Sezer'in veto gerekçesi yine aynı....
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, "Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve Sağlık Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 6. maddesini, tekrar görüşülmesi için TBMM'ye gönderdi.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, Sezer'in, yayımlanması uygun bulunmayan, 5382 sayılı "Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve Sağlık Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 6. maddesini, bir kez daha görüşülmesi
için, Anayasa'nın değişik 89. ve 104. maddeleri uyarınca TBMM'ye geri gönderdiği belirtildi.
İncelenen yasanın 6. maddesi ile 07.05.1987 tarih ve 3359 sayılı "Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu"nun ek 1. maddesinin ikinci fıkrasının sonuna eklenen tümcelerde, profesör ve doçentler arasından klinik şefliği ve şef yardımcılığına atanacak kişilerin seçiminin nasıl ve hangi ölçütlere göre yapılacağı konusunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği için, atamayı yapacak Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda mutlak bir takdir yetkisine sahip kılındığının açık olduğu ve klinik şefi ile şef yardımcılarının tümünün bu yöntemle atanabileceği kaydedildi.
Eğitim ve araştırma hastanelerinin temel işlevi öğretim, eğitim ve araştırma yapmak ve uzman ve ileri dal uzmanları yetiştirmek olduğu ifade edilen açıklamada, "Bu hastanelerin kurallarla ayrıntılı olarak saptanmış görevlerini en iyi ve etkin biçimde yerine getirebilmeleri, kliniklere şef ve şef yardımcısı olarak atanacak kişilerin nitelikleriyle doğru orantılıdır. Klinik şefi ve şef yardımcılarının iyi bir eğitimci ve uygulayıcı niteliğine sahip bulunmaları, hastanelerin eğitim ve araştırma işlevini en iyi biçimde yapabilmesinin de temel koşuludur. Öte yandan, anılan hastanelerde eğitimlerini tamamlayarak yurdun çeşitli yerlerinde görevlendirilecek doktorların mesleklerini yetkin biçimde uygulamaları aldıkları eğitimle yakından ilgilidir. Bu durum, uzmanlık eğitimi veren sağlık kamu hizmetini yürüten klinik şefi ve şef yardımcılarının mesleki bilgi ve uygulama yönlerinden yetkin kişiler olmasını gerektirmektedir. Sağlık hizmetlerinin kusursuz biçimde sunulmasında nitelikli uzman doktor yetiştirmenin belirleyici rolünün bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Eğitim ve araştırma hastanelerinde bu görev çoğunlukla klinik şefi ve şef yardımcılarına düşmektedir" denildi.
Eğitim ve araştırma hastanelerindeki klinik şefliği ve şef yardımcılıkları görevinin belirtilen işlevinden kaynaklanan önemine karşın, bu görevlere profesör ya da doçentler arasından atama yapılırken en uygununun seçilmesi yönünde hiçbir nesnel ölçüt öngörülmemiş olmasının kamu yararı ile bağdaşmadığı belirtilen açıklamada, "Bu tür atamalar, siyasal kimliği önde gelen ve çeşitli baskılar altında bulunan Bakan'ın öznel değerlendirmelerine ve mutlak takdirine bırakılmış olmaktadır. Klinik şefi ve şef yardımcılığına atama yapılırken 'göreve en uygun olanın' seçilmesi yerine siyasal yandaşlık ölçütünün yeğlenmesini olanaklı kılan sistemin işyeri huzurunu ve çalışma barışını bozacağı, hizmet kalitesini ve verimini düşüreceği açıktır. Bu nedenlerle, incelenen yasanın 6. maddesiyle getirilen kural hizmet gereklerine ve kamu yararına uygun düşmemekte, dolayısıyla hukuka uygun bulunmamaktadır. Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5382 sayılı 'Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ve Sağlık Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun', 6. maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89 ve 104. maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir" ifadeleri kullanıldı.