15 + 13 + 14 yeni üniversite
15 yeni üniversite için hazırlanan yasa tasarısının, TBMM Milli Eğitim ve Plan
Bütçe Komisyonu'nda kabul edildiğini geçen hafta yazmıştık. Ayrıca 13 yeni üniversiteye
yönelik önergelerin de yasa TBMM Genel Kurulu'na geldiğinde son dakika golü
olarak bekletildiğini de sizlerle paylaşmıştık. Yeni olan ise, yeni üniversiteler
kervanına 13 üniversite ile vakıfların da katıldığı. Son başvuru geçen hafta
Hüsnü Özyeğin Vakfı tarafından yapıldı.
Şu anda 53'ü devlet, 24'ü vakıf olmak üzere 74 üniversite bulunuyor. Bu üniversitelerden
6'sı devlet, 15'i de vakıf olmak üzere 21'i İstanbul'da bulunuyor. Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı korkutan da bu tablo olsa gerek. Ama o ne düşünürse
düşünsün İstanbul'a yeni üniversiteler geliyor.
Eğer YÖK'teki başvurular ve TBMM'deki tasarılar yasallaşırsa, ki bu konuda,
şu an için en azından hükümet kanadında, fazla bir engel gözükmüyor, bu durumda,
İstanbul'daki üniversite sayısının 30'a, Türkiye genelindekinin ise en az 100'e
çıkması işten bile değil.
Devlet üniversitelerinin kurulması hükümetin önerisi ve TBMM'nin bu öneriyi
yasallaştırması ile gerçekleşiyor. Öğretime başlama izni ise YÖK'ten. Eğer YÖK
onay vermezse, bazı üniversiteler ya da fakülteler kâğıt üzerinde kurulmuş olsa
bile faaliyete geçmesi zaman alabiliyor.
Vakıf üniversitelerinin kuruluşu ise çok farklı bir süreçten geçiyor. Önce
YÖK'ün onay vermesi gerekiyor. Her ne kadar devlet üniversiteleri birkaç bina,
birkaç personel ve hocayla kuruluyor olsa bile, vakıf üniversitelerinin açılabilmesi
için en az 35-40 milyon dolarlık bir altyapı ve birikim isteniyor. O da yetmiyor,
garantör bir üniversite isteniyor. O da yetmiyor, iyi bir sicil isteniyor.
Gerçi kitabına uyduran bu sınırları kolaylıkla aşabiliyor ama yine de devlet
üniversiteleri kadar kolay kurulamıyorlar. Tüm bu süreçlerden geçtikten sonra,
hükümetin ve TBMM'nin de onayının alınması gerekiyor. İşte bu yüzden sayıları
13'ü bulan vakıf üniversiteleri, bir türlü yasallaşamıyor. Ama pek çoğu söz
almış. Yeni kurulan devlet üniversitelerinden hemen sonra onlara da sıra gelecekmiş.
YÖK, üniversite kurmak için kendilerine başvuran isimleri, devlet sırrı gibi
saklıyor. Sanki büyüsü bozulacakmış gibi. Gerekçeleri de komik. Başvuranlar
kırılırmış. Oysa asıl şimdi üzülüyorlar. Ne gerekiyorsa, ne istiyorlarsa hepsini
yerine getirdik ama cevap vermeye bile tenezzül etmiyorlar şeklinde konuşuyorlar.
Son başvuru, Finansbank'ın sahibi Hüsnü Özyeğin'den geldi. Sırada bekleyenlerden
ya da başvuruları kabul edilmeyenlerden bazılarının ise şunlar olduğu söyleniyor:
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Cemi Demiroğlu'nun oğlu Cemşit Demiroğlu.
Türkiye'nin en büyük özel hastanelerine sahip vakfıyla tıp alanında öne çıkmak
istiyor. Özel ilk ve ortaöğretim kurumları arasında İstanbul'da bir marka haline
gelen Bilfen Okulları ve sahibi Osman Öztürk'ün hayali de iddialı bir üniversite.
Türk Deniz Eğitim Vakfı'nın amacı da denizci yetiştirecek bir üniversite. Türk
Metal-İş Sendikası binasını bile yapmış ama yasal engele takılmış. Sendikalar
kuramaz denilmiş. Ama işçilere hayır diyen YÖK, patronlara onay verdiği için
TOBB, İzmir Ekonomi ve İstanbul Ticaret kuruldu. Ayrıca Adana, Kayseri ve İzmir'de
halk desteği ile birer vakıf üniversitesi kurulması yönünde de ciddi adımlar
var...
Özetin özeti: Yeni üniversitelerin kurulması, sermaye sahiplerinin eğitime kaynak aktarması sevindirici gelişmeler. Ama hiç olmazsa yeni üniversiteler, politik beklentiler ya da dost-ahbap ilişkisiyle açılmasın.
abbas güçlü/milliyet