Rektörler, Otoritelerinin Gitmesinden Endişe Ediyorlar
YÖK Taslağı'na destek veren Hatipoğlu, üniversitelerin 'holdinge' dönüştüğünü belirterek rektörlerin sahip oldukları bu gücü kaybetmemek için taslağa karşı çıktıklarını söyledi.Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından hazırlanan YÖK Kanunu Taslağı'na öğretim üyelerinden destek geldi. Taslağın, üniversitelerin demokratikleşmesi ve akademik özlemler açısından çok önemli olduğunu belirten Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Tahir Hatipoğlu, "Tasarıdan rahatsız olanlar 100 kişiyi bile bulmaz. Üniversite öğretim üyelerinin yüzde 90'ı hazırlanan tasarıdan memnun. Memnun olmayanlar ise mevcut güçlerini kaybedecekleri endişesi ile böyle davranıyorlar" dedi. Hatipoğlu'nun açıklamalarını okumak için tıklayın.
YÖK Taslağı'na destek veren Hatipoğlu, üniversitelerin 'holdinge' dönüştüğünü
belirterek rektörlerin sahip oldukları bu gücü kaybetmemek için taslağa karşı
çıktıklarını söyledi.Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından hazırlanan
YÖK Kanunu Taslağı'na öğretim üyelerinden destek geldi. Taslağın, üniversitelerin
demokratikleşmesi ve akademik özlemler açısından çok önemli olduğunu belirten
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Tahir Hatipoğlu, "Tasarıdan rahatsız
olanlar 100 kişiyi bile bulmaz. Üniversite öğretim üyelerinin yüzde 90'ı hazırlanan
tasarıdan memnun. Memnun olmayanlar ise mevcut güçlerini kaybedecekleri endişesi
ile böyle davranıyorlar" dedi. Hatipoğlu'nun açıklamalarını okumak
için tıklayın.
Tercüman'ın sorularını cevaplandıran Tahir Hatipoğlu üniversitelerin "birer
holding" haline döndüğünü, rektör ve dekanların büyük güçlere kavuştuklarını
belirterek, gösterilen direncin eldeki imkanları kaybetme endişesinden doğduğunu
söyledi. İmam Hatip Lisesi mezunlarının önünü kesmek için, meslek lisesi mezunlarının
tümüne karşı bir haksızlık yapıldığını ifade eden Hatipoğlu, "Bırakın çocuk,
bilgisi birikimi varsa istediği yerde okusun" dedi.
YÖK'ün 12 Eylül askeri darbesinin ardından kurulduğunu hatırlatan Hatipoğlu,
"YÖK 12 Eylül cuntasının bir ürünü, Üniversite gibi bir kurumun böyle askeri
yönetimler tarafından şekillendirilmesi yanlıştır. Çünkü, askeri yönetimler
otoriteyi esas alan yönetimleri severler. Dolayısı ile YÖK'te otoriter hatta
totaliter bir yapı ile ortaya çıktı. Üniversitelerin özgür ve özerk olması gerekir"
diye konuştu.
OTORİTELERİNİN GİTMESİNDEN ENDİŞE EDİYORLAR
Üniversitelerde kökten bir değişimin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Hatipoğlu,
"Yani biz tam manası ile demokratik bir üniversite istiyoruz. Nitekim hükümetin
tasarısı öyle bir değişiklik. Biz bu nedenle de söz konusu tasarıyı destekliyoruz"
dedi.
Hatipoğlu, mevcut YÖK yönetiminin hükümetin ortaya koyduğu taslağa direnmesinin
gerekçelerini ise şu sözlerle açıkladı: "Üniversitelerde otorite geçerli
olduğu için bu otorite tek kişi tarafından, temsil ediliyor. O da rektörler,
bütün üniversitelerde tek otorite ise YÖK Başkanı tarafından temsil ediliyor.
Dolayısı ile tek kişinin egemen olduğu otoriter yönetimlerde, yöneticiler otoriteyi
yitirmeyi istemiyorlar. Bunların içinde geçmişte, demokratik üniversiteyi özerk
üniversiteyi savunanlar bile bugün mevcut taslağa karşı çıkıyorlar. Bunların
içinde Üniversiteler arası kurul başkanı da bulunuyor. Ben şahsen birlikte bu
arkadaşlarla yıllarca demokratik üniversite için mücadele verdim. Böyle demokratik
üniversite isteyenler bile şimdi otoriteleri gidecek endişesi ile her türlü
değişikliğe direniyorlar. Çünkü üniversiteler artık, eğitim ve öğretimin yapıldığı
kurumlar olmaktan çıktı. Şimdi her biri birer holding haline gelmeye başladı.
Korkunç paralara egemen oluyorlar. Üniversitelerde eğitim yok, araştırma zaten
yok. Var olan eğitim de öylesine gidiyor. Rektörlerin, YÖK üyelerinin ve YÖK
başkanının kanuni değişikliğe karşı çıkması -ki bunları toplasanız sayıları
30'u 40'ı geçmez, haydi zorlasanız 100'ü bulmaz- bunların otoriteleri zayıflayacak
diye her türlü değişikliğe karşı çıkıyorlar."
Hatipoğlu, YÖK Kanunu taslağının üniversitelerde kıyıma sebep olacağı iddialarını
değerlendirirken,"Orada bir ayıp işleniyor. Üniversite adamı demek yalan
söylemeyen adam demektir. Herkes yalan söyleyebilir ama bir bilim adamı yalan
söyleyemez. Ama o kadar çok yalan söyleniyor ki, üniversiteleri temsil eden
kişiler tarafından; Ne dediler ? ' 26 bin kişi bir anda işsiz kalacak görevinden
alınacak...' Bir kere Türkiye'de 26 bin öğretim üyesi yok. 25 bin öğretim üyesi
var. Bunların da hepsi görevli değildir. Bu yasa çıktığı zaman görevinden ayrılacakların
sayısı bin kişiyi geçmez. YÖK yasası ilk kez çıktığında üstelik tasfiyelerde
olmuştu. O zaman niye hiç kimse kalkıp buna itiraz etmedi ? Bunların hepsi fasa
fiso. Milleti aldatmak ve korkutmak için yapılıyor"dedi.
SÖYLEDİKLERİ YALAN
Tahir Hatipoğlu, taslağın laikliğe darbe indireceği iddialarına ise, "Üniversite
konusunu Türkiye'de en iyi bilen 2-3 kişiden birisi benim. Ben bu işe ömrümü
verdim. Ya ben bu yasa taslağını anlamıyorum, bu işi hiç bilmiyorum. Ya da onların
dedikleri yalan. Taslağın bütün maddeleri bana göre gayet demokratik. Sadece
YÖK'ün oluşumu ile ilgili maddede küçük bir pürüz var. YÖK üye sayısı 17'ye
düşürülüyor ve bu üyelerin 8'inin hükümet tarafından atanacağı söyleniyor. Bu
sakıncalı bir madde, tahminim onu da düzelteceklerdir. Hükümetin YÖK'teki ağırlığı
yüzde 47'ye çıkarılıyor. Bunun yüzde 30'lar seviyesinde kalması gerekir"
değerlendirmesi yaptı.
Hatipoğlu, yardımcı doçent, araştırma görevlisi ve asistan sınavlarının merkezi
olarak yapılacak olmasının ise "torpil ve adam kayırma" iddialarını
çürüteceğini, "Hak edenin üniversitelerde görev alacağı" bir yapının
kuruluşuna katkı yapacağını söyledi. Hatipoğlu, "Sınavlardaki merkeziyetçilik
faydalıdır" dedi.
Tercuman Gazetesi (Ilıcaklar)