İşte rakamlarla Türk Milli Eğitimi...
OECD ülkelerine erişebilmek için 40 fırın ekmek yemeliyiz...
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, eğitim alanında Türkiye ile OECD ülkelerinin karşılaştırıldığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Türk Eğitim-Sen, 2005-2006 Eğitim-Öğretim Yılının birinci yarı yılını mercek altına aldı.Türkiye ile OECD ülkelerini karşılaştırdığımızda Türk Milli Eğitim sisteminin hala dağ gibi sorunları bulunuyor. OECD ülkeleriyle Türkiye'yi mercek altına alan araştırmada elde edilen bulgular OECD ülkelerinin ortalamasına erişmek için 40 fırın ekmek yememiz görüşünü doğruladı. İşte rakamlarla Türk Milli Eğitimi...
Okula gitmesi gereken öğrenci sayısı
Türkiye'de 4 milyon 102 bin okul öncesi (3-5), 11 milyon 165 bin ilköğretim
(6-13) ve 4 milyon 167 bin ortaöğretim çağ nüfusu (15-17) bulunuyor. Buna göre
Türkiye'de okula gitmesi gereken öğrenci sayısı toplam 19 milyon 434 bin. Ancak
bu öğrencilerin sadece 14 milyon 39 bin 609'u ders sıralarındaki yerini alıyor.
Dolayısıyla tam 5 milyon 394 bin 391 öğrenci eğitim-öğretimden faydalanamıyor.
Sınıf başına düşen öğrenci sayısı ve derslik açığı
OECD ülkelerinde sınıf başına düşen öğrenci sayısı; ilköğretimde 21.6 iken,
ortaöğretimde 23.9'dur. Ülkemizde sınıf başına düşen öğrenci sayısına göre derslik
açığı ise; okul öncesinde 246 bin 128, ilköğretimde 230 bin 609, ortaöğretimde
85 bin 478'dir. Kısacası OECD ülkelerinin ortalamasını yakalayabilmek için Türkiye'de
562 bin 215 dersliğe daha ihtiyaç vardır.
Öğretmen açığı
OECD üyesi ülkelerde ilköğretim ve ortaöğretimde 1000 öğrenci başına ortalama
73 öğretmen düşüyor. Türkiye'de ise 1000 öğrenci başına düşen öğretmen sayısı
42. Buna göre OECD ülkelerinde ilköğretim ve ortaöğretimde 14 öğrenciye bir
öğretmen düşmektedir. Bırakınız 14 öğrenciyi, ilköğretim ve ortaöğretimde 25
kişilik sınıflar, okul öncesinde de 15 kişilik ideal sınıf mevcudu baz alındığında
ve çağ nüfusunun tamamının okula gitmesi durumunda öğretmen açığı 295 bin 743
olmaktadır.
Öğrenci başına düşen harcama miktarı
OECD ülkelerinde öğrenci başına düşen harcama miktarı; okul öncesinde 4 bin
294 dolar, ilköğretimde 5 bin 313 dolar, ortaöğretimde 7 bin 002 dolar, yükseköğretimde
de 10 bin 655 iken; Türkiye'de okul öncesinde 171 dolar, ilköğretimde 498 dolar,
ortaöğretimde 962 dolar, yükseköğretimde ise 2 bin 336 dolardır. Yani OECD ülkelerde
eğitimin tüm kademelerinde öğrenci başına düşen harcama miktarı Türkiye'nin
neredeyse 7 katıdır.
Bir dersliğin maliyeti
Türkiye'de bir dersliğin maliyeti ise 50 ila 60 bin YTL arasındadır. Buna göre
Türkiye'de derslik açığının kapatılabilmesi için 28.110.750.000 YTL ile 33.732.900.000
YTL arasında miktara ihtiyaç vardır.
Devlet bütçelerinde eğitime ayrılan pay
GSMH'den eğitime ayrılan bütçe OECD ülkelerinde ortalama yüzde 5.8 iken; Türkiye'de
2006 yılı bütçesine göre yüzde 3.07'dir. Buna göre Türkiye'de GSMH'den eğitime
ayrılması gereken pay 31 milyar 312 milyon 460 bin YTL olmalıdır.
Devlet bütçelerinden eğitime ayrılan pay'a gelince; OECD ülkelerinde eğitime
ortalama yüzde 12.9 oranında pay ayrılırken, Türkiye'de 2006 yılı bütçesine
göre yüzde 9.50 oranında pay ayrılmaktadır. Buna göre, Genel bütçeden eğitime
ayrılması gereken rakam, 22 milyar 489 milyon 858 bin YTL olmalıdır.
Eğitim çalışanlarının maaşları
OECD ülkelerinde göreve yeni başlayan bir öğretmenin yıllık maaşı ortalama;
24 bin 287 dolar, en üst deredeceki bir öğretmenin maaşı ise 40 bin 539 dolardır.
Türkiye'de ise 2006 yılı itibariyle, göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda
6 bin 832 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen ise 8 bin 403 dolar kazanacaktır.
Dolayısıyla OECD standartlarına ulaşabilmek için Türkiye'de göreve yeni başlayan
bir öğretmenin yılda 17 bin 455 dolar, en üst derecedeki bir öğretmenin de yılda
32 bin 136 dolar daha fazla kazanması gerekir. AB üyesi ülkelerde en düşük derecede
maaş alan bir memurun yıllık ücreti ortalama 22 bin 97 dolar iken, Türkiye'de
5 bin 443 dolardır. Buna göre bir memurun AB üyesi ülkelerin ortalamasına erişebilmesi
için 16 bin 654 dolar daha fazla kazanması şarttır.