'20 yıllık kredi faizinden değil, olası depremden endişeliyiz'
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı (TBB) Ersin Özince, ''Emlak Bankası'nın finansman
yaptığı dönemlerde dahi konut finansmanı bu denli ucuz olmamıştı. Bu fiyatlar
çok çok uygun yerlere geldi'' dedi.
Özince, TBB yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla düzenlediği basınla sohbet
toplantısında, konut kredilerinin dışarıdan fonlandığını ifade ederek, ''Dün
daha masamda önümdeydi. 5 yıl vadeli TL bazında uluslararası piyasalardan borç
alır mıyız diye'' şeklinde konuştu.
Türkiye'de normalizasyon yaşandığını, bunun sürmesine daha da ihtiyaçları olduğunu
dile getiren Özince, şunları kaydetti:
''Önce serbest piyasa ekonomisinin arzıyla talebini özel oyuncuların oluşturmasını
hakim kılmak lazım. Bunu hakim kılmadıkça birbirimize, bankaya, vatandaşa, özel
sektörün, imkanı olanların gidip yurtdışından alıyor diye kızmanın bir yararı
yok. Normalizasyon sürmek durumunda.
Sıkıntı bankacılık sektöründe değil. Bankacılık sektörü, reel sektörün diğer
unsurları da imkanı olanlar en rasyonel olan tarzı piyasa koşulları gereği seçiyorlar.
Ama normalizasyon onları bir yerde iç piyasada da daha fazla işlem yapmaya yönlendiriyor.
Kısıtlayıcı olmak mümkün değil.'' Konut kredilerindeki faiz oranlarına ilişkin
bir soru üzerine Özince, Emlak Bankası'nın finansman yaptığı dönemlerde dahi
konut finansmanının bu denli ucuz olmadığını belirterek, fiyatların çok uygun
yerlere geldiğini bildirdi.
Özince, iyi standarttaki konut arzının özellikle büyük kentlerde kısıtlı olduğu
dikkate alındığında, bunun resmen konut spekülasyonunu da bir yerde destekler
olduğunu ifade ederek, şöyle dedi:
''Kaliteli ve alternatifli konut arzı bol olsa hiç değilse konut fiyatlarında
bir hızlı gelişme olmaz. Ama gerek finansman imkanının gelişmesinde, gerekse
arzın sıklığında, orada da gelişme var. Ben bu açıdan ciddi kaygılar duyuyorum.
Şöyle ki vade uzadıkça başka bir kaynağımız yok. Türkiye'den tahvil ihraç edebilmemiz
lazım ki bunu yapamıyoruz, yurtdışından ya doğrudan ya da Hedge enstrümanları
kullanarak vade dengesini sağlamaya çalışıyoruz. Bu bir kere endişe nedeni.
Taşıma suyla değirmen...''
DEPREM ENDİŞESİ
Ersin Özince, gayri ihtiyari pazarı olan konutu veya emlakı kredilendirdiklerini
belirterek, ''Burada özellikle büyükşehirlerde ciddi bir deprem riski beni şahsen
çok düşündürüyor. İş Bankası olarak kaygımızı söylemiyorum'' dedi.
20 yıllık kredinin faizinin düşeceğinden pek endişe duymadıklarını ifade eden
Özince, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''20 yılda o binanın hayatta kalmasını arzu etmemiz lazım. Halbuki arzın kısıtlılığı
nedeniyle bu konuda çok seçici olamıyoruz. Kaldı ki bir yandan da başka bazı
kredilerde olduğu gibi bu konuda da şimdiden daha bir takım korumacı, ticaretle
bağdaşmayan söylemler başladı bile. Yani mağdur edebiyatı çok yapılıyor ülkemizde.
Sanki bankalar bu kadar rekabetle düşük bir marjla verdikleri finansmanı tamamıyla
kendi ticaretlerini düşünerek değil de sanki konut finansmanını sosyal konut
projesi finanse ediyormuş gibi algılayanlar da var.
Burada kar marjı daraldıkça bunu çapraz ürünlerle dengeleme endişesi bizde
gündeme gelmeye başladığına göre aslında bu işin riskiyle ödülü bağdaşır durumda
olmaktan çıkıyor, ama piyasa bunun da çaresini kendisi bulacaktır.'' Özince,
geri ödememe konusunda bir B planlarının olup olmadığının sorulması üzerine,
konut kredileri konusunda işin çok başında olduklarını, konut kredilerinin GMSH'a
payının yüzde 2.5, toplam aktifler içindeki payının da yüzde 4 olduğunu belirterek,
''Bu işle ilgili çıkacak yasanın da bir miktar toparlayıcı etkilerinden sonra
otorite de bir miktar bu konuya belirlemeler getirecek diye düşünüyorum'' dedi.
Türkiye'de sosyal açıdan revaçta bir yatırım, tasarruf olan konuta finansman
sağlamanın riskin yaygınlaştırılmasına uygun gibi olduğunu belirten Özince,
''B planı değilse de bu risklerin yönetilebilirliği bir konudur. Yani bu iş
giderek büyüyecekse ikincil piyasasının çok iyi oturması lazım. Türkiye'de konut
sektörünün de kayıt içine alınması lazım'' diye konuştu.
''KONU ENDİŞE EDİLECEK BİR BOYUTTA DEĞİL''
TBB Başkanı Özince, konuttaki tasarrufların kredi ile menkulleştirilmesinin
Türkiye'nin en önemli çıkış noktalarından biri olacağını düşündüğünü ifade ederek,
''Kamunun bu konuda en büyük stok sahibi olduğu dikkate alınırsa ya da belediyelerin
belirleyici durumu dikkate alınırsa, çok sonra da çözüm bulacağını düşünüyorum.
Konu endişe edilecek bir boyutta değil'' değerlendirmesinde bulundu.
Konut kredileri satışında aşırı bir kar marjı olmadığını vurgulayan Özince,
eğitim kredilerinde sorunlu krediye dönüş görmediklerini, hatta üniversite öğrencilerine
verdikleri kredi kartlarında bile sorun bulunmadığını, eğitim ve konutla ilgili
giderlerde çok fazla plansızlık olacağını düşünmediğini söyledi.
Özince, bir an önce konut kredilerinde doğru düzgün regülasyona ve sistemi
koruyan bir yasaya ihtiyaç bulunduğunu dile getirerek, sektörün para kazanmak
için iş yaptığını, kazandıkları paranın fahiş olmasının mevzubahis olmadığını,
aşırılık olması halinde serbest rekabetin bunu düzelteceğini ifade etti.
''BİRBİRİMİZİ YİYORUZ''
Özince, ''Şu anda nasıl? Daha regülasyon yokken birbirimizi yiyoruz. Bal gibi
çok eleştirilen bir sektör olduğumuz gibi paranıza hiçbir kartel uygulaması
falan filan olmadığı da ne kadar ilginç. Bütün sektörlere bizim sektördeki rekabet
gelsin. Vatandaş olarak ben de her şeyi en ucuza alayım'' diye konuştu.
Vade ve faiz riski ile konut güvenliği açısından açıkta olduklarını belirten
Özince, ''Peki risk var, yapmayalım mı bu işi? Henüz çok başındayız. Doğru düzgün
borçluyu ve sistemi koruyacak bir regülasyona ihtiyacımız var'' dedi.
Özince, bir soru üzerine ''Vahşiliğin veya vahşi batının bir vatandaşa zararını,
faizin düşmesinin verdiği rahatsızlığı banka genel müdürü olarak çok iyi anlıyorum.
Bana bir vahşet bu, ama kullanıcılara hiçbir vahşet değil'' diye konuştu.