizden o andan evet ya da hayır demeniz isteniyor. Böyle bir çalışma yöntemi olamaz elbet. 200'e yakın talebi masa başında karşıladığımızda domino etkisi yapacağını, oynattığımız her hakim ve savcı yerine başkasını göndermemiz gerektiğini ifade ettik. 'Bunu şu an değerlendirmemiz mümkün değil, taleplerinizde ısrarcıysanız, bu talepler üzerinde çalışmamız gerekir' dedik. Bunu da kurul üyeleriyle paylaştık. Onlar da taleplerinde ısrarcı olduğunu söylediler. Bunun üzerine kararnamenin görüşülmeyen kısımlarını, yeni gündeme getirilen önerileri de değerlendirerek, tekrar kurula sunmak üzere getireceğimizi söyleyerek, toplantıdan ayrıldık.''

-''ADALET BAKANLIĞINDA ÇALIŞMAK SEÇİLMEK İÇİN AVANTAJSA''-

''HSYK'yı bakanlık bürokratlarıyla doldurdunuz'' eleştirilerine yanıt veren Ergin, 1. sınıfa ayrılan yaklaşık 5 bin hakim ve savcı arasından 200'ünün aday olduğunu, Adalet Bakanlığından ise 5 kişinin adaylığını koyduğunu, ancak Müsteşar Yardımcısı ile Personel Genel Müdürü'nün üye olduğunu söyledi.

Ergin, ''Adalet Bakanlığı çatısı altında çalışmak seçilmek için avantaj ise seçilmeyen 3 kişiyi nereye koyacağız? Adalet Bakanlığında çalışanların aday olmasını eleştiren, kişi, kurum, derneklerin yayınladıkları destek listelerinde bakanlığımızda çalışan 2 adayı nasıl açıklayacaklar? Yargı derneğinin gösterdiği listeden bu kişiler kazansaydı nasıl eleştireceklerdi?'' diye sordu.

Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur'un, AK Parti kurulmadan önce Adalet Bakanlığında çalıştığına işaret eden Ergin, ''Adalet Bakanlığı, farklı bakanlıklardaki gibi her iktidar değiştiğinde bürokratları değişen bir bakanlık değil. Bu kişileri Adalet Bakanlığında çalışıyor diye yaftalamak doğru değil'' dedi.

-''BİSİKLETLE GİDİP GELMİYORLARDI''-

Ergin, ''Yürürlükten kaldırılan anayasanın 159. maddesindeki HSYK ile şu andaki HSYK kıyaslandığında Adalet Bakanlığının, bakanın yetkilerini bir gıdım artıran bir düzenleme varsa, ben şu anda bu görevi bırakmaya hazırım. Bakanın, müsteşarın yetkilerini ayrı ayrı koyun, tartın, eski düzenleme, yeni düzenleme... Vicdanı, izanı olanlar için o tabloyu ortaya koymakta yarar var'' dedi.

HSYK üyeliğine aday olanlara, ''otomobil, gelecek vaat edildiğinin'' söylendiğini ifade eden Ergin, ''Bundan önce görev yapan HSYK üyeleri hangi imkanlara sahipse yeni üyeler de sahip olacak. Onlar bisikletle görevlerine gidip gelmiyorlardı, araç, şoför tahsis edilmişti. Hangi şartlarda çalışıyorsa, o şekilde çalışmalar devam ediyor'' görüşünü dile getirdi

Ergin, referandumda sandığa giden vatandaşın yüzde 80-90'ının neye oy vermediğini bilmediğine yönelik açıklamalara, ''Yüzde 80-90'i bilmeden oy verdiyse, yüzde 42 hayır verenler de bilmeden oy verdi o zaman. Bu, Türk halkına yapılacak en büyük yanlıştır'' karşılığını verdi.

-''ONAYI ALINANLARA BİLE MÜFETTİŞ GÖNDERMEDİK''-

Adalet Bakanlığına bağlı müfettişlerin, HSYK üyeliği seçim sürecinde, son teftiş yaptığı bölgelerde hakim ve savcıları etkilediğine yönelik eleştirileri ise Ergin, ''Bu süreç başladığı andan itibaren, benzer iddialar ihtimaline karşı, referandum öncesinden onay alınmasına rağmen tüm teftiş programlarını iptal ettik. Onayı alınmış olanlara bile müfettiş göndermedik, o kadar hassas davranmaya çalıştık'' diye yanıtladı.

Ergin, kendisine yönelik ''Ali Dibo'' eleştirilerine karşılık ise 2006'da bu konunun gündeme getirildiğini, gazetede yapılan haberlerin tekzip edildiğini, Yargıtay Başsavcılığına yapılan suç duyurusu üzerine kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini kaydetti. Ergin, tekzip edilen gazete haberlerine komisyonda atıf yapılmasını şık ve doğru bulmadığını dile getirdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber