Sınav korkusu ve çözüm yolları...
- "Sınav Korkusu, Bilgi Ve Güven Eksikliğinden Kaynaklanır"
- "Gevşeme Yöntemleriyle Kaygıların Üstesinden Gelinebilir"
- "İnsanlar 'Bu Benim Hakkımda Hayırlıysa Olsun, Değilse Olmasın' Diye
Düşünürlerse Bütün Kaygılarından Kurtulur"
Sınav Korkusu ve Çözüm Yolları Konferansı'ndan...
Sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına
engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygıya sınav korkusu dendiği
ve gevşeme yöntemleriyle korkuların üstesinden rahatlıkla gelinebileceği belirtildi.
Öğrencilerin sınavlar öncesi ve sonrasında yaşadığı gerginlik ve korkuları yenebilmeleri için özellikle dershaneler tarafından seri konferanslar verilmeye başlandı.
Samsun'da Bilgitest Dershanesi tarafından Değişim Sahnesi'nde verilen "Sınav
Korkusu ve Çözüm Yolları" konulu konferansa katılan öğrenciler, rehberlik
ve psikolojik danışmanları dikkatle dinledi. Konferansa, Rehberlik Öğretmeni
Adil Özcan, Uzman Psikolog Mine Aktaş ve Rehberlik Uzmanı Nazan Çıkla konuşmacı
olarak katıldı.
Psikolojik Danışman Adil Özcan, sınav korkusunun bilgi ve güven eksikliği, aile
ve çevre baskısı gibi faktörlerden kaynaklandığını dile getirerek, "Liselere
hazırlanan 240 öğrenci üzerinde yapılan araştırmalarda 8. sınıfların, 7. ve
6. sınıflara göre daha yoğun korku yaşadıkları görülüyor. Bu korkunun başlıca
nedeni aile baskısıdır.
Çocuklarımız üzerinde baskı kurmamalıyız" dedi.
Sınav korkusunun normal olduğunu kaydeden Uzman Psikolog Mine Aktaş ise bu
duyguyu yaşamayan insanların anormal olacağına işaret etti. Mine Aktaş, "Her
insanda korkular, heyecanlar, üzüntüler, sevinçler olur. Bizim üzerimize düşen
sınav esnasında bu korkularımızı en aza indirip bilgimizi harekete geçirecek
normalliğe kavuşmak ve sınavdan en yüksek notu almaktır. Biliyorsak ve heyecandan,
korkudan soruyu yapamıyorsak bu hoş olmaz. 'Bu sınavda başarılı olamayacağım',
'bu sınav sonunda her şey berbat olacak', 'sınıftaki herkes benden daha zeki',
'bu sınavda başarısız olursam not durumunu bir daha asla düzeltemem', 'sınav
sırasında bildiğim her şeyi unutabilirim', 'kendimi yetersiz ve eksik görüyorum',
'evdekilerin yüzüne nasıl bakarım?' türü düşüncelerle olumsuzluk havasına girmemeliyiz.
Hayata pozitif bakmalıyız. Biz, 'bu işi başarmalıyım, başaracağım' diyelim,
bu yönde hareket edelim. Bütün çabalarımıza rağmen yapamazsak da bu hayatın
sonu değildir. Bir defa her şey insanların istediği gibi olmaz. Biz isteriz
fakat olmayabilir. Önemli olan istemektir. Başarmaya çalışmaktır" diye
konuştu.
Rehberlik Uzmanı Nazan Çıkla da, gevşeme yöntemleriyle sınav öncesi ve sonrası
kaygıların sona erdirilebileceğini ifade etti. Çıkla, "Sınav kaygısı yüksek
olan öğrencilerin sınav gününden önce ve sınav günü yaşadıkları belirtiler arasında,
uykusuzluk, gerginlik, çarpıntı, sinirlilik, karamsarlık, kabus görme, korku,
terleme, baş ağrısı, karın ağrısı, solunumda güçlük, iştahsızlık, mide bulantısı,
bitkinlik, durgunluk gibi belirtilerle kötü not alma gibi endişeler yer almaktadır.
Öğrenciler, sınav için sınıfta beklerken de ellerinde terleme olduğunu, kalplerinin
çok hızlı çarptığını, başlarının yada karınlarının ağrıdığını fark etmekte;
ayrıca, gerginlik, sabırsızlık, el titremesi, bütün bildiklerini unutma korkusu,
kendine güvende azalma gibi belirtiler yaşadıklarını da ifade etmektedirler.
Sınav başladıktan sonra ise dikkati toplamakta, sınava başlamakta ve soruları
anlamakta güçlük; bilinen bir soruda hata yapma korkusuna bağlı yoğun heyecan,
kötü not alma beklentisi, öfke, düşünememe, sınavın kötü geçeceğine inanma,
sürenin yetmeyeceği düşüncesi, zor gelen sorularda paniğe kapılma ve bazı fizyolojik
belirtiler ortaya çıkar" şeklinde konuştu.
Çıkla, öğrencilerin çoğunun, endişelerin ve fizyolojik belirtilerin sınavın
ilk 30-40 dakikası içinde daha yoğun yaşandığını da dile getirerek, şöyle devam
etti:
"Sınavın sonlarına doğru, belirtilen şiddetinde bir azalma olduğunu belirtmektedirler. Sınav başarısının düşmesinde endişe faktörünün etkisinin, yoğun fiziksel uyarıma oranla daha fazla olduğu bilinmektedir. Çünkü, sınav kaygısının sınav sırasında meydana getirdiği olumsuz ve tetikleyici etkinin odağı dikkat mekanizmasıdır. Kişinin, potansiyelini ortaya koyabilmesi için sınav sırasında dikkatinin tümünü sınav sorularına yöneltmesi gerekir. Ancak sınav kaygısı yüksek olan kişilerin yaşadığı endişe, dikkatin bölünmesine ve sınavla ilgili olmayan şeylere yönelmesine neden olur. Öğrenci, dikkatini sınava vermekte güçlük çeker ve dikkat, sınav soruları ile kişinin kendi performansına ilişkin yorum ve değerlendirmeleri arasında bölünür. Bir süre sonra öğrenci, dikkatinin çoğunu akademik başarısıyla ilgili olumsuz yorum ve değerlendirmelere yöneltir. Başarısından kuşku duyar ve diğerlerinin kendisinden daha üstün performans göstereceğini düşünür. Böylece sınava odaklanması gereken zihinsel enerji, hedefinden uzaklaşıp dağılır ve öğrencinin gösterdiği performans, potansiyelinin çok altına düşer. Gevşeme yöntemleriyle kaygıların üstesinden rahatlıkla gelinebilir. Bunun için sınavdan 2-3 gün önce öğrenci ders çalışmayı kesmeli, eğlenmeli, rahatlamalı, gezmelidir. Sınav gecesi mümkün olduğunca erken yatılmalıdır.
Uyunamıyorsa bol bol yoğurt yenilmelidir. Sabah erkenden kalkılmalı, güzel
bir kahvaltı yapılmalı ve sınav yerine yarım saat erken gidilmelidir. Sınava
gireceği ortama alışmalı ve test kitapçığı incelenmelidir. Çözüme, bilinen sorulardan
başlanmalıdır. Sınav sonunda da 'Sınava girdim, bundan sonra üzülsem de sevinsem
de sonuç değişmeyecek' denilip normal hayata devam edilmelidir. Burada en önemli
görev ebeveynlere düşüyor. Asla çocukta onulmaz yaralara yol açacak baskılar
kurulmamalıdır. Her şeyin hayırlısı istenmelidir. 'Bu benim hakkımda hayırlıysa
olsun, değilse olmasın' düşüncesi başarılı insanın anahtarıdır. Bu düşünce insanı
bütün kaygılarından kurtarır."