Sağlık Bakanı Recep Akdağ sözleşmeli sağlık personeli ve sağlık sistemi hakkında önemli açıklamalar yaptı.

Haber Giriş : 27 Kasım 2003 08:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sağlık Bakanı Recep Akdağ sözleşmeli sağlık personeli ve sağlık sistemi hakkında önemli açıklamalar yaptı.

Vatandaşların daha iyi sağlık hizmeti alabilmesi için personel takviyesinin süreceğini belirten Akdağ, sözleşmeli personel uygulamasının yaygınlaştırılacağını söyledi.

Soru: Genel Sağlık Sigortası hangi aşamada ve önünüzde neler var yapabileceğiniz?
Cevap: Genel Sağlık sigortası hükümetimizin içinde Çalışma Bakanlığımızın yürüttüğü bir programdır. Programın yürütülmesinde bakanlığımız Çalışma Bakanlığıyla bu işleri yürütüyor. Bir yasa tasarısı hazırlandı. Bu yasa tasarısı 2004 yılı içerisinde olgunlaştırılarak, gündeme gelmesini öngörüyorum. Türkiye aslında sağlık sigortacılığı açısından kapsam olarak bir çok ülkeye göre ileri olan bir konumdadır. Ülkemizde insanların yüzde 70 civarındaki kısmı sağlık sigortasına sahiptir. Sosyal sigortalar kurum,bağ kur, emekli sandığı kurumlar vasıtasıyla. Bu mevcut sigortalıların sağlık sigortalılığıyla ilgili işlemlerinin bir düzeni girmesi için genel sağlık sigortası önemli. Biz hükümet olarak Çalışma Bakanlığı ve sağlık Bakanlığı genel sağlık sigortası çıkmadan öncede kamu sigortacılığının ortak prensipler çerçevesinde yürütülmesi için gerekli detay çalışmalarımızı yapıyoruz. bu çok önemli. Bir yasa tasarısı yapmakla da bu iş çözülmez, detayların çözülmesi lazım. Bunun üzerine iddi çalışmalarla gidiyoruz.

Her ilde ortak hizmet verilecek
Soru: 2004 yılı sonunda arzu ettiğiniz noktaya geleceğinizi düşünüyor musunuz?
Cevap: Sağlık Bakanlığı açısından belirli hedefler koymuş durumdayız. Bunların en önemlilerinden bir tanesi Türkiye'deki bütün kamu hastanelerinin ortak hizmete başlamasıdır. 11 ilimizde hastanelerimiz ortak hizmet veriyor. 2004 yılın ilk aylarından hemen itibaren bütün 81 ilde hastanelerimizin halkımıza bir ayrım gözetmeden hizmet vermesi için çalışmaları Çalışma Bakanlığıyla birlikte çalışmalara devam ediyoruz. Türk kamu hastaneciliği açısından önemli bir adımda 2004 yılı başından itibaren döner sermaye uygulamalarındaki değişikli olacaktır. Hekimlerimizin ve diğer sağlık personelinin döner sermayeden alabilecekleri payların üst limitlerini çok ciddi bir şekilde artırdık. Bu şu anda hekimlerimiz için maaşlarının yüzde 100 ölçüsündedir. Diğer sağlık çalışanları için de yüzde 80'ni ölçüsündedir. 2004'ün başından itibaren hekimlerimizde yüzde 700'e pratisyenler içinde yüzde 500'e varan döner sermaye katkı payı artırımını şu anda bütçe kanununa koymuş durumdayız. Komisyondan geçti inşallah meclis bunu kabul edecektir diye düşünüyoruz. Döner sermayenin dağıtımıyla ilgili yeni puanlamalar getirdik. Yardımcı sağlık personeli için bu oran yüzde 80'dir. Şu anda bu oranı yüzde 150 artı 50 çıkarmış durumdayız. Çok ciddi iyileştirmeler döner sermaye üst primleri noktasında. Bunların dağıtımını da yeni usullere bağlayacağız. Bir hastanede sağlık çalışanları ne kadar verimli çalışmışlarsa, o kadar çok döner sermaye katkı payı alacaklar. Maaşlarını yine alacaklar ama döner sermaye katkı payı olarak da ne kadar iş yapmışlarsa ne kadar verimli bir müessese ise, o kadar miktar aylık kazançlarına ek yapacaklar.
Sağlık hizmeti bu hizmeti veren hekimlerin ülkemiz şartları açısından hakikaten fedakar çalışmasını gerektirir. Bu bütün dünyada da böyledir. Hekimlerin çok uzun ve eğitim dönemleri vardır. Bu mesleklerini yürütürken de eğitimlerini devam ettirmeleri gerekir hem de işleri risklidir. Hata kabul etmeyen iş gurubu içerisindedir. Dolayısıyla bu zor mesleğin iyi algılanması lazım. Biz hekimlerimize hem çalışma şartları itibariyle hem de kazançları itibariyle iyi hizmetler sunmalıyız. Başından beride bunun çabası içerisindeyiz. Döner sermaye uygulamasında 2004 itibaren de sağlık ocaklarında koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi açısından bazı hedefler koruyoruz. Hekimler ve sağlık çalışanları bu hedefleri aştığından otomatıkman daha çok sağlık hizmetlerinden kazanacaklar.

İsteyen sözleşmeye geçebilecek
Soru: Mezun olduktan sonra sözleşmeli olarak çalışan biri devlet memurluğuna geçebilir mi?
Cevap: İnsanların sözleşmeli çalışması için teşvik ediyoruz. Diğer kişilerin sözleşmeli olarak çalışmaya başlayacak kişilerin memuriyete geçişleri için şu anda kanunda kanun da 10 yıllık bir süreç var. 10 yıllık sözleşmeli çalışanlar devlet memurluğuna geçebiliyorlar. Ancak artık ülkemizde bu 657 düşüncesinin mantığının biraz değişmesi gerektiğine inanıyorum. Bu sözleşmeli aslında büyük ölçüde kalıcı bir kadro. Bu kadroya aldığımız kişiyi istediğimiz zaman o kadrodan uzaklaştıramayız. Kanun da bir hüküm koyduk; Bakanlık bir sözleşmelinin sözleşmesini sonlandırmak için ortaya gerekçesini koymak zorundadır. Türk idari hukuku gerekçesiz olarak sözleşmeli personelinin görevden alınmasını müsaade etmiyor. Sözleşmeli başlayan kişi de aslında bir memurun haklarına sahip. Bir hakta çok daha fazla kazanıyor. Tek kısıtlama getiriyoruz sözleşmeli çalışan kişinin sadece sözleşmeli statüsünde yer değişikliğine izin verilir. Çünkü benim orada ihtiyacım var. Türkiye'de bugün Ankara'da 2400 kişiye bir uzman düşerken, Şırnak'ta 16 bin kişiye bir uzman düşüyor. O zaman ben bir yöntem oluşturmak zorundayım. Bu yöntem nedir? O zaman buraları cazip kılmaya çalışmalı teşvik etmeliyim. Bu hususta o bölgelerde eksik kadrolarımız kalırsa bu sefer memuriyet kadrolarını da buraya açıcağız. Başka tarafta kadro açmayacağız.

Soru: Sözleşmeli personel alınacağı zaman nerelerde çalışacağını bilecek mi?
Cevap: Tabii bilecek. 13 aralıkta diğer sağlık personeli için sınav yapılacak. 10 aralıkta ise uzman hekimler, hekimlerimiz, diş hekimlerimiz ve eczacılar için kura çekiyoruz. Bunun başvuru sürelerini 5 Aralık'a kadar uzattık. Herkes ilan edilmiş yerleri biliyor. Bu ilan edilmiş yerleri tercihini yapıyor. 5 tercih yapılıyor ve kura çekiliyor. Dolgun ücretli bu kadroları yeterince dolduramadığımız zaman memur alımı yapacağız. Yönetmeliğimizde de bir değişiklik hazırlayacağız. İhtiyaç olan bölgede memuriyete başlayan kişi hemen ertesi gün buradan gitmek istiyorum dese bile gidemeyecek. İstediği zaman bırakabilecek. Memuriyetten en önemli farklılığı bizim eleman teminin de güçlük çektiğimiz bölgede bu kadroların kullanılacak olması. Biz halkımıza karşı buna mecburuz bunu yapmak zorundayız. Bu eksiklikleri doldurmak için bizim epeyce bir kadroya ihtiyacımız var. Hiç kimse ülkenin batı bölgelerinde sağlık bakanlığı kadrosu beklemesin.

Sağlık ocaklarını güçlendireceğiz
Son yıllar da Türkiye'de sağlık sisteminin korkunç dengesiz biçimde hizmet sunmasına yol açmıştır. Bu sebepledir ki ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolusunda anne ve bebekler daha çok ölüyor. Aşılama oranlarımız daha düşük. Buralara yeteri kadar sağlık personeli istihdam edemezseniz bunu gerçekleştiremeyeceğiniz açıktır. Çok önem verdiğimiz bir hususta koruyucu sağlık hizmetleridir. Bunlar özellikle birinci basamakta verilen hizmetlerdir. Bu sebeple sağlık ocaklarını güçlendirmek için ciddi adımlar atılmıştır. 2004'te sağlık ocaklarımızın hem ihtiyaç olan yerlerde sayılarını artırıyoruz hem de sağlık ocaklarının ekipman, alt yapı itibariyle güçlendirilmesine gayret ediyoruz.

Aile doktorluğu geliyor
Şu anda ülkemizde zaten aile hekimliği var, binin üzerinde var ama sayıları çok az. Biz aile doktorluğuyla neyi kastediyoruz. Sisteme geçiş süreci içerisinde pratisyen hekimlerimizin belli kısa eğitimlerden geçirilerek, sisteme dahil edileceği aile doktorluğundan bahsediyoruz. Bu sistemdeki doktorların çoğunluğu pratisyen hekimlerinden oluşacak. Kısa süreli eğitim verdikten sonra aile doktoru olarak çalışacak. Mevcut aile hekimleri de aile doktoru olarak çalışacak. Şimdiki sistemden ana değişikliği ise, pratisyen hekimlerimiz aile doktorluğunu verirken, ailelerimiz aile doktorunu kendisi seçecek. Belirli aralarla aile doktorunu değiştirmek istiyorsanız aile doktorunu değiştireceksiniz. aile doktoru sizi bir dosya ile takip edecek. Göreve başladığı zaman her birinizi teker teker muayene edecek. Çocuğunuz, eşiniz yada siz mi hastalandınız aile doktorunuz müdahale edecek. İhtiyacınız olduğunuz da randevu alıyorsunuz, muayene oluyorsunuz böylece sağlam kayıtlar içerisinde takip edilmiş oluyorsunuz. Türkiye de şu anda çocukluğundan bu tarafa kayıtlı bir vatandaşımız yoktur. Dolayısıyla bu dağınıklık sağlık hizmetlerinin doğru verilmesini önlemektedir. Sistem Avrupa ülkelerinde çok güzel şekilde işliyor.

türkiye

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber