Astsubay... Az-subay!
umur talu/sabah
Hiyerarşinin olduğu yerde adalet ve eşitlik olmaz ki. O yüzden, nice kanun,
yönetmelik vesaire "yalancı"dır. Basbayağı yalan söylerler. Böyle
bir örneğin daha da iyi farkına vardım.
OYAK Erdemir ihalesini (hayırlısıyla) kazanıp ben de "Ne deve, ne kuş!"u
yazınca, muvazzaf ve emekli astsubayların feryadı ulaştı dört bir yandan. Onların
da maaşlarından yüzde 10'lar mecburi kesiliyor...
Onlar da vazife hayatları süresince OYAK'ın yüzde 50-60 kaynağını oluşturuyor...
Lakin, nedense, bir türlü yönetime giremiyorlardı.
Oysa OYAK kanunu adalet ve eşitliği öngörmüştü.
Oysa "OYAK'ın ortak değerleri" arasında "adalet" vardı...
Ama astsubaylara göre durum adil değildi.
Oysa OYAK yönetimine göre "Bireysel eşitlik" vardı,... Ama astsubaylar
bir türlü eşit olup yönetime gelemiyordu. Oysa "OYAK'ın ortak değerleri"
arasında "üyelerin mutluluğu" vardı... Ama astsubaylar mutlu değillerdi.
Dava da açmışlar, neredeyse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolunu tutmak üzereydiler.
Holdingin yönetimi nasıl oluşur derseniz; kağıt üstünde üç asker, dört sivil,
bir de genel müdür olmalıydı ki... Askerin rütbesi, sivilin durumu ayrıca belirtilmemişti.
Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Korgeneral Yıldırım Türker (sadece isim benzerliği)
ve bir emekli tuğgeneral, dört "sivil" üyeden ikisi idi; üç "asker"
( bir Jandarma tümgeneral, bir tuğgeneral, bir tuğamiral) üyeyle birlikte, OYAK
yönetiminde fiilen beş "general" bulunuyordu.
Astsubayların iddiası; holding bir yana, bağlı 40 kadar şirket ve iştirakin
onca yönetim, denetleme vesair kurullarına da kimlerin nasıl tayin edildiğinin,
hangi hiyerarşinin, rütbe ve yakınlıkların etkili olduğunun da tartışma götürdüğü
yönündeydi.
Tabii lafın gelişi; yoksa, bildiğim kadarıyla pek tartışılan, tartıştırılan
bir mevzu olduğu söylenemezdi.
Yine de bir "sosyal güvenlik fonu" elbette üyelerine güvence sağlayan
mekanizmaydı.
Lakin, bu da tartışılmaz mı!
Mesela, OYAK yönetimi "Üyelerce arzulanan hizmetleri bir ŞİRKET anlayışı
içinde, EN YÜKSEK NEMAYI getirecek şekilde" yürütmekle övünüyor... Enflasyon
yüzde 10'un altında iken onun dört katı, yüzde 40 nema artışı sağlamakla gurur
duyuyor, "en yüksek kar ve KARLILIKLA büyük holdingleri geçmiş olduklarını"
ilan ediyordu.
OYAK'ın "serbest piyasa koşullarında ÖZEL SEKTÖR YAKLAŞIMI İÇİNDE"
idare edildiği vurgulanıyordu.
Bu büyük "kapitalist sınai-ticari-mali performans"a karşın, epey önce
bir astsubayın "zorunlu kesinti"ye karşı davasını Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi şu gerekçeyle reddetmişti:
* OYAK Kanunu'nun gerekçesi, Emekli Sandığı'ndan da yararlanan TSK mensuplarının
istikbalini dahi iyi teminat altına almaktır.
* Emekli Sandığı'ndan ancak mütevazı geçim şartları sağlanmakta, küçük bir ev
sahibi olmakta müşküllerle karşılaşılmaktadır.
* OYAK, ordu mensuplarını tasarruf fikrine alıştırmak amaçlıdır.
* OYAK'ın, TİCARİ KAZANÇ TEMİNİ DÜŞÜNCESİNİN TAMAMEN DIŞINDA, TSK mensuplarına
sosyal yardım amacıyla kurulup daimi üyelerine Emekli Sandığı yanında ek bazı
sosyal yardımlar sağlama amacı güttüğü açıktır.
* Kanun koyucu OYAK'ın kurulmasını sağlarken TSK MENSUPLARINA TİCARİ KAZANÇ
SAĞLAMAK DÜŞÜNCESİYLE HAREKET ETMEMİŞ, aksine, devletin Anayasa gereği yapmakla
yükümlü olup da yapamadığı sosyal yardımı TSK mensuplarının akçalı katkısıyla
kurulacak sosyal yardım kurumu vasıtasıyla gerçekleştirmek noktasından hareket
etmiştir.
* OYAK'ın belli özellikleri bulunan bir KAMU KURUMU OLARAK NİTELENDİRİLMESİ
GEREKTİĞİ sonucuna varılmıştır. OYAK'IN KAMU KURUMU OLDUĞU açıkça vurgulanmaktadır.
(Karar No: 89'a 7 E.90'a 4K.)
Kanunlar, yönetmelikler, eşitlik, adalet prensipleri filan... hiyerarşiler,
fiili kuvvetler karşısında çok kırılgandır, diye bilirim.
Belki yanlıştır.
Ordu düzeni mi hayata göre örgütlenmiştir, şirket hiyerarşileri mi orduyu örnek
almıştır, bu sistemlerin temelde, esastan demokratik ve adil olabilmesi mümkün
müdür, bilemem!
Astsubayların durumunu arz ettim.