Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine idare başvurulabileceği, alınacak olumsuz cevaba da dava açılabileceğine ilişkin Danıştay kararı
T.C. DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurutu
Esas No:2008/419
Karar No:2009/2805
Özeti : Anayasa'nın 40. ve 74. maddeleri ile idareye verilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, idareye yönelik bu yükümlülüğün yerine getirilmesi konusunda ilgililerin başvurularının aleyhlerine yorumlanamayacağı; bu bağlamda, davacının ilk başvurusunun sonucunu öğrenmek amacıyla yaptığı ve idareyi işlem tesisine zorlayan ikinci başvurusuna verilen yanıt üzerine açılan davada, 2577 sayılı Yasa'nın 10. maddesi hükmü karşısında süreaşımı bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İçişleri Bakanlığı
Karşı Taraf (Davacı)
İstemin Özeti : Kocaeli İdare Mahkemesinin 21.11.2007 günlü,
E:2007/1943, K:2007/1887 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma süresinde verilmemiştir
Danıştay Tetkik Hakimi Tuncay Dündar'ın Düşüncesi : Rütbe terfiinin yapılmaması üzerine bu konuda idareye yapılacak her başvuru terfi işleminin süregelen etkisi nedeniyle öncekinden bağımsız olup ikinci başvuru tarihi itibariyle hukuki sonuç doğuracak niteliktedir.
Bu nedenle davanın süresinde açıldığının kabulü gerekmekte olup, kararın bu kısmının onanması; işin esası hakkında temyiz incelemesi yapılabilmesi amacıyla dosyanın Danıştay Onikinci Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Esma Nur Necef'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, komiser yardımcısı olan davacının askerlik hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 3.5.2005 günlü işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Kocaeli İdare Mahkemesinin 18.11.2005 günlü, E:2005/637, K:2005/1238 sayılı kararıyla; Anayasa Mahkemesi'nin 11.6.2003 günlü, E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararıyla 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 55. maddesinin 14. fıkrasında geçen "polis amiri olduktan sonra yapılan" ibaresinin iptaline karar verildiği, bu nedenle davacının askerlik hizmetini, emniyet teşkilatına girmeden önce veya girdikten sonra tamamlamasının Anayasa Mahkemesi kararı karşısında aleyhe herhangi bir durum yaratmayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anılan karar, temyiz incelemesi sonucunda Danıştay Onikinci Dairesinin 6.7.2007 günlü, E:2006/4348, K:2007/3467 sayılı kararıyla; davacının Anayasa Mahkemesi'nin askerlikle ilgili kararı üzerine, askerlik hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi için 13.11.2003 tarihinde yaptığı başvurusunun idare tarafından cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine işlemeye başlayan yasal dava açma süresi içinde dava açmadığı, daha sonra aynı istemle yapılan ikinci başvurunun ise geçirilmiş olan dava açma süresini canlandırmayacağı, bu nedenle de temyize konu davanın süre aşımı yönünden reddi gerekirken esasa girilerek karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesi, davacının süre gelen zararının bulunması nedeniyle 2577 sayılı Yasa'nın 10. maddesi kapsamında bulunan ikinci başvurusuna verilen yanıt üzerine açılan davanın süresinde olduğu yolundaki gerekçeyi de ekleyerek dava konusu işlemin iptaline ilişkin ilk kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare, Kocaeli İdare Mahkemesinin 21.11.2007 günlü, E:2007/1943, K:2007/1887 sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Kocaeli İdare Mahkemesi kararının ısrara ilişkin kısmı davada süre aşımı bulunup bulunmadığı hususuna yöneliktir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete' de yayımlanmasından sonra 13.11.2003 tarihli dilekçeyle idareye başvurarak askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi talebinde bulunduğu, bu isteminin cevap verilmemek suretiyle reddedildiği, daha sonra aynı taleple 19.4.2005 tarihinde tekrar başvuruda bulunduğu ve bu başvurusuna verilen cevap üzerine 31.5.2005 tarihinde bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, 40. maddesinin 2. fıkrasında "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmü yer almış, 74. maddesinde de vatandaşların kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahip oldukları, kendileriyle ilgili başvurmaların sonucunun gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirileceği öngörülmüştür.
Anılan Anayasa hükümleri ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idarelere ilgililerin başvurusu üzerine konu ile ilgili inceleme yapılarak bir yanıt verilmesi ve işlemlerinde ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir.
Anayasa'nın 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi gerekmektedir.
2577 sayılı Yasa'nın "İdari makamların sükutu" başlıklı 10 maddesinde "1.İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eyler yaraması için idari makamlara başvurabilirler.
2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay'a, İdare ve Vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceğe gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi halinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." kuralı yer almıştır.
İlgililerin idari davaya konu olabilecek bir işlem ve eylemin yapılması için idari makamlara başvurmaları halinde zımni ret süresi içinde dava açılmaz veya açılan dava süre yönünden reddedilse dahi idarenin altmış günlük süresin geçmesinden sonra vereceği cevap üzerine dava açma süresinin yeniden başlayacağı yasa metninden anlaşılmaktadır. İdarenin işlem tesis etmesi kendiliğinden olabileceği gibi ilgilinin yeni başvurusu üzerine de olabilir. 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinde bu hususa ilişkin olarak farklı bir kurala yer verilmemiştir.
Olayda, davacının, Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete' de yayımı sonrasında idareye başvurarak askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesini istediği, bu istemine yanıt verilmemesi üzerine, idareyi yanıt vermeye (işlem tesis etmeye) zorlamak için ikinci kez yaptığı başvuru sonrasında kurulan işlemin tebliğinden sonra bakılan davayı açtığı anlaşıldığından, Anayasa'nın 40. ve 74. maddeleri ile idareye verilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde ilgililerin idareye yönelik bu yükümlülüğün yerine getirilmesi konusundaki başvurularının ilgililerin aleyhine yorumlanmaması gerekmektedir.
Dolayısıyla davacının ilk başvurusunun sonucunu öğrenmek amacıyla yaptığı ve idareyi işlem tesisine zorlayan ikinci başvurusuna verilen yanıt üzerine açtığı davada 2577 sayılı Yasa'nın 10. maddesi hükmü karşısında süreaşımı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Kocaeli İdare Mahkemesinin 21.11.2007 günlü, E:2007/1943, K:2007/1887 sayılı kararının ısrara ilişkin kısmının onanmasına, İdare Mahkemesi kararının uyuşmazlığın esası hakkındaki bölümüne yönelik temyiz istemi hakkında ise bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Onikinci Dairesine gönderilmesine, 10.12.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyize konu ısrar kararının Danıştay Onikinci Dairesi'nin bozma kararında yer alan gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.