AKP: Türban yasağı sürsün
Leyla Şahin davasının Büyük Daire'deki duruşmasında, 'Devlet eğitim hakkını düzenler, türban yasağı hak ihlali değil' denilecek
Öcalan'ın adil yargılanmadığına hükmederek yeniden yargılanma yolunu açan Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin yarın görüşeceği türban yasağıyla
ilgili davada, hükümet, türban yasağının, hak ihlali olmadığını savunacak. Büyük
Daire, İstanbul Üniversitesi'nde öğrenciyken türban yasağı nedeniyle okula alınmayan
Leyla Şahin tarafından 1998 yılında açılan davada, yarın tarafları bir kez daha
dinleyecek.
Şahin'in, din ve vicdan özgürlüğünün engellendiği gerekçesiyle Türkiye aleyhine açtığı davada, AİHM geçen yıl, üniversitelerde türbanla derslere girilmesine getirilen yasağın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olmadığı sonucuna varmıştı. Şahin de karara itiraz etmişti. Yarınki duruşma, Şahin'in itirazı üzerine yapılacak ve AİHM bir yıl içinde son kararını açıklayacak.
'AİHM kararına uyulsun'
AİHM'nin son kararını oluşturacağını belirten diplomatik kaynaklar, hükümetin
duruşmaya güçlü bir görüşle çıktığına dikkat çekiyor. Diplomatik kaynaklar,
AİHM'nin 29 Haziran 2004'teki kararında, üniversitelerdeki türban yasağıyla,
AİHS'nin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkını düzenleyen 9'uncu maddesinin
ihlal edilmediğine hükmettiğini vurgularken, "Türkiye, duruşma için bu
hükmün onaylanmasını isteyen bir görüş hazırladı" dedi.
Edinilen bilgiye göre Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün katkısıyla bu duruşma için hazırlanan hükümet görüşünde, türban yasağına herhangi bir itiraz ya da Leyla Şahin'e destek ifadesi yer almıyor. Hükümetin görüşünde şu unsurlar öne çıkıyor:
AİHM'nin eğitim hakkıyla ilgili içtihatları, devletin eğitim hakkını düzenleme yetkisine sahip olduğunu ortaya koymakta. Kuşkusuz, bu düzenleme yetkisi hakkın özüne dokunmamalı ve başka haklarla da çatışmamalı.
Devletin eğitim hakkını düzenleme yetkisiyle din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlandığını bağdaştırmak yanlış. Bu doğrultuda, AİHM'de oluşan içtihatlardan da uzaklaşmaya gerek yok.
Türk hükümeti, özgürlüklerin genişlemesinden yana tavrını sürdürecek. Bu süreçte
yasalar ve yargı kararları dikkate alınacak.
AİHM, Leyla Şahin'in başvurusu üzerine 29 Haziran 2004'te verdiği kararında,
Türkiye'de 'türbanın son yıllarda politik sembol olarak kullanıldığı' tespitini
yapmıştı. Mahkeme, dini kurallar üzerine kurulu toplum modelleri ve sembollerini
tüm topluma dayatmak isteyen aşırı politik hareketler bulunduğunu not etmişti.
Strasbourg yargıçları da, türban kararının ve Şahin'e bu çerçevede verilen cezanın
'meşru' ve 'demokratik bir toplumda gerekli' olduğu hükmünde bulunmuştu.
Resmi savunma AKP'yi germişti
AİHM'nin türbanla ilgili kararı, Türkiye'nin lehine olmasına karşın AKP'lilerin
tepkisini çekmişti. Türban sorunu Dışişleri Bakanı Abdullah Gül için ise iki
kez sıkıntı yaratmıştı. İlk sıkıntısını eşi Hayrinüsa Gül'ün AİHM'ye yaptığı
başvurusunu geri çekmesiyle atlatan Gül, ikinci sıkıntısını Dışişleri Bakanlığı'nın
türban davası için AİHM'ye gönderdiği ek savunmayı geri çektirerek gidermeye
çalışmıştı. Ek savunmada, Türkiye'nin yarın yapacağı resmi savunmadaki görüşlere
yer verilmişti. Davanın Kasım 2003'teki duruşmasında avukat Şükrü Alpaslan,
eğitimin Anayasa'daki laiklik ilkesine dayandırılması ve bu çerçevede türbanın
yasaklanmasının ihlal olmayacağını söylemişti. Şahin'in avukatları 2004 Kasım'da
mahkemeye ek görüş bildirince, Türkiye'nin Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliği
ilk savunmadaki görüşleri içeren bir 'ek savunma metnini' AİHM'ye iletmişti.
Bir AKP'linin savunma metnini Başbakan'a göstererek, "Bu AKP'nin görüşü
mü?" diye sormasıyla da kriz çıkmıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan konuyu Gül'e
sormuş, Gül de Dışişleri Bakanlığı'na emir vererek ek savunmanın geri çekilmesini
istemişti.
radikal