Devletin 'Tehdit Top-10' u
Türkiye yıllardır "gizli bir anayasa"yla yönetiliyor. Ona "kırmızı
kitap" da deniliyor.
Bir başka adı, "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi"...
Bu anayasada ne yazdığını bilmiyoruz. Bizim temsilcilerimizden oluşan Meclis
de bilmiyor.
Belge, Türkiye'nin "ulusal savunma stratejisi"ni belirliyor. İç tehdit
unsurlarından dış politika kararlarına, ekonomi politikalarından kültürel önceliklere
kadar pek çok konuda net bir çerçeve çiziliyor.
Belgeyi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri'nin "Milli Güvenlik
Siyaseti Başkanı" hazırlıyor. Önce MGK, sonra Bakanlar Kurulu onaylıyor.
Diyelim siz bir parti kurdunuz, programını halka sunup seçime girdiniz, kazanıp
iktidara geldiniz; aslında "iktidara gelmediğinizi" sadece "hükümet
olduğunuzu" hemen anlıyorsunuz.
Çünkü koltuğa oturduktan sonraki 3 ay içinde MGK, "devlette devamlılığı
temin için" size bir brifing verip çerçeveyi çiziyor; size de programınızdaki
vaatleri "kırmızı kitap"a göre düzeltmek kalıyor.
Mesut Yılmaz bir ara "ulusal güvenlik sendromu"na değinmiş ve "Belgenin
üzerindeki perdeyi açmalıyız" demişti.
Kendi gitti, belge, hâlâ perde ardında...
* * *
Son MGK toplantısında işte bu "kırmızı kitap" elden geçirildi.
Kimi düzeltmeler yapılıp yenilendi.
Mesela son dönem Türk-Yunan ilişkilerindeki yumuşama alametlerine rağmen "Yunanistan'ın
karasularını 12 mile çıkarması halinde Türkiye'nin savaş ilan edeceği"
hükmü aynen kaldı.
Bu konuda "atanmışlar"ın iradesi, "seçilmişler"inkine üstün
geldi.
Asıl ilginç değişiklik ise "tehdit unsurları" listesinde gerçekleşti.
Irkçılığa dönüşen milliyetçiliğin, ülkücü mafyanın, aşırı sağın artık tehdit
olarak kabul edilmediği açıklandı.
* * *
Ben kendimi bildim bileli devletin bir "Tehdit Top-10" listesi vardır.
Burada yarışan tehditler bazen yer değiştirir ama hiç değişmezler. Mesela "bölücülük"
listenin gediklisidir. "İrtica" da öyle... "Aşırı sol",
duvar yıkıldıktan sonra biraz gerilese de listenin vazgeçilmez klasiklerindendir.
Ama mesela, "Ne gelişme oldu da ülkücü mafya tehdit olmaktan çıktı"
diye soramazsınız.
Ya da "Aşırı sol, bugün nasıl bir somut, yakın tehdit oluşturuyor"
diyemezsiniz.
Onu yalnız derin devlet bilir.
Arada "El Kaide" gibi yeni örgüt isimleri listeye dahil olur ama toplumun
başına bela olan kimi çağdaş tehditler listede pek görülmez:
Kapkaççı sokak çeteleri yoktur mesela; yoksulluk ve gelir dağılımındaki dengesizliğin
yarattığı isyan hissi öncelikli tehdit sayılmaz. Holiganizm, yaygınlaşan linç
psikozu, bireysel silahlanma kaale alınmaz.
Ya da "atanmışların seçilmişler üzerinde tahakkümünü tesis", demokrasiye
yönelik bir tehdit olarak görülmez.
* * *
Devletin bir güvenlik siyaseti olması elbet elzem ve önemlidir.
Buradaki sıkıntı, MGK'nın kimi, neden tehdit sayıp, kimi, neden saymadığını
kimsenin bilememesi...
Hepimizin geleceğini etkileyen politikalar belirlerken buna kamuoyunu, Meclis'i
dahil etmemesi...
Genel sekreterini sivilleştirerek demokratikleşme sürecine giren MGK, buradaki
şeffaflaşma ihtiyacını da görmeli ve "kırmızı kitap"ı bir gizli iktidar
belgesi olmaktan çıkarmalıdır.
can dündar/milliyet