Memurundan habersiz olan amirler!

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 11 Nisan 2011 00:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Askerî jargonda 'mektepli' ve 'alaylı' terimleri sıkça kullanılır. Mektepliler, askeri okullardan mezun olduktan sonra belli başlı unvanlar alırlar ve bir nevi amir durumuna geçerler. Alaylılar ise askeriyenin içinde yani alayda birçok pozisyonda çalıştıktan sonra aynı unvana ulaşırlar. Bu iki grup arasında liyakat ve tecrübe konusunda zaman zaman tartışmalar olur. Her iki grubun da kendilerine göre artı ve eksi yönleri vardır.

'Mektepli' ve 'alaylı' terimlerini değişik kurumlarda da görebiliriz. Örneğin, üç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra müdür yardımcılığı sınavını kazanan genç bir öğretmen, mektepli sayılabilir. Çünkü bu genç öğretmen, üç yıl öğretmenlik yapmış ve bir sınavla müdür yardımcısı olmuştur. Aynı şekilde, on beş yıl öğretmenlik yaptıktan sonra müdür yardımcısı olan bir öğretmen de alaylı kabul edilebilir. On beş yıl boyunca öğrencilerle ve velilerle haşır neşir olan bir öğretmen birçok açıdan tecrübe sahibi olur. Daha geniş bir açıdan düşündüğümüzde, mektepliler bir kurumda memurluk yapmadan ya da kısa süreli memurluk yaptıktan sonra amir durumuna geçerler, alaylılar ise çalıştıkları kurumlarda uzun süreli memurluk yaptıktan sonra amir olurlar.

Burada liyakat unsuruna göre hangi grubun daha makbul olduğunu tartışmayacağız. Ama şurası bir gerçek ki memurları ve memurluğu tanıma açısından alaylılar daha avantajlıdır. Günde sekiz saat bilgisayarın başında kalan ya da her gün değişik karakterlerdeki yüzlerce insanla muhatap olan bir memur, amir olduktan sonra bu duyguları bizzat yaşadığı için emri altındaki memurları daha iyi anlar. Elinde kâğıt kalemle dolaşan ve memurun bir dakika geç gelmesi sebebiyle soruşturma açan bir amirin, memurluğu çok iyi bildiği söylenemez. Amir soruşturma sonucunda, belki ilgili memuru bir dakika daha erken masaya oturtabilir. Peki, bu memurun performansı, önceki gibi olabilecek mi? Siz soruşturma sonucunda bir dakika kazandınız ama uzun soluklu baktığımızda belki de bir saat kaybettiniz. Bu da empati eksikliğinin bir sonucudur.

Sürekli baskı altında çalışan, soruşturma geçiren, caza alan bir memurun kurumuyla barışık olduğu söylenemez. Kurumuna küsen bir memurun performansı da düşecektir. "Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış." bu sözün memuriyette geçerli olmaması gerekir. Dağ, tavşandan haberdar olmak zorundadır. Memur huzursuzsa, kurumunu sevmiyorsa amir bunun sebeplerini araştırmak ve öğrenmek mecburiyetindedir. Elbette ki bütün insanları mutlu etmek mümkün değildir ama memurların küçük de olsa bir bölümü, huzursuzsa amirin, bunun sebeplerini araştırması ve gidermesi gerekir. İşini yapmayan, istismar eden memurlar olabilir, bu kişiler için ceza, mevzuat dâhilinde uygulanacaktır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki eğitimde ödül, her zaman cezadan daha etkilidir.

Gerek mektepli olsun gerek alaylı olsun bütün amirlerin emri altındaki memurları, onların çalışma şartlarını, kaygılarını, endişelerini iyi bilmesi gerekir. Çalışma huzurunu bozacak unsurların tespiti ve bunların giderilmesi, hem memurların hem de amirlerin faydasına olacaktır. Çalışma huzurunun olduğu bir kurumda, vatandaşlar da en iyi hizmeti alacaktır.

Mustafa YİĞİTOĞLU

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber