YÖK taslağındaki değişikliğe göre, dekanlar görevlerine öğretim üyelerinin oyuyla gelecek, başörtülüler huzur ve sükûnu bozuyor gerekçesiyle üniversitelerden atılamayacak.

Haber Giriş : 28 Eylül 2003 07:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
YÖK taslağındaki değişikliğe göre, dekanlar görevlerine öğretim üyelerinin oyuyla gelecek, başörtülüler huzur ve sükûnu bozuyor gerekçesiyle üniversitelerden atılamayacak.

Yükseköğretim Kanunu'nu taslağında yapılacak değişiklikler yavaş yavaş belirginleşiyor. Buna göre, dekanların üst üste 2 defa seçilmesine izin verilecek. Bugüne kadar, rektörün önerdiği 3 profesör arasından YÖK tarafından seçilen dekanlar, artık görevlerine öğretim üyelerinin oyuyla gelecekler. Bu durumda, taslak kanunlaşır kanunlaşmaz, dekanlar istifa edecek; ama istifa eden dekanların hepsi yeniden seçime katılabilecek.
Rektörler için durum farklı. Rektör bir defa 5 yıl süreyle seçileceği için, ikinci defa seçilmiş olan 19 rektör görevinden ayrılacak. Asistan ve yardımcı doçentlerin merkezî sınavla belirlenmesi de eleştiri konularından biriydi. Burada da bir orta yol bulundu. Sadece, asistanlar, merkezî sınavla belirlenecek. Buna mukabil, öğretim üyelerinin çalışma arkadaşı olan yardımcı doçentler, her bir fakültenin yetkili kurulları tarafından, objektif kriterlere göre seçilecek. Bu kriterleri Üniversitelerarası Kurul tespit edecek.

ŞİMŞEK NE DİYOR?
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Şaban Şimşek, asistanlık sınavında, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı örnek aldıklarını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir asistan, üniversiteyi bitiriyor. Sonra akademik kariyer yapmak istiyor. Bunu her fakülte, neye göre belirleyecek? Eseri yok ki, puan versin. Hal böyle olunca, öğretim üyeleri, eşlerinin, dostlarının, yakınlarının çocuklarını asistan olarak alıyor. 15 senedir Tıpta Uzmanlık Sınavı uygulanıyor. Merkezî imtihandan geçenler, ihtiyaca göre çeşitli fakültelere dağıtılıyorlar. Bu fırsat eşitliğinin gereği."

DOKUNULMAZLIĞA SINIR
Bir başka önemli değişiklikle de, öğretim üyelerine yanlış uygulamalardan dolayı hesap verme mecburiyeti getiriliyor. Üniversite yönetiminin her kademesinde bulunan öğretim üyeleri, rüşvet ve irtikâba ilişkin bir iddia veyahut bir mahkeme kararı söz konusu olduğunda, soruşturma usulüne uyulmadan, bir başka ifadeyle, YÖK'ten veyahut Fakülte Kurulları'ndan izin alınmadan, savcılığın soruşturma talebiyle yargılanabilecek. Dokunulmazlık bu haller dışında YÖK ve üniversitelerin kararlarına bağlı olarak devam ediyor.
Düzenleme, başörtüsü konusuna farklı bir yaklaşım getirmiyor. Mevcut kanundaki Ek 17'nci madde yenisinde aynen tekrarlanıyor. Buna mukabil, başörtüsü takmaktan dolayı üniversiteden uzaklaştırma ve ilişki kesme gibi kararlar verilemeyecek. Çünkü, taslağın 66'ncı maddesi, hangi hallerde öğrencinin okuldan bir hafta veya daha uzun süre uzaklaştırılacağını ve tamamen üniversiteyle ilişkinin kesileceğini açıkça belirtiyor. Bu maddedeki "huzur ve sükûnu bozmak" gibi muğlak hükümler kaldırıldı.

D.B. Terüman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber