Çiçek - Rektörler görüşmesinin perde arkası...
"Bu nedir böyle?.. Aranızda benim hocalarım da var... Bu durumdan fevkalade
rahatsız olduğumu bilmenizi istiyorum..." Aldığım bilgiye göre; Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, geçen Çarşamba (19 Ekim 2005) makamına - tabiri caiz ise
- "çıkarma" yapan rektörlere tepkisini işte bu sözlerle göstermiş.
19 Ekim akşam üstü yaşanan "rektör çıkarması" nın ardından objektiflerin
karşısına geçen Bakan Çiçek, bu "ziyaret" in içerik ve yönteminden
duyduğu rahatsızlığı zaten gizlememişti.
Dışarıda, bakanlık binasının kapısında; yapılanı "şov" olarak niteleyen
ve ziyaretin "yargıya müdalahe" anlamına gelebileceğinin altını çizen
Cemil Çiçek'in, içeride rektörlerle yaptığı görüşmede neredeyse daha bile sert
bir üslup kullandığını öğrendim. Yaklaşık yarım saatlik görüşmede, Bakan Çiçek
önce YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in heyet adına yaptığı konuşmayı, yani Rektörler
Komitesi'nin Van'da yaşanan olaylarla ilgili tepki ve yakınmalarını dinlemiş,
ardından da kendisine sunulan şikâyet dilekçesini almış. Bu aşamaların ardından
konuşmaya başlayan Cemil Çiçek, Teziç ve heyet üyelerine tahmin edilebilecekten
daha net ve sert yanıt vermiş.
Ulaştığım bilgilere göre Çiçek; "Sizleri burada görmek bana her zaman
mutluluk verir ama böyle 50 kişi birden, böyle baskın yapar gibi... Bu nedir
böyle?.. Sizler de hukukçusunuz, aranızda hukukçular var. Hatta benim hocalarım,
bana bu işi öğretenler var aranızda. Bu durumdan fevkalade rahatsız olduğumu
bilmenizi isterim" diye konuşmuş. Cemil Çiçek tepkisini şu sözlerle sürdürmüş:
"Bu yaptığınız şovdur, protesto gösterisidir. Ayrıca yargıya müdahale değildir
de nedir bu? Bakın DGM zamanında başlamış bir süreç var ortada. Bugün sergilediğiniz
bu tutum ile konu bambaşka bir mecraya taşınıyor. Bu cumhuriyetin kurumlarını
karşı karşıya getirmek hiçbirimizin menfaatine değil."
Rektörlerle görüşmesinde söylediği şu sözler ise Bakan Çiçek'in sanki bir emrivaki ile karşılaştığını ve bundan da ciddi şekilde rahatsız olduğunu gösteriyor: "Bakın, sizleri sadece nezaketen kabul ettim. Böyle apar topar, yarım saat - bir saat önce haber verip geliyorsunuz. Bunca işin, aşırı yoğunluğun arasında emin olun sırf nezaketen kabul ettim görüşmeyi." Geçen Çarşamba yapılan görüşme işte bu gerginlik düzeyinde yaşanmış...
murat çelik/bugün