Doç. Dr. Özcan Kılıç'ın başörtülü anne ve kız kardeşi ile üniversite kapısından giriş yaptığı için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından görevden alınmasına tepki yağıyor.

Haber Giriş : 22 Ekim 2003 07:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Doç. Dr. Özcan Kılıç'ın başörtülü anne ve kız kardeşi ile üniversite kapısından giriş yaptığı için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından görevden alınmasına tepki yağıyor.

Arabasının arka koltuğunda oturan başörtülü anne ve kız kardeşi ile üniversite kapısından giriş yaptığı için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından görevden alınan Doç. Dr. Özcan Kılıç'ın haberi Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Okuyucular tepkilerini, ?Bu kadar da olmaz.? şeklinde dile getirirken, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpar Sevgen, olayı şöyle özetledi: ?Bu tip olaylar sözde Atatürkçülük ve laiklik adına yapılıyor. Fakat bunlar Atatürkçülüğe ve laikliğe zarar veriyor.? Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Kemal Gürüz, konu hakkında açıklama yapmaktan kaçındı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, takdiri kamuoyuna bıraktı.

Doç. Özcan Kılıç'ın, annesi ve kızkardeşi başörtüsü taktığı için üniversiteden atılmasını medya da şaşkınlıkla karşıladı. Birçok yayın organı haberin arkasına düştü. Özcan Kılıç, toplumun her kesiminden destek telefonları aldı. Öğretim Elemanları Derneği 2. Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpar Sevgen, Kılıç'ın görevinden alınmasını Atatürkçülük ve laikliğe zarar veren bir hareket olarak nitelendirdi.

Sevgen şunları söyledi: ?Atatürkçülük vatandaşların birbirinin sevmesini ve saymasını zorunlu kılar. Atatatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın da başı örtülüydü. En büyük saygıyı görüyordu.? Meclis'ten geçen AB uyum yasalarının bir türlü pratik hayata yansıtılamadığından yakınan Sevgen, disiplin soruşturması prosedürlerinin de yeniden düzenlenmesini istedi.

Başörtüsü üzerine yaptığı araştırmada her 100 evin 77'sinde başını örten bir kadın bulunduğunu tespit eden Tarhan Erdem, üniversite öğretim üyeleri ve öğrenciler için alınan kararın okula annesini getiren bir akademisyene uygulanmasının yanlış olduğunu ifade etti. Erdem, ?Öğretim üyelerinin ve öğrencilerin başörtülü üniversiteye girmeleri ayrı bir tartışma. Ancak bunlar için alınan kararın diğer yurttaşlara uygulanması yanlıştır. Türkiye'de bir kişi dahi başını örtse, bu yasak vatandaşa uygulanmamalı. Yasak, üniversitedekilerin başörtülü yakınlarıyla okula gelememeleri manası taşımaz.? dedi.

Yargıtay eski Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk, durumu, ?Son derece çağ dışı bir olay. Özgür üniversiteye yakışmıyor.? sözleriyle değerlendirdi. Mağdurun mutlaka yargıya başvurması gerektiğini ifade eden Selçuk, ?Türkiye'de insanlar yargıya başvurmaktan çekiniyor. Devletle çatışır mıyım kaygısı ön plana çıkıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurulmasını Türkiye'yi jurnallemek olarak algılayanlar var. Hukuk bilinci olmayan toplumda bu tür yargılar olabilir. Türkiye AİHM'yi kendi mahkemesi olarak kabul etmiştir. Bir mahkemeye başvurmanın yararı şudur. Yapılan işlemi hukuk süzgecinden geçiriyorsunuz. Hukuka aykırıysa mahkeme bunu saptamış oluyor. Hukukun üstünlüğü yolunda bir adımın atılmasına vesile oluyorsunuz.?

Sanatçılar da tepki gösterdi

Olaya sanat camiası da tepkili. Sanatçı Mahsun Kırmızıgül, bir üniversite hocasının başörtülü annesini kampusa soktu diye görevden uzaklaştırılmasını günümüz Türkiye'sine yakışmayan bir olay olarak nitelendirdi. Sanatçı Yılmaz Morgül, dinî vecibeleri gereği başörtülü olan bir annenin, ne laikliğe, ne Atatürkçülüğe ne de gerçek demokrasiye zarar verebileceğini dile getirdi. Haberi okuyunca çok üzüldüğünü ifade eden Morgül, ?Evladının çalıştığı bir üniversiteyi ziyaret eden ve dinî vecibe gereği başı örtülü bir annenin kime zararı olabilir ki? İnsanların inançlarına ve inançlarının gereği yaptıklarına saygı duyulmalı.? dedi.

Başörtüsüyle Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı gibi devletin en üst makamlarına giren Şehit Anneleri Derneği Başkanı Pakize Akbaba haberden şaşkınlık duyduğunu ifade etti. Akbaba, ?Benim de çocuklarım İstanbul Üniversitesi'nde okuyor. Başörtümle devletin en üst makamlarına girdim. Yani ben şimdi bu üniversiteye çocuklarımı ziyarete gidemeyecek miyim?? diye sordu.

Eğitim sendikalarının habere tepkisi sert oldu. Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, bilimsellik bahanesiyle bu tip uygulamaları yapanların Türkiye'nin itibarını zedelediğini ifade etti. Gündoğdu, ?Bu olay İstanbul Üniversitesi'nin ilk icraatı değil. YÖK normalleşene kadar son icraat olmayacağa benzer. Doktorasını yapan bir başörtülü arkadaşımız İÜ kütüphanesine sokulmamıştı. Gelişmiş ülkelerde üniversiteler ülkenin politikalarını belirliyor. Bizde ise bazı üniversiteler öğretim görevlisi inançlı mı değil mi diye diktatörce üzerine gidiyor. Türkiye'nin ayıplı demokrasi olmaktan kurtarılması lazım.? dedi.

?Tüylerim diken diken oldu'

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, insanların özel hayatlarına müdahale edecek kadar ileri giden davranışların sergilenmesini demokratik bulmadığını kaydetti. Yaşananları çok çirkin bir davranış olarak nitelendiren Özcan, hatanın derhal telafi edilmesini istedi. Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı haberi okuyunca tüylerinin diken diken olduğunu ifade etti. Avcı, ?Üçüncü dünya ülkelerine has bir olay. İnsanımız bunları hak etmiyor. Bunların altında yatan toplumsal uzlaşmayı oluşturabilmek hususunda eksikliğimiz var. Bu tip haksızlıklar ve mağduriyetler bir daha olmaz diye temenni ediyorum. Aslında bu olay da rektörlerle iktidar arasında yaşanan çekişmenin bir yansıması.? dedi

İnsan Hakları Derneği Başkanı Hüsnü Öndül, ?kılık kıyafetlerinden hareketle' yasaklama rejimine karşı olduklarını' vurguladı. Öndül, şu değerlendirmeyi yaptı: ?Cumhurbaşkanı örneğinde de aynı durum söz konusu. Bir kişi başörtülü annesini devlete ait adliyeye sokabiliyor; ama bu insanlar üniversiteye giremiyor. Cumhuriyet sadece erkeklerin cumhuriyeti gibi muamele yapılıyor. Başörtüsü ilkesel düzeyde tartışılmıyor. İÜ'de yaşananlar olağan durumlar değil. Sistemle yurttaşlar arasındaki gerilimi ifade ediyor.?

Olay Meclis'te de tepkiyle karşılandı. Meclis Milli Eğitim Komisyonu Üyesi AK Parti Milletvekili Ömer Özyılmaz, eğitimle ilgili herkesi ideolojik yaklaşımları bir kenara bırakmaya çağırdı. Eğitim konularına bilimsel çerçevede yaklaşılmasını isteyen Özyılmaz, olaylara ideolojik yaklaşan devlet ve toplulukların geri kalmış olduğuna dikkat çekti. AK Parti Milletvekili ve YÖK Araştırma Komisyonu eski Üyesi Prof. Dr. İrfan Gündüz, Türkiye'de arabanın içinde başörtülü hanım taşımanın suç olarak görülmesinin önyargının açık göstergesi olduğunu kaydetti.

Kılıç'ın maruz kaldığı uygulama, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Kemal Gürüz'e de soruldu. Gürüz, iki defa tekrarlanan soru karşısında susmayı tercih etti.

zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber