Rektörler, Otoritelerinin Gitmesinden Endişe Ediyorlar

YÖK Taslağı'na destek veren Hatipoğlu, üniversitelerin 'holdinge' dönüştüğünü belirterek rektörlerin sahip oldukları bu gücü kaybetmemek için taslağa karşı çıktıklarını söyledi.Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından hazırlanan YÖK Kanunu Taslağı'na öğretim üyelerinden destek geldi. Taslağın, üniversitelerin demokratikleşmesi ve akademik özlemler açısından çok önemli olduğunu belirten Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Tahir Hatipoğlu, "Tasarıdan rahatsız olanlar 100 kişiyi bile bulmaz. Üniversite öğretim üyelerinin yüzde 90'ı hazırlanan tasarıdan memnun. Memnun olmayanlar ise mevcut güçlerini kaybedecekleri endişesi ile böyle davranıyorlar" dedi. Hatipoğlu'nun açıklamalarını okumak için tıklayın.

Haber Giriş : 08 Eylül 2003 23:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
OTORİTELERİNİN GİTMESİNDEN ENDİŞE EDİYORLAR

YÖK Taslağı'na destek veren Hatipoğlu, üniversitelerin 'holdinge' dönüştüğünü belirterek rektörlerin sahip oldukları bu gücü kaybetmemek için taslağa karşı çıktıklarını söyledi.Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından hazırlanan YÖK Kanunu Taslağı'na öğretim üyelerinden destek geldi. Taslağın, üniversitelerin demokratikleşmesi ve akademik özlemler açısından çok önemli olduğunu belirten Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Tahir Hatipoğlu, "Tasarıdan rahatsız olanlar 100 kişiyi bile bulmaz. Üniversite öğretim üyelerinin yüzde 90'ı hazırlanan tasarıdan memnun. Memnun olmayanlar ise mevcut güçlerini kaybedecekleri endişesi ile böyle davranıyorlar" dedi. Hatipoğlu'nun açıklamalarını okumak için tıklayın.

Tercüman'ın sorularını cevaplandıran Tahir Hatipoğlu üniversitelerin "birer holding" haline döndüğünü, rektör ve dekanların büyük güçlere kavuştuklarını belirterek, gösterilen direncin eldeki imkanları kaybetme endişesinden doğduğunu söyledi. İmam Hatip Lisesi mezunlarının önünü kesmek için, meslek lisesi mezunlarının tümüne karşı bir haksızlık yapıldığını ifade eden Hatipoğlu, "Bırakın çocuk, bilgisi birikimi varsa istediği yerde okusun" dedi.

YÖK'ün 12 Eylül askeri darbesinin ardından kurulduğunu hatırlatan Hatipoğlu, "YÖK 12 Eylül cuntasının bir ürünü, Üniversite gibi bir kurumun böyle askeri yönetimler tarafından şekillendirilmesi yanlıştır. Çünkü, askeri yönetimler otoriteyi esas alan yönetimleri severler. Dolayısı ile YÖK'te otoriter hatta totaliter bir yapı ile ortaya çıktı. Üniversitelerin özgür ve özerk olması gerekir" diye konuştu.

OTORİTELERİNİN GİTMESİNDEN ENDİŞE EDİYORLAR
Üniversitelerde kökten bir değişimin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Hatipoğlu, "Yani biz tam manası ile demokratik bir üniversite istiyoruz. Nitekim hükümetin tasarısı öyle bir değişiklik. Biz bu nedenle de söz konusu tasarıyı destekliyoruz" dedi.

Hatipoğlu, mevcut YÖK yönetiminin hükümetin ortaya koyduğu taslağa direnmesinin gerekçelerini ise şu sözlerle açıkladı: "Üniversitelerde otorite geçerli olduğu için bu otorite tek kişi tarafından, temsil ediliyor. O da rektörler, bütün üniversitelerde tek otorite ise YÖK Başkanı tarafından temsil ediliyor. Dolayısı ile tek kişinin egemen olduğu otoriter yönetimlerde, yöneticiler otoriteyi yitirmeyi istemiyorlar. Bunların içinde geçmişte, demokratik üniversiteyi özerk üniversiteyi savunanlar bile bugün mevcut taslağa karşı çıkıyorlar. Bunların içinde Üniversiteler arası kurul başkanı da bulunuyor. Ben şahsen birlikte bu arkadaşlarla yıllarca demokratik üniversite için mücadele verdim. Böyle demokratik üniversite isteyenler bile şimdi otoriteleri gidecek endişesi ile her türlü değişikliğe direniyorlar. Çünkü üniversiteler artık, eğitim ve öğretimin yapıldığı kurumlar olmaktan çıktı. Şimdi her biri birer holding haline gelmeye başladı. Korkunç paralara egemen oluyorlar. Üniversitelerde eğitim yok, araştırma zaten yok. Var olan eğitim de öylesine gidiyor. Rektörlerin, YÖK üyelerinin ve YÖK başkanının kanuni değişikliğe karşı çıkması -ki bunları toplasanız sayıları 30'u 40'ı geçmez, haydi zorlasanız 100'ü bulmaz- bunların otoriteleri zayıflayacak diye her türlü değişikliğe karşı çıkıyorlar."

Hatipoğlu, YÖK Kanunu taslağının üniversitelerde kıyıma sebep olacağı iddialarını değerlendirirken,"Orada bir ayıp işleniyor. Üniversite adamı demek yalan söylemeyen adam demektir. Herkes yalan söyleyebilir ama bir bilim adamı yalan söyleyemez. Ama o kadar çok yalan söyleniyor ki, üniversiteleri temsil eden kişiler tarafından; Ne dediler ? ' 26 bin kişi bir anda işsiz kalacak görevinden alınacak...' Bir kere Türkiye'de 26 bin öğretim üyesi yok. 25 bin öğretim üyesi var. Bunların da hepsi görevli değildir. Bu yasa çıktığı zaman görevinden ayrılacakların sayısı bin kişiyi geçmez. YÖK yasası ilk kez çıktığında üstelik tasfiyelerde olmuştu. O zaman niye hiç kimse kalkıp buna itiraz etmedi ? Bunların hepsi fasa fiso. Milleti aldatmak ve korkutmak için yapılıyor"dedi.


SÖYLEDİKLERİ YALAN
Tahir Hatipoğlu, taslağın laikliğe darbe indireceği iddialarına ise, "Üniversite konusunu Türkiye'de en iyi bilen 2-3 kişiden birisi benim. Ben bu işe ömrümü verdim. Ya ben bu yasa taslağını anlamıyorum, bu işi hiç bilmiyorum. Ya da onların dedikleri yalan. Taslağın bütün maddeleri bana göre gayet demokratik. Sadece YÖK'ün oluşumu ile ilgili maddede küçük bir pürüz var. YÖK üye sayısı 17'ye düşürülüyor ve bu üyelerin 8'inin hükümet tarafından atanacağı söyleniyor. Bu sakıncalı bir madde, tahminim onu da düzelteceklerdir. Hükümetin YÖK'teki ağırlığı yüzde 47'ye çıkarılıyor. Bunun yüzde 30'lar seviyesinde kalması gerekir" değerlendirmesi yaptı.
Hatipoğlu, yardımcı doçent, araştırma görevlisi ve asistan sınavlarının merkezi olarak yapılacak olmasının ise "torpil ve adam kayırma" iddialarını çürüteceğini, "Hak edenin üniversitelerde görev alacağı" bir yapının kuruluşuna katkı yapacağını söyledi. Hatipoğlu, "Sınavlardaki merkeziyetçilik faydalıdır" dedi.
Tercuman Gazetesi (Ilıcaklar)

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber