MEB'in yönetici atama yönetmeliğine dava açıldı
DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA
“Yürütmeyi Durdurma Taleplidir”
DAVACI :Türk Eğitim-Sen
VEKİLİ :Av. Hatice AYTEKİN
Bayındır 2 Sok. No:46 Kızılay/ANKARA
DAVALI :Milli Eğitim Bakanlığı
T.KONUSU :04.08.2013 tarih ve 28728 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin
1)Tanımlar başlıklı 4/a maddesinde ve 4/ı maddesinde “müdür başyardımcısı” tanımına yer verilmemesi işleminin,
2)Sınava Başvuru ve Atama Şartları Başlıklı 5/e maddesinin,
3)Komisyonlar ve Görevleri başlıklı 7/5. Maddesinde “sendika temsilcilerine” yer verilmemesi yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin
4) Yöneticilik Sınavları ve Değerlendirme başlıklı 8/1. Madde de yer alan “sözlü sınav” ibaresi, 8/3, 8/4, 8/6 maddelerinin ,
5)Sözlü Sınav Konuları ve Puan Değerleri başlıklı 11/4. Maddesinin,
6)Yöneticiliğe Atanma başlıklı 12/6. Maddesinin,
7)Kurucu Müdür başlıklı 13. Maddesinde “duyuru” şartının yer almaması yönünde eksik düzenlemenin
8)Merkez Teşkilatına Bağlı Eğitim Kurumları başlıklı 15. Maddesinde “yazılı sınav” ibaresinin bulunmaması yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin,
9)Hizmet Süresinin Başlangıcı başlıklı 17/1. Maddesinin,
10)İsteğe Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 18. Maddesinde “illerarası yer değiştirme” hakkına yer verilmemesi yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin,
11)Çalışma Süresine Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 19. Maddesinin,
12)Soruşturmaya Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 21/1. Maddesinin,21/3. Maddesinin,
13)Yöneticilik Görevinin Sona Ermesi başlıklı 23-1/c maddesinin , 23/1-d maddesinde yer alan “inceleme” ibaresinin ve “5 inci madde de öngörülen şartları kaybedenler” ibaresinin, 23/2 maddesinde yer alan “önerilecek” ibaresinin
14) Yönetici olarak daha önce görev yapmış ve kendi istekleriyle yöneticilikten ayrılmış olanların yeniden yöneticilik görevine atanmalarına ilişkin düzenlemeye yer verilmemesi işleminin,
15)Ek-1 Değerlendirme formunda kurucu müdürlük için verilen puanın,
16)04.08.2013 tarihli yönetmelik yayınlanmadan önceki yönetmelik hükümleri uyarınca yönetici olarak atanmış bulunan, sınav kazanarak atanma bekleyen kişilerin kazanılmış haklarının korunmasına ilişkin düzenleme yapılmaması yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali talebinden ibarettir.
Ö.TARİHİ :04.08.2013
AÇIKLAMALAR : Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, 04.08.2013 gün ve 28728 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
1)Yönetmeliğin Kapsam başlıklı 2. Maddesinde ”Bu Yönetmelik, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumu müdürleri, müdür başyardımcıları ve müdür yardımcılarını kapsar” denilmesine rağmen yönetmeliğin tanımlar başlıklı 4/ı Maddesinde yöneticilerin tanımı yapılırken müdür başyardımcılığı bu tanımda yerini almamıştır. Yine 4/a maddesinde “Aday: Eğitim kurumu müdür ve müdür yardımcılığını ikinci görev olarak yürütmek üzere başvuranları ifade eder” denilmektedir.
Yönetmeliğin Dayanak başlıklı 3. Maddesinde “Bu Yönetmelik, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.” Denilmektedir. 14/09/2011 tarih ve 28054 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 652 sayılı KHK 02/11/2011 tarih ve 28103 Sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 662 sayılı KHK ile yeniden düzenlenmiştir. Yeni KHK'nın “Atama” başlıklı, 37. maddesi, 7. fıkrasında; “İl millî eğitim müdürü, il eğitim denetmeni, ilçe millî eğitim müdürü, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri şube müdürü, okul ve kurum müdürü ile okul ve kurum müdür başyardımcısı ve yardımcısı olarak görev yapanların yer değiştirmeleri, hizmet süreleri, performans ve yeterlikleri dikkate alınarak bölge hizmeti ve rotasyon esasına göre yapılır. Bunların yer değiştirmelerine ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” Denilmektedir. KHK'da müdür başyardımcılığı diğer yöneticilik görevleri ile birlikte değerlendirilmiş olmasına karşında dava konusu edilen maddeler ile açıkça KHK hükmüne aykırı hareket edilmiştir. Diğer yöneticiler gibi bu yönetmelik kapsamında yer alan tüm yasal düzenlemelere tabi tutulan müdür başyardımcılarının hangi gerekçe ile yönetici olarak değerlendirilmediği anlaşılamamıştır. Müdür baş yardımcıları yönetici kadrosunda olup eğitim kurumlarında bir fiil görev yapmaktadırlar. Bu kişilerin yönetici tanımından çıkarılması hatta müdür başyardımcılığı görevinin 4/a maddesi ile ikinci görev olarak dahi değerlendirilmemesi hukuka aykırılık arz etmektedir ve mutlak suretle iptali gerekmektedir.
2) Yönetmeliğin 5/e maddesinde “Yazılı sınavın son başvuru tarihi itibariyle son dört yıl içinde adlî veya idarî soruşturma sonucu yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak veya aylıktan kesme veya daha ağır bir disiplin cezası almamış olmak, şartları aranır.” denilmektedir.
Bu durumda; son dört yıllık süre içinde yöneticilik görevi üzerinden alınan personele yöneticilik sınavına girme hakkı dahi verilmemektedir. Yapılan düzenleme ile yöneticilik görevi elinden alınan personel ikinci kez cezalandırılmaktadır. Bu durumda olanların sınava girme hakkı engellenmemeli, ancak atanma istekleri cezalarının bittiği tarihten sonra değerlendirilmelidir. Yönetici adaylarının almış oldukları disiplin cezaları sebebi ile bir anlamda görevde yükselmelerinin de önü kesilmektedir.
Sınavların periyodik olarak hangi zamanlarda yapılacağı yönetmelikte belirtilmemiştir. Bir sınav yapıldıktan ve açıklandıktan sonra belki yıllarca sınav yapılmayacaktır. Bu da örneğin yöneticilik görevi üzerinden alınalı 3 yıl 11 ay olan bir çalışanın sınava girmesinin ve yönetici olarak bir kez daha atanmasının engellemesidir. Ayrıca; daha önce bu süre 3 yıl iken yeni yönetmelik ile birlikte bu süre 4 yıla çıkarılmıştır. Zaten aldığı disiplin cezası ile işlediği fiilin karşılığında yaptırım uygulanan eğitim çalışanlarının 4 yıl gibi uzun bir süre ile yöneticiliklerinin de ellerinden alınması hakkaniyetli değildir.
Suistimale açık, idarelerin tamamen tasarruflarında bulunan ve aslında istisnai bir yol olan idari soruşturma sonucu yöneticilik görevinin üzerinden alınması durumu anılan maddede sonuçları itibari ile daha ağır bir durum haline dönüşmüştür. Kişiler idare tarafından bu madde ile açıkça korkutulmakta, istenildiği gibi davranılmadığında hem disiplin cezası alacakları hem de yönetici olma haklarının ellerinden alınacağı ifade edilmektedir.
Ayrıca; işlediği bir fiil nedeniyle aldığı disiplin cezasının kişinin yönetici olmasını engellemesi, işlenilen fiil karşılığında 2. ve daha ağır bir şekilde cezalandırılması anlamına gelmektedir. Bu nedenlerden ötürü alınan disiplin cezaları ile sonuçları arasındaki orantısızlığın giderilebilmesi için anılan maddenin iptali gerekmektedir.
3) Yönetmeliğin Komisyonlar ve Görevleri başlıklı 7./5. Maddesinde “Sözlü Sınav ve Değerlendirme Komisyonu; il millî eğitim müdürü veya görevlendireceği bir millî eğitim müdür yardımcısı başkanlığında, iki millî eğitim müdür yardımcısı veya şube müdürü, bir ilçe millî eğitim müdürü ile İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü tarafından okul müdürü veya daha üst görevlerde bulunan Bakanlık personeli veya üniversite öğretim elemanları arasından görevlendirilecek bir kişinin katılımıyla beş asıl üyeden oluşur. İllerde gerekli durumlarda birden fazla komisyon kurulabilir.” denilmektedir.
Sözlü sınav uygulaması denetimi neredeyse imkânsız olan ve uygulamada birçok haksızlığı beraberinde getiren objektiflikten en uzak sınav şeklidir. İş bu dava dilekçesinde yönetmelikte eğitim kurumları müdürlüğüne atanabilmek için aranılan sözlü sınav şartının yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali istenilmiştir. Ancak; sözlü sınav uygulaması yapılacaksa dahi en azından objektif olarak yapıldığının denetlenebilmesi için sendika temsilcilerinin bu komisyonda bulunması gereklidir.
Zaten objektiflikten uzak olan sözlü sınavlarda, sınav esnasında sendika temsilcilerinin komisyonda olmaması yapılan sınavları denetimden daha fazla uzaklaştırmaktadır. Daha önceki yönetmeliklerde sendika temsilcilerine önceden verilen bir hak gerekçesiz bir biçimde kaldırılarak kazanılan bu hak gasp edilmiştir.
Sözlü sınav komisyonunda o ilde en çok üye kaydetmiş 3 sendikanın temsilcilerinin bulunması gerekmektedir. Yönetici adaylarının objektif bir şekilde seçiminin sağlanabilmesi için 1 sendika temsilcisinin komisyonda bulunmasından ziyade o ilde en çok üye kaydetmiş 3 sendika temsilcisinin komisyonda yer alması yapılan sözlü sınavların denetimi açısından büyük önem arz etmektedir.
Sendika temsilcilerinin sözlü sınav değerlendirme komisyonunda olması sözlü sınavların bir nebze de olsa şaibesini ortadan kaldıracaktır. Eski yönetmeliklerde sözlü sınav olmamasına ve yazılı sınav sonucuna ve değerlendirme formu üzerinden kısacası sadece evrak üzerinden yapılan değerlendirmede sendika temsilcisi bulunuyorken, sözlü sınavın getirilmesi ile birlikte, değerlendirme komisyonundan sendikaların tamamen uzaklaştırması manidardır. Sendika temsilcilerinin komisyonda olması, yapılan sınava şeffaflık getirecek ve idarenin keyfiyetinin önüne geçecektir. İleride haksızlık yapıldığı gerekçesi ile sözlü sınavların iptali için açılacak davaların önüne geçilebilmesi için bu eksikliğin giderilmesi gerekmektedir.
4) Yönetmeliğin Yöneticilik Sınavları ve Değerlendirme başlıklı 8. Maddesinde “ (1) Eğitim kurumu yöneticiliği sınavı, eğitim kurumu müdürlüğü için yazılı ve sözlü sınav aşamalarından, müdür yardımcılığı için ise yazılı sınavdan oluşur.
(2) Yazılı sınav duyurusu İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü tarafından yazılı sınav tarihinden en az bir ay önce Bakanlık internet sitesinden ilan edilir. Yazılı sınav, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünce kadro ihtiyaçları dikkate alınarak merkezî sistemle yapılır. Yazılı sınavda 100 tam puan üzerinden 70 ve üstü puan alan adaylar başarılı sayılır.
(3) Eğitim kurumu müdürlüğüne yapılacak atamalarda; türü itibarıyla ayrı ayrı her ilde ilan edilen boş eğitim kurumu yöneticiliği sayısının üç katı kadar aday, yazılı sınavda başarılı olmak kaydıyla puan üstünlüğüne göre sözlü sınava çağrılır. Son sıradaki adayla aynı puana sahip adaylar da sözlü sınava çağrılır.
(4) Eğitim kurumu müdürlüğüne yapılacak atamalar için, yazılı sınav puanının %70'i, sözlü sınav puanının %30'u ve Ek-1 Yönetici Değerlendirme Formuna göre hesaplanan puanın tamamı esas alınarak atama puanı belirlenir.
(5) Eğitim kurumu müdür yardımcılığına yapılacak atamalar için, yazılı sınav puanı ile Ek-1 Yönetici Değerlendirme Formuna göre hesaplanan puanın toplamı esas alınarak atama puanı belirlenir.
(6) Adayların Sözlü Sınav ve Değerlendirme Komisyonu tarafından hesaplanan atama puanları il millî eğitim müdürlüğü internet sitesi üzerinden ilan ve elektronik posta yoluyla en geç 10 gün içerisinde adaylara tebliğ edilir.” Denilmektedir.
Eğitim kurumu müdürlükleri için yazılı sınava ek sözlü sınav uygulaması da getirilmiştir. Sözlü sınav, sınava giren adayların bilgi, yetenek ve beceri derecesini anlamak için bir kurul tarafından adayların soru-yanıt yöntemi ile değerlendirilmesidir. Tanımlar başlıklı 4/a maddesinden de anlaşılacağı üzere yöneticilik ikinci görevdir. Asil kadro öğretmenliktir. Öğretmenlik mesleğine atanmış olan kişilerin mevzuat hükümlerini uygulamak için 2. Görev olarak müdürlük görevine getirilirken yazılı sınav ile mesleki yeterliliğini kanıtlamış olmasının yanında sözlü sınava da tabi tutulmuş olması gereksiz bir uygulama olup sonuçları itibari ile kariyer ve liyakat ilkelerinin görmezden gelinmesidir.
Bu yerleşik içtihatlar bağlamında atamalar gerçekleştirilirken kariyer ve liyakat ilkelerinin uygulanması, kamu hizmetleri görevlerine girmede bütün kamu görevlilerine eşit imkânların verilmesi, kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkeleri gözetilmelidir. Kariyer ve liyakat ilkeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun temel ilkeleri olarak benimsenmiştir. Bilindiği gibi, Kariyer; 657 Sayılı Kanun'un ifadesi ile Eğitim Çalışanlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânının sağlanması anlamına gelir. Kariyer ilkesi ile benimsenen temel prensip; kişisel veya siyasi çıkarların meslekte ilerlemedeki olası olumsuzlukları önlemektir. Bu ilke sayesinde eğitim çalışanlarımızın; bilgi, tecrübe ve yeteneği dışında meslekte ilerlemek yolunda herhangi bir haksızlıkla karşılaşmasının önüne geçilmesi gereklidir. Diğer taraftan Liyakat ilkesi, diğer bir deyişle yeterlilik ise; eğitim çalışanlarımızın hizmete giriş ve ilerleyişlerinde yeteneklerinin ve başarılarının temel alınmasını ifade etmektedir. Bu ilke, söz konusu hizmet için en ehil, en nitelikli, en başarılı kim ise, hizmetin ifasına yönelik tercihte ilk olarak onun öne çıkarılmasını sağlamaktadır. Eğitim çalışanları, bir takım çevrelere değil yeteneğine ve başarısına göre görevlere atanmalı ve görevlerinde ilerlemelidirler. Liyakat ilkesi; her türlü ayrımcılığı ve kayırıcılığı reddeder niteliktedir. 657 sayılı yasa ile açıklanan bu ilkeler 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun ile de desteklenmekte ve bu ilkelerin Kanun Koyucu tarafından ne denli önemsendiği tekrar vurgulanmaktadır.
Görevini en iyi şekilde yapacak, kariyer ve liyakate sahip kişilerin sözlü sınav sebebi ile keyfi ve siyasi uygulamalar neticesinde hak ettiği kadrolarda bulunamadığı herkesin malumudur. Denetimi zor olan ve tamamen kişiye özel uygulamalar yapılan sözlü sınavların ne denli objektiflikten uzak olduğu, yıllardır sözlü sınavların iptali için açılan bireysel ve genel davalardan anlaşılabilmektedir.
Yazılı sınavlar sonucunda mesleki yeterliliğini kanıtlamış olan kişilerin yazılı sınava ek olarak sözlü sınava tabi tutulması sınava giren adaylar arasındaki eşit yarışı zedeleyecektir. Bakanlıkça yapılan yazılı sınavların büyük bir çoğunluğunda dahi hatalı sorular sebebi ile sınav iptalleri yaşanırken, sözlü sınavlarda ne gibi hukuki sorunların yaşanacağını kestirmek zor değildir.
Yukarıda izah edilen hususlar nedeni ile eğitim kurumu müdürlükleri için yazılı sınava ek sözlü sınav uygulaması da getirilmesi işleminin iptali gerekmektedir.
5) Sözlü Sınav Konuları ve Puan Değerleri başlıklı 11/4. Maddesinde “4) Her aday, sözlü sınavda komisyon üyelerinin her biri tarafından ikinci fıkradaki sınav konularının karşılarında belirtilen puan ağırlıkları esas alınarak 100 tam puan üzerinden değerlendirilir. Her üyenin vermiş olduğu puanlar toplamının aritmetik ortalaması alınarak sözlü sınav puanı belirlenir.” Denilmektedir.
Bu madde başlı başına büyük sıkıntıların yaşanmasına sebep olacaktır. Sözlü sınav usulü ve kriterleri yönetmelik ile net bir biçimde belirlenmelidir. Sözlü sınavlarda aranan kriterlerin yönetmelikler ile belirlenmesi dışında geriye kalan husus, mülakat merciinin adaylara eşit ve tarafsız yaklaşıp yaklaşmadığı, sonuç gerekçelerinin somut değerlendirmeyi esas alıp almadığı ve de kendilerine verilen takdir hakkının hukuka ve kamu yararına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığıdır. Nitekim İdare Mahkemeleri ve Danıştay da kararlarında; mülakat sınavlarında, yönetmeliklerde belirtilen kriterlere uyulup uyulmadığının, verilen puanların somut gerekçelere dayanıp dayanmadığının, takdir yetkisinin objektif değerlendirmeyi kapsayıp kapsamadığının idari yargılama sürecinde değerlendirilmesi ve buna göre karar verilmesi gerektiğini açıkça belirtmektedir. Bu noktada iptali istenilen madde de adaylara sorulan soruların bir değerlendirme formunda hangi soruya hangi gerekçe ile hangi notun takdir edildiğini göstermeleri gerekirken, iptali istenilen madde ile sadece komisyonun verdiği puanın aritmetik ortalamasının alınacağından söz edilmiştir. Bu konuda matbu bir formun dahi hazırlanmasına gerek görülmemiştir.
Sözlü sınavların yapılış biçimi net bir şekilde belirlenmemiştir. Somut verilere dayalı olarak en azından daha objektif bir sınav olması adına görüntü ve ses kaydının olması gerekmektedir. Yönetmelikte getirilen sözlü sınav uygulaması objektifliği sağlayıcı teknolojik imkanların kullanılmasını da içerecek bir şekilde düzenlenmemiştir. Bu düzenlemeler yapılırken Yüksek yargının bu konuda daha önce verdiği kararların dikkate alınmadığı da ortadadır.
Sözlü sınavlar ile ilgili Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun YD. İtiraz No: 2008/774 numaralı vermiş olduğu karara göre sözlü sınavda adayın sorulara verdiği yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Danıştay Onikinci Dairesi verdiği kararda, sözlü sınav komisyon üyelerinin her biri tarafından değerlendirme yapılarak tutanağa bağlanmış soruların ve yanıtlarının neler olduğunun, bu yanıtlara komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmamış olması ve ayrıca sözlü sınavda verilen yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmaması nedenleriyle davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemi hukuka uygun bulunmamıştır. Sözlü sınavın sesli ve görüntülü kayıt yapılmak suretiyle gerçekleştirilmesi günümüzde mümkün olduğundan bu imkânın kullanılmamasının hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi zedelediğinden bahsedilmektedir.
Sözlü ve görüntülü kayıt imkânı varken ayrıca sözlü sınav komisyon üyelerinin soru ve cevaplarının tutanağa geçirilmesi, sözlü sınavda komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçelerinin ortaya konulması, sınav öncesinde soruların ve cevaplarının hazırlanmış olması gerekmektedir.
Yüksek mahkeme kararından anlaşılacağı üzere sözlü sınavların denetiminin sıkı bir biçimde yapılması gerekmektedir. Sözlü sınav ile birlikte sendika temsilcilerinin de komisyonda yer almamış olması ileride birçok davanın yargı mercilerini meşgul edeceğini göstermektedir.
6) Yönetmeliğin Yöneticiliğe atanma başlıklı 12/6. Maddesinde “Müdür başyardımcılığına, kurumdaki müdür yardımcıları arasından, kurum müdürünün inhası, il millî eğitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile eğitim kurumu norm sayısı kadar atama yapılır.” Denilmektedir. Kısacası, müdür başyardımcılığına sınav ile atama yapılmamakta, herhangi bir kriter belirlenmeksizin müdür yardımcıları arasından kurum müdürünün inhası, il milli eğitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile atanabilmektedir.
Kimlerin bu kadrolara atanabileceğine ilişkin herhangi bir somut kriter yoktur. Kariyer ve liyakat ilkeleri gözetilmeksizin sadece idarenin takdir yetkisine bağlı olarak yapılacak bu işlemler hakkaniyetten uzak olacak ve ileride birçok iptal davasının konusu olabileceği gibi çalışanlar arasında iş barışı da zedelenecektir. Bir eğitim kurumu müdür başyardımcılığı kadrosuna birden fazla istekli kişi olduğunda bu kişiler arasından hangisinin müdür başyardımcısı olacağına idare tamamen keyfiyetini bağlı olarak karar verecektir.
7)Yönetmeliğin Kurucu Müdür başlıklı 13. Maddesinde “Eğitim ve öğretime yeni açılacak eğitim kurumlarına; eğitim kurumunu eğitim ve öğretime hazır hale getirmek, eğitim ve öğretime açılıncaya ve norm kadroya bağlı atama yapılıncaya kadar geçen süre içerisinde kurumun yönetim hizmetlerini yürütmek üzere, 5 inci maddeye göre müdürlük sınavına girme şartı taşıyanlar arasından, valilikler tarafından kurucu müdür görevlendirilebilir. Bu görevde geçen süreler, bu Yönetmeliğin uygulanmasında eğitim kurumu müdürlüğünde geçen süreler gibi değerlendirilir” denilmektedir.
Kurucu müdürlük için aranılan tek kriter müdürlük için yapılan sınava girme şartını taşımaktır. Ancak; müdürlük sınavına girme şartını taşıyan kişilerin kurucu müdür olabilmeleri için herhangi bir duyuru şartı getirilmemiştir. Kişilerin kurucu müdür olarak görev yapılacak eğitim kurumlarından nasıl haberdar olacakları ve başvuruda bulunacakları belli değildir. Açıkça, idareler tarafından kurucu müdür olacak kişiler keyfi olarak belirlenecek ve bu kişilerin atamaları gerçekleşecektir. Tamamen idarenin takdir yetkisine bağlı olarak yapılan bu görevlendirmelerde geçen süreler kurum müdürlüğünde geçen süreler gibi değerlendirilerek bu durumdaki kişilere haksız yere müdürlük puanı verilecektir. Bu düzenleme tamamen haksız uygulamalara çanak tutmak anlamına gelmektedir.
8) Yönetmeliğin Merkez teşkilata bağlı eğitim kurumları başlıklı 15. Maddesinde “Doğrudan Bakanlık merkez teşkilatına bağlı; hizmet içi eğitim enstitüleri, kız teknik olgunlaşma enstitüleri, akşam sanat okulları, öğretmen evleri ile yaygın eğitim kurumları ve diğer kurumların yöneticiliklerine yapılacak atamalarda sözlü sınav ve değerlendirme, eğitim kurumunun bulunduğu ilde kurulan Sözlü Sınav ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılır. Sözlü Sınav ve Değerlendirme Komisyonu tarafından adayların atanacakları eğitim kurumları; yapacakları tercihler ve atanma puanı üstünlüğüne göre belirlenir. Eğitim kurumu yöneticileri, il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından atanır. “ denilmektedir.
Bu madde de sadece sözlü sınav ibaresinin yer alması bu madde kapsamında bulunan eğitim kurumlarına yapılacak atamalarda yazılı sınavın aranmayacağı anlamına gelmektedir.
Yönetmeliğin Sınava Başvuru ve Atama Şartları başlıklı 5/ç maddesinde “Bakanlıkça yapılan yazılı sınavda başarılı olmak” şartı genel şart olarak belirlenmiş iken 15. Madde de, Merkez teşkilatına bağlı kurumları istisna olarak düzenlenmiş ve bu kurumlara atanabilmek için yazılı sınav şartı aranmaksızın sadece sözlü sınava göre yönetici alınacağından söz edilmiştir.
Ayrıca; bu madde ile yönetmeliğin 5. Maddesinde düzenlenen sınava başvuru ve atama şartlarına atıfta bulunulmadığından bu kurumlara yönetici olarak atanacaklarda herhangi bir kriter de belirtilmemiştir. Örneğin, 5. Madde de aranılan yazılı sınavın son başvuru tarihi itibariyle müdürlük sınavı için bir yıl müdür başyardımcılığı veya müdür yardımcılığı veyahut müdür yetkili öğretmenlik yapmış olmak; müdür yardımcılığı sınavı için de en az iki yıl asıl öğretmenlik yapmış olmak veya yazılı sınavın son başvuru tarihi itibariyle son dört yıl içinde adlî veya idarî soruşturma sonucu yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak veya aylıktan kesme veya daha ağır bir disiplin cezası almamış olmak şartları bu kurumlar için aranmayacaktır.
Başvuru ve atama şartlarının aranmaması, kimlerin, hangi şekilde, bu kurumlara atanabileceği konusunda, anılan madde de açıklık getirilmemiş olması ileride keyfi atamalara zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle anılan madde metninde yazılı sınav ibaresinin mutlak suretle bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde uygulamada iller arasında farklılıklar söz konusu olacak ve yazılı sınav kazanan kişilerce konu yargıya intikal ettirilecektir. Bu nedenle açık olmayan bu maddedeki eksikliğin mutlak suretle giderilmesi gerekmektedir.
9) Yönetmeliğin 17/1. maddesinde “Dönüşüme, birleşmeye, ad değişmesine, statü değişikliğine veya fiziki mekan değişikliğine tabi tutulan eğitim kurumları yöneticilerinin bulundukları kurumdaki hizmet süresinin hesabında bu yöneticilerin söz konusu eğitim kurumuna ilk atanma tarihi esas alınır.” Denilmektedir.
Görev yaptıkları eğitim kurumlarının dönüşüme, birleşmeye, ad değişmesine, statü değişikliğine tabi tutulan eğitim kurumları bağlı olarak adlarına yeni kararname düzenlenmiş olan eğitim kurumu müdürlerinin zorunlu yer değiştirmeye esas sürelerinin hesaplanmasında ilk defa müdür olarak atandıkları tarih değil, yeni kararname tarihinin esas alınması gerekmektedir. Dönüşme ya da birleşme yoluyla oluşan eğitim kurumu müdürlerinin zorunlu yer değiştirmeye esas çalışma sürelerinin hesaplanmasında dönüşme ya da birleşme tarihinden sonraki sürelerin dikkate alınması hakkaniyet gereğidir.
Ayrıca anılan madde, karmaşaya sebep olacak şekilde muğlak ifadelerin bulunduğu bir maddedir. Şöyle ki; bu madde ile örneğin müdür yardımcısı olarak görev yapan bir kişinin aynı eğitim kurumuna müdür olarak atanması durumunda süre hesabında bu eğitim çalışanının müdür yardımcısı olarak görev yaptığı hatta öğretmen olarak bu kurumda çalışmış ise bu sürenin dahi hesaba katılması gibi bir anlam da çıkmaktadır. Bu durum illerde farklı uygulamalara sebep olacağı gibi pek çok idari davayı da beraberinde getirecektir.
10) Yönetmeliğin İsteğe Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 18. Maddesinde “(1) Görevli oldukları eğitim kurumlarında fiilen en az üç yıl görev yapan yöneticiler, il içinde boş bulunan eğitim kurumlarına, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine uygun olmak kaydıyla, kendi hizmet bölgesindeki eğitim kurumları için 10, bir alt veya bir üst hizmet bölgesindeki eğitim kurumlarından da 10 olmak üzere en fazla 20 tercih yaparak yer değiştirme suretiyle atanma talebinde bulunabilir. Bu suretle yapılacak yer değiştirmeler; başvuru tercihleri ve Ek-1 Yönetici Değerlendirme Formu puanı üstünlüğüne göre ilgili valiliklerce gerçekleştirilir.
(2) 12 nci maddenin altıncı fıkrasına göre atanan müdür başyardımcıları, boş bulunan müdür yardımcılıklarına bu madde kapsamında yer değiştirme suretiyle atanma talebinde bulunabilirler.
(3) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce müdür başyardımcısı olarak atananlar, tercihleri ve norm ihtiyaçları dikkate alınarak bu madde kapsamında yer değiştirme suretiyle müdür başyardımcısı olarak atanabilirler.
(4) Bu maddeye göre yer değiştirmelerde çalışma süresi 30 Haziran tarihi esas alınarak belirlenir ve yer değiştirmeler her yıl Temmuz-Ağustos aylarında sonuçlandırılır.” denilmektedir.
Bu madde ile sadece il içinde isteğe bağlı yer değişiklerinden söz edilmektedir. Yönetici olan kişilerin iller arasında yer değişikliğine, yönetmelikte yer verilmeyerek, bu hak engellenmektedir. Örneğin, Eş durumu özrü, sağlık durumu özrü ve isteğe bağlı yer değiştirmeler gibi nedenler ile yer değiştiren sınava girerek başarılı olmuş kişilere yöneticilik görevini bırakmaları yönetmelik maddesiyle dayatılmaktadır. Kişiler ya yer değiştirmek ya da yönetici olmak arasında karar vermek durumunda kalmaktadır.
11) Çalışma süresine bağlı yer değiştirmeler başlıklı 19. Maddesinde “Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarında müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olarak görev yapanların yer değiştirmeleri il içinde bölge hizmeti ve rotasyon esasına göre yapılır.
2) Müdür, müdür başyardımcısı veya müdür yardımcısı olarak görev yaptıkları eğitim kurumunda altı yıllık çalışma süresini tamamlayan yöneticilerin görev yerleri; tercihleri ve Ek-1 Yönetici Değerlendirme Formuna göre hesaplanan puan üstünlüğüne göre, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine uygun olmak kaydıyla değiştirilir.
(3) Yöneticilerin her hizmet bölgesi için belirlenen altı yıllık hizmet sürelerini aynı eğitim kurumunda tamamlamaları esastır. Bulundukları hizmet bölgesindeki hizmet süresini tamamlayan yöneticiler, kendi hizmet bölgesindeki eğitim kurumları için 10, bir alt veya bir üst hizmet bölgesindeki eğitim kurumları için de 10 olmak üzere en fazla 20 tercihte bulunurlar. Bu suretle yapılacak yer değiştirmeler; başvuru tercihleri ve Ek-1 Yönetici Değerlendirme Formu puanı üstünlüğüne göre ilgili valiliklerce gerçekleştirilir.
(4) Tercihlerine göre ataması yapılamayan veya tercihte bulunmayanların atamaları elektronik ortamda valiliklerce gerçekleştirilecek kura sonucuna göre hizmet bölgelerinden birine re'sen yapılır.
(5) Bu maddeye göre yer değiştirmelerde çalışma süresi 30 Haziran tarihi esas alınarak belirlenir ve yer değiştirmeler her yıl Temmuz-Ağustos aylarında sonuçlandırılır. Yer değiştirme işlemlerinin takvimi ve başvuruya ilişkin hususlar valiliklerce duyurulur.
(6) Bu madde kapsamında yer değiştirmeye tabi eğitim kurumu yöneticilerinden boş eğitim kurumu bulunmaması nedeniyle ataması yapılamayanların yer değişiklikleri, bir sonraki çalışma süresine bağlı yer değiştirme döneminde öncelikli olarak gerçekleştirilir.
(7) 12 nci maddenin altıncı fıkrasına göre atanan müdür başyardımcıları, bu madde kapsamında müdür yardımcısı olarak yer değiştirirler. Ancak, bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce müdür başyardımcısı olarak atananlar, müdür başyardımcısı olarak yer değiştirmeye tabi tutulur.” denilmektedir.
28.02.2013 tarihli yönetmelikte 8 yıl olan, rotasyona bağlı ye değiştirme süresini yeni yönetmelikte 6 yıla indirmiştir. 8 yıllık süre sebebi ile kendini buna göre hazırlayan yöneticiler bir kez daha mağdur edilmişlerdir. Yönetmelikte müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olan kişilerin rotasyona tabi yöneticilerin Ek-1 Yönetici Değerlendirme Formuna göre hesaplanan puan üstünlüğüne göre, tercihleri alınarak il içinde 5 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen şartı taşımak kaydıyla değiştirileceğinden ve tercihte bulunmayan yöneticilerin yer değişikliklerinin, boş eğitim kurumlarına kurayla re'sen gerçekleştirileceğinden söz edilmektedir. Artık; müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcıları görev yaptıkları eğitim kurumunda 6 yıllık çalışma süresini tamamladıkları takdirde tercihleri doğrultusunda boş eğitim kurumlarına atanabilecekler, tercih yapmadıkları takdirde boş eğitim kurumlarına kura ile atanacakladır. Ancak tercih yapılmasına rağmen atanacağı okul kalmaması sebebi ile yer değiştiremeyenler bir sonraki yer değiştirme döneminde öncelikle atanacaklardır. Davalı idarece önce 5 yıl olan zorunlu hizmet süresi, daha sonra 8 yıla çıkarılmış, ardından iptali istenilen madde ile 6 yıla indirilmiştir. İdari istikrar ilkesi gereği mevcut düzenlemelerin sık sık değişmemesi gerekmektedir. İdarece her yeni düzenlemede eski düzenleme aksine işlem yapılması hukuki güven ilkesini de zedelemektedir.
12) Yönetmeliğin Soruşturmaya Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 21/.1 Maddesin de “Soruşturma sonucu görev yerlerinin değiştirilmesi teklif edilen yöneticiler, öncelikle alt hizmet bölgelerinde bulunan eğitim kurumlarına olmak kaydıyla hizmet bölgelerindeki başka bir eğitim kurumuna atanırlar.” denilmektedir.
Soruşturmaya başlı yer değişikliklerinde öncelikle alt hizmet bölgesine atanmayı şart koşan madde hakkaniyete aykırıdır. Şöyle ki;
5442 sayılı yasanın 8/C maddesi kapsamında istisnai durumlarda yapılan bu yer değiştirmeler, artık disiplin cezasının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Günümüzde işlenilen bir fiil sebebiyle verilebilecek en alt disiplin cezası ile tecziye edilen bir kişi bu uygulama ile sürgün edilmektedir. Valiliklerce işlenilen fiilin ağırlığına bakmaksızın artık her disiplin cezası ile birlikte bu yer değişikliklerinin verilmesi söz konusu olmaktadır. Bu durumda zaten disiplin cezası almış kişileri alt hizmet bölgesine yer değişikliği yaptırmak bir anlamda ikinci ve daha ağır bir şekilde cezalandırmaktır.
Yönetmeliğin 21/3. Maddesinde “Bu madde kapsamında yer değiştirme veya atamaya tabi tutulanlar, yeni görevlerine başladıkları tarihten itibaren dört yıl süreyle yöneticilik başvurusunda bulunamaz, beş yıl geçmeden ayrıldıkları ile sekiz yıl geçmeden aynı eğitim kurumuna hiçbir şekilde yönetici olarak atanamazlar.” Denilmektedir.
İller arası ve il içinde yapılan bu yer değişikliği işlemlerinde önceki yönetmelik hükümlerine nazaran sürenin uzatılması bu görevlendirmeleri artık suistimale daha açık hale getirecektir. Alınan disiplin cezası ile verilen yer değişiklikleri arasındaki orantısızlık kat ve kat artacaktır. Torpilli olanlara uydurma bir disiplin cezası verilerek illerarası yer değişikliği yapabilmenin bir yolu gibi kullanılarak suiistimal edilebilecek bir düzenleme olarak ta değerlendirilebilir. Bu madde uyarınca bazı yöneticiler sürgün edilirken bazı yöneticiler de ödüllendirilebilecektir. Ayrıca; yer değişikliği işlemleri herhangi bir disiplin cezası verilmediği durumlarda tedbir amacı ile yapılan bir uygulama şeklinde de olabilmektedir. Bu durumda da bir alt hizmet bölgesine yer değişikliği yapılması disiplin cezası almamış kişilerin önceden cezalandırılması anlamına gelmektedir. Yukarıda izah edilen nedenlerle haksız olan bu uygulamanın iptali gerekmektedir.
Bu madde alınan disiplin cezalarını sonuçları itibari ile daha da ağırlaştırmaktadır. Örneğin; kınama cezası almış ve aynı zaman da görev yeri değiştirilmiş bir kişinin sekiz yıl geçmeden aynı eğitim kurumuna dönememesi veyahut aynı cezayı alarak beş yıl ayrıldığı il'e dönememesi alınan disiplin cezası ile orantılı olmayacaktır. Çünkü Uyarı ve Kınama cezaları 657 sayılı DMK'nun 133. Maddesi gereği 5 yıl sonra özlük dosyasından tamamen silinmektedir. Cezanın silinmesine rağmen buna bağlı yaptırımın ancak 8 sene sonra sona ermesi hakkaniyetli değildir. İstisnai durumlarda tedbir nitelikli olarak başvurulan soruşturmaya bağlı yer değiştirmelerin günümüzde neredeyse disiplin cezalarının ayrılmaz bir parçası haline getirildiği göz önünde bulundurulduğunda yaşanılacak mağduriyetler daha iyi anlaşılabilecektir.
13) Yönetmeliğin Görevin Sona Ermesi başlıklı 23/c maddesinde “4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 18 inci maddesi kapsamında bir yıldan daha fazla süre ile aylıksız izin alanların yöneticilikleri, sona erer.” denilmektedir.
4688 sayılı yasa uyarınca sendikal faaliyetlerini yürütmek için aylıksız izne ayrılanlar fiilen eğitim-öğretim sınıfı içinde görev yapmaya devam etmelerine rağmen 1 yıldan fazla bir süre aylıksız izin kullandıkları gerekçesi ile yöneticilik görevlerinin sona ermesi hakkaniyetli değildir. Bu uygulama bir anlamda sendikal faaliyetleri engelleme ve sendikal çalışma yapan kişileri cezalandırma anlamına gelmektedir.
Aynı yönetmeliğin 23/d maddesinde “Soruşturma veya inceleme sonucu yöneticiliklerinin alınmasına karar verilenler ile 5 inci maddede öngörülen şartları kaybedenlerin yöneticilikleri, sona erer.” Denilmektedir.
Yönetmeliğin Sınava başvuru ve atama şartları başlıklı 5/e maddesinde “Yazılı sınavın son başvuru tarihi itibariyle son dört yıl içinde adlî veya idarî soruşturma sonucu yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak veya aylıktan kesme veya daha ağır bir disiplin cezası almamış olmak, şartları aranır.” Denilmektedir. Bu maddeler sebebi ile bir karmaşanın yaşanacağı mutlaktır. Şöyle ki; 5/e maddesi uyarınca aylıktan kesme veya daha ağır bir disiplin cezası alan kişilerin yöneticiliklerinin sona mı ereceği, yoksa bu şartın sadece sınava giren adaylar için mi geçerli olduğu konusunda tereddütler içermekte ve farklı uygulamalara zemin oluşturmaktadır.
Ayrıca; yine yönetmeliğin Sınava Başvuru ve Atama Şartları başlıklı 5/c maddesinde “Atanmak üzere başvurulacak eğitim kurumuna alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilmek veya bu eğitim kurumunda aylık karşılığı okutabileceği ders bulunmak; fen ve sosyal bilimler liseleri ile bilim ve sanat merkezleri yöneticiliği için bu okullarda öğretmenlik yapmış veya yapmakta olmak” denilmektedir.
Bu maddenin uygulaması farklı uygulamalara ve sıkıntılara sebep olabilecektir. Şöyle ki; 04.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren bu yönetmelikten önceki yönetmelik hükümlerine göre ataması yapılmış kişilerin hukuki durumlarına ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Örneğin, görev yaptığı kurumlarda aylık karşılığı okutacağı dersi olmayanlar, fen ve sosyal bilimler liseleri ile bilim ve sanat merkezleri yöneticiliklerinde öğretmenlik yapmamış olan kişilerin bu okullardaki görevlerine devam edip etmeyeceği yönünde herhangi bir açıklık yoktur. Bu konuda geçici madde ile bir istisna da getirilmemiştir. Bu durumda olan kişilerin yönetmelik yayımlandıktan sonra yapacakları herhangi bir yer değişikliğinde yeni hükümlere tabi tutulmaları gerekmektedir.
23/d maddesinde “Soruşturma veya inceleme sonucu yöneticiliklerinin alınmasına karar verilenler ile 5 inci maddede öngörülen şartları kaybedenlerin yöneticilikleri, sona erer.” Denilmektedir. Bu madde de soruşturma veya inceleme sonucu yöneticiliklerinin üzerlerinden alınmasına karar verilenlerin yöneticiliklerinin sona ereceğinden söz edilmektedir. İnceleme, hakkında isnatlar bulunan kişi hakkında disiplin soruşturması açılıp açılmayacağına karar verilme evresini ifade etmektedir. Bir kişi hakkında disiplin soruşturması açılıp açılmayacağı isnad edilen fiil hakkında yapılan inceleme sonucunda belli olmaktadır. İnceleme sonucunda bir kişinin yöneticiliğinin sona erdirilmesi ile ilgili kararı daha soruşturma bitmeden, yani nihai karar verilmeden yapılması mümkün değildir.
Yine yönetmeliğin 23/2. Maddesinde “Birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri kapsamında yöneticilikleri sona erenlerden bu durumları ortadan kalkanlar; daha önce ayrıldıkları eğitim kurumu yöneticiliğinin boş olması durumunda öncelikle bu eğitim kurumlarına, bunun mümkün olmaması ve talepleri halinde il millî eğitim müdürlüklerince önerilecek durumlarına uygun boş bir eğitim kurumu yöneticiliğine atanırlar. Bu şekilde atanamayanlar, durumlarına uygun eğitim kurumlarına öğretmen olarak atanırlar. Bu fıkraya göre öğretmen olarak atananlar, bulundukları yerleşim biriminde iki yıl içinde eğitim kurumu yöneticiliği normu boşalması halinde, boşalan yöneticilik görevine öncelikle yeniden atanmak üzere başvuruda bulunabilirler.” denilmektedir.
Yöneticilikleri sona erenlerden bu durumları ortadan kalkanların; daha önce ayrıldıkları eğitim kurumu yöneticiliğinin boş olması durumunda öncelikle bu eğitim kurumlarına, bunun mümkün olmaması ve talepleri halinde il millî eğitim müdürlüklerince önerilecek durumlarına uygun boş bir eğitim kurumu yöneticiliğine atanmaları uygulamada bir çok sıkıntıyı beraberinde getirecektir.
Şöyle ki; idareler bu durumda olan kişiler arasından istediği kişilere, istediği kurumları önerecek, durumlarına uygun olmasına rağmen il milli eğitim müdürlüklerince önerilmediği için bir kısım boş eğitim kurumlarına atanma şansı bulunamayacaktır. Bu durumda bir kısım idareci istediği yerde görev yaparken bir kısmı istemedikleri yerlere mecburen giderek mağdur edilecektir.
14) Yönetmelikte, yönetici olarak daha önce görev yapmış ve kendi istekleriyle yöneticilikten ayrılmış olanların yeniden yöneticilik görevine atanmalarına ilişkin herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Eş durumu özrü, sağlık durumu özrü, ve illerarası isteğe bağlı yer değiştirmeler gibi sebepler ile yöneticilik görevi sona ermiş kişilere yeniden atama kapsamında başvuru hakkının tanınmaması “kazanılmış hak” ilkesine uygun değildir. Örneğin; eşi zorunlu yer değiştirmeye tabi devlet memuru olan kişilerin yöneticilikleri her yer değiştirmede düşecektir, yeniden yönetici olarak atanmak istemeleri halinde yazılı hatta sözlü sınava girmek durumunda kalacaklardır. Önceki yönetmeliklerde, herhangi bir sebeple yöneticilik görevinden ayrılmış kişilerin yeniden yönetici olarak herhangi bir şarta ve sınava tabi tutulmaksızın bu görevlere atanabilme hakları var iken yayımlanan yönetmelikte, bu konuda bir düzenleme yapılmamış, herhangi bir nedenle yönetim görevinden ayrılmış kişilerin yeniden yönetici olabilmesi için sınava girmelerini gerektirecek şekilde düzenleme yapılmıştır. Hukuki güven ilkesi gereği bu durumda olan kişilerin teamül haline gelmiş bu uygulamadan faydalanması gerekirken, davalı idarece yönetmelikte bu hususa yer verilmeyerek eksik düzenleme yapılmıştır.
Yeniden atama uygulamasının bir anda yürürlükten kaldırılması bu düzenlemeye güvenerek yöneticilikten ayrılan kişilerin mağduriyetine sebep olmaktadır. İdarelerin genel düzenleyici işlemlerde değişiklik yapmada takdir yetkisinin bulunduğu mutlaktır. Lakin değişiklik yapma sınırını "hukuki güvenlik ilkesi" çizmektedir. Hukuki güvenlik ilkesine göre idarelerin hukuk kurallarında sık sık değişiklikler yaparak hukuki istikrarı ve belirliliği yok eden kurallar getirmemesi demektir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da idarelerin tesis ettikleri işlemlerde istikrarlı, kazanılmış haklara saygılı, hukuki güvenlik ilkesine de uygun hareket etmek zorunda olduğu vurgulanmaktadır. Bu şekilde kişilerin gelecekle ilgili plan, düşünce ve kararlarında mevcut hukuk kurallarına güvenerek hareket etmelerinin sağlanması gerekmektedir. İdarelerin, çalışanlarının mevcut hukuki düzenlemelere olan güvenini sarsacak işlemlerden kaçınması gerekmektedir. Yıllardır verilen bir hakkın bir anda kişilerin elinden alınması hakkaniyetli değildir.
15) Ek-1 Yönetici Değerlendirme formunda kurucu müdürlük için 10 puan verilmektedir. Aynı değerlendirme formunda müdürlükte geçen her bir yıl için 0,96 puan verilirken, kurucu müdürlük için 10 puan verilmiş olması aradaki büyük puan farkı nedeni ile haksızlıklara sebep olmaktadır. Herhangi bir şart aranmaksızın tamamen idarenin keyfiyeti sonucu yapılan kurucu müdürlük atamalarına verilen puan sınav kazanarak yapılan müdürlük için verilen puandan yaklaşık 10 kat fazladır. Şöyle ki; 10 yıl müdürlük görevini ifa etmiş bir kişinin alacağı puan ile herhangi bir kritere bağlanmadan yapılan bir düzenlemeye dayalı olarak ve idarenin tamamen keyfiyetine bağlı bir şekilde atanmış ve 1 yıl kurucu müdürlük yapmış bir kişinin alacağı puan birbirine eşittir. Bu durumun hakkaniyetten uzak olduğu açıktır.
16) 04.08.2013 tarihli yönetmelik yayınlanmadan önceki yönetmelik hükümleri uyarınca yönetici olarak atanmış bulunan veya sınav kazanarak atanma bekleyen kişilerin kazanılmış haklarının korunmasına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
Örneğin, Yönetmeliğin 23/d maddesinde “Soruşturma veya inceleme sonucu yöneticiliklerinin alınmasına karar verilenler ile 5 inci maddede öngörülen şartları kaybedenlerin yöneticilikleri, sona erer.” Denilmektedir. Bu madde ile yeni yayımlanan yönetmelik ile atanamayacağı bir eğitim kurumuna daha önceki yönetmelikler kapsamında ataması yapılmış kişilerin mevcut hukuki durumlarının ne olacağı belli değildir. Yönetmeliğin 5/c maddesinde “Atanmak üzere başvurulacak eğitim kurumuna alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilmek veya bu eğitim kurumunda aylık karşılığı okutabileceği ders bulunmak; fen ve sosyal bilimler liseleri ile bilim ve sanat merkezleri yöneticiliği için bu okullarda öğretmenlik yapmış veya yapmakta olmak” denilmektedir. Bu Madde uyarınca örneğin; Bilim ve Sanat Merkezlerinde ve benzeri eğitim kurumlarında önceki yönetmelikler ve mevzuat uyarınca ataması yapılmış kişilerin 5. Madde de yer alan şartı taşımadığı gerekçesi ile görevine son verilmesi durumunda bu kişilerin kazanılmış haklarının nasıl korunacağı belirsizdir.
Yönetmelikler yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmektedir. Yönetmelik yürürlüğe girdikten sonra, farklı kurumlara ya da yönetim kademelerine atanmak isteyenlerin bu yönetmelikte yer alan hükümler uyarınca atanacağı mutlaktır.
Yine daha önceki yönetmelikler uyarınca yazılı sınava girmiş ve atama bekleyen kişilerin de mağduriyeti söz konusudur. Şöyle ki; Yönetmelik yayımlanmadan önce Müdürlük sınavını kazanıp atama bekleyen yönetici adayları için mağduriyet söz konusudur. Şöyle ki; önceki yönetmelik hükümlerine göre bu sınav bir sonraki yapılacak sınava kadar geçerlidir. Yeni bir sınav yapılmadığı içinde bu yapılan sınavın sonuçları hala geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle halen müdürlük sınavına girmiş ve atama bekleyen kişiler bulunmaktadır. Yeni bir sınav yapılmadığına ve bu yapılan sınavın sonuçları hala geçerli olduğuna göre bu sınavda başarılı olan ve şuanda atama bekleyen yönetici adaylarının kazanılmış hakkı gereği sözlü sınava girmeden yazılı sınav puan üstünlüğüne göre atamaları yapılmalıdır.
Yine aynı sıkıntı eski yönetmelik yürürlükte iken disiplin soruşturması geçiren ve yöneticilik görevi üzerinden alınan bir kişinin yazılı sınava girmesi veyahut sınav sonucuna göre yönetici olarak atanması için 5/e maddesinde aranılan dört yıl şartını doldurmadığında da söz konusu olacaktır.
Bu örnekler sadece durumun anlaşılması için verilmiş birkaç örnekten ibarettir. Bu ve buna benzer durumda olan birçok kişinin mağduriyetlerinin engellenmesi için kazanılmış hakları koruyan istisnai bir düzenlemenin yönetmelikte mutlak suretle yer alması gerekmektedir.
2577 sayılı Yasanın 27. maddesinin 2 numaralı bendi gereğince “idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.” denilmektedir. Ayrıca 27. maddesinin 4 numaralı bendi, “Yürütmenin durdurulması istemli davalarda 16. maddede yazılı süreler kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına da karar verilebilir.” hükmüne amirdir. Dava konusu edilen yönetmelik maddeleri açıkça hukuka aykırı olduğundan ve söz konusu maddeler sebebi ile eğitim çalışanlarının mağduriyeti söz konusu olduğundan ve ileride telafisi güç veya imkânsız zararların doğacağı aşikâr bulunduğundan dolayı; 27. maddede aranılan şartların da oluştuğu dikkate alınarak, davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmenin durdurulması kararın verilmesi gerekmektedir. Takdir mahkemenizindir.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ile izahına çalıştığımız ve mahkemenizce re'sen gözetecek sair hususlar nedeni ile;
1) 04.08.2013 tarih ve 28728 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin
1)Tanımlar başlıklı 4/a maddesinde ve 4/ı maddesinde “müdür başyardımcısı” tanımına yer verilmemesi işleminin,
2)Sınava Başvuru ve Atama Şartları Başlıklı 5/e maddesinin,
3)Komisyonlar ve Görevleri başlıklı 7/5. Maddesinde “sendika temsilcilerine” yer verilmemesi yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin
4) Yöneticilik Sınavları ve Değerlendirme başlıklı 8/1. Madde de yer alan “sözlü sınav” ibaresi, 8/3, 8/4, 8/6 maddelerinin ,
5)Sözlü Sınav Konuları ve Puan Değerleri başlıklı 11/4. Maddesinin,
6)Yöneticiliğe Atanma başlıklı 12/6. Maddesinin,
7)Kurucu Müdür başlıklı 13. Maddesinde “duyuru” şartının yer almaması yönünde eksik düzenlemenin
8)Merkez Teşkilatına Bağlı Eğitim Kurumları başlıklı 15. Maddesinde “yazılı sınav” ibaresinin bulunmaması yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin,
9)Hizmet Süresinin Başlangıcı başlıklı 17/1. Maddesinin,
10)İsteğe Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 18. Maddesinde “illerarası yer değiştirme” hakkına yer verilmemesi yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin,
11)Çalışma Süresine Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 19. Maddesinin,
12)Soruşturmaya Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 21/1. Maddesinin,21/3. Maddesinin,
13)Yöneticilik Görevinin Sona Ermesi başlıklı 23-1/c maddesinin , 23/1-d maddesinde yer alan “inceleme” ibaresinin ve “5 inci madde de öngörülen şartları kaybedenler” ibaresinin, 23/2 maddesinde yer alan “önerilecek” ibaresinin
14) Yönetici olarak daha önce görev yapmış ve kendi istekleriyle yöneticilikten ayrılmış olanların yeniden yöneticilik görevine atanmalarına ilişkin düzenlemeye yer verilmemesi işleminin,
15)Ek-1 Değerlendirme formunda kurucu müdürlük için verilen puanın,
16)04.08.2013 tarihli yönetmelik yayınlanmadan önceki yönetmelik hükümleri uyarınca yönetici olarak atanmış bulunan, sınav kazanarak atanma bekleyen kişilerin kazanılmış haklarının korunmasına ilişkin düzenleme yapılmaması yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin yürütmesinin durdurulması ve devamında iptaline,
2)Tüm yargılama harç, masraf ve ücreti vekâletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi hususunda gereğini bil vekale arz ile talep ederim.
Av. Hatice AYTEKİN